Bölüm 9


🎨

Ne yapacağımı kestiremiyordum, derin derin nefes aldım. Belki tepki veremediğim için bana kızacak, aptal olduğumu düşüneceksiniz ama benim yerimde olan çoğu kimse aynısını yapardı. 

Yani hiçbir şey yapamazdı.

Sonuçta kimse evine rasgele birinin girmesine alışık değildi, bu anormal olmayan bir olay olsa da kalp atışlarım aksini söylüyordu. Sanki devasa bir dinozorla karşılaşmış gibiydim. 

Birkaç adım geri atarak bornozumu daha da sıkı tuttum. Bacaklarımdaki gücü kaybediyordum. 

"AĞ!" 

Aynı şekilde çığlık atarak geri geri koşmaya başladı. "Ay!" 

"Burada biri var!" 

Boğazımı acıtırcasına bağırmıştım. Yutkundum, açıkçası onun bana zarar veremeyeceğinim biliyordum. İçimden bir ses bunu bana söylüyordu.

Üstelik nedenini bile bilmiyordum. 

Hırsız tarafından kovalamaktan çok ailem olmayan kişilerin beni çıplak bulmasından korkuyordum. Hem kaçtığına göre geri de dönmeyecekti.

Bunlar neredeydi? Neden kimse çığlıklarımı duymuyordu? Birkaç kişinin merdivenlerden apar topar çıktığını duymuştum. 

Ama artık çok geçti, gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı. Ayakta durmaya çalışıyor, yapamıyordum. 

Birkaç saat boyunca beni uyandıramamışlardı. Baygınken tuhaf rüyalar görmüştüm. Son yaşanan olaylar zihnimi kötü etkilemişti. 

Gerçi... Bu tarz berbat şeyler görmemeyi beklemek sadece aptallık olurdu. Defalarca kez dayak yemiş, bir şeyi yanlış yapıp yapmadığımı düşünmüştüm. Okulda zorbalığa uğramıştım.

Uyandığım zaman etrafımda 4-5 adet sağlık çalışanı vardı, evet zengin olduğumuz için özel çalışanları çağırmışlardı. Basit hastalık veya yaralanmalarda hastaneye asla gitmezdik. 

Bana bir şeyler gösteriyor, koklatıyorlardı. Burnuma her ne sürdülerse gerçekten uyanmama yardımcı olmuştu çünkü midemi bulandırıyordu. 

"İ-iğrenç." 

Birkaç adet fısıldaşma ve oldukça yüksek kahkaha sesleri duymuştum. Hayır, bunlar gerçekten bu kadar yüksek veya alçak sesler değildi. Ben berbat halde olduğum için öyle geliyordu. 

"Uyandı mı yoksa yeniden mi bayılıyor?" dedi elindeki kamerayı bırakmadan. "Bizi telefonuna video almış, farkında mısınız siz?" Sarı saçları gözlerinin önüne düşüyordu.

Biyolojik annem olduğunu düşündüğüm kişi telefonumu Burak'ın elinden aldı, birkaç kez göz attı. 

"Odanda değilsin, videolarda berbat bir halde de değilsin. Evet, yapmaması gerekiyordu ama kötü bir amacı olmadığına eminim. Bunu bu kadar abartma." 

Etraf bulanıktı, sürekli kararıyor ve sallanıyordu ama yine de Burak'ın gözlerini devirişini görmüş, iç çekişine tanıklık etmiştim. 

Dudaklarım kupkuruydu. "Sanırım henüz... Ölmedim." 

Göğsünde birleştirdiği kollarını ayırdı. Her zaman olduğu gibi oldukça sakindi. "Orası kesin lakin birazdan ölüp ölmeyeceğin kesin değil." 

"İyiyim." Hayır, değilim. "Neler yapmam lazım?"

Dolunay başta ağzını açsa da hemşirelerin konuşmasını daha doğru buldu, zaten konuşmayı sevmiyordu. "Dinlenmen, herhangi bir ağrıda hastaneye gelmen, yanında birinin durması gerek." Defterine bazı şeyler yazıyordu. "Kafanı bir yere vurdun mu? Hatırlıyor musun?"

"Hayır, vurmadım eminim."

Zar zor da olsa dikleşerek koltuğun kenarına yaslandım. Yavaş yavaş iyi olmaya başlıyordum. Etrafıma göz attım. 

Bazı eşyalar dağılmıştı, sorun yoktu. Acaba şu ana kadar yaşadığım aileme haber verilmiş miydi? Henüz gelmediklerine göre haber verilmemişti, böylesi daha iyiydi.

Boşu boşuna eve gelmelerini istemiyordum. 

"Orada biri vardı, yukarıda." 

