75 ♛ AKŞAM YILDIZI II**

**Bu bölümde ciddi bir düzenleme yapılabilir.

75. Bölüm

AKŞAM YILDIZI II

"Ondan uzak dur!" diye bağırdı Temsilci Rhadenis.

Zinaida durdu. Önünde dizlerinin üzerine çöken Kara Kraliçe'ye baktı. Bir eliyle karnını tutuyordu. Bu kadar zehir ona çoktu. Gölgeler karanlığını sarmıştı. Kanatları bile zayıf düşmüştü, arkasına katlanmıştı ve uçları yere değiyordu. Zinaida ona doğru biraz eğildi. "Şimdi kim ordusu tarafından çevrilmiş, kim tuzağa düşmüş?" Başını yana eğdi. "Gücünü açığa çıkaramazsın çünkü etrafında senin ordun var." Bir kahkaha attı. "Dizlerinin üstündesin hatta." Elini onun yüzüne doğru eğdi, gözyaşlarını sevmişti. Tenine dokunacağı anda Kara Kraliçe onun bileğini sımsıkı tuttu.

"Öldür beni, Zinaida." dedi gülümseyerek, yine aynı sözleri söylüyordu. Acı çekiyordu ama yüzünde alaycı bir gülümseme vardı. Gözleri kararmıştı, nedeni karşısındaki kadına saldırmak isteyen karanlığıydı. Zinaida bunun farkında olmalıydı, gölgeleri baskın olsa da Dymentsia'nın saf karanlığa hakimiyeti onu ürkütmüştü. Onu öldürürse kendi de ölecekti. Belki de hemen ölmeyecek, karanlığın esiri olacaktı.

Karanlık o anda gölgelerle sarılı olan Dymentsia'nın çevresinde değil, içindeydi. Bedenindeydi ve çıkmak için can atıyordu. Karanlık o anda dışarı çıkmak için onu kendine bağlayan kadının hükmünü ya da ölümünü bekliyordu.

Zinaida elini çekmeye çalışsa da Dymentsia onu bırakmadı. Zinaida başını kaldırdı ve az önce konuşan Temsilci'ye baktı. Durmuştu, az önceki endişeli halinden eser yoktu.

"Zehrin nedeni buydu, Dymentsia." dedi Zinaida. "En fazla bir gecen var." Siyah gözleri çevresini taradı, Zerath'ı az önce gördüğüne emindi. "Yeğenim nerede? Son gecende yanında olmalı."

Dymentsia diğer eline hançerini aldı. Zinaida bunu görüp geri çekildi. "Nerede?" diye sordu. Dymentsia onu bırakmıştı, zaten onu uzun süre tutacak kadar gücü de yoktu.

Bekledi. Savaşın sesi duyuluyordu, yanlarındaki birlikler de harekete geçmişti. Savaşan orduların gerisinde kalmışlardı. Styra da gitmişti, muhtemelen yanında bekleyen Lierra onu kamplarına geri götürmüştü. Rhadenis dışında onları izleyen kimse yoktu. Derken göremediği, gölgelere karışsa da gücünü tanımadığı için son anda zor hissettiği adam yanında belirdi. Kraliçe'nin Yıldızı adlı kılıcı kendine az bir mesafe kala engelledi. Elindeki hançer güçsüzdü, yüzyıllardır kullanılan kılıca karşı bir işe yaramazdı.

Dymentsia zar zor ayağa kalktı. "Beni öldüremedi." dedi elleriyle yüzünü silerek. Gözyaşı, kan ve boyayı silmekten öte daha da yüzüne bulaştırdı. Ellerine bakınca kapkara olduklarını gördü. "Neden bunu denemiyor?" Kendi kendine mi yoksa birisiyle mi konuştuğu belli değildi.

Zerath kılıcıyla Zinaida'nın hamlelerine karşılık verirken konuştu. "Bu halinle ben bile sana yaklaşmak istemem, sevgilim. Karanlığın gölgelerin arasında bile hissediliyor." Zinaida'nın sonraki hamlesi daha sertti, Zerath konuşmayı kesmişti.

