13.Yalvarırım Geri Gel

Çiçeklerle dolu  geniş bir alanın ortasında yerde gelinciklerin arasında yatıyordum. Uzaktan birinin ismimi seslenmesiyle yerden doğruldum. Yağız'ım ölmeden 4 gün 8 saat önce kendi elleri ile papatyadan yaptığı taç yerde yatmamdan dolayı yamulmuştu. Kafamdaki tacı düzelttim ve ayağa kalktım. Bir kaç dakika boyunca sadece nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Emindim buraya onlarca kez gelmiştim ama şimdi hatırlayamıyordum. Benim nerede olduğumu hatırlamam gerekiyordu. Yoksa aklıma takar günler boyunca uyuyamazdım biliyordum. Adımın tekrar seslenilmesiyle hızla etrafımda döndüm. Yağız'ımın sesini duymuştum. Bana sesleniyordu. Çiçeklerin arasına doğru koşmaya başladım. İleride bir adam vardı. Ama sadece gözleri gözüküyordu. Adamın gözlerine baktığımda birden gökyüzü karardı. Bir kaç metre ilerime kocaman bir yıldırım düştü. Gördüğüm adam Yağızdı bundan emindim. Gözleri onun gözleriyle aynıydı. Yıllar sonra Yağız'ıma kavuşacağım düşüncesiyle karşımdaki adama doğru koşmaya başladım. Elimi Yağıza doğru uzatmış tam değecekken Arda beni kolumdan yakaladı. Tüm gücümle çırpınmama rağmen ondan kurtulamıyordum. Yağız'ımın mavi gözleri son bir kez daha gözüktü ve ardından tekrar çiçeklerin arasına düşen yıldırımla Yağız ortadan kayboldu. Yağız'ı görebilmek için hızla etrafımda döndüm. Yağız'ı bulmalıydım. Ben Yağız'ı bulmaya çalışıp etrafımda dönerken tam üstüme bir yıldırım düştü.

Arya'dan

Gördüğüm kabusun etkisiyle hızla gözlerimi açtım. Gözlerimi açmamla saçlarımı okşayan bir Arda gördüm. Açıkçası beklemiyordum. Ben onun beni neden kaçırdığını bile bilmiyordum ki. Arda'nın saçlarımı okşayan ellerine baktım. Nedense anlam veremediğim bir sebepten dolayı iyi hissettirmişti. Arda'nın elinin üzerine ellerimi koydum ve yavaşça elini saçlarımın üstünden çekip yan tarafımdaki boşluğa bıraktım. Elini tekrar kaldırmasıyla ondan biraz uzaklaştım. Ondan uzaklaşmama aldırmadan aramızdaki mesafeyi kapatıp , yüzümü sıcacık olan avuçlarının içine aldı. Sanki incitmekten korkarmış gibi yavaş yavaş yanaklarımı okşadı. Gözlerini gözlerime sabitleyip ellerini yanaklarımdan çekti. Ne yapmaya çalıştığını anlayamadığım için karşı çıkmayı bıraktım ve bende onun gibi gözlerimi mavinin  en güzel tonu olan gözlerine sabitledim. Ellerini yüzümden çektikten bir kaç saniye sonra ellerini tekrar kaldırıp saçlarımın uç kısmına getirdi. Kısa bir süre ellerini saçlarımda gezdirdikten sonra aniden kaşları çatıldı. Gözlerini saçlarımın arasındaki bir yere kilitledi ve bakmaya başladı. Gözlerinin o güzel rengi koyulaşmış , sinirle bakıyordu. Bakışlarını takip ettiğimde Emre'nin şirketinde yaşanan iğrenç olayın boynumda bıraktığı izlere baktığını farkettim. Rengi koyulaşmış ve öfkeyle bakan gözlerini boynumdaki izlerden çekip gözlerime baktı.

"Boynundaki izler ne?"

H-hiç bir şey , bir şey değil yani onlar.

Gerizekalı ben madem yalan söylüyorsun neden kekeliyorsun anlamam ki.

Elini kaldırıp bana doğru uzatmasıyla hızla yatakta doğrulup geriledim.

Biraz daha yaklaşmasıyla yataktan kalkıp kapıya doğru koştum.

Tam kapı koluna elimi atmamla beni belimden tutup kapının yanındaki duvara yasladı.

Gözlerimin içine bakıp konuşmaya başladı.
 

"Sorduğum soruya cevap ver"

Neler yaşadığım seni ne kadar ilgilendirir ki?

