72 ♛ GECEYARISI YILDIZI'NIN HÜKMÜ II*
72. Bölüm
GECEYARISI YILDIZI'NIN HÜKMÜ
Gölge Diyar ve Gece Diyarı Sınırı, Geceyarısı Yıldızı
Zinaida'nın emriyle yakınlardaki kuyular zehirlenmiş, tarlalar yakılmıştı. Yiyecek ve su sıkıntısı ve biraz daha beklerlerse karşılaşacakları salgınlar. Sorun büyüktü. Yolculuk uzun ve zorluydu, hava kötüydü.
Zerath bunu tahmin etmiş ve Dymentsia'ya onların yola çıkmasından birkaç gün sonra erzak göndermesini söylemişti. Erzakların yanında büyücü ve savaşçı birlikleri gelmişti. Yeşim Büyücü Lierra birliklerin başındaydı. Dört gece önce ulaşmıştı. Bir sonraki gece savaş olacaktı. Zerath bir grup askerin yanında yemek yerken onların yanına geldi.
"Duanna söyleyeceklerin var dedi."
Zerath elindeki matarayı yanındaki askere uzattı ve ayağa kalktı. "Seni biriyle tanıştıracağım." Kampın merkezindeki çadıra doğru ilerledi. Lierra merakla ardından geldi. Zerath örtüyü kaldırdığında içeride bir kadın gördü. Sessizlik büyüsü yapıldığını hemen anladı.
Lierra onun kim olduğunu anlamadan Zerath'ın ardından birkaç adım daha attı. Kadının siyah saçları deniz kabuklarıyla süslüydü. Ten rengi griye yakındı. Mavi dudakları kıvrıldı. "Kim olduğumu bilmiyor anlaşılan, Zerath." Kalın pelerinini çıkardı. Üzerinde deniz kabuklarıyla süslü bir zırh, altında ise siyah bir etek vardı. Kolları ve gövdesi arasında zarlar vardı.
Bir siren. Karaya çıktığına göre önemli bir siren.
Lierra'nın yeşil gözleri dehşetle açıldı. Bir adım geri çekildi. "Kraliçe Lagina." Gölge Sirenlerin Kraliçesi, Zinaida'nın çok yakın bir dostu ve Kuzey Denizi'nin bir kısmının yöneticisi. Zerath'a baktı. Endişeli ve korku dolu bir sesle konuştu. "Neyin peşindesin?"
Lagine elini çenesine götürdü. Üzülmüş gibiydi. "Ona açıklamadın mı, Zerath?" Tırnakları siyaha boyalıydı. Karada olduğunu ve gücünü anlatırcasına ayağa kalktı. Lierra onun bileklerine kadar gelen eteğinin altında sandaletler gördü. Bu havada sandalet giymek gerçekten karada yaşamayan birinin işi olmalıydı. "Sizin tarafınızdayım."
Lierra ona alaycı bir şekilde gülümsedi. Zerath'a baktı. "Birkaç dakika konuşabilir miyiz, Gölge Kral?"
"Birazdan dönerim, Lagina." dedi Zerath. Lierra ile çadırın girişine doğru ilerledi. "Ona iyi davran. Artık bizim yanımızda."
Lierra dayanamayarak ve gözlerine inanamayarak onlara bakıp masum bir şekilde gülümseyen sirene baktı. "Seni büyüledi mi?"
"Ciddiyim, Lierra. Kraliçe bizim yanımızda ve çok değerli bilgilere sahip. Senin anlayacağın ve Dymentsia'ya yardımcı olacak bilgilere sahip. Gölge yaratıkların eğitmenlerinden biri."
Lierra onun yüzünü inceledi. Zerath doğru söylüyordu. Diğer yandan... Lagina gibi güçlü biri güvenilmezdi. "Sen ve kraliçem için söylediklerini dinleyeceğim." Lagina'nın yanına döndüler.
"Zerelia'nın arkadaşıyım." diye açıkladı Lagina. "Size ve ülkenize yaşattıklarımı biliyorum, bana güvenmemenizi anlıyorum. Siz de beni anlayın, Zerath'ın hükümdarlığından emin olmam gerekiyordu. Onun annesi ve teyzesinden iyi olacağına inanmalıydım."