Zerath, ondan daha iyi savaşıyordu. Saldırgandı, öfkeliydi ama mantıklıydı. İkisi de delilikle, intikamla ve öfkeyle hareket etmiyordu.

Zerath'ın amacı Zinaida ile savaşmak, Gölge Diyar'ın yeni hakimi olmaktı. Zinaida ise artık kendini sadece savunuyor, ona saldırmıyordu. Savaşmayı o anda istemiyordu. Kısa süren mücadelelerinin ardından Zinaida birkaç adım geri çekildi. Nefes nefese kalmıştı ve bir elini kaldırarak kalkanını oluşturmuştu. Fakat yenilmemişti, başını çevirdiğinde olanları gördü. Ordusu kazanmak üzereydi. İstediği destek birlikleri de gelmişti. Savaş tüm hızıyla devam ederken ve kazanıyorken bir düello yapacak değildi. "Tekrar karşılaşacağız." dedi yaralı haliyle ayakta zor duran Dymentsia'ya bakarak. Zinaida ile savaşmak için kılıcını kaldıran Zerath ile göz göze geldi. "İstediğin düelloyu sana vereceğim, Zerelia'nın oğlu. Sana kendi istediğim acıyı ve ölümü de vereceğim." Kılıcını kınına geri koydu. Gölgeler etrafını sardı.

Zerath onu durdurmaya çalıştı. Onu saran gölgelere hakim olmayı bir süre de olsa başardı. Zinaida ona öfkeyle baktı. "Kaybettin. Gitmeme izin ver." Zerath'ın gölgeler üzerindeki hakimiyeti son buldu. Zinaida gölgelerin arasında kayboldu ve gölgelere karıştı. Birkaç saniye içinde onun bulunduğu yerde toprağa inen gölgeler haricinde hiçbir şey kalmadı.

Zinaida gittiğinde Dymentsia kaybettiğini biliyordu. Ordusunun neredeyse tamamı savaşıyordu ama yenildiklerini hissediyordu. "Geri çekiliyoruz!" diye bağırdı. Sesi karanlığa karıştı. Arkasını dönerek Rhadenis'e bağırdı. "Geri çekiliyoruz, Temsilci!"

Rhadenis koşarak onların yanından uzaklaştı. Ordunun arkasında, onlardan uzakta bekleyenlere işaret verdi. Davullar çalınmaya başlandı. Davulların sesleri giderek yükseldi.

Karanlık ordu ve gece ordusu savaşarak geri çekilmeye başladı.

Dymentsia ellerini tekrar kaldırmıştı. Parmakları ve avuçları kararmıştı. Karanlığa hükmederken zorlanmıyordu, ama gücünü bir yere yöneltmezse yarına kadar ne olacağından emin değildi.

"Dymentsia." dedi Zerath onun yanına gelerek.

"Bir gece." diye fısıldadı Dymentsia bir elini yumruk yaparak. Karanlık elinin etrafında desenler halinde şekillendi. "Zinaida bir gecem kaldığını söylüyor sadece."

"Hayır." dedi Zerath. Buna inanmıyordu. Dymentsia başını kaldırınca onunla göz göze geldi. Dymentsia da buna inanmıyordu. "Aklından ne geçiyor? Söyleyecek misin?"

"Hayır." dedi Dymentsia. Onun bedeninden çıkmak için ellerine, parmak uçlarına dek gelen karanlığı bedenine geri çekti. Elleri artık kan ve boya izleri haricinde beyazdı. Gücün damarlarında ve teninde dolaştığını hissetti. "Bir gecem bile yok benim." dedi yeniden canlandığını hissederken. Karanlığı kendini iyileştirmek için kullanmaya başladı. Onlara doğru gelen orduyu izlerken yutkundu. "Bu savaşın sonu ne olursa olsun, Zerath. Benim için kötü olacak."