Anlatıp aynı berbat şeyleri hatırlamak istemiyordum işte niye zorluyorsun be adam.

"Tahmin ettiğim şey mi başına geldi ?"

Ne tahmin ediyorsun?
Emreyle bir şeyler yaşadığımı ?
Merak etme öyle bir şey olmadı.

"Birinin sana kendi isteğin olmadan dokunduğunu düşünmüştüm. Umarım yanlıştır."

Kafamı hızla aşağı eğdim. Haklıydı. Emre'nin şirketinde iğrenç bir olay yaşamıştım. ( davet bölümünde anlatılıyor yaşadığı olay)

Kafamı yerden  kaldırmadan konuştum.

Pek yanlış değil aslında.

"O piç herifin seni koruyamayacağını bilmeliydim."

Ellerini boynuma getirdi ve izlerden kalan morluklara dokundu.

Acıyla dudaklarımın arasından bir inleme kaçtı.

Dudaklarımın arasından firar eden inlemeyle mavi gözlerinin tonu eski muhteşem haline döndü ve gözlerindeki öfkenin yerini endişeli bakışlar aldı.

Ben boynumdaki izleri gördükten sonra bana  Emre gibi kötü davranacağını düşünmüştüm. (Karanlık adlı bölümde ayrıntılı olarak anlatılıyor yaşadığı olaydan sonra olanlar.)

Endişeyle bakan güzel gözlerini bana dikip

"Özür dilerim. Acıdı ? Canını yakmak istemedim. Gerçekten özür dilerim."

Merak etme çok acımadı.

Belimden tutup sırtımı  bir kaç dakika önce yasladığı duvardan ayırıp elimi tuttu.
Yavaş hareketlerle kapı kolunu aşağı çekip kapıyı açtı.
Belimden tutup yönlendirerek kapıdan çıkardı.
Koridorda bir sürü oda vardı. Büyük ihtimalle ev iki yada üç katlıydı. Elimdeki elini hafifçe sıkıp beni merdivenlerin başına götürdü. Merdivenleri indikten sonra çok geniş olan salona soktu ve koltuğa oturtup yanına çekti. Biraz uzaklaşmaya çalıştığımda elini omzuma atıp yavaşça okşadı. Yaptığı hareketle uzaklaşmaya çalışmaktan vazgeçtim. Bana bir şey yapmayacağına güvenmiştim.

SİZE SEVGİYLE YAKLAŞAN BİR ADAMIN SİZİ ÜZECEĞİNE İNANAMIYORDUNUZ AÇIKÇASI.

Kısa bir süre ilgimizi çekmeyen kanallarda dolaştıktan sonra kumandayı elinden bırakıp bana doğru döndü.

"Ben sıkıldım film izleyelim mi güzelim?"

"Güzelim" dediğini görmezden gelmeye çalışıp ona doğru döndüm.

Olur sen film seç ben mısır patlatıp geleyim.

Yanından kalktım ve mutfağa gittim. Malzemeleri bulmak biraz zor olsada gereken her şeyi çıkartıp ocağın altını yaktım. Ocağın üstüne tencereyi koyup içine yağı koydum. Bir kaç saniye bekleyip tencereye mıssırları attım. Biraz karıştırdıktan sonra tuzu ekleyip tencerenin kapağını kapattım. (Mısır patlatmayıda öğrenmiş oldunuz hadi yine iyisiniz)

Patlayan mısırları kaselere koyup mısırlarla doldurduğum kaseleri elime alıp salona götürdüm.

Arda'ya mısırları uzatırken birden  rüyamda gördüğüm o yeşillik yerde Yağız'ımla yaşadığımız anılar aklımda canlandı.

Ben anılara dalıp gitmişken elimdeki kase oturduğumuz koltuğun üzerine düştü.

Arda hızla ayağa kalktı. Yüzümü sıcacık olan ellerinin arasına alıp adımı söyleyip beni kendime getirmeye çalıştı. Arda'nın elini gözlerimin  önünde salladığında kendime geldip konuşmaya başladım.

Arda yalvarırım gitmeme izin ver. Benim gitmem lazım.

"Nereye gitmen lazım Arya ?
Ne oluyor söylesene."

Yalvarırırım sana Arda. Lütfen gitmeme izin ver. Söz veriyorum hiç bir yere kaçmayacağım. Kaçmaya da çalışmayacağım. Gidip geri geleceğim yemin ederim. Lütfen götür beni.

