78 ♛ KARANLIK, GECE VE YILDIZ
♛
78. Bölüm
KARANLIK, GECE VE YILDIZ
Gölge Diyar
Kara Kraliçe kaybetmişti.
Siyah pelerinin altındaki omuzlarının titremesine zar zor engel olarak dik yürüdü. Ordularına kayıplarına rağmen ayakta olduğunu ve geri çekilmediğini göstermek istedi. Ama onu izleyen insanlar onun güçlü duruşunun ardındaki hislerinin farkındaydı. Gözlerinin etrafına çizdiği desenler bozulmaya başlamıştı.
Yenilmişti ve bunu kabul etmişti.
Yaralıların ve ölenlerin yakınlarının yanından geliyordu. Kendi yaralarını umursamamış, tüm gücünü iyileştirmek için harcamıştı. Şifa ve yaşam sağlayan karanlık farklıydı. Bir zamanlar gizlediği sevgisi ön plandaydı. Hırsı, savaşı hatta hükmü bile değildi. Henüz alışmamıştı, alışması önemli değildi.
Çadırın kapısı sayılan kumaşı ardından kapattı. Pelerinini çıkarıp kenardaki bir sandalyenin üzerine attı. Onu bekleyen insanların çevresinde oturduğu masaya yöneldi. İnsanların bakışlarında endişe vardı.
Yoksa delirmiş miydi? Bu bakışları tanıyordu. Ak Kraliçe öldüğünde, Kızıl Kraliçe esir alındığında bu bakışları görmüştü. Gök Kraliçe öleceği zaman görmüştü. Gece Kralı hain ilan edildiğinde görmüştü.
Zümrüt gözlerini kıstı. Yumruğunu masaya vurduğunda çevresini saran endişe dağıldı. "Ne bekliyorsunuz?" diye bağırdı.
İnsanlar onun ne yapacağını anladı ve çadırdan dışarı çıktı. Dymentsia bu kez sözlerini sadece birkaç kişiye söylemeyecekti.
Kraliçe kampın merkezine, duyuruların yapıldığı yere ilerledi ve herkesin toplanmasını istedi. Dakikalar sonra kalabalık arttı.
"Kraliçem." dedi Rhadenis. Sesi uyarı doluydu. Dymentsia ona baktığında o güçlü devin ardındaki kırılgan adamı görebiliyordu. Durumu ondan pek farklı olmasa da onu uyarıyordu. "Bu imkansız."
Kara Kraliçe dudaklarını birbirine bastırdı. "İmkansız olan ne, Rhadenis?"
Rhadenis bazen onun kardeşi olurdu, bazen onun düşünmediklerini düşünen olurdu. "Fikirlerin, Dymen. Artık ilerleyemeyiz."
Dymentsia onun böyle diyeceğini biliyordu. Temsilci tüm o gücüne rağmen aslında saldırıdan çok savunmayı hedefleyen biriydi. Komutan Xanthos'a baktı. "Ne düşünüyorsun?"
Xanthos başını dik tuttu. Çok fazla kayıp vermişti. "Karar sana ait, kraliçem. İstersen seninle geri çekiliriz, istersen seninle savaşırız, istersen seninle ölürüz."
Zaten bunu yapmışlardı.
Dymentsia dikkatini ondan ayırdı. Kalabalığa baktı, sesini yükseltti. "İstediğim ülkeme dönmek." dedi inanarak. "İstediğim halkımın yanına dönmek, ait olduğum yere. İnsanların ölümünü ve acı çekişini izlememek istediğim."
Sözlerinin yarattığı etkiye baktı bir süre. Pek bir etkisi olmamıştı. Herkes onun geri çekilmeyeceğini biliyordu.
"Ve bunun için savaşmalıyız!" dedi yükselen sesiyle. "Ülkelerimiz için, halklarımız için, daha fazla ölüm ve acı olmaması için. Eğer yapabilseydim savaşmayı şimdi bırakırdım!" Başını iki yana salladı. "Ama yapamam. Çünkü eğer geri çekilirsek uğruna savaştığımız insanlar ölecek ve ülkelerimiz yok olacak. Eğer savaşmayı bırakırsak hemen ölmek için, istilayı görmemek için dua ediyor olacağız."
