[ 0.3 ]
"NE?"
Daha ismini bile bilmediğim, beni iki saat önce polise şikayet etmiş birini bir ay boyunca evime almak mı? Çılgınlık. Ama söz konusu bensem bu konu tartışmaya çoktan kapatılmıştır.
"Ne ne? Evin halini görmüyor musun? Her yer senin yüzünden alt üst oldu, kırdığın milyarlık vazomdan bahsetmiyorum bile. Bunların bir bedeli olmalı ama değil mi?"
Dedim kollarımı bağdaş yaparak karşımda şaşkınlıkla bana bakan adama doğru. Kabul edecekti biliyorum. Etmek zorundaydı.
"Ne sikim saçmalıyorsun sen? Senin hizmetçin olacağıma gider gerçek bir katilin elinde can veririm daha iyi. "
Kabul. Gerçekten dişli birisiydi.
"Katil fantezin mi var? "
"Ne? "
"Boşver. Bu arada ismin neydi? "
"Changkyun. "
"Jooheon ben de. Alt komşumla ilk tanışmamı hiç böyle hayal etmemiştim açıkçası. "
"Bak Jooheon. Bunu başka şekillerde de çözebiliriz. "
"Nasıl mesela? Açıklasana biraz gerçekten merak ettim. "
Sorumla birlikte oturduğu yerden ayaklandı ve elleriyle etrafı göstererek konuşmaya başladı.
"Mesela yarın sabahtan gelir iki saatte toplarım ben burayı. Vazonun karşılığını da öderim. Böylelikle ortada sorun kalmaz. "
"Özel üretim, milyarlık bir vazoydu o. "
"Manyak mısın sen? Ben olsam ve biri bu kadar değerli bir eşyamı parçalara ayırsa onu öld- ay affederdim. Yanlışlıkla olmuş sonuçta. "
"Yani? "
"Yani affediver gitsin işte. Çok istiyorsan bir miktarını öderim olmaz mı? "
"Diyelim ki insafa geldim ve vazo konusunda seni affettim. Bana attığın iftira ve çaldığın vakitlerimin de bir karşılığı olmalı yanlış mıyım? "
"Özür diledik ya onun için. "
"Özürle geçiyor muymuş ya? Dur polisi arayıp evimde hırsız olduğunu söyleyeyim. Nasıl olsa daha sonra özür dilerim geçer öyle değil mi? "
Yüzümdeki ciddi ifadeyle koltuğun üzerinde duran telefona uzandım. Şu an telefonun üzerinde el, elin üzerinde başka bir el üst üste duruyordu.
Elin birinin benim olduğuna emindim de diğeri-
Kafamı aniden yan tarafa çevirmemle göz göze gelmemiz bir olmuştu. Kahretsin ki yine dip dibeydik. Neden dönüp dolaşıp bu pozisyona geliyorduk ki?
"Tamam. " dedi gözlerimin içine bakmaya devam ederken. Zafer kazanmamla dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken onun gözleri de kıvrılan dudaklarıma doğru kayıyordu.
"Güzel dudakların olduğunu söylemiştim değil mi? "
Duyduğum cümleler kafama dank ederken elimin üstündeki eli ittirip geri çekildim birden.
"Sapık mısın sen? "
"Hayır, sadece gerçekten güzel dudakların var. "
Bu kadar rahat konuşurken onu bir ay boyunca evime alacak olma kararını bir kez daha gözümün önünden geçiriyordum. Başıma giren ağrıyla daha fazla tantanaya katlanamayacağımı anlayıp kapıya doğru yöneldim. Anahtarı nereye koyduğumu hatırlamaya çalışırken etrafa bakınıyordum ki kalçamda hissettiğim elle birden arkamı dönüverdim.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen? "
Ellerini havaya kaldırmış hiç de masum olmadığı halde ben masumum bakışları atarken bir elinde anahtarı sallıyordu.
"Bunu arıyordun sanırım. Arka cebindeydi. "
"Söyleyebilirdin. Ellemek zorunda değildin. "
"Sakin ol sadece işimi garantiye almak istedim" derken kapıya doğru yönelmiş elindeki anahtarla kilidi açıyordu. Saniyeler sonra açtığı kapının önünde dururken sözlerine devam etti.
"Sadece bir ay. Ondan sonra birbirimizle muhattap bile olmayacağız tamam mı? "
"Canıma minnet. "
"Yarın başlıyorum o zaman. "
"Sekizde kapımda ol. "
"Devlet memuru muyum ben? Sabahın köründe ne işim var evinde? "
"Benim evim, benim kurallarım. Sen de benim hizmetçim olduğuna göre bu kurallara uymak zorundasın. "
Göz devirip cevap verme gereksinimi bile duymadan çıktı evden. Kapının arkasından "lanet herif" diye kendini yırtışları ise benim sadece hoşuma gidiyordu.
Gülerek kendimi en yakın kanepeye bırakırken kaslarım ve uykulu gözlerim kendinden çoktan geçmişti bile.
Ciddi anlamda trajikomik ve aksiyonlu bir gece geçirmiştim. Karşımdaki basit ve masum biri değildi farkındaydım ama eğlence daha yeni başlıyordu.
benim bu jookyun aşkım mezara kadar gidecek sanırım neyseem;
kocaman kocaman öpüldünüz :**
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top