60 ♛ KARANLIĞI HİSSETMENİN BEDELİ
Medyadaki Dymerath kolajı için Elizabethstark1'e teşekkürler, bölüm adını da konuşmamızdan buldum :D
60. Bölüm
KARANLIĞI HİSSETMENİN BEDELİ
Taht odasının tavanında yer alan resmin bir kısmı obsidiyenle kaplıydı. Kara Ejderha'nın gözleri zümrüttendi, geniş kanatları duvarlara uzanıyordu, başı Kara Kraliçe'nin bulunduğu siyah tahta bakıyordu.
Kraliçe'nin tahtın iki yanına uzanan kanatlarındaki yara izleri hemen fark ediliyordu. Üzerinde simsiyah kadifeden bir elbise vardı. Elbisenin omuzları ve yakası açıktı, kolları dirseklerini geçiyordu. Dağınık saçlarının üzerinde eski kuzey tarzı altın bir halka, halkanın üzerinde üç ülkeyi temsil eden üç taş vardı. Zümrüt, safir ve yakut. Dharathe adını verdiği kılıcı çizmelerinin yanında, tahtına dayalıydı.
Karanlık Ay'da, Şafak Yıldızı'nda yapılacak savaş hakkında bilgi verirken herkesin gözü onun üzerindeydi. Komutanların bazıları ve yakın şehirlerin yöneticileri gelmişlerdi. Dikkati onlardaydı, onların gerisinde kalan ve onun her hareketini izleyen adamda değildi. Konuşması bittiğinde onu fark etti ve tahtından kalkıp yürümeye başladı. Anlatacakları bitmişti, Kara Ejderha'nın Temsilcisi sorulan soruları yanıtlayacak ve insanlara yeni görev yerlerini duyuracaktı. Odadan çıktı ve izlendiğini bilerek birçok insanın bulunduğu koridorları geçerek binadan çıktı. Bu binadan kendi dairesine birkaç geçit vardı fakat genelde onları kullanmayı sevmiyordu. En yakındaki yapılardan birine doğru yürürken birkaç kişi selam verdi.
Merdivenleri çıkmadan önce yanında yürüyen Zerath'a baktı. "Konuşmamız gerekiyor."
"Gece Diyarı hakkında olduğundan eminim." dedi Zerath. Merdivenleri çıktılar ve binaya girdiler. Koyu renkli taşlarla örülü bina Oniks Saray'da yaşayan yöneticilerin kaldığı yerdi. Birçok dairesi boştu çünkü yöneticilerin hemen hepsi Zümrüt'teki evlerinde kalıyordu. Bu yüzden bir katı Rhadenis ve Dymentsia'nın çalışmaları için ayrılmıştı. Rhadenis burada kalıyordu, Zerath'a da bir süre kalması için bir daire verilmişti.
Dymentsia, basit bir büyüyle önlerindeki koridorların yerlerini değiştirdi ve bir geçitle saraydaki birçok binaya bağlı olduğu gibi buraya da bağlı olan kendi dairesine yöneldi. Duvarlardaki meşalelerin hiçbiri yanmıyordu. İkisinin gözleri de karanlığa alışkındı.
"Gece Kralı." diye konuşmaya başladı Dymentsia önlerindeki kapı açıldığında. "Taht odasında olacağını bilmiyordum."
"Uzun zamandır seni görmemiştim."
"Evet, konseyin ardından iki saat geçti." Dymentsia dairesinin kapısını kapattı ve kapının sağ tarafındaki masaya yöneldi. Sürahiden cam bardağa su doldurdu. Konseyden önce Zümrüt'e gelen liderlerle konuşmuştu ve ondan önce tüm gece savaş planını düzenlemişti. Biraz arası vardı, sonra Rhadenis'le şehir savunma planlarını kontrol edecekti.
"İki saat çok fazla." dedi Zerath. Dymentsia ona burada bulunduğu süre boyunca konsey üyelerinden biri olmasını teklif etmişti. Zerath kabul etmişti.
Dymentsia'nın başındaki altın halkayı çıkarıp masaya koymasını izledi. "Liderler Zümrüt'te sadece üç gün kalacak. Onlar gidince ordumun bulunduğu Kara Kale'ye gideceğim. Sen ne yapmayı düşünüyorsun?"