Lierra yeşim yüzüğüyle oynuyordu. Dikkati dağınıktı ve endişelenmişti. "Nedenlerin ya da kim olduğun umurumda değil, siren. Ülkeme yararın olmasa seni öldürmeyi düşünürdüm."
"Ve bunu başaramazdın." dedi Lagina. Zerath'a baktı. "O iki ülkenin arasını açacak kadar değerli mi? Ona zarar verebilir miyim?"
Zerath'ın gözleri koyulaşmıştı. "Hayır, Lagina, ona zarar veremezsin. Lierra değerli biri, bunun yanında tıpkı senin gibi kehanette yeri var. Bahsini bile geçirmezsen sevinirim."
Lagina başını eğerek kabul ettiğini belirtti. "Nasıl istersen."
Lierra, Zerath başka bir şey söylese Lagina'nın ona saldırıp saldırmayacağını merak etti. Bunu dile getirmedi.
"Zinaida bu savaşta yaratıklarını kullanmayacak." dedi Lagina. "Buraya geleceğini en başından biliyordu. Annenin ve senin ismini taşıyan, ülkelerin birleşmesini temsil eden bir şehir. Tahmin etmek hiç zor değil."
"Zinaida neden bunu yapıyor?" diye sordu merakla Lierra. "Neden gücünü kullanmıyor?"
"Kendini savaşın ta en başından yormak istemiyor." diye açıkladı Lagina. "Gücünü hemen öğrenmeniz onu zayıflatır. O böyle düşünür ve tüm gücüyle saldırıp kazanır. Zinaida basit bir zafer istemiyor."
Lierra öfkelenmişti. Fakat Zerath'ın duygusuz olduğunu fark etti. "Kazanacağından emin mi?"
Lagina başını salladı. "Zerath'a sor. O çok güçlü. Şafak Yıldızı'nı gücünüzle kazandığınızı kabul ediyorum. Kara Kraliçe'nin gücünün belirsizliğinden endişelendi. Kara Kraliçe'nin savaşı kazanması kendi zararına oldu, elindeki birkaç kozdan birini kaybetti. Gölge Kraliçe artık onun gücünün farkında. Zerath dikkatli olmazsa, onun gücünü de öğrenecek."
"Dymentsia gücünü en baştan gösterir ve rakibini buna hazırlar." dedi Lierra emin bir sesle. Buna inanıyordu. "Bunu her zaman yapar. Geri çekilmek ve gizlenmek ona göre değil. Gücünü sonuna kadar kullanmak ona göre."
"Zinaida da gücünü sonuna kadar kullanacak. Sorun, bunu ne zaman ve nasıl yapacağını bilmiyor olmamız. Bu konuda Ak Kraliçe'ye benziyor, gerçi canına ondan daha çok değer veriyor. Bu arada ben neden bir Diyarlı'yla konuşuyorum, Zerath? Andreas ve Duanna nerede?"
"Yakında burada olurlar. Bölükleri hazırlıyorlar, onlar gelince ben gideceğim. Söyleyeceklerini şimdi söyle."
Lagina, Zerath'ın sözlerine güvense de Lierra'yı tanımıyordu. "İşte size değerli bir bilgi. Yaratıkların hepsini o uyandırmadı. Kral Zakyntos, benim yardımımla uyandırdı."
"Bununla ilgili düşüneceğim." dedi Lierra.
♛
Kuzeyde güven her şeyden önce gelirdi. Bu nedenle Zerath komutanlarını dikkatli seçmişti. Hem yetenekli, hem de bilge olmalılardı. Savaşçıların başındaki Andreas, yıllardır Gece Ordusu'nda eğitim alan bir savaşçıydı. Bu savaşın komutanlarından biri olmak için gerekli her şeye sahipti.
Büyücülerin lideri ise masanın sol tarafında Lierra'nın yanında oturan Duanna'ydı. Lierra, kendilerinden birini dinleyen Dymentsia'nın büyücülerinin başında olacaktı, ayrıca dil de önemli bir sorundu. Duanna, sınırın ötesinden geliyordu. Lierra ise Diyarlıydı. Karanlığın büyücüleri bu dilin lehçelerine hakim olsalar da savaşta bir sorun çıkmasını kimse istemezdi. Lierra ayrıca bir gölge büyücü olan Darranio'dan eğitim almıştı, savaşta yardımcı olacağı şüphesizdi.