Askerlerden onu onaylayan sesler yükseldi. Gece ordusunun askerleri de kalabalığa karışıyordu. Dymentsia biraz bekledi.
"Ben gerekirse ülkem için, ülkelerimiz için savaşırken öleceğim. Kaçarken değil! Biz kuzeyin insanlarıyız ve ölümümüze dek savaşırız. Biz karanlığa, geceye ve gölgelere hakim olan, onların hükmünü her yere yaymak isteyenleriz! Ve hedefimiz için asla vazgeçmeyeceğiz. Ülkelerimizi korumak için gerekirse öleceğiz. Size hükümdarlığım, Rhona ve Assos kanım üzerine yemin ederim gerekirse kanımın son damlasına dek savaşacağım ve öleceğim!"
Silah sesleri duyuldu. Yaylar, kılıçlar, hançerler, asalarla birlikte yumruklar da havaya kalktı. Sesler yükseldi.
"Artık geri çekilemeyiz dostlarım. Artık istesek de bırakamayız. Ölü ya da diri ülkelerimize döneceğiz. Ama önce ülkelerimizi istila etmek isteyenlere karşı savaşacağız! Yenilirsek sahip olduğumuz her şeyi kaybedeceğiz. Ama geri çekilirsek ya da kaçarsak sahip olduklarımızdan daha fazlasını kaybedeceğiz. Ve kazanırsak! Sahip olduklarımızı korumanın yanında kurduğumuz birlik kuzeye hakim olacak!" Gürültü ve silah sesleri arasında kalabalıktan bir adam öne çıktı. Dymentsia ona elini uzatıp yanına gelmesini istedi.
Gece Kralı zaten başından beri onunlaydı. Kısık sesle konuştu. "Demek planımızı uygulamaya karar verdin."
Dymentsia kırmızı gözleri ordulardan ayrılmazken gülümsedi. "Yoksa şüphen mi vardı?"
"Hayır." dedi Zerath. "Ama bu şekilde göstermeni de beklemiyordum."
"Buna da alışırsın." dedi Dymentsia kalabalığı toplamasını ve konuşmasını kast ederek. Sesini tekrar yükseltti. "Bizimle birlikte savaşacak mısınız?" diye sordu. Yanıtı Gölge Kraliçe'nin de duyup duymadığını merak etti.
Zerath daha yüksek sesle sordu. "Bizimle birlikte ölecek misiniz?" Sesler çoğaldı. Dymentsia artık Gölge Kraliçe'nin duyduğuna emindi. Zerath sözlerine devam etti. Kalabalığın gürültüsünde sesinin duyulması için daha çok bağırdı. "Bizimle birlikte kazanacak ve Gölge Kraliçe'nin hükümdarlığını sona erdirecek misiniz?"
Kalabalık ve sesler çoğaldı.
Rhona Dharal ve Rhona Azarhys sözleri yankılandı.
Kara Kraliçe ve Gece Kralı.
Gece Kralı, Kara Kraliçe'nin elini tuttu. Kral onun elini havaya kaldırırken Kraliçe o elinde safir yüzüğün olduğunu fark etti. "Zerath." dedi meraklı, uyaran bir sesle.
Zerath'nın dikkati onun sesiyle dağıldı. "Kabul ettiğini söylemiştin."
"Kabul ettim zaten ama onlar yüzükten habersizler." Etrafında geceyi hissettiğinde kendi kendine lanet okudu. Ona baktığında gülümsediğini fark etti. "Amacın gerçekten bu mu, Gece Kralı?"
Dymentsia'nın elindeki safir yüzük, gecenin etkisiyle parıldayınca gürültü kesildi. Sessizlik hakim oldu. Parıltı artıyordu. Zerath onun elini sıktı.
Dymentsia çok geç olduğunu biliyordu. Kendi ordusu her daim onun yanında olacaktı. Peki gece ordusu?
Ama düşüncelerine rağmen endişe hissetmiyordu. Zerath ona ve ülkesine güveniyordu. Dymentsia çenesini biraz daha kaldırdı.
"Savaşın ardından ben Gölge Kral olacağım." dedi Gece Kralı. Kraliçe sonrası için sabırsızdı. "Kraliçe Dymentsia varisim olarak Gece Kraliçesi olacak."
