Koruyucu ❈

Selam ! Y.b. erken yükledim çünkü aradaki boşluğu kapatmak için. İyi okumalar !

Bölüm şarkısı : Maroon 5 - She Will Be Loved.


"Her şey geçer.

Her şey unutulur.

Kendini bir felaketin içinde kaybetmenin manası yoktur."

- Sabahattin Ali


Düğün harika bir şekilde geçiyordu. Herkes gülüyordu. Abim Edgar ve eşi Luan ise, etrafa gülücükler saçıyorlardı. Ben ise, Symon'ın yanında mutluluk pozları veriyordum. İşin kötü tarafı, Symon'ın içkiyi fazla içmiş olmasıydı. Sarhoşluğunu kontrol etse de, bana olan şehvetli bakışları gözümden kaçmıyordu. Yine de onu dizginliyordum. Eh, bunca yıl bunu yaptı isem neden bu gece yapmayayım ki ? Bu kadar çok şarap içmesinin sebebi Bavol'ın bana bakışları olsa bile, dizginler benim elimdeydi.

Bizim bulunduğumuz masada, Oxton ve onun eşi Pamilian vardı. İkisi de,samimi görünmeye çalışıyorlardı ama onların samimiyeti gerçek gelmiyordu.

Pamilian " Her şey çok güzel ! Herkes mutlu."

Oxton " Sonuçta bu evlilik çok önemliydi ve gerçekleşti. "

Symon " Düğünün en iyi yanı, sınırsız şarap olması. Böylece bu mutluluk bazı parazitlere rağmen bozulmuyor." dedi ve elindeki bardağı içti.

" Symon ! Bu kadar, şarap içme. " dedim.

" Ah, hayatım. Eminim benim iyiliğimi istiyorsun ama bu sefer karışma. Lütfen, birazcık izin ver. "

Oxton " O kadar fazla içmedi. Hem bugün için bu kadar içmesi sıkıntı olmaz, Alania."

" Hayır, bu kadar içmemeli. Dans bile edemeyecek." dedim ve kafamı salladım.

Masamıza doğru Bavol gelmişti. Elini bana doğru uzattı.

Bavol " Acaba prensesle dans etsem, bir sakıncası olur mu ? " dedi ve kibirle gülümsedi.

Symon'a baktım. O ise, sarhoşluğun etkisi ile kafasını salladı ve bana baktı. Gözlerinde belli bir alaycılık vardı.

Symon " Neden olmasın ? Sonuçta ben şarabı fazla içtim. Alania, yeterince dans edemezse çok üzülürüm. " dedi ve ben kararsızlıkla Bavol'ın elini tuttum.

Beni orta alana götürmüştü. Ardından ellerini nazikçe belime yerleştirdi. Birbirimizin gözlerine bakıyorduk. Büyüleyici bir andı. Onda eski Bavol'ı arıyordum. Benim aşık olduğum adam, orada bir yerdeydi. Belki de hala eski Bavol'dı ama ben göremiyordum.

" Neden beni dansa kaldırdın ? " dedim.

Bavol " Symon'a dikkat et, demek için. "

" Neden ? "

" Uyarıyorsam, bir nedeni vardır. Unuttun, zihinler okuyorum."

" Unutmam mümkün mü ? "

" Beni hala eğlendiriyorsun."

" Sende beni hala tiksindiriyorsun."

" Bana olan düşüncelerin artık o kadar katı değil. Bunu ikimizde biliyoruz. Ne zaman Drakon ile üçümüz vakit geçireceğiz ? "

" Hiçbir zaman ! Rüyanda görürsün. "

" Rüyalar gerçekleşmesi için görülür. "

" Çok yüzsüzsün."

" Aslında seninde hoşuna gidiyor. Senin çevrende dolanmam, bir çeşit meydan okuma değil mi ? Herkese zamanında meydan okuduk, Lani. Yine olabilir. "

" Sence bende o güç var mı ? Ya da, bu sefer kaybedeceğim daha çok şeyim var. Oğlumu kaybetmemek için, baş kaldırmayacağım."

" Beraber her şeyi başarabiliriz."

" Her ne planlıyorsan, beni uzak tut ! Çünkü ben bunu kaldıramayacak kadar çok kırıldım ve parçalarımı toplamam çok uzun zaman aldı." dedim ve dans etmeyi bıraktık.