Rahibe Duanna, on küsur yıl önce Zerath'ın sınırı geçtiğinde Dharassus yakınlarında karşılaştığı biriydi. Duanna'nın ailesi ve kabilesi Zerath'ı aylar boyunca sorgusuz misafir etmişti. Zerath, iki bin yıl önce kültür merkezi olan ve bilinen dünyanın en büyük arşiv ve el yazması koleksiyonuna sahip olan Dharrasus Kütüphanesi'ni incelemek istemişti. Duanna ona yardım etmişti, kabilesinden onun amacını bilen tek kişiydi. O zamanlar sadece on dört yaşındaydı. Bir gece, düelloların, ziyafetlerin ve kara büyünün olduğu bir eğlencede kabilesine saldırı düzenlenmişti. Muhtemelen bir başka kabilenin saldırısıydı, Duanna daha sonra bu tür olayların sınır ötesinde nadir olmadığından bahsedecekti. Yaşına rağmen kabiledeki diğer çocuk ve gençler gibi iyi bir savaşçıydı. Onlar da savaşmıştı.
Herkes savaşmıştı. Aileleri ve gelecekleri için. Ve hemen hepsi ölmüştü. Saldıranlar çok kalabalık ve güçlüydü. Zerath onlarla sonuna kadar savaşırdı, ancak yaralanmıştı. Kılıç tutan kolu ve kaburgaları zarar görmüştü. Çok kan kaybetmişti, bir rhona olmasa ölürdü. Etrafındaki herkes ölmüştü. Yaralı birine yardım etmeye gitmişti, yaralı olan Duanna'nın ablası ölmeden ondan son bir şey istemişti. Kardeşini kurtarması ve kabilelerinin adının yaşaması. Zerath Duanna'yı, kendinden çok büyük bir adamla savaşırken bulmuştu. Adamı öldürmüş ve Duanna'yı kurtarmıştı. Yanan çadırlardan, kan kokusundan ve can çekişenlerin çığlıklarından beraber uzaklaşmışlardı.
Saldırı doğudan gelmişti. Bu yüzden Zerath Gece Diyarı'na gitmeyi düşünmemişti. Duanna ile batıya yönelmiş, Dharrasus Kütüphanesi'ne sığınmışlardı. Zerath'ı tanıyanlar onlara yardım etmişti. Duanna kütüphanede kalırken Zerath kabilenin saldırıya uğradığı bölgeye gitmişti. Küllerin, kemiklerin ve ölüm hissinin dışında bir şey bulamamıştı. Hissin nedeni büyüydü. Küçük bir alanda kalan canlı her şeyin ölmesi için özel ve yasaklı bir büyü yapılmıştı. Bunu yapabilen çok az kişi vardı ve Zerath daha o anda bu saldırının sıradan bir kabileden gelmediğini anlamıştı. Hissettiği saf ölümdü. Bunu yapanın kendisi bir bedel ödemiş olmalıydı. Kim bunu niye yapmıştı? Yıllardır bu soruya yanıt bulamamıştı.
"Geçmişi düşünüyorum, Gece Rahibesi. Bana kabilenin Zoryeva'nın seçilmişlerinin soyundan olduğunu söylemiştin, değil mi?"
"Evet, ama rahibe olma nedenim bu değil." Zerath'a baktı. Siyah yüzünde ayın beyaz renginde boyalar vardı. "Ailemin ve kabilemin ölümü sıradan bir saldırı değildi. Ve biz oradan şansla kurtulmadık. Gece bizi korudu. Onun korumasına yine ihtiyacımız olacak."
"Her zaman ihtiyacımız olacak."
♛
Zerath, Kraliçe'nin Yıldızı'nı çekerken ve orduya emir verirken geceyi düşündü. Ordusuyla bir olup Zinaida'nın ordusuna karşı harekete geçerken karanlık gece maviye döndü. Ay ve yıldızlar parıldadı. Zerath bilerek ya da bilmeyerek gecenin etkisini etrafa yaydı. Önüne çıkan ilk insanlar, birkaç dakika bile dayanamadı.