Karanlık ordu bu açıklamadan memnun olmuştu ve önce silahlarını kaldıran oldu. Gece ordusunun tamamı da karanlığa katıldı.
Gece Kralı varisini, gelecekteki eşini seçmişti ve bunu duyurmuştu.
♛
Kara Kraliçe çadırının girişinde Temsilci ile karşılaştı. Onu umursamadan çadıra girdi. İzlendiğini bilerek sandıklardan birini açtı ve kumaş yığınlarının altındaki ahşap kutuya uzandı. Kutudan istediğini aldı.
"Ne yapıyorsun, Dymen?" diye sordu Rhadenis merakla ve endişeyle.
Dymentsia onun karşısına geçti. "Ne istiyorsun?"
"Zerath'ın seni varis ilan edişini duyurması hakkında konuşmak istiyorum."
Dymentsia kollarını göğsünde kavuşturdu. "Yoksa ordu bundan rahatsız mı oldu? Ayrıca bu onun seçimi ve ben de kabul ettim. Ben de onu seçtim ve bu beni ilgilendirir."
"Ordu bunu sevdi." dedi Rhadenis doğruyu söyleyerek. "Ama senin seçimin hepimizi ilgilendirir. Neyin peşindesin?" Elini onun yüzüne uzattı. "Bu desenleri daha önce senden başkasında görmedim. Bedelin izlerini mi çizdin?"
Dymentsia ona yanıt vermedi. "Endişeni anlıyorum ama sen de beni anla."
"Neyi anlamalıyım?"
"Onun yanına gideceğim." diye açıkladı Dymentsia. "Bugün beni varisi ilan etti, bırak da teşekkür edebileyim. Yakında yola çıkacağız. Eğer..." Sesi zayıflayınca konuşmayı kesti. Daha yüksek ve kararlı bir sesle konuştu. "Savaşın ardından birimiz ölebilir. Ve bu gece onunla geçireceğim son gece olabilir."
Rhadenis'in sesi sakinleşti. "Dahası var. Sen bana yalan söylemezsin."
"Sana yalan söylemiyorum." dedi Dymentsia yürümeye başlayarak. "Beni tanıyorsan fikirlerimden geri dönmeyeceğimi de bilirsin, ne yapabileceğimi de."
"İyi o halde." dedi Rhadenis çadırdan çıkacakları anda. "Sadece seni uyarmak istiyorum."
Dymentsia durdu. "Yıllardır beni uyarıyorsun. Doğrumun da yanlışımın da arkasında olduğumu biliyorsun."
"Bu onlardan daha farklı." dedi Rhadenis.
Dymentsia onu başıyla onayladı. "Ve bunun seçimi yalnız bana ait, gerçekten öyle. Yanımda mısın, değil misin onu söyle, Temsilci."
"Her kararın gibi bunda da yanındayım, Dymen." dedi Rhadenis. Dymentsia onun sözlerinin devamının geleceğini bilerek hızlandı. "Sadece-" diye başladığında çoktan gitmişti.
Dymentsia Zerath'ı birkaç komutanın ve büyücünün yanında buldu. Onlara katıldı. Konuşmaları bitince gece liderleri dağılmaya başladı. "Konuşmalıyız." dedi Zerath.
Dymentsia onunla aynı anda konuştu. "Söyleyeceklerim var."
Zerath onunla birlikte çadırına yöneldi. İçerisinin karanlık olduğunu görünce mumları büyüyle yaktı. Dymentsia masadaki gümüş sürahiden kendine şerbet doldurdu. Ne şerbeti olduğunu umursamadan içti.
Zerath Dymentsia'nın ona uzattığı bardağı aldı. "Sen başla."
Dymentsia bardağı masaya koydu, onun karşısına geçti. "Sana söylemem gereken mesele korkuyor olduğum. Korkuyu itiraf etmek benim için hiçbir zaman kolay olmadı, Zerath. Ülkem için ve kaybedeceklerim için korkuyorum. Yeni kazandıklarım için korkuyorum."
Zerath onu anlıyordu. "Ben de korkuyorum, Dymen. Bunu hissetmemiz iyi değil mi? Savaşta daha güçlü olacağız."