Gözlerindeki ifade, belirsizdi. Yavaşça gülümsedi ve elimi öptü. Ardından beni masama kadar götürdü ve ardına bakmadan gitti. Bende yavaşça sandalyeme oturdum.

Symon " Bir an seni bütün gece bırakmayacağını sandım, aşkım. General Bavol, kendisine uygun dans eşi bulamıyor sanırsam. Bence ona bir kız bulalım. Ne dersin ? "

" Ya, ne kadar iyi olur ! " dedim.

Oxton " Her ne olursa, olsun ben o adamdan hoşlanmıyorum. Buraya gelişi, uğursuzluk getirecek."

Pamilian " Yine de, o burada ve bizim yapacak bir şeyimiz yok. Zaten uslu duruyor. Ne zararı olabilir ki ? "

Symon " Yaşaması bile bazılarına zarar veriyor. Ah, düğün bitti Lani. Hadi, gidelim."

" Peki." dedim ve Symon ile kol kola salondan ayrıldık.

Onun omzunun altına girdim. Dengesini toparlayamadığı için, yürümekte zorlanıyordu. Odama kadar geldik ve onu yatağımın üzerinde bıraktım. Symon ise, gülüyordu. Bana bakıp, gülüyordu.

Bavol uyarısı ve iç güdülerime dayanarak, Symon'ın bu gülüşü tekin değildi. Makyaj masama oturdum ve kolyemi, tacımı çıkardım. Orada duran uyuşturucu iğneyi gizlice, alabileceğim üstümdeki iç elbiseme yerleştirdim. Önlem alınması, gerekiyordu. Sonra makyajımı sildim ve ayağa kalktım. Symon ise, hala bana bakıyordu. O da ayağa kalktı ve yanıma geldi. Elleri ile saçlarımı serbest bıraktı. Onların özgürce belime kadar uzanması hoşuna gitmişti. Sonra omuzlarıma ellerini koydu.

Symon " Çok güzelsin. Kaç yıl geçerse, geçsin her zaman genç ve güzel kalacaksın."

" Teşekkür ederim. Ama şimdi odamdan çıkar mısın ? " dedim.

" Ah, hayır. Bunu demeyeceksin. Dememelisin."

" Diyebileceğimi, biliyorsun. Şimdi git. " dedim ve beni kendisine çekti.

Symon " Bu sefer senin istediğin gibi olmayacak, Prenses. Bu sefer beni görmezden gelmeni asla izin vermeyeceğim."

" Bırak beni ! "

" Hayır, bu sefer istediğimi alacağım." dedi ve dudaklarıma yapıştı.

Zorla, hırsla beni öpüyordu ve bir eli elbisemin kuşağını açmakla uğraşıyordu. Diğer eli ise beni kendisine bastırıyordu. Kendimi savunamıyordum. İçkili nefesini tenimde hissetmek, beni kaskatı kesiyordu. İstediği gibi elbisemi çıkarmıştı ve iç elbisemle kalmıştı. Onu çıkarmasına izin veremezdim. İttim ve yüzüne baktım.

" Çık buradan ! Ben bir fahişe değilim ! " diye bağırdım.

Symon " Fahişe değilsin ama benim karımsın. Bana bağlı olmak zorunda olan, Prenses Alania'sın. Katilin metresi değil ! "

" Katilin metresi, öyle mi ? Demek bana her baktığında, Bavol'ı görüyorsun. Onu ne kadar mutlu ediyorsundur."

" O da, seni her gördüğünde benimle evli olduğunu hatırlıyordur. Ama şimdi, istediğimi alacağım. Düğün gecemizde olması gereken, şimdi olacak." dedi ve beni yatağıma itti.

Bende o sırada elime iğnemi aldım. Ne olursa, olsun kendi rızam dışında Symon ile beraber olamazdım. Onun erkekliğin tatmin edemezdim. Üstüme geldi ve onun gözlerine baktım. Kesinlikle kendinde değildi. Başka bir yüzü ile bana bakıyordu.

Symon " Bana boyun eğecek misin ? "

" Asla ! Senin erkekliğini tatmin eden bir fahişe olmayacağım. " dedim.

" Benimle olacaksın diyorsam, olacaksın. Başka bir yolu yok ! " dedi ve dudaklarıma yapıştı.

