Deniz Kıyısında Gece

Deniz kıyısını mesken edinmiş bir şehirde yaşamanın tek güzel yanı, hayat ne kadar acı olursa olsun güzel bir şeylerin varlığının hatırlanmasıdır, denizin ve güneşin buluştuğu ufka bakınca.

Bir teselli belki istenmeyen yaşanmışlıklara ve gerçekleştirilemeyen hayallere karşı tüm bunlar. Fakat tüm bu saçma teselliler olmasa, ne yapacak her yanı pis bir sisle kaplanmış dünyada insanlar?

Banklara bakıyorum ve şimdiye kadar fark etmediğim bir şeyi anladığımı sanıyorum. Sahil yoluna dizilmiş tüm bu banklar, ben daha çok burada vakit geçireyim, kendimden geçeyim diye varlar. Belediye işçileri, yürek işçileri; bense bozuk bir kalbin ömürlük sahibiyim.

"Aynı dizilerdeki gibi." diye geçiriyorum aklımdan. Fakat hiçbir dizide böylesine bir imkansızlığın imkanı yok. İşte gerçeklerle senaryoların ayrıldığı çizgiye basıyorum tam da burada. Fakat ne garip ki, çizginin her iki yanı da haram bana. Ben, mahkumum ilerlemeye çizginin üzerine basa basa.

Ben, mahkumum ömrümce beklemeye bu bankta.

Dönecek olan bekle derdi, bekle ki geldiğimde bulayım seni. Fakat Ali, dönecek olsaydı da söylemezdi.

Ali, dönecek olsaydı gitmezdi.

Ben işe giderken bile birbirimizi aylarca göremeyecekmiş gibi öpüşüp, sarılıp, zorlukla ayrılırdık biz. Ama bu sefer öyle büyük bir rahatlıkla eda etmiştik ki finali, bundan mütevellit herhalde tüm bu olanların oyun gibi gelmesi.

Ne denli ciddi bir olayın içinde bulunduğunu anlayamadı bir türlü beynim. Sanki arkamı döneceğim ve onu göreceğim. Sanki eve gideceğim ve gecenin bu saatinde hangi cehennemde olduğumun hesabını vereceğim.

Ali, sensizliğin cehennemindeyim.

Gel ve al beni bu deniz kıyısından. Burası değil ki benim evim! Biraz daha gelmezsen, ya bir balık, ya bir damla deniz olmak benim akıbetim.

Gidişin ağlatıyor tüm evreni, karla karışık yağmurlar düşüyor yerlere. Sokak lambaları aydınlatıyor ıslak yerleri. 

Biliyorum, sevmezsin bu havaları. Aynı benim gibi.

Ama şimdi yanımda olsaydın, el ele tutuşup hiç bırakmadan eve kadar yürürdük. Caddede karşıdan karşıya geçerken dikkatsiz olduğumu bildiğinden, iyice sıkardın ellerimi. Avuçlarında kaybolurdum. Avuçlarına esir olurdu tüm ömrüm.

Suları sıçratarak geçip giden arabalara sinirlenir, hiç kötü söz çıkmayan ağzından birkaç nahoş kelime çıkardı. Gözlerime bakardın özür dilercesine. Gülmemek için kendimi zor tutardım. Sensizim, bir daha hiçbir caddede başka bir ele değmeyeceğim. Bir daha hiç gülmeyeceğim. 

Ali, sensizliği ben seçmedim.

Gel

Al

Kurtar

''Sen sürekli giden
Lakin hiç durmayan adamlardansın
Bir rüzgarın çivileri adımlarına mıhlanmış...
Bu aşka gel, hiç olmazsa bu geceliğine...
Bu gözlerin içine bak, kaderine...''

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top