"Kara Kale'ye kadar seninle gelirim, sonra Gece Diyarı'na giderim." Gece Diyarı'na gitmek için Zinaida'yı beklemeyeceğini dile getirmişti. Dymentsia bu kadar çabuk olacağını düşünmemişti.
"Birkaç dakika bekle." dedi Dymentsia. Dairesine bağlı odalardan birine yöneldi. Zerath o gelene kadar kitaplığa bakmaya karar verdi. Kuzeyli yazarların kitaplarının çoğunu biliyordu. Diyar'a ait tarih ve büyü kitaplarından birkaçını inceledi. Birinin yazarı Rhigmos Assos'du, yarı kuzeyliydi ve Zerath onu tanıyordu.
"Savaşla ilgili tüm planlarımı biliyorsun." Dymentsia kitaplığın önündeki koltuğa oturdu. Siyah elbisesini gömlek ve pantolonla değiştirmişti. "Ne düşündüğünü merak ediyorum."
Zerath elindeki kitabı incelerken konuştu. "Planların kusursuz. Fakat Zinaida'nın ordusu hakkında yeterli bilgiye sahip değilim, Dymen." dedi başka bir kitaba bakarken. "Sayı olarak kalabalık olabilir. Eğittiği yaratıklar yıllardır yanında. Zinaida, Rhesos'u seni..." Birkaç saniye konuşmadı. Aklından yine aynı düşünce geçti. "Öldürmeye gönderdiğinde her ihtimali düşünmüş ve orduyu hazırlatmış olmalı."
Dymentsia onun duraksamasına takıldı. "Ne düşündün?"
"Orada olmalıydım." dedi Zerath. Kitabı bıraktı ve ona baktı. "Olanları hissettiğimde kurtulacağını bilmeme rağmen yanında olmak istedim. Sonra acını ve kayıplarını hissettim."
"Ve fazlasını yapmak istedin." dedi Dymentsia yutkunarak. Sesi sakindi. "Auris öldüğünde aynılarını hissettim." Zerath yanına geldiğinde ses tonu değişti ve ima ettiklerini onun gözlerine bakarken söyledi. "Hepsini yok etmek."
"Bize karşı çıkan herkesi yok etmek." Zerath'ın düşünceleri sadece bununla sınırlı değildi. Dymentsia bunu fark edince konuyu değiştirdi.
"Bana Gece Diyarı'nda olanlardan bahset." Dymentsia bunları dediğinde onun aklından geçen diğer düşünceleri hissetti.
Sadece karşı çıkanlarla kalmayacaktı.
"Halk babamı Auris'i sevdiğinden çok sevdi." dedi Zerath. "Bunun nedeni Zinaida'ya karşı çıkması, onunla savaşmasıydı." Dymentsia başını salladı, savaşları duymuştu. "Zinaida'nın kardeşiyle evlendiğini öğrenen herkes ona karşı çıktı."
"Zerelia'nın Zinaida'ya isyan etmesine rağmen. Zerelia, Gece Diyarı için müttefik olabilirdi. Diyar bile isyanları için onu destekledi. Tek sorun rhona olması mıydı?" diye sordu Dymentsia.
Zerath açıkladı. "Değildi. Annem aslında birçok açıdan Zinaida'ya benziyordu. Bana bunu kendi söyledi. İsyanlarının bazılarının nedensiz olduğundan, haksız olduğundan söz etti. Fakat ona isyanlarında en büyük desteği veren babam ölene dek tahta geçmeye çalışmaya devam etti." Zerath, Dymentsia'nın düşündüklerini tahmin etti. "Sonra da devam etti fakat başka bir yolla. Sana onun benim gücümü gizlediğini söylemiştim. Aynı zamanda gerektiğinde bunu kullanmayı bildi. Eskisinden güçlüydü ve yeni hakları vardı."
"Gece Diyarı'nın Kraliçesi olabilirdi." dedi Dymentsia. Bunu düşünmüştü. Elindeki safir yüzüğe baktı. Bu yüzük bir zamanlar Zerelia'ya aitti. "Hem varis, hem eş, hem varisin annesi olarak. Neden geçmedi?"
"Zinaida buna izin vermedi."
"Nasıl?" diye sordu Kara Kraliçe merakla.
