B.90.
Hatırlatma
Güneyin kızı, yokluğunda neler yaşadığımı sana nasıl anlatırım. Mesela; yokluğunda nefessiz kaldım, diyemem. Her yerde seni aradım. Bir umut uğruna yeri geldi mezarlıkta akşamladım. Sırf isim benzerliğinden dolayı bir kızı görmek için ölesiye heyecan yaşadım, diyemem.
Her sabah seninle uyandım, her akşam seninle uyudum, diyemem.
"Her zamanki gibi çoğu zaman çalıştım..." dedim.
🚖🚖🚖
Kolumu bıraktı ve tam karşıma geçip durdu. Bedeni bana dönük olarak geri geri adımlamaya başladı. "Yani beni hiç merak etmedin, öyle mi?" diye sordu.
"Şey, gideceğini söylemiştin. Senin güncel yaşamın hakkında hiçbir şey bilemezken merak etsem ne yapabilecektim."
Sinirlenmiş gibi yaparak dolgun dudaklarını dışa doğru kıvırdı. "Sana inanmıyorum Evrim, merak etmemiş olamazsın!"
"Neden inanmıyorsun, oysa ben doğruyu söylüyorum."
"İnanmıyorum çünkü yalan söylüyorsun Evrim!"
İşaret parmağımı kendime doğrultup göğüs kafesime bastırarak, "Kim ben mi yalan söylüyorum?" diye sordum
"Evet, sen yalan söylüyorsun. İşte bundan sebep sana inanmıyorum!"
Asya, haklı olarak üstüme geliyordu zira gerçeği açık edemiyordum. Bu gurur değildi. Kendi duygularımdan emindim ama O'nun duygularından emin olamıyordum. İşin içinde reddedilme korkusu da vardı. Ne zaman hah şimdi oldu beni seviyor galiba diye kendimi inanırsam bir de bakıyorum alakası yok. İşte o zaman duygularım tarumar oluyor ve ben bozguna uğruyordum. İçsel döküntülerimi bir tarafa bırakıp Asya'nın bende gördüğü yalanı inkara yeltendiğinde, "Neden yalan söyleyeyim, bunun için bir emare göster?" dedim.
Kıyıma iyice yaklaşıp aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdi. Bu esnada kara gözleri gözlerime değdi ve benim nutkum tutuldu. Yüzüme kıpırtısız bir şekilde bakmaya devam ederken hafifçe gülümsedi. "Benim Asya, olduğumu unutuyorsun Evrim, ben insanın ruhunu okurum biliyorsun!" dedi.
Biliyordum ruhumu okuduğunu. Biliyordum zorlandığım için üstüme geldiğini ama yapamıyorum. Bir türlü duygularımı dışa vuramıyordum. Onun da dediği gibi belki de henüz zamanı değildi.
Ben kendi duygularımı analiz ederken Asya'nın bakışları hâlâ üzerimde ve benden bir cevap bekler gibiydi. Bir süredir tuttuğum içli bir nefesi ağız boşluğumdan dışarı savururken, "Her konuda olduğu gibi yine haklısın Asya." dedim.
Bu arada ileriye doğru birkaç adım atmıştı ki geri döndü. "Boş ver Evrim, takılma. Benim haklı olup olmadığım bir şeyi değiştirmeyecek fakat aklıma müthiş bir fikir geldi."
Asya'nın aklına ne gelmişti bilmiyorum lakin gözleri ışıl ışıl parlıyordu. "Asya, aklına ne geldiyse mutluluğun gözlerinden okunuyor; açıkçası nedenini merak ettim."
"Hadi bizim tepemize gidelim!"
Ben yanlış duymadım sanırım. Asya, bizim tepemiz mi dedi? Tutmayın beni mutluluk atına binmiş uçuyorum bu gece.
Yeter ki, sen iste güzelim diye geçirdim içimden. Ben her zaman emrine amadeyim. "Çok istiyorsan gidelim Asya," derken mecburiyetten sesim olabildiğince dingin, duygularım olabildiğince bastırılmıştı çıkmıştı. Malum zamanı bekliyordum. Yani bize uygun zamanın gelmesini bekliyordum.
Boynunu yana doğru eğdiğinde ricacı bir üslup vardı senin tınısında. "Evet, çok istiyorum Evrim!"
Elimi davetkar bir istekle ona doğru uzattım. Uzanan elimi itirazsız bir şekilde kabul etti. Taksiye kadar el ele yürüdük. İkimiz de susuyorduk sanki söylemek istediğimiz birçok şey vardı da zamanı değilmiş gibiydi.
