Güzel Ve Zeki B.53.
Selam...
🚖🚖🚖
Asya, vişne çürüğü rengine meyilli alt dudağını aşağı doru sarkıtarak küskün bir kız çocuğu taklidi yaptı. "İsterse kabul etmesin Evrim. Unuttun galiba ben güzel ve zekiyim; yuvarlak hatlı fiziğim her erkeğin aklını başından alacak kıvraklıkta..."
Gerçekten öyleydi. İnsan Asya'nın güzelliği ve bilgeliği karşısında tutuk kalıyordu.
Allah'ım sen aklıma mukayyet ol. Asya, Kleopatra'dan söz ediyordu ben Asya'dan söz ediyordum. Yakında devreleri karıştırıp kafayı yemezsem iyiydi...
"Oynatmaya az kaldı doktorum nerede?" diye kafiye düzen benim kaçık akıl küpüme; benden uzak dur diye yol verdim...
Başımı hafifçe ondan tarafa doğru çevirdiğimde, gözlerim gözlerine mührünü vurdu. Gülümsedim. "Yani istersem açamayacağım kapı yok diyorsun?"
Bir baş hareketiyle koyu kızıl saçlarını geriye doğru atarken, "İnsan aklını küçümseme Evrim!" dedi.
Hiç küçümser miyim, aklın akıldan üstün olduğunu bugün bir kez daha öğrendim. Ben de kendimi akıllı sanırdım, yanılmışım. Oysa ne akıllı ve bilge insanlar varmış.
Affedersin Evrim, ruh diyecektin sanırım. Başımı kızgınca sağa sola salladım. Bir şeye de karışma, benim akıl-küpüm, dedim...
"Küçümsediğimden değil Asya, içinde bulunduğun durumun zorluğunu vurgulamak istedim sadece," dedim ses tonumu geri vitese atarak.
"Haklısın, zor durumdaydım ama zoru başarmak benim göbek adımdı." dedi. Gülüştük...
"Sezar'ın hışmından nasıl kurtulmayı başardın?" dedim. Tekrardan gülüştük.
Sende hepten unutkan oldun Evrim. Kız bir saattir aklıyım, güzelim, diyor. Sen hâlâ "nasıl kurtuldun?" diye soruyorsun. Aklını kullanmıştır ya da güzelliğini.
Kesin öyledir, seni çokbilmiş seni. Bir şeyi de bilme. Sende Asya'yı geçtin bilgelikte. Sizi bana sayıyla mı verdiler acaba, diye tersledim ukala iç sesimi...
"Unutuyorsun galiba Evrim, güzel ve zeki bir kadının başedemeyeceği erkek yok gibidir. Bu, erkek bir hükümdar bile olsa."
"Her konuda olduğu gibi bu konuda da iddialıyım diyorsun?"
Kıkırtıyla güldüğünde, yanaklarında deniz dalgaları oluştu, imrendim. Gülüşü solduğunda içimin yağları eridi, hüzünlendim. "Hiç şüphen olmasın," dediğinde ona hak verdim.
Hak verdim çünkü güzelliği dudak uçuklatıyordu. Hak verdim çünkü zekası akıl almaz derecede güçlüydü. Hak verdim çünkü Kleopatra'nın güzelliğinde demlenen ruhu Asya'nın bedeninde hayat bulmuştu...
Kleopatra'dan miras kalmış; dolgun ve dışa doğru kıvrık dudakları, koca kara gözler, oval alın hatları vardı. Fiziği, boyu diz altında biten kabanının altına saklansa da diri vücudu bir bakışta kendini belli ediyordu.
Asya'nın Kleopatra ile özdeşleşen kimliğini kendi içimde yorumladıktan sonra tekrar özüme döndüm ve aklıma gelen ilk soruyu sordum. "Peki, Sezar'ı nasıl ikna ettin?"
İnce uzun parmaklı sağ elini havaya kaldırdı sonra da işaret parmağı ile kendi göğsüne dokundu. "Benim adım Kleopatra. Sorarım sana, yörüngeme çekemeyeceğim bir erkek var mı koca cihanda? Sezar'ı da kendime âşık etmeyi başardım."
Tabii ya, kadınların en vurucu silahıdır aşk. Sezar bile aşka aldandı ise başka söze ne hacet. Korkarım bu gece Asya da seni kendine âşık edecek. Sakın ha aldanma Evrim, hiç koyuverme kendini. Unutma ben varım arkanda, diyen iç sesime bir sus artık, dedim.
Olabilir miydi, böyle bir şey mümkün müydü?
Sürekli araya giren ve konudan sapmama neden olan sesime kulak tıkayarak, "Bunu nasıl başardın, yani Sezar'ı kendine aşık etmeyi?" diye sordum.
"Bunu duymamış olayım Evrim!" dedi.
Gecenin esrarengiz kızı, yoksa bu gece beni de kendine âşık etmeye mi gelmişti. Ey, aşk bu gece sakın çalma kapımı, diye geçirdim içimden.
Benim sessizliğim karşısında Asya, öksüz bir çocuk gibi boynunu büktü acınası bir ifade takınırken yüzüne. "Saltanatıma geri dönüp kardeşimden intikam almamın tek yolu buydu Evrim!"
Kalbimin ritmi hızlanırken, tenimi ateşler basmıştı. Yok, yere dilime vuran sözcükler, zamansız ve başına buyruktu. "Aşk her kapıyı açar mı?"
Bir yudum su içer gibi yutkundu, "Ben açmadığını görmedim Evrim!"
Kendi kabuğuma çekilerek pısırık bir duruşa geçtim. Gerçek buydu ve aşk her kilidi açardı. "Sonuç?" diye sorduğumda kaşlarımı çatarak ciddi bir ifademe takındım yüzüme.
Ben sonuç hakkında cevap beklerken Asya, rutini bozmayarak, "Biliyor musun Evrim?" diye sordu.
Biliyor muydum, sanırım bu kez bir fikrim vardı. Gördüğünüz gibi o kadar da cehalet içinde değilmişim. Yalnız benim bildiğimi sandığımı şeyi Asya'nın kendi ağzından duymak hoşuma gidecek...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top