Kaşlarını çattı. "Nasıl biri?" Yüzüklerinden birini düzelterek kardeşlerine göz attı. 

Düşündüm, nasıl biri olduğunu hatırlamıyordum. Ortalama boyda biriydi, simsiyah giyinmişti. Çizgi filmlerdeki hırsızları andırıyordu. 

Başka hiçbir özelliği yoktu. Galiba karanlık yüzünden görmemiştim, sadece gözlerinin beyaz kısımları oldukça parlaktı. Bu yüzden bana baktığını görebilmiştim. 

Tahminimce gözleri kahverengiydi. 

"Kahverengi veya siyah gözlü, ortalama boylarda biri." Bana uzatılan sudan yudum aldım. 

Bana doğru birkaç adım attı, yumruğunu sıktı. "İlgi çekmek için numara yapıyor!" Dişlerini birbirine bastırdı. "Başka hiçbir özelliğini bilmezken nasıl gözlerini bilebilir ki? İnanalım diye yalan attı!" 

Burak o kadar çok sinirimi bozuyordu, o kadar çok sinirimi bozuyordu ki... Kelimelerle anlatamazdım. 

Acımı, baş dönmemi bir kenara bırakarak bağırabildiğim kadar bağırdım. "Hey! Ne zaman laflarına dikkat etmeyi öğrenirsin acaba! Sana sürekli terbiyeli davranıyorum ama kuduz bir köpeğin tekisin." Yerimden kalkmayı denedim başaramamıştı. 

"Çocuklar bu kadar yeter, odalarınıza gidi-" Öz babam araya girmeye çalışmıştı, tabi lafını böldüğüm için devam edememişti. 

"Farkında mısın bilmem ama sürekli bana pislik yapan sensin." 

Sessim çatallaşmaya, boğazım ağrımaya başlamıştı. Konuşurken elimi havaya kaldırmıştım, neredeyse çığlık atarcasına bağırıyordum. Ağlamak üzere olduğumu anlamıştım. 

Artık dayanamıyordum. 

Güldü. "Eminim öyledir. Zaten o yüzden bizi videolara aldın değil mi? Sevgilime resimlerimi gönderen de sensin! İki haftadır onun kim olduğunu anlamaya çalışıyordum. Sürekli bir götlek gibi resimlerimi çekip durdun!" 

Birkaç tane daha küfür savurmuş, üzerime doğru yürümeye başlamıştı. Açıkçası karşı cevap vermekten korkuyordum çünkü sadece yanımda Alp vardı. Eğer dayak yersem bana yardım bile etmeyebilirlerdi. 

Yine de bir korkak gibi yerime sinmeyecektim, bunu asla yapamazdım. 

"O küfürlerini alır müsait bir tarafına tıkarım senin! Hayvan herif düzgün konuş." 

Biliyorum, hayvan herif onun söyledikleri yanında oldukça hafif kalıyor. Yine de diyebileceğim en kaba laf bu. Kaba bir laf söylemeye çalıştığımda kendimi berbat hissediyorum.

"Konuşmazsam ne olu-" Cenk araya girip kardeşini sakinleştirmeye çalıştı. 

Sağlık görevlilerinin birkaçı çoktan bizi dinlemeyi bırakmış, işlerine geri dönmek için yanımızdan ayrılmıştı. Kalanlar ise sadece öz anne babam kızmasın diye oradaydı, bir şeylerle ilgileniyormuş gibi yapıyorlardı. 

Yani şu an ağzıma gelenleri söylemek için imkanım vardı, onlar gittiğinde de olmayacaktı. Gözyaşlarıma hakim olamamıştım, yanaklarımdan aşağı süzülüyorlardı. 

"Ben doğru düzgün sizin yüzünüzü bile videoya almadım. Hem... Ben bunu yapsam bile sen neden izinsiz bir şekilde telefonumu karıştırdın ki?" Üstüne doğru yürüdüm, aramızdaki mesafeleri kapatıyormuş gibi yaptım. Hala korkum üzerimdeydi. "Asıl sorumuz bu bence." 

Elini havaya kaldırdığı esna da araya Dolunay girdi, abisinin kolunu havada tuttu. "Tamam, bu kadar yeter cidden de. Bunu sonra konuşuruz." Kolumu omzuna attı. "Hadi gidelim, daha doğru düzgün ayakta duramıyorsun." 

Aslında ona bile karşı gelip kaba laflar söylemek, yumruk geçirmek istiyordum ancak yapamazdım. Ne bunu yapacak yüreğim ne de gücüm vardı. 

Bugün berbat ve boktan olaylar yaşamıştım. Önce Ayla'nın pis laflarına maruz kalmıştım, sonra da bu olayı yaşamıştım. Üstelik Burak herkesi numara yaptığıma inandırmıştı. 