"Çünkü Zinaida annemi seviyordu." diye açıkladı Zerath en basit kelimelerle. "Ona asla zarar vermezdi. Verseydi, isyanlarda verirdi. Babamı öldürdü ve tahta çıkarsa beni öldürmekle tehdit etti. Bu annemi durdurdu ama asıl durmasını sağlayan benim onun zayıflığı değil gücü olduğunu fark etmesi oldu. Onun istediği her şeyi yapabilirdim. İstediği tahta çıkabilir, ülkeleri birleştirebilirdim." Dymentsia'nın aklından geçenleri tahmin etti. "Beni o eğitti. Hükmetmem için, er ya da geç iki ülkeyi birleştirmem için. O asla Zinaida'ya zarar veremezdi, Zinaida onun için her şeyi yapmıştı. Tahta geçerse bile Zinaida'yı yanında tutacaktı. Auris'i öldürebilirdi ama Auris onun için yeterince güçlü bir düşman değildi."
Kuzeyde savaşlar eşit düşmanlar arasında yapılırdı. Düşmanın güçlenmesi ve savaşın büyümesi beklenirdi. En kötü görünenler kendilerinden güçsüz olanlara zarar verenler sayılırdı.
Dymentsia bu nedenle kardeşleri güçsüzken onlara dokunmamıştı. Onların güçlenmesini beklemişti ve bekliyordu. Salirhenia bile onun için yeterli değildi.
Zinaida güçlüydü ve istediği türden bir düşmandı. Zinaida'nın Zerath'a yıllar önce zarar vermeme nedeni Zerath'ın ona karşı çıkamayacak kadar küçük olmasıydı. Artık değildi, Zerath isterse Zinaida'dan güçlü bir hükümdar olabilirdi.
Eşit güç, kuzeyde ve Diyar'da sadece düşmanlık için aranmazdı. Dostluk için de aranırdı. Zerath, Dymentsia'nın kuzeydeki en güçlü müttefiğiydi.
"Sana hatalarından bahsetti. Hataları senin yapmamanı istedi." dedi Dymentsia. Zerath'ın bakışları onu onaylıyordu. "Sabırlı olmanı istedi. Aceleyle hareket etmemeni, karar vermemeni. Düşmanına dostundan yakın olmanı. Onları tanımanı. Asla kimseyi hafife almaman gerektiğini." Hükümdarların dikkat etmesi gereken bir şey daha vardı, birkaç duygu. "Zerelia'nın senden bir isteği daha var, değil mi? Bir önerisi. Bir hükümdar için en tehlikeli olan duygulardan ikisi. Bunlardan biri korku. Zinaida'dan korkmuyorsun." Korku geride durmalarını sağlardı.Kendi bildiklerini söylüyordu aynı zamanda, kendi öğrendiklerini.
Zerath bunu fark etti. "Sen de Zinaida'dan korkmuyorsun." Onun diğer duyguyu söylemesini bekledi. Zerath'ın son birkaç aya dek dikkat ettiği ve uzak durduğu duyguyu.
Dymentsia'nın diğer söylediği her şey ikisi için de geçerliydi. Bu ise tamamen onlarla ilgiliydi. Zerelia'nın bunu söylediğine emindi.
Çünkü Zerelia sevgisi için kaybetmişti.
Zerath'ı, Zinaida'yı, Diores'i sevdiği için kaybetmişti ve bundan pişman değildi. Muhtemelen Zerelia için hepsi buna değerdi çünkü geleceği biliyordu. Amaçlarının bazılarını ulaşacağını, isminin kraliçe unvanıyla anılacağını, gücüyle ve hükmüyle hatırlanacağını, kendi soyundan birinin kuzeyi birleştireceğini biliyordu.
"Birini seversen, ona değer verirsen kaybedersin." dedi Dymentsia. Sevgi, bir hükümdarın her zaman dikkate alması, hiçbir zaman hafife almaması gereken duyguydu. Dymentsia'nın sesi duygusuzlaştı, gözleri kısıldı ama Zerath'ın ona bakışları değişmedi. "Güzel bir kayıp olur. Ama neticesinde bir kayıp. Ben bunu kabullendim. Ülkeme, halkıma ve tahtıma sevgiyle bağlandım. Aileme ve dostlarıma." Her şeye sahip olmak isteyen bir kraliçe için söylenmesi zor sözlerdi çünkü bir hükümdarın en güçlü olduğu tarafı aynı zamanda en güçsüz olduğu tarafıydı. Dymentsia sözleriyle en büyük zaaflarını ona göstermişti. Zerath'ın o anda duymayı beklediği kelimeleri söyledi. "Ve sana. Benim gibi tüm hayatı boyunca hükmetmek isteyen krala. Yanıtını merak ettiğim bir soru var, Zerath."