Dymentsia bunu biliyordu. "Ve daha cesur. Ama bu işimi kolaylaştırmıyor."
Zerath ona sarıldı. Dymentsia bir an için rahatladığını hissetti. Zerath'ın eli saçlarını okşarken alnını omzuna yasladı. "Senin için korkuyorum, Zerath." diye itiraf etti yutkunarak.
Zerath yanıt vermedi. Dymentsia ile hükümlerini ve onları ayırmak konusunda tartışmıştı. Dymentsia Zerath'ın onun için endişelenmemesi gerektiğini söylemişti. Zerath bunu iyi hatırlıyordu, tartışmayı unutmamıştı.
Ve bunun etkisini şimdi daha iyi hissediyordu. Dymentsia artık onu anlıyordu. Bunu daha çok kelimeyle söylemek istedi. "Ben de seni kaybetmekten korkuyorum, Dymen. Sesini duyamamaktan, seninle konuşamamak ve tartışamamaktan. Seni görememek, kokunu alamamak. Bedenini ve ruhunu hissedememek..." Ona daha çok sarıldı. "Şimdi beni anlıyorsun, değil mi?"
Dymentsia birkaç damla gözyaşının akmasına izin verdi. "Anlıyorum ve eğer seni kaybedersem ne yaparım bilmiyorum."
Zerath onun bu sözleriyle geri çekildi. "Ben biliyorum, Kara Kraliçe. Yöneteceksin, ömrünün sonuna dek yöneteceksin. Bu yüzden seni varisim olarak seçtim. Kayıplarına rağmen ayakta duracağını ve ülken için en iyisini yapacağını biliyorum. Sen akrabalarına güvenebilirsin, teyzen ve kuzeninin varisin olur. Benimse ülkem için güvendiğim tek kişi sensin. Halkım da bunu biliyor ve senin Gece Kraliçesi olmanı istememe saygı duyuyor." Elini onun yüzüne götürdü. Gözlerinin çevresindeki desenler dağılmıştı. Duygularını gizlemeyi sevmezdi ve onlarla daha güçlü olduğunun farkındaydı.
Dymentsia ülkesi için ayakta kalacağını biliyordu, fakat hiçbir şey eskisi olmazdı. Kayıpların varlığı asla yok olmazdı, zaten bunu istemezdi.
Bu düşüncelerini gözardı etti. Bir süre Zerath'ın gözlerine baktı, hep olduğu gibi aklına gece geldi. Kuzeyin ve karanlığın en değerli varlığı geceydi. "Beni Gece Kraliçesi ve varisin ilan ettin. Ben de kabul ettim." Ceketinin cebinden bir şey çıkardı ve elini yumruk yaparak onu gizledi.
Zerath'ın onunla konuşmak istediği konu buydu. "Kuzeyi birleştireceğiz. İkimizden biri bunu yapacak." Parmaklarını onun elmacık kemiklerinde, dağılan desenlerin üzerinde gezdirdi. Bedelin izlerini çizmişti. "Benim istediğim bunu birimizin değil ikimizin yapması."
"Ben de seninle birlikte kuzeyi birleştirmek isterim." Dymentsia onun elini tuttu ve avucundaki yüzüğü ortaya çıkardı. Yüzüğün gümüş halkası ve yakut taşı vardı. Koyu kırmızı yakut Zerath'a hem onun gözlerini hem de Gölge Diyar'ı anımsatmıştı. Dymentsia yüzüğü onun parmağına taktı.
"Çok güzel. Teşekkür ederim, Dymen."
Dymentsia gülümsedi. "Hikayesi biraz karmaşık. Assos soyluları bu tarz yüzükleri Gece Hanedanı üyeleri gibi sevdiklerine verirler. Babam anneme bu tarz bir yüzük vermişti. Aslında annemin yüzüğü bana vermesi gerekirdi, ileride benim sevdiğime vermem için, ama vermedi." Gök Kraliçe ölürken dahi o yüzüğü çıkarmamıştı. Rhigmos bunu öğrendiğinde ne diyeceğini bilememiş, sadece daha çok üzülmüştü. "Bu yüzden babam Kara Ülke'ye dönmeden önce bana bu yüzüğü verdi. Seni görmüştü, sana hançeri vermiştim. Er geç bu yüzüğe ihtiyacım olacağını biliyordu."