Zerath onun kararlı duruşuna baktı. Bir süredir kendini iyileştirdiğini biliyordu, bunu ne kadar daha yapacaktı?

Sonunda ne olacaktı?

Hiçbir bildiği yoktu. O an anladı ki Dymentsia'yı tanıması için yıllar geçmesi gerekecekti.

Rhadenis onun çıldırdığını düşünmeye başlamıştı. Yanlarına gelirken onu duymuştu. "Neden bahsediyorsun?"

Dymentsia yürümeye başladı. Kamplarına doğru uzun bir yol vardı. İkisiyle de konuşmadı.

Dymentsia savaş planları haricinde başka konuyla ilgili konuşmamıştı. Ertesi gün, Akşam Yıldızı'yla karşılaşmak için güneş kaybolmadan önce yola çıkmak üzerelerdi.

Savaştıkları kraliçenin ve toprakların adını alan Akşam Yıldızı, gökyüzünde yükselmişti. Kızıla parıldayan bir yıldızdı. O gece ay yoktu, gece insanlarının gücü azdı. Akşam Yıldızı, batan güneşin ardından gökyüzünün en parlak yıldızı olacaktı.

Saldırı, onlar daha kamptan çıkmadan başladı. Gölge ordu onların kamplarına saldırdı. Alevli oklar çadırlara ve at arabalarına ulaştı. Atlar koşarak kaçmaya başladı. Birlikler komutanlarının çağrısıyla hazırlanmaya çalışıyordu.

Bu kez savaş, siyah ve mavi değil kızıldı. Gökyüzünde Akşam Yıldızı'nın yanında Savaş Gezegeni belirdi. Eski kuzey inancında o, Akşam Yıldızı'nın sevgilisiydi. Onun kadar parlak değildi, ancak ondan daha kızıldı ve temsil ettiği şey sadece savaştı. Kampı saran alevler bile onların parlaklığını azaltmamıştı.

Savaş başladığında Dymentsia bu kez geride değildi. Bir elinde Karanlığın Şafağı, diğer elinde kara büyüyle oluşturduğu kürelerle önde savaşıyordu. Gölge ordu çok güçlüydü ve bulundukları topraklar gölgelere aitti. Onların gücü de karanlığa ait olsa da farklıydı. Akşam Yıldızı, sadece zalim hükümdarlara verilen bir addı.

Zinaida zalimdi.

Dymentsia onunla tekrar karşılaşmak için heyecanlansa da, bu kez sıranın kendinde olmadığından emindi.

Savaş, kaybedilecekti. Gölge ordu sadece birkaç saat içinde onlara ciddi kayıplar verdirmişti. Alevli okların kıvılcımları çok uzaklardaki ağaçlara rüzgarla ulaşmıştı. Ağaçlar yanıyordu. Gök Kraliçe orada olsa, Toprak Ana'nın onlara kızacağını söylerdi. Gök Ejderha'nın gücüne sahip olduğu için Rhaeya inancına doğu inancını ve doğayı da dahil etmişti. Her zaman yeryüzüne ve gökyüzüne önem vermiş, doğaya saygı göstermişti. Yangın büyüdü. Alevlerin kıvılcımları ve küller yenilen ordunun üzerindeydi. Gölgeler ve yapraklar da. Dymentsia tıpkı rüyasındaki gibi onların kokusunu hissetti.

Savaşın kokusunda kan, ölüm, küller ve duman, savaşın sesinde silahların çarpışması, çığlıklar, emirler ve yine ölüm vardı.

Kaybetmişti. Bu aldığı ilk ve en büyük yenilgiydi. En az kayıpla atlatmak için hemen geri çekildiler. Gölge ordunun savaş naralarını duydu. Karanlık ordu ve gece ordusu ise buradan uzaklaşacaktı.

