Veda Gecesi
İyi de, kötü de bulacak bizi dünya döndükçe
Okuyan herkese sevgilerle...
Uyuyacaktı, uykuya dalacaktı. Belliydi nefesinin dinginliğinden ve titreyen kirpiklerinden. Gözleri zar zor açık duruyordu, bana bakıyordu.
"Neden gidecekmiş gibi bakıyorsun?"
Yatağın yanında duran komodinin üzerindeki loş, sarı ışık, hafiften yüzünü aydınlatıyor ve kirpiklerinin gölgesini yanaklarına düşürüyordu. Gözlerini birkaç saniyeliğine yumdu, ciğerlerine bir nefes dolusu yaşam doldurdu.
Ömrüm uzadı.
Sıkıntılı değildi ve fakat içinde korku barındırdığı bariz bir eylemdi. Korkusu yüreğime doldu.
"Ne oldu?"
Yatakta daha da yakınlaştı ve kollarını belime daha sıkı sardı. Yüzünü aydınlatan sarı, loş ışığın yerini benim başımın gölgesi aldı. Dağılmış kahverengi saçımın başına buyruk telleri, gölgesini sevgilimin alnında yaşatıyordu.
Benim sevgilimin ruhu ruhuma, bedeni ise bedenime geceleri de yaşanabildiğini öğretiyordu. Lakin bu Duha kız ne yaparsa yapsın, bir türlü Ali'si olmadan yaşamayı öğrenemiyordu.
Öğrenemeyecekti de.
Ali, bu gece konuşmuyordu. Sevgilimin her gece fısıldadığı, dünyanın bütün güzel hisleriyle dolu sözcükler bu gece yoktu. Varsın tek bir sözcük bile olmasındı; Ali vardı, nefesi vardı.
Yalnızlıkla sınanmış insanlar, sevdiği ve sevildiği insanların değerini başka türlü bilirler. Gözlerinden okunur kalplerindeki minnet. Her bakışlarında ''İyi ki yanımdasın, sensiz yapamazdım,'' diye haykırırlar birbirlerine. Sevdiği olmadan yaşamayı bilmezler, akıllarına dahi getirmezler.
Her sevda tatlı bir düş bahçesinden ibaret değildir. Bazıları haddinden fazla acıyla ve hüzünle yüklenmiştir. Gözyaşları yağdırır, sis bulutu indirir renkli gözler üzerine.
Bazıları bir cinayet, bir intihar gibidir. Kalan kişi öleceğini bilse de bağlanır, giden öldüreceğini bilse de saati dolduktan sonra gitmek zorundadır.
Bazı sevdalarsa kan akıtır, acıtır. Sevenleri, ellerindeki bıçağı bırakmadan sarılmak zorunda bırakır. Ne kadar sıkı sararlarsa birbirlerini, o kadar çok öldürürler sevdiklerini. İçimden dilime sözcükler döküldü, hepsi bir tek Ali'ye ithafendi.
''Bazı zamanlar olur, bir uçurum kenarında tek adım kadar kalır ömrümüz,
Bazı zamanlar olur, namlunun ucunu başımızda görürüz.
Bazen de bir bebeğin doğuşunu gözler dururuz.
Ne olursa olsun, hep yanımda ol.''
Yatakta, sevdiğimle, bir insanın olabileceği en durgun haliyle yatıyorduk. Gözlerimiz loş ışığın etkisiyle kısıktı, uykuya her an teslim olacakmış gibi kırpıyorduk gözlerimizi. Dışarıda tüm insanlar buz kesse, haberimiz olmazdı. Yorganın altında beraberken, yüreklerimiz gibi bedenlerimiz de sıcacıktı.
"Seninle bir gece,
Bedel tüm günlere.
Güneşe yeminim olmasa,
İnan gitmezdim bir yere.
Ama biz yaşamayı öğrensek de,
Katil geceler."
Uykulu sesiyle, tabiri caizse mırıldandı Ali tüm bunları. Fakat her bir kelimesi ikiletmeye gerek kalmaksızın anlaşılırdı.
"Geceler katilse, ölüm emrini veren kim, Ali?"
"Uyuyalım," dedi. "Sabaha seninle uyanmaya ihtiyacım var."
''geceler mi uzadı, bu karanlık ne?''
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top