Sadece o lanet ağzını açması yetmişti. Sadece dudaklarını aralaması...

Empati kurmayı deniyor, yapamıyordum. Herhalde ben de tanımadığım birinden çok ailemden gördüğüm birine güvenirdim diyerek geçiştirmek, atmak istemiştim. 

Yapamıyordum, en azından benim dediklerimi de dinleyemezler miydi? Biraz olsun... Numaradan da olursa olsun eşit davranıyor gibi yapamazlar mıydı?

Saçmalıyordum, burada olmam başlı başına hataydı. Merdivenleri çıkarken usulca Alp'te peşimizden gelmeye başladı. 

Öz annem söylenerek bir şeyler diyordu, sadece bazı kelimelerini veya kısa cümlelerini anlayabiliyordum. 

"Bir daha oğluma kuduz köpek dersen senin o çalı süpürgesi gibi saçlarını yolarım!" dedi saçlarımız tamamen aynı olan annem. 

Gerçekten de o kadar çok benziyorduk ki... Resmen onun genç haliydim. Daha da ağlamama neden olan olay ise oğlunu bu kadar çok korumasıydı, yerinde benim annem olsaydı hiçbir şey demememe rağmen terbiyesiz olduğumu söylerdi.

Hatta olabildiğince misafir çocuğunu el üstünde tutarak odama gönderir, öncesinde de herkesten teker teker özür dilettirirdi. Ben de böyle bir sevgiyi hak ediyordum veya hak ettiğimi düşünüyordum. 

Gecenin koşuşturmasında çatlamış yanaklarım kupkuru olmuştu, gözyaşlarım aktıkça yanaklarımı yakıyordu. Dürüst olmam gerekirse tüm bu ağlama davranışı çok aptalcaydı.

Kendimden utansam da çekinecek değildim, ağlamanın doğal bir şey olduğunu çok iyi biliyordum. 

"Yemin ederim ki öyle bir amacım yoktu." 

Hıçkırarak konuşuyordum, merdivenleri tamamen çıkmıştık. Odama doğru ilerliyorduk. Anlaşılan diğer misafir odalarına da birileri yerleşmişti, kapıları açıktı. Temizlikçiler ön temizlik yapıyordu. 

Gözlerimin içine saniyelik olarak baktı, sonrasında hemen kaçırdı. Bana yardım ederken hiç zorlanmıyordu. 

"Sorun yok." dese de sorun vardı. 

Bana inanmıyordu, inanıp inanmaması gerektiğini düşünüyordu daha doğrusu. Veya... Acıyordu, benim adıma üzülüyordu. Kalbimin kırılmaması için öyle konuşuyordu. 

Odama girdiğimizde beni yatağa bıraktılar. Alp kapıyı kapattı, sessimizin dışarı gitmemesi için elinden geleni yapıyordu. "Onunla ben kalırım bu gece, teşekkür ederiz." 

"Hayır, burada kalmalıyım." Yatağımın hemen yanı başındaki kanepeye geçip oturdu. "Zaten sabah olmasına iki-üç saat var. Ayrıca Burak ben olduğum sürece buraya gelmez. Kapının önünden geçerken laf ta atmaz." 

Gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim. "Sorun yok, gidebilirsiniz. Ben tek kalırım. Kapımı filan kilitlerim." Evet, sorun vardı. Her zamanki gibi yalan atıyordum. 

Bunu reddetmişlerdi. Birkaç dakika birbirimize bakmış, sessizce düşüncelerimize dalmıştık. Ne zaman göz göze gelsek gözlerimizi birbirimizden kaçırıyorduk. 

Alp yanıma kıvrılmıştı. Işığı kapatmış, kapıyı kilitlemiştik. Sadece iki adet gece lambam yanıyordu. Akvaryumumdan gelen ses rahatlamama yardımcı olurdu, yani normal zamanlarda...

Şuan ise beynimi yakıyordu. Onlara arkamı dönmüştüm, beni çaktırmadan izlemelerini istemiyordum. Neredeyse uykuya dalmak üzereydim ki onu tekrardan gördüm. 

Hemen dikleşerek parmağımla gösterdim. Bu sefer oldukça kısık sesle çığlık atmıştım, hatta minik bir inleme gibiydi. 

Aynı anda oraya bakmış, şok olmuşlardı. Şükürler olsun ki hayal görmemiştim. 

🎨

Ve... bölüm sonu.  Bu kitaptaki en uzun bölümdü. Nasılsınız bakalım?

Bölümü nasıl buldunuz? 

Sizce ilerleyen kısımlarda neler olmalı?

Yeni bölüm kitap toplamda 1.400 okunma olduğunda gelecek. 



Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top