Gölge Kraliçe'nin ve ordusunun amacı onları buraya geldiklerine pişman etmek ve bir daha gelmemeleri için ikna etmekti. Ve onların acı çekmesiydi. Bir sonraki saldırı onlar tarafından gelecekti. Dymentsia ve Zerath, büyücülerin desteğiyle orduları korumak için büyük bir kalkan oluşturdular. Geri çekilmeye hazırlandılar.

Zinaida, tam bu sırada onların yanında belirdi. Sözleri Dymentsia'ya yönelikti. "Yüce Kraliçe olmanın getirilerinden olsa gerek, bir gece daha yaşamışsın ve şimdi karşımdasın."

Dymentsia tüm gücünü kalkana yöneltmişti. Zehri bedeninde hissediyordu. Savaşın hem zihnindeki hem de bedenindeki yaralarına ve acısına bu zehir eklenmişti. "Zehirle beni öldüremezsin, Zinaida."

"Sonunu kendin seçemezsin ki." dedi Zinaida dalga geçercesine.

"Kim seçer peki?" dedi Dymentsia gülümseyerek.

Zinaida elini kılıcının kabzasına götürdü. "Ben seçebilirim, sonun obsidiyen bir silahla olacak."

Dymentsia yerinden kımıldamadı, tek kelime etmedi.

"Yerini de seçebilirim." dedi Zinaida. Birkaç saniye içinde üçünü gölgelere karıştırdı. Bunu gücünü göstererek, ordularını korkutarak yaptı.

Akşam Yıldızı'nda gölgelerden oluşan bir bölge oluştu. Boğucu ve havasızdı. Burada soğuk bıçak sertliğindeydi ve acı veriyordu. Gölgeler tenleri geçiyor ve bedenlere karışıyordu. Korku kanlarına karıştığında Zinaida dahi bunu hissetti.

Dymentsia, elini kılıcına götürdü. Karanlığa olan hakimiyeti azalmıştı, buradan hoşlanmamıştı.

Zerath ondan önce davrandı. Kılıcını çekti ve Zinaida'ya yöneltti.

Zinaida onun hamlesini ustaca karşıladı. "Bu kadar çabuk mu?" diye sordu Zinaida. "Canına susamışsın sen."

Dymentsia birkaç adım geri çekildi. İki gölge hükümdarın kısa süren düellolarını, geri çekilmelerini ve göz göze gelmelerini izledi.

Zinaida, kızıl saçları, dikenli kanatları ve etrafına yaydığı korkunun yanında duruşuyla bile yılların tecrübesine ve bilgisine sahip olduğunu anlatıyordu.

Zerath ise ondan daha gençti. Siyah kanatları, Zinaida'nın kanatlarından farklıydı. Gökyüzü siyahtı, kanatlarındaki lacivert renk ortaya çıkmamıştı. Onun kanatlarının etrafını da Zinaida'nın olduğu gibi gölgeler sarmıştı. Mavi gözleri geceyi andırmasa o anda sadece bir gölge hükümdar olurdu.

"Gölge Diyar için, Zinaida." dedi Zerath. "Sadece sen ve ben varız. Benimle yüzleş, benimle savaş."

"Peki o?" diye sordu Zinaida, Dymentsia'yı kast ederek.

"Dymentsia bir gölge hükümdar değil."

Zinaida göz ucuyla Dymentsia'ya baktı. "Ben olsam o kadar emin konuşmazdım, Zerath."

Dymentsia'nın parmakları kılıcının kabzasında geziyordu. Karanlığın Şafağı, Kara Kraliçe Deisenria için yapılmış ancak Gölge Diyar'a ait olmuş bir kılıçtı. Artık sadece Gölge Diyar'a ait değildi, ama hala gölgelere hakim olabilirdi. Ona sahip olan hükümdarların gücünü taşıyabilirdi. Zerath kılıcı ona verirken bunu biliyordu.

Zerath kılıcını Zinaida gibi indirmişti. Zinaida'nın söyleyeceklerini Dymentsia'nın duymasını istiyordu.