Benim her firarım o tepeye olurdu. Yalnızlığımı o tepe ile paylaşırdım. Korkularımı, kaygılarımı, iç döküşlerimi, hep o tepeye anlatırdım. Sanki Kral Midas'ın kepçe kulakları gibi gelirdi o tepe bana; her dediğimi duyan ve beni anlayıp hafızasına hapseden.
Taksinin içindeki sessizliği bozmak ister gibi uzanıp radyoyu açtı. Radyoda bir şarkı çalıyordu tam beni anlatan.
Üflediler söndüm,
Karanlıklarda gönlüm.
Hiç bilmezdim ama derindeymiş pek derdim.
Bak içime gör beni
Tut elimi yak beni
İstemezsen bu aşkı otur baştan yaz beni.
Aklım nasıl şakın
Sevdam deli taşkın
Sen görmezsin amma narındayım ben aşkın.
Bak içime gör beni
Tut elimden yak beni
İstemezsen bu aşkı otur baştan yaz beni.
Şarkı bittiğinde ikimizin de bakışları birbirini buldu. Yutkunarak gülümserken bu anlar hiç bitmesin istiyordum. Sessizce yol alırken bizim tepeye gelmiştik bile.
Taksiyi müsait bir kenara park ettim. Önce ben çıktım taksiden sonra gidip Asya'nın kapısını açtım. İnmesine yardım etmek isteyerek elimi uzattım. Nazikçe ona uzattığım elimi tuttu ve teşekkür etti.
Birlikte yürüdük uçurumun kenarına doğru; Asya önde ben arkada. Uçurumun kenarına geldiğimizde ikimiz de durduk. Şehir ayaklarımızın altına serili rengârenk ışıklar saçan atlastan bir yorgan gibi parlıyordu. Geceye göz kırpıyordu kâinattaki bütün yıldızlar. Benim dingin ruhum şu an romantizmin doruklarındaydı.
Asya'ya döndüm yüzümü ve gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım. "Bana açık olup her şeyi anlattığın için teşekkür ederim. Seninle ömrüm boyunca unutmayacağım bin geceye bedel bir gece yaşadım. Ben seni tanıdıkça çok sevdim Asya."
Asya, sanırım benden gelen erken itiraf karşısında şaşırmıştı. Kabul ediyorum benim içinde erken bir itiraftı lakin ortamın büyüsü beni cesaretlendirmişti.
"Evrim, gerçekten mi?"
Bütün cesaretimi toplayıp yeni bir soru daha sormak istiyordum, çünkü duygular kendini ele verirdi lakin sözler kulağa daha hoş gelirdi. Bende sevgi sözcüğünü onun ağzından duymak istiyordum. "Ya sen Asya?"
Sorum karşısında ikimiz de saniyelik bir zaman dilimini durağan yaşadık. Asya, bakışlarını üzerimden çekmeden soruma soruyla karşılık verdi. "Bilmem sence ne hissetmiş olabilirim?" Huylu huyundan vaz geçmiyor misali soruma soruyla karşılık vererek anlaşılan Asya'nın canı oyun oynamak istiyordu.
"Ben senin duygularını sen söylemeden bilemem Asya, çünkü ben Asya veya Asi, değilim. Ben zihinde okuyamam."
"Kirli oynuyorsun Evrim," diye cevap verdi.
Uzanıp ellerini tuttum ve gecelere meydan okuyan gözlerine baktım. "Bekliyorum!" dedim.
"Sence Evrim, ben o kitabı sırf kendi geçmişimi anlatmak için mi yazdım? İstersen sorunun cevabını yine ben vereyim. Kitabı ve o geceyi yazmak için günlerce otel odalarına kapandım. Bütün bunların yapmamın amacı neydi biliyor musun? Birlikte yaşadığımız o, gecenin hafızalardan yitip giden bir anıdan ibaret kalmasını istemediğim içindi. Şimdi asıl sorduğun sorunun cevabına gelelim istersen. Bende seni sevdim Evrim, hem de çok sevdim. Hatırlarsan burada iki nedenden dolayı kaldığımı söylemiştim. Birinci nedeni söylemiştim zaten. İkinci nedeni de sendin.
1. Serinin Sonu
Bu bir son değil başlangıç...
Eğer kitabı beğendiysen arkadaşlarını etiketleyip kitaba davet edebilirsin♥️
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top