Beni kendisine çekerken, diğer eli elbiseyi sıyırıyordu. Dudakları, boynuma geldi ve elimdeki iğneyi omzuna batırdım. Batırdım ve benim yüzüme baktı. Yüzünde, şaşkınlık ve pişmanlık vardı. Kendine gelmişti ama iş, işten geçmişti.Ardından üzerime yığıldı ve onu ittim. Yaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu. Sanırsam, yaşadığım olayın dehşeti beni korkutmuştu ve kontrolümü kaybetmeme sebep olmuştu.

Hızlıca düz bir elbise giydim ve siyah pelerinimi aldım. Koşarak, dışarıdaki bahçeye koştum. Oradan da, sihir tapınağındaki Ay Bahçe'sine geldim. Burası insanı ruhen temizleyen bir yerdi. Ayın ışığı ile ruhun temizlendiği inanılırdı. Bende burada doyasıya ağlardım. Ruhum temizlenirdi. Mermer banka oturdum ve doyasıya ağlamaya başladım. Symon'ın bana yaptıkları incitmişti. Zorla bedenime sahip olmak istemişti. Beni umursamamıştı ! Beni incittiğini umursamamıştı !

Yanıma birisi oturmuştu. Baktığımda yanımda Bavol'ı gördüm. Ona bile git diyecek, gücüm kalmamıştı. Aslında varlığı, beni sakinleştiriyordu. Belki az önce yaşadıklarımı dağılmış makyajımdan, yaşlı gözlerimdeki aciz bakışımdan anlayabilirdi. Aslında şu an istediğim, kanayan yaralarımı sarmasıydı. Beni, benliğine hapsetmesini istiyordum.

" Kırıldım, yaralandım, öldürüldüm. Etrafıma ördüğüm kalem beni bu gece koruyamadı. " dedim hıçkırarak.

Bavol ise, kafamı omzuna yasladı ve sarıldı. Beraber ay ışığına bakıyorduk.

Bavol " Sana bir şey yaptı mı ? Yaptı ise, hemen boğazını ortadan ikiye yaracağım."

" Hayır, onu durdum. Öptü, kokladı ama bir şey yapmadı. "

" Sakin ol, o zaman. Şimdi güvenli kollardasın. Benim yanımdasın ve artık incinmeyeceksin. Seni bir tek ben koruyabilirim."

" Canım acıdı. Çok fazla ! Fahişe değilim ki. Onun erkekliğini tatmin edecek, her istediğine uyacak birisi değilim."

" Sakin ol, canım. Sakin ol. "

" Artık ne olursa olsun, seninleyim. Hiçbir şekilde canımın yanmasına izin veremem."

" Sonunda tek gerçeğin biz olduğunu anladın. Buna o kadar çok sevindim ki." dedi ve kafamı kaldırdım.

Bakışlarımız buluşmuştu. Beni koruyacağına söz veriyorlardı. Aklıma ay ışığındaki Bavol'ın ilk öpücüğü gelmişti.

Bavol " Artık canın yanmayacak. Benimle tekrardan mutlu olacaksın."

" Biliyorum. Canım yanmayacak. Ben ateşte yürümekten korkmuyorum. " dedim.

" Ateşten korksaydın, bana aşık olmazdın."

" Haklısın."

" Söz veriyorum, seni asla bırakmayacağım. Ölürken bile, senin yanında olacağım." dedi ve beni nazikçe öptü.

Dudaklarımda, onu yeniden hissetmek farklıydı. Beni bütünleştiriyordu. Symon kırdığı parçaları, yapıştırıyordu. Ayrıca özlemiştim. Bu özlemi gidermek farklıydı. Dudaklarımız ayrıldı.

Bavol " Seni özlemişim, Lani."

" Bende." dedim gülerek.

" Onca göz yaşından sonra seni gülümsettim."

" Bunu sadece sen başarabiliyorsun. Bende kendimi yeniden bulmuş gibiyim."

" Şimdi beni asla bırakmayacağına söz ver."

" Söz veriyorum. Her ne olursa, olsun seni bırakmayacağım."

" Bende seni. Birlik, sonsuza dek ve her zaman."

" Evet, birlikte. Seni seviyorum ve beni şimdi öp." dedim ve öptü.

Bavol benim koruyucumdu ve ben tekrardan ait olduğum yerdeydim.



Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top