Zinaida gücünü öğrenmişti, ordusu onun gölge kral olduğunu biliyordu. Saklaması gereken hiçbir şey kalmamıştı. Gölgeler ve gece birbirine karıştı. Zinaida'nın gölge büyücülerinin büyüsü tersine döndü. Zerath'ın gece büyüsüne ise kendi büyücüleri destek oldu. Kraliçe'nin Yıldızı, iki güce aynı anda hükmetmesine yardımcı oluyor ve enerjisini yönlendiriyordu. Kılıcı bulması iyi olmuştu. Kılıcını kaldırdı ve ordusunun gerisinde davulların sesini duydu. Büyüler ve okların ardından asıl mücadele için kalkanını ve mızrağını hazırlayan askerler onların önlerine geçti. Kalkanlarını kaldırdılar ve mızraklarını karşılarındakilere yönelttiler.
Eski bir kuzeyli taktiği uyguluyorlardı. Okları ve büyülerinin ardından mızrak ve kılıçlarla ilerleyebildikleri kadar ilerleyeceklerdi. Onların ardındaysa kılıçları, gürzleri, asalarıyla diğer bölükler yer almaktaydı.
Çarpışmanın etkisini tüm ordu hissetti. Kalkanlar büyüyle güçlendirildi. Oklar atılmaya devam etti. Komutan Andreas, kalkan ve mızraklarıyla onlara doğru geri çekilen askerlere emir verdi. "İleri!" Onların savaş naraları, mızrakların ve kalkanların sesine karıştı. Savaşçıların ilerlemesiyle onların ardındaki Zerath, diğer grupla harekete geçti. Büyü gücü birçok gölge savaşçının sonu oldu.
"Geri çekilin." dedi bir kadın gülümseyerek öne çıkarken. Yanındaki askerler kenara çekildi. Ancak kırmızı izlerle çevrelediği daire şeklindeki alanın etrafında savaş devam ediyordu.
"Komutan Styra." dedi Zerath. Uzaktan kuzeni, ejderha gücüne sahip olmayan bir hanedan üyesi. Daha önce karşılaşmışlardı.
"Zinaida bana izin verdi." dedi Styra. Elinde obsidiyenden bir mızrak vardı. Yüzündeki gri boyalara kan karışmıştı. Mızrağını ona yöneltti. "Seni öldürmem için."
Zerath, Styra'nın ona doğru gelmesini bekledi. Ardından kılıcıyla onun mızrağını karşıladı. Styra, iyi bir mızrak dövüşçüsüydü. Rüzgar gibi hızlı ve gölgeler gibi sınırsızdı. Zerath'ın omzunda ve kanatlarında yaralar açmıştı.
"Therad'ı özleyeceğim." dedi mızrağını kast ederek. Geri çekilmişti. Zerath'ın gücünü göstermemesi onu kızdırmıştı. "Yakında en sevdiğim silahım Savaş'ın Gölgesi olacak."
Zerath bunun bir söylenti olduğuna inanmak istemişti. Kılıçlar, hükümdarlığın alametiydi. Zinaida, Styra'yı varisi seçmişti. Kadının griye dönen ela gözleri bunu kanıtlıyordu. "Ona çok sevdiği kılıcını verecek ne vaat ettin?" diye sordu merakla.
Styra omuz silkti. Mızrağı, kılıçla çarpıştı. "Bir varis."
Zerath duydukları yüzünden afalladı. Bir adım geri atmak zorunda kaldı. Styra'nın gülüşü çevrelerini saran kırmızı çizgiyi belirginleştirdi. Kırmızı iz, çizgiler halinde göğe çıktı. Etraflarında bir kubbe oluştu. Değen ölürdü. "Gölge Ejderha, bu yüzyıllarda bizi zorlayacak."
"Ejderhalar diyelim, kuzeydeki..." Sözlerine devam ederken hamlelerine de devam etti. Mızrağında çizikler oluştu. "Ve diğer bölgelerdeki." Yana kaydı.
Zerath, annesinden Zinaida'nın çocuğunun olmadığını duymuştu. Zinaida, büyük bir savaşın, Gölge Ejderha'nın gücünü taşıyan Zerath'ın ölümünün ardından Gölge Diyar'ın bir varise ihtiyacı olacağını duymuş olmalıydı. Garnet Sarayı'nın sakinlerinden Styra, bir hanedan üyesi olarak bunu biliyordu.