Konuşmaya devam edecekken hisleri öne çıkmıştı. Gözleri verdiği yakutun rengine dönmüştü ve Zerath bunun nedeninin sevgi ve tutku olduğunu biliyordu. "Sana savaşın ardından bu yüzüğü vermek istemiştim. Bu gece bunun için çok geç olabileceğini fark ettim. Bu yüzük diğer verdiğimden farklı. Belki daha anlamlı. Anlamıysa seni sevdiğim ve kazansak da kaybetsek de seni seveceğim."
Zerath onu kendine çekti. Dudaklarını dudaklarına bastırdı. Dymentsia'nın öpüşü nazik ve tatlıydı. Söyleyeceklerinin bitmediğini anlamıştı. Geri çekildiğinde Dymentsia ona güldü. "Devamı için biraz bekleyeceğiz."
"İstediğin kadar beklerim." dedi Zerath. "İstersen şafağa kadar, Gece Kraliçesi."
"Gece Kraliçesi..." dedi Dymentsia. "Bu ada savaşı kazanarak sahip olacağımı düşünmüştüm, ama daha savaş başlamadan benim oldu."
"Sen, ülkem ve benim için mücadele ettin. Zaten savaştın. İttifakın ve güvenin için varissin. Seni ülkem için de seçtim." Zerath sözlerinde haklı olduğunu biliyordu.
"Teşekkür ederim, Gece Kralı." dedi Dymentsia. Rhadenis ile konuşmaları aklına geldi. Aylar önce Rhadenis onlara kızmıştı, onları denemişti. Daha fazlası vardı.
"Kuzeyi seninle birlikte yönetmek istiyorum. İstediğimiz zaman, birbirimizi daha iyi tanıdığımız zaman. Gece Kralı olarak söylüyorum ki şu an zaten Gece Kraliçesi'sin."
"Zerath." dedi yumuşak bir sesle. Elini onun yüzüne götürdü. Parmakları yara izlerinde, kirli sakalında dolaştı. "Bunu çok isterim."
Zerath elini onun elinin üzerine koydu, dudaklarına götürdü.
"Savaşın ortasında yeminimin sonunu bilemiyorum." dedi Dymentsia gülümseyerek. "Ama hayatlarımız savaşlarla geçecek zaten." Elini çekti ve sesini yükseltti. "Karanlık ve gece, şafak ve yıldız şahit olsun. Sana ilk yeminimi ediyorum, Rhona Zerath." Heyecanlıydı ama sesi güçlü çıkmıştı.
"Yeminini kabul ediyorum. Ben de sana ilk yeminimi ediyorum, Rhona Dymentsia. Her zaman seninle olacağım, senin yanında savaşacağım, senin eşin olacağım." Elini onun dağılmış siyah saçlarına götürdü. Giysileri yıpranmıştı, günlerdir uyumamıştı. Yorgun ve güçlüydü. Ama Zerath o anda onun en güzel haliyle olduğuna yemin ederdi.
Çünkü mutluydu ve sevgisini hissediyordu.
"İleride senin yanında hükmetmek ve eşin olmak isterim." dedi Dymentsia. Gözlerinin çevresindeki boyalar biraz daha dağılmıştı. "Ve bu olmasa da istediğimi artık hep bilecek ve hatırlayacaksın."
"Biliyorum, sevgilim." dedi Zerath. Ona yaklaştı. "Sen de beni severek beni ne kadar mutlu ettiğini hatırla." Saçlarının kokusunu içine çekti. "Karanlığım." Yemini tamamladıklarını sanmıyordu ama yine de söylemek istedi. "Eşim, kraliçem."
Dymentsia onun yanağındaki bir damla gözyaşını öptü. "Gözlerinde gecenin rengini ve yıldızların ışığını gördüm, kralım." Zerath'ın nefesini ve dudaklarını boynunda hissetti. "Nefesinde kuzeyin rüzgarını hissettim." Zerath kollarını ona doladı. "Dudaklarında ve teninde..." Sesi fısıltıya dönüştü. "Devam etmek için fazlasını istiyorum."
