Bölüm 1


Merhaba, bir yanlış hakkında konuşmak istiyorum.

İlk bölümde Defne birilerinden dayak yiyor ama kitap bunu güzelleyen bir kitap değil. Lütfen bunu bilerek okuyun.

ʕっ•ᴥ•ʔっ

🎨

Evet, bu hikayeye geldiğinize göre siz de benim gibi karıştırılan çocuk kurgularını okumayı seviyorsunuzdur arkadaşlar. Yanılmıyorum değil mi? 

Belki bu nasıl olur diyeceksiniz ama bir gün okuduğum kitaplardaki kurguların benzerlerini yaşayacağımı tahmin edemezdim. Aslında tam olarak ta aynıları değil, itiraf etmeliyim. Peki her şey nasıl başladı?

Bundan tam tamına iki ay önce hiç tanımadığımız bir ailenin bize dava açtığını öğrendik. Davanın nedenini öğrendiğimizde ise daha da çok şok olduk, benim onların çocuğu olduğumu savunuyorlardı. 

Ailem okudukları yazılar karşısında öylece kalakaldı. Şimdilik dava devam etmekte olsa da olası kardeşlerim benimle uğraşmadan durmuyor! 

Üstelik aynı lisede okuyoruz, zilin çalmasıyla kafamı çevirip okulun en üst katına baktım. Hepsi pencereye yapışmıştı, beni izliyorlardı. Hepsi koşarak dışarı çıkmaya başladığında çantamı kaptım. 

Koşabildiğimiz kadar hızlı koşmaya başladık. "Alp koş!" Kolundan çekmeye başladım. "Ya köpek gibi hızlılar! Nasıl böyle olabilirler ki!" 

"Bilmiyorum."

Beden öğretmenimizin bağrışını umursamadan koşmaya devam ettik, bahçe kapısına geldiğimizde hem nefesimiz tükenmeye başlamıştı hem de yığılma yüzünden biraz beklemek zorunda kalmıştık. 

Bahçeye çıktıklarını gördüğümde ise atabildiğim en büyük çığlığı attım, belki beni yadırgıyor ve çığlık atmamı aptalca buluyorsunuzdur ama sürekli dayak yemekten bıktım. Öğretmenlerim umursamıyor bile, aslında umursasa yardım da alamam. Hakkımda olan gerçekleri öğrenmelerini istemiyorum. 

Aralarından en hızlı koşan, yani benimle yaşıt olan Dolunay'dı. Neredeyse varmak üzereydi, tek dayak yemediğim kişiydi. Aslında biraz da ben onu dövmüştüm. Yine de berbat konuşmaları dayak yemekten de beterdi. Sürekli geliyor, o buz mavisi gözleriyle beni izliyordu. 

Sıradaki dayağımı nasıl yiyeceğimi, dayak yemek istemiyorsam daha hızlı koşmam gerektiğini söylüyordu. Üstelik koşarken terlemiyordu bile, zorlanmıyordu da. Sinirimi aşırı derece de bozuyordu. 

"Hey Dolunay defol git!" Yumruk savuruyor gibi yaptım. 

"Ah leydim bunların hepsi küçük çığlıklarınız." Elini göğsüne koydu. "Birazdan dayak yerken sizi izleyeceğim, maalesef ki o güzel kızıl saçlarınız yerlerde gezecek." 

Hiç beklemediği bir hareket yaparak elimi ona doğru attım, bembeyaz saçlarını yakaladım. "Seni öldüre-" Tam bu sırada parmağı ile bir noktayı işaret etmişti. "Ağğ! Abilerin!" 

Alp'le hızlanabildiğimiz kadar hızlanmaya çalıştık, artık ciğerlerimiz acıyordu. Hem koşacak hem de dövüşecek gücümüz kalmamıştı. Derin derin nefes alıyordum, alnımdan aşağı boncuk boncuk terler akıyordu. Kusmak üzereydim. 

Olduğumuz yerde kaldık, artık dayak yiyeceğimizden emindik. İnsanlar etraftan geçerken bize bakıyor, gülüyordu. Artık bu duruma çok alışmışlardı. Sesimi çıkarmadım. Yumruğumu sıktım bana doğru gelen abileri en büyük olandı. 

Aslında eğer dava açma nedenleri doğruysa benim öz abimdi. Bu yüzden biraz da tuhaf hissediyorum, onlarla aile olmamak için elimden ne geliyorsa yapardım. İki tarafın da ailesi şehirdeki en büyük ailelerdendi. düşündüğümüz bir ihtimal de birinin bilerek çocukları değiştirmesiydi. 

Evet, hikayenin başında karıştırılan çocuk dediğimi biliyorum ama belki de bu hikaye karışan ailelerdir. Sizin fikrinizi de merak ediyorum (Evet, evet Youtube kanalımda da anlattım bunları).

"Ya siz beni neden dövüyorsunuz ki!" Yumruk savuracak gibi yapıp yüzüne tükürdüm. "Sanki ben çıkıp kendimi değiştirdim! Öz kardeşinizim ben sizin." 

Saçlarımı tutmuştu, çekiştiriyordu. "Zaten o yüzden dövüyoruz ya!" 

Bir yandan da evlerimize doğru gidiyorduk. Evlerimiz aynı mahalledeydi. En büyük abilerinin ismi yanılmıyorsam Burak'tı. Burak oldukça maço tipli, sert biriydi. Okulda kimse doğru düzgün yanına yaklaşamazdı. Öğretmenlere bile kafa tuttuğu oluyordu. 

"Ya siz ger zekalı mısı-" Kendime hakim olamayıp üzerine kustum. "Ağ çok özür dilerim! Ben şimd-" Bir daha kusmuştum. 

Alp bana bakıyordu, artık eskisinden daha da fazla dayak yiyeceğimizi anlamıştı. Gerçek kardeşlerim Burak'ın üzerine kusmamla şakına dönmüştü. Dolunay bile şok olmuştu, eli ağzındaydı. bu fırsattan yararlanarak koşmaya başlamıştık. 

Bu sefer ciğerlerimizin acıyıp acımaması umurumuzda bile değildi. Neredeyse varmak üzereydik, mahalleye çıkmıştık bile. Son kalan mesafeyi de kapatacağımız esna da akılları başına gelmişti, hızlanıp aramızdaki mesafeyi kapatmışlardı. 

Kıl payı farklı önde gidiyorduk, bahçeye girdiğimizde kurtulduğumuzu sanmıştık ama yanılmıştık, onlar da girmişti. Annemlere bağırıyor yardım istiyordum, kimse cevap vermiyordu. uyuyor olma ihtimali çok fazlaydı. 

Evin içine girmiştik, kapı direkt olarak salona açılıyordu. Burak tam saçımdan yakaladığı esna da ailelerimizle göz göze gelmiştik. İki aile de buradaydı! Oldukça medeni bir şekilde sohbet ediyorlardı. 

🎨

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top