Gölge Diyar'da ejderha gücünün sınırı yoktu. Hanedan üyeleri, hükümdar çocukları taht kavgalarına ortak olmuşlardı. Savaşlar, isyanlar... ve Gölge Diyar'ın zalim sıfatına neden olacak kadar masum insanın ölümü.
Zerath'ın hamleleri dikkatliydi. Amacı ölüm değildi. "Ona güveniyor musun?" diye sordu. "Annemin son isyanında oradaydın. Babamın ölümünü ve benim gücümü hissettin. Aynı şeyler neden senin de başına gelmesin?"
Styra'nın çevresinde gölgeler oluştu. Güç hırsı ona bunu hatırlatmamıştı.
Zerath bundan yararlandı. Birkaç saniye sonra kılıcı onun boynundaydı. Fakat Styra'nın mızrağını düşürmemişti.
"Sana olacakları söyleyeyim." dedi Zerath kendinden emin bir sesle. "Bir varise ihtiyacı kalmazsa onu sen fark etmeden senin karnında öldürür. Eğer hanedan kimse kalmadığı vakit, varise ihtiyacı olursa, o doğduktan sonra seni öldürür."
"Haklısın." dedi Styra mızrağını indirerek. "Peki senin ondan farklı biri olduğunu nereden bileceğim?"
"Bilemezsin." dedi Zerath kılıcını onun boynundan çekince. Styra ile göz göze geldi. "Sadece umut edebilirsin. Birilerinin daha annemin ve benim yaşadıklarımızı yaşamasını istemem."
Zerelia, Zinaida'nın varisiydi. Onu koruma nedenlerinden biri buydu. Zerelia'nın kendi varisi olduğundaysa işler değişmişti. Zerelia, iki ülkenin hükümdarlığı için ona meydan okumuştu.
Styra çevrelerini saran kubbeyi indirdi. Kırmızı renk kaybolduğunda savaşın sesleri ve renkleri yeniden tüm duyularına hükmetti.
"Dikkat et!" diye bağırdı Zerath.
Zinaida, Styra'nın arkasında duruyordu. Kırmızı kalkanı tekrar oluşturmuştu. Yüz ifadesine bakılırsa tüm konuşulanları duymuştu. Elinde Savaş'ın Gölgesi hazırdı. Ölüm buradaydı. Bunu hepsi hissediyordu. "Mızrağını bırak." diye emretti Zinaida.
Styra mızrağını yere attı. Zinaida onun etrafından dolaşarak diğer yanına geçti. "Seçim senin, Zerath. Hangimiz başa geçerse geçsin çocuk bir dert olacak. Benim önerim ikisini birden öldürmek."
"Hayır." dedi Zerath. Savaşmak için hazırdı.
"Hadi ama yoksa teslim olmaya mı karar verdin?" Her zamanki gibi alaycı ve zalimdi. "Onu öldürmek senin yararına olacak. Styra, benim için hanedanın soyunu devam ettirebilecek tek kişi. Kardeşi aylar önce bana karşı çıktığı için öldü. Kılıcını indir, Zerath. Diyeceklerimi bekle." Etraflarını saran kalkanı daralttı. Savaş devam ederken onların sözleri birçok şeyi değiştirebilirdi. Zerath'a doğru birkaç adım attı. Styra onun gücünü göremeyecek kadar geride kalmıştı. Zinaida'nın gözleri tamamıyla kırmızıya döndüğünde olanları göremeyecek kadar uzaktaydı. "Birbirimizden çok farklı değiliz."
"Ne yaptın sen?" diye sordu Zerath. Kırmızı gözleri gördüğünde eline baktı. Rhadenis'in ona verdiği yeşil taşı bir yüzük haline getirmişti. Savaş sırasında yüzüğün parıldadığını ve ısındığını fark edememişti.
"Styra'yı öldürmeyeceğim, merak ettiğin buysa. O benim tek seçeneğim. Sahip olduğum güç, bedenimdeki bir bebeği öldürür."