"Sor, Dymen, ama yanıtını biliyorsun."
"Yıllardır hiç kimseye değer vermedin. Hiç kimseyi amacından çok sevmedin. Hiç kimseye bağlanmadın." Zerath'ın bakışlarını görünce gülmesini engelleyemedi. "Bakma bana öyle, ne dediğimi biliyorsun. Zinaida, Auris, Lyktos... onların akrabaların olduğunu umursamadığını sen söyledin. Şimdi istesen şimdi öldürürsün onları." Başını yana yatırdı. "Gerçi şu an isteğin onların sonu değil. Sözlerimin devamını duymak, değil mi?"
"Ve sen, Kara Kraliçe." dedi Zerath onun dikkatini dağıtarak. Sözlerine devam edecekti.
"Birkaç kelime daha söylersen diyeceğimi unutacağım." dedi Dymentsia itiraf ederek.
"Senin sözlerin bitince söylerim o zaman." Zerath başka bir şey söylemedi ama çok geçti.
"Birkaç kelimem vardı... hata, tehlike, kayıp." Dymentsia az öncekinden farklı bir tonda konuşuyordu. Gözlerinin rengi değişmişti. "Senin için bunlardan üçü de olabilirim." Dile getirmek istemediği sözleri söyledi. "Seni uyarıyorum. Günün birinde senin yanında değil, karşında olabilirim."
Sözleri Zerath'ta korktuğu bir etki değil, sevdiği bir etki yarattı. Zerath elini onun yüzüne uzattı ve Dymentsia yanağında onun dokunuşlarını hissetti. "Bir sorun vardı."
Dymentsia fısıltıyla konuştu. "Yanıtımı zaten aldım."
"Yine de sor." dedi Zerath. Parmaklarını onun boynuna indirdi, hızlanan kalp atışlarını hissetti.
Dymentsia kelimeleri bulmaya çalıştı. "Ben, seni ve senin sayende oluşacak belirsiz geleceği kabullendim. Ya sen? Senin seçimin benimkinden zor, kaybedeceklerin çok. Seni anlıyorum ve bu yüzden soruyorum. Senden emin olmadığımdan değil, seni son kez uyarmak için."
"Biliyorum ve kabul ediyorum."
"Sözlerim ayrıca kendim içindi." dedi Dymentsia hükümdarlıkla ilgili söylediklerini hatırlayarak. "İkimiz de dikkate almadık." Dymentsia elini Zerath'ın saçlarına götürdü. "Başka soruya gerek yok." dedi dudakları onun dudaklarını bulmadan, birbirine karışan güçleri hissetmeden önce.
"Seni istiyorum..." diye başladı doğru kelimeleri bulmaya çalışarak. "Aklımda." dedi fısıltısı nefesine karışırken. "Kalbimde." Kalbinin çevresine yayılan izleri hissetti. "Ruhumda." Zerath onu tekrar öptü. "Bedenimde." dedi eli gömleğine doğru kayarken.
Kapı çalındı. Dymentsia geri çekildi ve elini gömleğinden ayırdı. "Lanet olsun." diye mırıldandı. Başını Zerath'ın omzuna koyarken kısık sesle konuştu. "Unuttum." Ondan uzaklaştı.
Kapı açıldı. Rhadenis on yıldır buradaydı ve bir planları varsa genelde çağrılmayı beklemezdi. Dymentsia da genelde bunu unutmazdı.
"Dymentsia?" dedi Rhadenis geniş odaya bakınırken. Onu kitaplığın önünde koltukta Zerath'ın yanında buldu.
"Gel." dedi Dymentsia sırtını koltuğa yaslayarak.
Rhadenis büyük koltuğun çaprazındaki koltuğa geçtiğinde Dymentsia'nın kırmızı gözlerinin alışkın olmadığı bir tonda parıldadığını gördü.