Zinaida'nın onun gücünün farkına vardığını biliyordu.

"Seninle veya sensiz, o buraya hükmedecek güce sahip."

Orada bir müttefik olarak savaşıyordu. Fakat savaşma nedeni sadece ittifak değildi. Savaşma nedeni ülkesini korumak ve güçlenmekti.  Hükmetmek değildi.

Amacının hükmetmek olmaması, bunu istemediği veya bunu yapmayacağı anlamına gelmezdi.

Zinaida'nın sözleri bitmemişti. "Gölge Diyar'ı koru ve onu engelle. Asla onun bu topraklara hükmetmesine izin vermeyeceksin, artık onun müttefikliğine ihtiyacın da yok. Savaşı kazandım, Zerath. Eğer bana bağlılığını bildirirsen varisim olursun, sadece Gece Diyarı'na değil, Karanlık Diyar'a da hükmetmeni sağlarım. Öldür-"

Sözlerine devam edemedi. Zerath bu kez öfkesini silah olarak kullandı. Hem gölgelerle hem de kılıcıyla ona saldırdı. Zinaida kendini savundu. Zerath onu yaraladı.

Dymentsia kılıcını çekti. Fakat onların yanına yaklaşmadı. Zerath savaşı kaybetmesinin ve Zinaida'nın sözlerinin etkisiyle delirmiş gibiydi.

Böyle bir teklif, kuzey için hakaretti. Zerath içinse şimdiye dek duyduğu en kötü sözlerden biriydi.

Zinaida yüzüne sıçrayan kanı sildi. Eline baktığında kanın rengini gördü, kırmızıydı. "Böyle daha iyi." dedi hançerleriyle Zerath'a karşılık vererek. Kılıcı çoktan düşmüştü. "Gerçek bir gölge hükümdarı yendiğimi bilmek daha iyi."

Dymentsia karanlığı Zinaida'ya yönelterek onu durdurmaya çalıştı. Karanlık, gölgelere karıştı. Denemeleri boşa çıktı ve gölgelerin ona saldırmasına neden oldu. Gölgeleri engellemeyi başardı, fakat Zinaida ve Zerath'ın savaşmalarını durduramadı. Gölgelerin daha da güçlenmesine neden oldu. Bunun nedeni Zerath'tı. Öfkesinin nedeni sadece Zinaida'nın sözleri değildi.

Onun burada yalan söyleyemeyecek olmasıydı. Gerçeği söylemesiydi. Kısa ya da uzun bir süreliğine Zerath'ın hükümdarlığını kabul edecekti. Tek isteğiyse Kara Kraliçe'nin ölmesiydi. Amacı yine Zerath'ın acı çekmesiydi. Zinaida'nın sevdiğini feda ederek hükümdarlığını nasıl elde ettiğini bilmesiydi. Bunun düşüncesi bile Zerath'ı delirtmeye yetmişti.

Öfkeyle yönetemezdi, öfkeyle savaşamazdı.

Zinaida birkaç adım geri çekildi, hançerlerden birini Dymentsia'ya yöneltti. Gölgeler kolunu, ardından hançeri sardı. Hançerin bıçağından uzaklaşan gölgeler Dymentsia'ya doğru ilerledi.

Dymentsia kılıcını kaldırarak gölgeleri engellemeye çalıştı, karanlıktan kalkan oluşturdu. Fakat Zinaida daha güçlüydü. Kılıcı geçen gölgeler onu sardılar, görüşü bulanıklaştı. Artık eskisi kadar rahat hareket edemiyordu. Dizlerinin bağı çözüldü, yere düşerken gücünü kullanmaya çalışmadı.

Zinaida elini yumruk haline getirdiğinde gölgeler belirginleşti ve onu daha sıkı sardı. Gölgelerin zırhını ve tenini geçmesini sağladı. "Bundan kurtulamazsın." Dikkati ise Dymentsia'da değil, onunla yeniden savaşan Zerath'taydı. Birkaç dakika içinde bir kalkan oluşturarak onu kendinden uzaklaştırdı. "Kazandım."