"Tamam Aryam tamam güzelim. Yalvarmana ve söz vermene gerek yok. Ben sana güveniyorum. Götüreceğim seni. Ama sakin ol. Sakin ol."

Hadi lütfen gidelim hadi gel gidelim ne olur gidelim.

" Tamam hadi git üstünü değiştir."

Vakit yok. Hemen şimdi gitmemiz lazım.

"Ama Arya"

Lütfen Arda lütfen

"Tamam geç sen arabaya geleceğim hemen."

Çabuk ol.

Koşarak arabaya bindim. Benim hemen rüyamda gördüğüm o yeşillik alana gitmem gerekiyordu.

Hızlı adımlarla arabaya binen Arda'nın elime tutuşturduğu astım ilacını eşofman altımın cebine koyup arkama yaslandım. Oraya varana kadar sakin olmam gerekiyordu. 

Yarım saat sonra Arda'nın arabayı durdurmasıyla hızla arabadan fırladım. Arda'nın Arya beni bekle demesiyle ayaklarımı yere vurarak arkamı döndüm ve beklemeye başladım. Arabayı kilitleyip yanıma geldi. Bir kaç saniye bana bakıp ellerimiz kenetledi. Arda'nın yaptığı hareketi umursamayarak yürümeye başladım. Ben yürüdükçe insanlar bana bakıyordu. Neden baktıklarını anlamak için etrafa bakındığımda yıllar önce Yağızla oyun oynarken içine düştüğümüz dereden yansımamı gördüm. Bedenimden 1 beden büyük eşofmanım ,3 beden büyük kapşonlu sweetim,tepeden dağınık topuz yaptığım saçlarım ve evden çıkarken ayağım geçirdiğim spor ayakkabılarla değişik görünüyordum. Bir anda suya bakıp gülümsediğim aklıma gelince Arda'nın elini tutup çekiştirerek rüyamda gördüğüm yeşillik alana götürdüm. Arda'nın elini bıraktım ve gelmemesini isteyip. Yağız benden gitmeden (öldü demeye gönlüm el vermedi) 4 gün 8 saat önce geldiğim çiçeklerin arasına girdim. Yağız gittikten sonra onlarca kez gelmiştim buraya ama en son onunla yan yana geldim diye çiçeklerin oraya gidemedim. Bir anda yıllar önce bir ağacın kavuğuna koyduğum bileklik aklıma geldi. Yağızı rüyamda gördüğüm gün o bilekliği geri alacaktım. Hızla bilekliği sakladığım ağacı bulup bilekliği aradım.

YOKTU

Yine sevdiğim bir şeyi kaybetmiştim.

Ayağa kalkıp bağırmaya başladım.

NERDESİN GÖZLERİNDE YAŞAM BULDUĞUM?

YALVARIRIM CEVAP VER.

BURDAYIM DE LÜTFEN.

GİTMEDİM DE.

ÇIK BİR YERDEN .

BİR DAHA SENİ GÖRMEYEYİM KABUL.

AMA BİR DAHA MEZARININ BAŞINDA AĞLATMA BENİ.

GELDİN RÜYAMA .

DUYDUM SESİNİ.

GÖRDÜM SEVİNÇLE PARLARSA NEFES ALDIĞIMI HİSSETTİREN GÖZLERİNİ.

HADİ GEL LÜTFEN .

KIRAMAZDIN SEN BENİ NEDEN GELMİYORSUN ŞİMDİ?

EN ÇOK NE ACITIYOR BİLİYOR MUSUN?

BEN SANA, DİZLERİME KAFANI KOYUP UYUDUĞUN GÜN "SENSİZ NEFES ALAMAM" DEMİŞTİM. NEDEN ŞU AN NEFES ALIYORUM?

LÜTFEN BENİ DE ÇAĞIR YANINA.

Göğsüme giren ağrıyla sendeledim. Nefesim daralıyordu. Kriz geçiriyordum. Elimi cebimdeki astım ilacına attığımda yerin ayaklarımın altından kaydığını hissettim. Son duyduğum şey ise Arda'nın adımı seslenişiydi.

EVEETTT BEN GELDİM.
1200 KELİMELİK BİR BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM.
YAZDIĞIM EN UZUN BÖLÜMDÜ.
ARYA'NIN DEDİKLERİNE İÇİM ACIDI AÇIKÇASI.
SİZCE BÖLÜM NASILDI?
BEĞENDİYSENİZ OY VERMEYİ UNUTMAYIN.
BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top