Zerath onu öpmeyi kesti. Dymentsia'dan önce davranıp ceketini ve üstündekileri çıkardı. Dymentsia elini onun omzuna götürdü. Parmakları yara izlerinin üzerinden geçerken onu iyileştirdi. Elini kalbine indirdiğinde dövmeleri onun gücüyle belirginleşti. "Dymentsia." dedi Zerath. Gözleri arzuyla koyulaşmıştı. "Kalbimi ve ruhumu da hissettin."
"Yeterli." dedi Dymentsia aralarındaki mesafeyi kapatarak. "Daha fazlasını istemem için engel değil." Yüzünü onunkine yaklaştırdı. "Sırada ne var?"
"Sen varsın." Zerath'ın aldığı yanıt Dymentsia'nın gülüşü ve ceketini çıkarışı oldu. "Ve yatağım var."
Dymentsia ondan birkaç adım uzaklaştı. "Ondan önce..." diye mırıldandı. Karanlığın Şafağı'nı ve yanına aldığı birkaç hançeri masaya koydu. Suyla yüzündeki desenleri sildi.
"O desenleri seviyorum." dedi Zerath onu izlerken.
"Asla silinmeyecek gerçekleri kalbimde." Dymentsia sözlerinin ardından çadırın diğer tarafına yöneldi. Çizmelerini çıkardıktan sonra onunla battaniyelerin üzerine geçti. Zerath yanında otururken bir süre ona baktı. Aşkın yanında hissettiği tutku ve arzuyu seviyordu.
Zerath ona yaklaştı. Öpüşüne ister istemez hüznü de kattı, Dymentsia'nın dokunuşlarını bedeninde hissetti. Bunun son olmamasını dilerken buldu kendini. Onun ruhuna ve bedenine son kez dokunmamayı, karanlığına son kez karışmamayı istedi. Hüzün yerini farklı, ağır bir duyguya bırakmıştı. Dudaklarından uzaklaşınca alnını onunkine dayadı. "Korku, Dymen." diye hatırlattı ona elini yanağına götürürken. "Korkuya en güçlü duygu derler. Şimdi biliyorum ki değil." Yanağını okşadı. "Senin için korkum asla sevgimin ötesine geçemeyecek."
"Ve ruhlarımızın bağı, Zerath. Bu bağ yıldızların ruhuna dönüştüğünde kimse ruhlarımızı ayıramayacak." Yüzünü onun eline yasladı. "Kuzeyi birleştirdiğimizde kimse önümüzde duramayacak."
Dymentsia gömleğini çıkardı. Kalbini çevreleyen dövmeler belirdi. Zerath'ın eli boynunda ve köprücük kemiğinde yavaşça ve belli belirsiz dolaşırken Dymentsia başını yana yatırdı. Karanlığın soğuğunu ve ateşini aynı anda bedeninde, gücü kanında hissetti. Aşkın ve arzunun ona hakim oluşuna izin verdi. Sırtında kanatlarını hissetti, onları sırtına gizleyen büyü dağılıyordu, bunu engellemek için karanlığı yönetti.
"Karanlığı bırak, kraliçem." dedi Zerath karanlığı onun teninde hissedince. "Artık beni tanıyor."
Dymentsia omzundaki eli tuttu. Karanlığını uzun zamandır kendine bağlı tutuyordu. Yaralandığından beri kendini iyileştirmeye çalışıyordu, artık başarılı olmuştu. Zerath'a baktığında gölgelerin onun arkasında olduğunu gördü. Kanatlarını oluşturmuştu. Zerath onu dinlemiş, gölgelere hakim olmuştu. "Bir süre daha bana bağlı kalmalı, Gece Kralı. Seni öptüğümde hissetmeni sağlarım, o zaman nedenini anlarsın."
Zerath onun rekabet istediğini fark etti. "Bu konuda sana meydan okuyorum."
"Ben asıl geceyi nereye gizlediğini düşünüyorum, gecem." Gölgeleri görebiliyordu, fakat ne mavi ne de yıldızlar ortada yoktu. "Seni öpsem geceyi bulabilir miyim?"
"Rakibim olmak istememeni anlarım." dedi Zerath. Elini onun beline götürdü.