Zerath onun sözlerine dikkatini vermeye çalışırken aklı istemsizce o an saldırıya uğradığını düşündüğü Kara Kraliçe'deydi. Yüzük parıldamaya devam ediyordu. Eğer isterse, bedelle bağlı olduğu kraliçenin acısını hissedebilirdi.
Zerath kılıcını ona yöneltti. Hamleleri ardı ardına devam ederken Styra onlardan uzaklaştı. Zinaida, Zerath'ın gücünün etkisiyle kalkanı indirmek zorunda kaldı. Askerlerin ve büyücülerin bazıları savaşmayı kesti.
Zerath'ın kılıcı, Zinaida'nın yanağını sıyırdı. Kanı kırmızı renkteydi. Bunun anlamı, bir gölge hükümdar için olağanüstü bir güce sahip olmasıydı. Zinaida, kendinden önce gelenlerden güçlüydü.
Zinaida elinin tersiyle yanağını sildi. Kanatlarını saran gölgeler etrafa yayılmak üzere hareketlendiler. Fakat geç kalmıştı. Zerath ondan önce davrandı.
Lacivert gözleri siyaha döndü. Zinaida'nın hükmündeki gölgeler dahil etraflarındaki tüm gölge büyüsü durdu. Ve gölgeler, Zinaida'nın tarafındaki insanlara yöneldiler. Bu sırada Zerath, Zinaida'nın hakim olmayacağı tek gücü, geceyi çağırdı.
Mavi renk gölgelere karıştı. Acı çığlıklar göğe yükseldi. Zinaida insanları ölürken hiçbir şey yapamadı. Denedi, ama olağanüstü gücü bile gölge ve gecenin birleşimine yetemedi. "Geri çekilin!" diye bağırdı sağ kalan insanlarına. Ardından Zerath'a baktı. Diyecekleri bitmemişti. "Geceyarısı Yıldızı, annenin anısı, gecenin hükmü ve gölgelerin ölümü senin oldu."
Zerath, kılıcın kabzasını fazla sıktığını fark etmedi. Kılıç parıldamaya başlamıştı. Savaşı kazanmasına rağmen ölüm isteği durmamıştı. Bunu kontrol ettiği gerçeği ise korkunçtu.
"Ama Gölge Diyar değil." dedi Zinaida kılıcını kınına geri koyarak. "Geceyarısı Yıldızı bir zamanlar olduğu gibi Gece Diyar'a ait oldu. Başka bir şehir değil. Gölge Diyar değil ve olmayacak. Çünkü bizi yücelten bu güç, hanedanımızın sonunu getirecek. Sözlerim bitmemişti, Zerath. Benim gücüm kendi bedenimde başka bir güce engel. Senin gücün gibisini daha önce görmedim. Eğer yaşamanı isteseydim, bu güce sahip bir çocuğu taşıyacak kadını da tanımak isterdim."
Zerath tek kelime etmedi. Bundan korkuyordu.
Savaşı kim kazanırsa kazansın hepsi kaybedecekti. Bunun anlamlarından birinin Zinaida'nın dedikleri olacağını bilmiyordu.
"İkisinin de senin gücün yüzünden ölecek olmaları çok yazık." Zinaida, savaşı kaybettiği için üzgündü. Bunu savaştan bağımsız sözlerine yansıtmaktan çekinmedi. "Acı çekeceksin, Zerath." Başını yana eğdi. "Bu savaşların sonunda hangimizin kazandığı önemsiz olacak çünkü hepimiz her şeyimizi kaybedeceğiz."
♛
~Geceyarısı Yıldızı Savaşı hakkında ne düşünüyorsunuz?
~Lagina'nın taraf değişimi hakkında? Sizce yararı olacak mı?
~Styra sizce ileride öne çıkacak mı? Önemli biri olacak mı?
~Zinaida'nın kırmızı gözleri ve büyük gücü ne anlama geliyor?
~Dymentsia gerçekten şu anda zor durumda mı?
~Zinaida dediklerine haklı mı? Gölge Hanedanı'nın sonu mu gelecek?
~Gelecek bölümler hakkındaki tahminleriniz neler?
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Medyadaki yeni kapak hakkındaki fikirlerinizi de merak ediyorum.
28.10.2018, 00.15
49.551, 5.932, 10.1
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top