Zerath tek kelime söylemedi. Zinaida gölgelere karıştığında o tamamen yok olana dek hareket etmedi. Sonra Dymentsia'ya doğru ilerledi. "Geri çekiliyoruz." Sesi öfkeliydi. Ona elini uzattı.

Dymentsia başını iki yana salladı. Zerath'a parmak uçları yine siyaha dönen elini gösterdi. Zerath elini çekti. "Soru sorma."

Zerath onun ne yapmaya çalıştığını o anda anladı. "Ayağa kalk." dedi ondan uzaklaşarak. Yenilen, yaralanan ve geri çekilen ordu onların önündeydi. Birçok kişi, Kara Kraliçe'nin gerçekten yaralandığını düşünerek onların yanına gelmeye başlamıştı.

Dymentsia dizlerinin üstündeydi. Zinaida gittiğinde gölgeler onun etrafından dağılmıştı. Zarar görmemişti. Karanlığı buraya çağıracak ve yönetecek güce sahipti, isterse geride kalan gölge orduyla yeniden savaşabilirdi.

Zerath bunu anlamış, ve ona kızmıştı.

Dymentsia elini yere, lanetlenen toprağın ve yanan otların üzerine koydu.

"Ayağa kalk, Kara Kraliçe." dedi Zerath yeniden.

"Bekle, Gölge Kral." dedi Dymentsia. Zerath ona döndüğünde Dymentsia'nın elinin etrafındaki otların yeşile döndüğünü gördü. Mavi gözleri merakla açıldı. Dymentsia karanlıkla iyileştirdiği otların rengini değiştirdi. Eli hala siyahtı, ve çevresinde karanlık yoktu. Elini gövdesine, yarasının üzerine götürdü ve ayağa kalktı. Zerath'ın yanına doğru yavaşça yürüdü, nedeni yaralanması değil yorgun olmasıydı. Yaraları hızla iyileşiyor, kanına karışan zehir etkisini kaybediyordu. "İyiyim ben."

"Biliyorum." Yürümeye başladı.

"Ama sadece savaşı kaybetmemize değil, bana da kızgınsın." dedi Dymentsia. Elini zırhının üzerinden çekti. Gölge zehrin etkisini er geç kaybedeceğini biliyordu.

"Çünkü bunu yapmanı beklemiyordum."

"Zinaida'nın beni yaralamasına izin vermemi ve ardından kendimi tamamen iyileşmemi beklemiyordun yani." dedi Dymentsia. "Bir hilekar olacağımı beklemiyordun."

"Zalim ve hilekarsın." dedi Zerath onu onaylayarak.

Gölge Diyar'ın hükümdarları da böyleydi.

"Ve buna devam edeceğim." dedi Dymentsia. "Onu yenmemiz için ne gerekirse yapacağım."

Akşam Yıldızı'nı Zinaida kazandı, Dymentsia ve Zerath kaybetti. Zinaida, ülkesinde olan bir savaşı kazanabilecek kadar güçlü.

~Akşam Yıldızı Savaşı hakkındaki düşünceleriniz neler?

~Zinaida nasıldı?

~Zerath hakkında ne düşünüyorsunuz?

~Dymentsia ve hilesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce başarılı olabilecek mi?

~Sizce Dymentsia, kazanmak için hileye başvurmakta haklı mı?

Bölüm hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum. Yeni yılınız da şimdiden kutlu olsun :)

Bölüm beni çok uğraştırdı, birçok yeri sildim ve yeniden yazdım. Umarım güzel olmuştur. Finallerim bu hafta başlayacağı için ne zaman bölüm gelir bilmiyorum.

Sonraki bölümde Kızıl Kraliçe'nin olduğunu, ve bir kısmının yazılı olduğunu ise size söyleyebilirim :D

31.12.2018, 17.21

54.457, 6.554, 11.1

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top