B.72.
Selam...
Taksinin seçkin yolcuları nasılsınız bakalım?
Yeni bir bölümle biz geldik
Önce ⭐ yıldızı yakalım sonra kitap ve karakterler hakkında yorumlar bırakalım.
Okumaya başladığınızda saati buraya yazın➜
🚖🚖🚖
Asya'yı alkışlamak istedim ama direksiyon başındayken ellerimi bırakamazdım...
"Ne kadarda doğru söylüyorsun Asya, insan akıllı bir varlıktır. Tanrı her zaman kullarına düşünüp aklını kullanmayı emreder..." dedim çünkü bunun böyle olduğunu biliyordum...
Birlikte olduğumuz zaman diliminde sizlerde takdir edersiniz ki, düşünmeye hiç vaktim olmadı. Biraz da buna Asya, fırsat vermedi zira onun hasta ruhu beni sürekli ters köşeye itti.
"Yani Evrim, konuyu kısaca toparlayacak olursak eğer, ben sana ruhumun geçiş yaptığı yaşamların sadece özetini anlattım. Misal; Kleopatra'nın bütün yaşamını anlatmaya kalkışsam değil bir gece günler yetmez... Kleopatra'nın yaşamı intiharla bitti ama kısacık yaşamına kocaman aşklar sığdırdı. Şoför Abdullah, desen mutlu bir aile babasıydı."
"Bak buna çok sevindim işte." dedim. Sevinmiştim çünkü bende bir şofördüm. Mutlu bir aile babası olmayı çok isterdim ama bunu başarabilir miydim, açıkçası bilmiyordum.
Gülümsedi yumuşacık bir tebessümle, "Sevinirsin tabi, sonuçta meslektaşın," derken.
"Mesleki dayanışma," dedim duruşumu hiç bozmadan.
"Evrim, esasında benim sana anlatmak istediğim şey; ruhumun tekamül yolculuğu ve bedenden bedene geçiş aşamalarıydı..."
Başımın üzerinde sarı ampul yanmıştı. Asya'nın söylemek istediği şeyi anlamıştım... "Asya, sana bir soru daha sorabilir miyim?"
"Tabii sorabilirsin Evrim." dedi. "Hekim Ruhi, neden çok mutluydu?"
"Hım..." diye bir ses çıkarıp konuşmaya başladı. "Evrim, bu çok basit çünkü Hekim Ruhi, sevdiği ve yapmak istediği işi yapıyordu da ondan dolayı çok mutluydu..."
"Sanırım anladım." dedim.
"Biliyor musun Evrim?" diye sordu
Tekrara düştüğünü hissettirmeden, "Neyi Asya?" diye sorusuna soruyla karşılık verdim.
"İnsan sevdiği işi yapmalı. Eğer sevdiğin işi yaparsan mutlu olursun. Mutlu olursan başarılı olursun... Mesela; sen mutlu musun?"
Bir dakika, bu soruyu önce düşünüp sonra kendi içimde içselleştirmem gerekiyor. Hemen öyle pat diye cevap veremem. Düşündüm... Düşündüm... Biraz daha düşündüm...
"Bu kadar düşünme Evrim, alt tarafı basit bir soru sordum. Mutlu musun, değil misin?" diye.
Galiba ben işimi seviyordum. Seviyorsam mutluyum demektir, tabii birkaç yenilgiyi saymazsam. Mesela; annemi kaybetmek benim için bir yenilgiydi. Sevdiğim kızı sırf taksi şoförüyüm diye bana layık görmemeleri bir yenilgiydi.
"Asya, şimdiye kadar işimi sevip sevmediğimi hiç düşünmemiştim ama biraz düşününce cidden sevdiğimi anladım."
"Neden peki bu kadar uzun uzadıya düşündün?"
"Bu hayati bir soruydu, düşünmem ve bir iç muhasebesi yapmam gerekiyordu."
Şaka karışık sözlerime birlikte gülümsedik. "İşini severek yaptığın belli Evrim!"
"Nasıl anladın bunu?" Peh, benimki de soru yani? Asya, bilmeyecek de bunu kim bilecek?
"Senin yerinde bir başkası olsaydı beni sabaha kadar dinler miydi? Sen işini o kadar çok seviyorsun ki, adeta âşıksın!"
Bu sözleri Asya'dan itiraf niteliğinde duymak ruhumu okşamıştı. Egom yükselirken kendimle bir kez daha gurur duymuştum, çünkü sabır göstermek büyük bir erdemdir. Bende sabretmiş ve sabahın selametine ermek üzereydim. Tabii selamet konusunda hâlâ tereddütlerim vardı o ayrı bir meseleydi. Henüz sabah olmadığı için sonumun ne olacağını açıkçası kestiremiyordum.
"Hekim Ruhi, diyordun Asya?" Soru sormaktaki amacım biraz da sessizliği bozmaktı.
Asya, sanırım dalgındı çünkü sesimi duyunca irkilmişti.
"Evet, Hekim Ruhi de kalmıştık. Eşimle birbirimizi severek evlenmiştik. Bu noktayı özellikle vurgulamak istiyorum; severek evlendik aşk yaşayarak değil. Birbirimizle konuşarak, birbirimizi dinleyerek, birbirimizi anlayarak, koca bir ömrü her şeyi paylaşarak yaşadık biz. Kısacası Evrim; eşim benim ruhumu özgür bırakırdı, ben onun ruhunu. İki kız evladımız oldu. Kızlarımızı sevgi dolu bir ortama da büyüttük..."
İmrenerek Hekim Ruhi'nin hayatını dinliyordum, "Ya, sonra Asya?" diye derin bir nefes alıp vererek iç çektim...
"Sonra Evrim, uzun yıllar hekimlik yaptım. İnsan ruhunu okudum ve insanları tedavi ettim..."
"Şimdi daha iyi anlıyorum," dedim "senin nasıl insan ruhunu okuduğunu."
Asya, vücudunun tamamını bana doğru dönerken başını sağa doğru hafifçe eğip gözlerime dokundu gözleri. Bu bakış hızımı yavaşlatmıştı. "Sahi mi Evrim?" diye sordu sevecen bir üslup kullanarak. Üslubu insan ruhunu okşarken kalbe huzur veren cinstendi. Öyle ki, sesinin kadifemsi yumuşaklığı ruhuma dokunmuştu...
Söyleyecek bir şey bulamadığım için hızımı artırmıştım. Asya, benden bir cevap alamayınca tekrar vücudunu doğru oturma pozisyonuna döndürdü ve koltuğa iyice yayıldı. Gözlerini dış dünyaya kapatmıştı sanki uyku provası yapıyor gibi. Tekrar konuşmaya başladı ama sesi pürüzlü çıkıyordu. Gece boyu konuşunca ses telleri iyice yorulmuş olmalıydı.
"Sonunda Evrim, kendimi emekli edip inzivaya çekildim. Uzun yıllar boyunca çok çalışmıştım artık dinlenme zamanıydı... Yaşadığım şehrin dışında ormana yakın doğayla iç içe bir ev yaptırdım ve o evde tam doksan yaşını gördüm..." dedi.
Asya, gözleri kapalı bir süre sessiz kaldı. Bende uyumak istiyor diye hiç ses etmedim fakat suskunluğu uzun sürmedi.
"Sonunu merak etmiyor musun Evrim?" diye sordu. Ne yalan söyleyeyim hem de aşırı merak ediyordum.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top