2.Ben Buna Nasıl Kandım

Arya'dan

Boğuluyormuş gibi hissettiğim için sıçrayarak yataktan kalktım. Uzun siyah saçlarım boynuma dolanmıştı. Bir dakika ben hiç bir zaman saçlarım açık uyumam ki. Belki düşürmüşümdür diye düşünüp her yerde tokamı aradım ama hiç bir yerde yoktu. Sonra aklıma dün gece gördüğüm rüya geldi. Rüyamda biri yanıma geliyor, yanımda yatıyor ve bir ara saçlarım omzuma dökülüyordu. Sonuçta saçma bir rüyaydı diye düşünüp banyoya girdim. Banyoda işimi bitirdikten sonra yatağımı toplamak için odama geri girdim. O sırada camın sımsıkı kapalı olduğunu gördüm. Ama ben camı açık bırakmıştım kapatmamıştım ki. Noluyo ya. Öff Arya paronayaklaşma. Aklımdaki saçma fikirleri bir kenara iteleyip yatağımı topladım ve üstümü giyindim

Arya'nın giydikleri (Çanta ve gözlük yok)

Hızlıca makyaj masamın önüne geçtim

Arya'nın Makyaj Masası

Arya'nın Odası

Vazgeçemediğim rimel, eyeliner, çilekli parlatıcı üçlüsünü kullanıp koşarak mutfağa indim. Mutfakta benim sofraya oturmamı bekleyen Esma Sultan 'ın ve Ekrem Bey' in yanaklarından öpüp elime 2 tane çokokremli ekmeği ve çantamı alıp, ayakkabılarımı giyip okula doğru yürümeye başladım tabikide kulağımda kulaklıkla

Arya'nın Dinlediği Şarkı

Sokağın sonunda yine o Range Rover'ı gördüm.

Afferin size aptallar farkedildiğinizi anladınız ve uzaklaştınız ama hiç farkedilmeseydiniz daha iyiydi.

Takip edilme konusunu bir ara düşüneceğimi aklımın bir yerine not ederek okulun kapısından girdim. Neyseki geç kalmadım. Bahçedeki öğrencilerin arasından geçip bitanelerimin yanına gidip ikisinide kocaman öptüm ve sırama geçtim. Ders matematikti. Ders çok hızlı geçti ve zil çaldı. Cancağzıma ve Senama hava alacağımı söyledim. Onlar "kantine gideceğiz" deyince bir kaç şey almalarını isteyip bahçeye çıktım. Her zaman ki yerimiz olan merdiven boşluğuna doğru yürüdüm. Ama orda ağlayan bir kız gördüm. (Bu kız Ecem Yaldız)
Kumral saçlı , yeşil gözlü şirin bir kız sarsıla sarsıla ağlıyordu. Kızın ağlamasına dayanamadım ve yanına gittim. Kız kafasını kaldırmadan ağladığı için geldiğimi görmemişti. Yanına oturup elimi omzuna koydum. Kafasını kaldırıp ağlamaktan kızarmış yeşil gözleriyle bana baktı. Ama ben buna kıyamam ki. Biraz gerileyip kollarımı iki yana açtım. Kız hiç tereddüt etmeden bana sarıldı.

Bazen insan o kadar çaresiz hissederki kim gelse sarılabilir, başını omzuna koyabilir.

Kıza sıkıcı sarıldım, bir süre sonra ayrılıp cebimden bir mendil çıkarıp göz yaşlarını sildim. Sonra kafamı biraz yana eğip "anlatmak ister misin" dedim. Kız bana kısa bir süre bakıp anlatmaya başladı. Sevdiği çocuğu başkasına sarılırken görmüş canım benim ya. Kıyamam ki. Bir süre sonra bir şey dikkatimi çekti kız sürekli arkamda bir yere bakıyordu. Kıza farkettirmeden yavaşça arkama doğru baktım ama kimse yoktu. "Neyse ne" dedim ve kızın elini tutup merdivenlerden kaldırdım. Tualete girip elini yüzünü yıkattıktan sonra Can ve Sena'ya öğleden önceki derslere girmeyeceğimi anlatan bir mesaj attım. Kızı tuvaletten çıkartıp merdivenlerden indirdim ve benimle bir kafe'ye gelip gelemeyeceğini sordum. Evet cevabını alınca tekrar kızın koluna girip onu bir kafeye götürdüm. Bir masaya geçip sakinleşmesi için papatya çayı istedim. Çayı beklerken kız ile tanıştım ve adının Ecem olduğunu öğrendim. Ecem'e telefon numaramı verdim ve biraz sohbet ettik.
Ecem beni çok sevdiğini ve akşam evine gelmemi istedi. İlk önce biraz tereddüt etsemde içten gülümsemesine dayanamayıp kabul ettim. Öğlene kadar olan derslere girmeyecek, öğlen arasını bizimkilerle geçirecek, ve çıkışta Ecemlere gidecektim. Bir kaç saat daha oturup okula geri döndük. Ecem'i sınıfına bırakıp, Can ve Sena'nın yanına gidip öğle yemeğine çıktık. Vakit çok hızlı geçti ve çıkış zili çaldı. Bizimkilere akşam arayacağımı söyleyip koşarak Ecem'in yanına gittim. Ecem gülümseyerek yanıma geldi ve koluma girdi. Sohbet ede ede Ecem'in evine doğru gittik. Ecem beni rahatsızlık verecek kadar sessiz bir sokağa sokup eve gidip evi toplaması gerektiğini söyleyip karanlık bir binaya girdi.

Etrafa bakınırken olduğum yerin yakınlarında o Range Rover'ı gördüm.

Çüşş ama yani bu kadarı da tesadüf olamaz.

Birden kötü bir şey olacakmış gibi hissettim ve sokağın çıkışına doğru yürümeye başladım.

Bir anda buz gibi parmakların kolumu kavramasıyla donup kaldım. Yavaş yavaş döndüm ve daha önce görmediğim bir adam gördüm(Emre Soylu olur kendisi). Hafif esmer tenli, siyah saçlı, koyu renk gözlü bu adam bana hiç iyi niyetli gibi gelmemişti. Adamın kolumdaki elini sıkılaştırmasıyla arkamı döndüm ve bütün gücümle adamın kasıklarına dizimi geçirdim ve koşmaya başladım. Adam önce biraz eğildi ama 2 saniye sonra dikleşip arkamdan koştu ve kolumu kavradı. İşte şimdi sıçmıştım kaçarım yoktu. Buz gibi sert bakan gözleriyle kısa bir süre bana baktı ve elimdeki kolunu sıkılaştırdı. Dudaklarımdan küçük bir inleme sesi döküldü. Gerçekten kolumu çok acıtıyordu. Ani bir hareketle elindeki eterli bezle burnumu kapattı. Ama benim astımım var nefes alamıyorum. Ahh boğazım yanıyordu ama bunu düşünmeyip son gücümle bağırmaya başladım. Haykırışlarımın yerini "mmmmmmmm" lamalar alırken yerin ayaklarımın altından çekildiğini hissettim. Bayılmadan önce gördüğüm son şey Ecem'in elinde eter şişesi ve pamukla bizi izlediğiydi.

BEN BUNA NASIL KANDIM

Ve o soğuk bakışlı adam beni belimden ve bacaklarımın altından kavrayıp araba koltuğu olduğunu düşündüğüm yumuşak bir yere koydu.

Ve sonrası karanlık

Evettt sizce nasıldı. Yavaş yavaş olaylar ortaya çıkıyor.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top