B.59.
Yine biz geldik.
Hatırlatma
Polis memurundan birisi biraz efelenerek, "Gençler neler oluyor burada?" diye sordu. Ben Asya'ya Asya da bana baktı. Bakışlarımız çarpışırken birçok şimşek aynı anda çaktı.
🚖🚖🚖
Bazen yok yere istemediğimiz şeylere maruz kalabiliriz. Hesapta olmayan kalabilirlik sizi çıkmazlara sürükleyebilir.
Polis memuru ne yaşadığımızı sormuştu. Kendi adıma konuşacak olursam eğer sorduğu soruya nasıl bir cevap vereceğim konusunda henüz gerçekçi fikre sahip değildim. Cevap konusu zihnimde bir muammaya dönüşürken Asya'ya baktım.
Hazırlıksız yakalandığımız için ikimiz de zor anlar yaşıyorduk.
Onlara ne diyecek yaşananları nasıl dile getirecektim.
Bakın bu güzeller güzeli kadın, ruhu göç yaşayan bir taşıyıcı mı? Ya da kendisi müşterim olur ama öylesine takılıyoruz mu?
Adı üzerinde o bir müşteriydi. Eğer müşteri ise götür bırak gideceği yere, ne işi var gecenin bir yarısı bu ıssız sokakta diye sormazlar mıydı insana? Hiç kuşkusuz sorarlardı...
Peki, tepeme dikilmiş, "Sen bittin oğlum," diye sağ kulağıma fısıldayan arkadaşa ne demeli. Allah'ım lütfen sağ salim sabaha çıkmama yardım et, amin...
Bizden bir cevap gelmeyince diğer polis memuru da dahil oldu. "Evet, gençler sorun nedir?"
İlk etapta bize efelenen polis memuru Asya'ya iyice yaklaşıp kulağına doğru eğildi. "Hanımefendi, yoksa taksi şoförü tacize mi yeltendi?"
Polis memurunun yakıştırması sonucunda tüylerim ürperdi. Benim gibi delikanlı bir adam, nasıl böyle bir şeye maruz bırakılıyordu aklım havsalam almıyordu doğrusu.
Asya, başını hayır anlamında sağa sola sallarken işaret parmağı da aynı doğrultuda hareket ediyordu. Meramını vücut diliyle anlatamadığına inanan Asya, bu kez cevabını kelimelere yüklemişti. "Hayır, memur bey taciz olayı falan yok!"
Tahmin yürüten polis memuru Asya'nın verdiği cevaptan tatmin olmamış olacak ki, "Hadi doğru söylüyorsunuz diyelim, neden tartışıyordunuz o zaman?"
İçinde bulunduğumuz durumun vahametini iyice kavramış olan Asya, "Yok memur bey, sandığınız gibi bir şey yok ortada. Malum saat gecenin bilmem kaçı olunca uykumuz geldiği için dışarıya çıkıp biraz hava almak istedik. Uykumuz açılsın diye yani."
Başını olumlu anlamında aşağı yukarı sallarken memur bey, "Anladım hanımefendi," dedi.
Yüzüne şaşırmış bir ifade yükleyen diğer polis memuru, "Neyi anladınız amirim?" diye sordu.
Soruyu soran polise ters bir bakış atan zannımca komiser olduğunu düşündüğüm memur, bu kez sorgulayıcı bakışlarını üzerimizde gezdirmeye başladı. "Hava almak için dışarıya çıktınız öyle mi? Buna da benim inanmamı bekliyorsunuz? Siz kime ne anlatıyorsunuz? Pekâlâ da tartışıyordunuz. Hanımefendi taksiciden şikayetçi misiniz?" diye sordu.
Asya, sesinin tonunu biraz yükselterek, "Ne şikayetçisi memur bey?" diye sordu.
Komiser uyku sarhoşluğu içindeydi besbelli ve hiç uğraşmak istemediği her halinden belli oluyordu. "Madem sorunun ne olduğunu söylemiyorsunuz, buyurun o zaman derdinizi karakolda anlatırsınız," dedi eliyle polis otosunu göstererek.
"Nasıl?" diye sormadan duramadım.
"Nesini anlamadın beyefendi, karakola gidelim diyorum karakola. Ne derdiniz varsa orada anlatırsınız," dedi kızgındı ses tonu.
"Ne yani bizi tutukluyor musunuz? Peki, ne için?" diye sorarken sesimi yükselttim ister istemez.
Ah ah, bu da mı gelecekti başımıza Evrim, diye dert yanmaya başladı benim uyarıcı iç sesim. Sana kaç defa dedim uyma şu kaçık kıza, diye ama beni dinlemedin. Şimdi bak gör ne hale geldin? Bir gece nezarethanede kal da aklın başına gelir belki.
Of bir de sen başlama Allah aşkına, yeterince dert var zaten başımda, dedim ve başımdan savdım çokbilmiş uyarıcımı.
Asya ile birlikte zaman geçirince bu da bilge olup çıktı başıma. Biraz sakin olur musun, diye telkinde bulunmak istediğinde Asya'nın bakışları beni bulurken "hıh" diye kendi kendine gülümsedi. Sanki içimden geçenleri duymuş gibi.
Komiser ayak yaptığımızı görünce yüksek perdeden konuşmuştu. "Bütün gece sizi bekleyemem, hadi acele olun biraz..."
"Bizi niye götürdüğünüzü bir anlayabilsem?" diye sordum tekrar.
"Merak etme, niye götürüldüğünü karakolda öğrenirsin." dedi.
Asya, yanımdan geçip giderken Sanırım beni sakinleştirmek adına göz kırpmıştı. İnanamıyordum. Ben kalp krizi geçirmek üzereydim fakat Asya'nın hali tavrı çok rahattı.
Evrim, onun rahat tavırlarına neden bu kadar şaşırıyorsun. Asya'nın hangi hareketi garip değil ki karakola giderken yaptığı hareket garip olmasın.
Polis otosuna binerken içim bir tuhaf olmuştu zira ilk defa karakolluk oluyordum.
Bir bölümü daha sağ selamet bitirdik, ruhunuz tek bedende kalmaya devam etsin. Hoşça kalın, hep mutlu kalın...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top