"Her zaman senin rakibin olacağım, Zerath." dedi Dymentsia. Kanatları, Zerath'ın kanatlarından farklıydı. Zerath'ın eli sırtında gezinirken dokunuşları nazikti ve bundan etkilendiğini bilerek hareket ediyordu. "Bunu sevdim, ama..." Dymentsia kesik bir nefes aldı. "Kanatlarımı açarsam bize yer kalmaz, umarım farkındasındır."
Zerath'ın eli kanat izlerinin altına yöneldi. Yavaşça aşağı indi. Kemerinde durdu. "Peki şimdi yanıtın ne?"
Dymentsia karanlığın tutkusuna ve kuzeyin rekabetçi ruhuna sahipti. Başını yana eğdi. "Meydan okumanı kabul ediyorum." Zerath'ın kucağına oturdu ve kollarını boynuna doladı. Onu öptüğünde karanlığı ve duygularını hissetmesini sağladı. Öpüşü kısa sürdü ama karanlığı hissettirmesi için yeterliydi.
Zerath onun gücünü, hükmünü, hırsını ve aşkını hissetti. Karanlık onun bedenine yayılmaya başlamıştı. Karanlığın tadını onun dudaklarından almıştı. Kısa sürmesine rağmen etkisinden hemen kurtulamadı. Bu hoşuna gitmişti. "Belki de kazanmana izin vermeliyim." Onu kendine çekti. Ellerini kalçalarına, pantolonun üzerine koydu. Dymentsia parmaklarını onun dudaklarına götürdü.
"Bunu yapmayacağını ikimiz de iyi biliyoruz." Elini onun saçlarına dolarken Zerath onu öptü. Ona ilk önce geceyi tanıttı. Dymentsia gözlerini açtığında gökyüzüne baktığını hissetti. Yıldızları ve laciverdi gördü. Gecenin zarafetini, ilgisini ve güzelliğini hissetmişti. Gece naif ve nazikti. "Kabul etmeliyim..."
"Neyi?" diye sordu Zerath. "Kazandığımı mı?"
"Hayır. Gecenin eşi olacağımı." dedi Dymentsia. "Geceyi seviyorum. Ama gölgeler olmadan kararımı veremem." Öpüşünde karanlığın tutkusu vardı. Onu öperken kendini yavaşça ona doğru bastırdı.
"Gölgeler için bekleyeceğiz." Öpüşmeleri bu kez biraz farklıydı, daha derin, sert ve tutkuluydu. "Bu kez gecenin yeterli olacağına eminim, Gece Kraliçesi."
Dymentsia gözlerini açtığında yıldızları ve geceyi gördü. Peri tozlarını andıran parıltılara benziyorlardı, uzansa dokunabileceğini düşündü. Etkilendiğini inkar etmedi. "Gece sınırsız." Ve sonsuz, zarif, değerli. "Sen kazandın, Geceyarısı Yıldızı."
Zerath neyi kazandığını bilmiyordu ve bunu düşünmedi. Geceyi çevrelerinden ayırmadı, yıldızların ışığı, mum alevleriyle parıldıyordu. Yıldızların isimlerini almışlardı ve ruhları birbirine bağlanmıştı. Ruhları geceyle birbirine karıştı, bedenleri de ruhları gibi birbirine dolandı. Karanlık ve gölgelerden önce gece onlarla oldu.
♛
~Dymentsia'nın ve Zerath'ın konuşması hakkında ne düşünüyorsunuz?
~Dymentsia'nın gece kraliçesi ilan edilmesi sizce nasıldı?
~İlk yemini etmelerini bekliyor muydunuz? Gerçi tam yemin değildi, yarım sayılır.
~Yemin ve kuzeyi birleştirme düşünceleri hakkındaki fikirleriniz neler?
~Karanlığın Şafağı bitmek üzere, genel olarak bu kitaptaki Dymentsia ve Zerath hakkındaki düşünceleriniz neler? Onların yanında mısınız? Onları destekliyor musunuz?
~Karanlığın Şafağı hakkında genel yorumlarınız neler?
Sonraki bölüm... final! Bir buçuk yıldır bu kurguyu yazıyorum ve bitirmek için çok heyecanlıyım, umarım beğenirsiniz.
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum!
22.01.2019, 17.09
56.472, 66.70, 11.5
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top