"Sorun yok." dedi Dymentsia.
"İstersen-" diye başladı Rhadenis, sonra Zerath'ında onlardan biri olduğunu belirtmesi gerektiğini fark etti. Buna alışması uzun sürecekti. "İsterseniz gidebilirim."
Dymentsia yanıt vermesi için Zerath'a baktı. "Hayır, Temsilci. Gece Diyarı hakkında konuşuyorduk" Hangi zamanı kullanmalıydı, bilmiyordu.
Dymentsia bunu anladı. "Konuşacaktık."
"Biraz konuştuk." dedi Zerath. "Kara Kraliçe konuları değiştirmekte usta ve beni deniyor." Kırılmış gibi duran alaycı bakışlarını Dymentsia'ya yöneltti.
"Seni sürekli deneyeceğim çünkü bu ikimizin de hoşuna gidiyor." Elini kaldırarak safir yüzüğünü gösterdi. "Benden kurtulmak için çok geç."
"Haklısın ve aynısı senin için geçerli. Sana bağlandım ve senden uzak kalamıyorum."
Dymentsia en yakın arkadaşına baktı. "Dediğini duydun. Zerath Oniks Saray'daysa ve ortada yoksa-"
"Dymen." dedi Rhadenis onun sözünü keserek. Geldiğinden beri ikisinde de değişiklik olmamıştı. Bunun anlamını biliyordu. "Bunun son olmayacağının farkındayım. Ona," Zerath'ı işaret etti, "alışmaya çalışıyorum."
"Gece Diyarı hakkında konuşacaktık." dedi Dymentsia onların daha fazla devam etmelerine izin vermeyerek. "Ve şehir savunmaları hakkında. Mantığım hala yerinde."
Çoğunlukla yerindeydi aslında. Mantığıyla düşünen ikiziydi. Onun duygularıyla düşündüğünün herkes farkındaydı.
"İstediklerini yaptım." dedi Rhadenis şehir savunmalarını kast ederek. "Kale şehirlerin surları onarıldı. Kara Kale her ihtimale karşı kuşatmaya hazırlandı. Sınırdaki şehirlerde savaşmayan insanlar için merkez bölgelerde yer ayrıldı. Diyeceğini biliyorum, bunu yaparken düzen değişmedi."
"Ordunun durumu?"
"Xanthos ve Artemisia orduyla ilgileniyor. Dediğin gibi Araxes'in yetkileri yükseltildi. Darranio, Lierra ve Pulcheria büyücülerin başındalar. Casusların hepsi Gölge Diyar'dan çağrıldı. Gece Diyarı'ndaki insanlarımız ülkemize döndüler. Cüce Dağları bir başka ihtimale karşı savunuluyor. Teyzen ve kardeşlerin müttefiğimiz. Tek sorun Faelenis. O da kendi ülkesinde kardeşlerinin çıkardığı isyanla uğraşıyor."
"Teşekkür ederim, Rhadenis." dedi Dymentsia gülümseyerek. "Sana iyi bir haberim var. Aeralel haber gönderdi. Aryandria, Euros'un yanında ve güvende."
Rhadenis başıyla onayladı. "Gece Diyarı'nda neler olacak?" diye sordu Zerath'a. "Yardım edebileceğimiz bir şey var mı?"
"Yok." Zerath planlarını anlatmaya başladı. "Önceliğim Yıldız Dağları'nın çevresini ele geçirmek olacak. Eğer başarabilirsem Mavi Liman, Geceyarısı Güneşi ve Gölge Diyar'a ait olan Sabah Yıldızı bölgelerinin yöneticileriyle anlaşacağım. Belki Geceyarısı Yıldızı'na ulaşırım. Gölge sirenlerin liderinden hoşlanmıyorum ama annemin dostuydu. Onunla konuşacağım. Yıldız Işığı'nın yaratıkları konusunda bana yardımcı olacaktır. Dağların kuzeyindeki Şafak Yıldızı önceliğim. Hem savaşın olacağı yer." Dymentsia'nın dikkati onun sözlerindeydi. Zerath'ın onun koltuğun üzerinde duran elini tutmasına ve dudaklarına götürüp öpmesine bu yüzden şaşırdı. "Hem de Yüce Kraliçe'nin kuzeyli adına sahip şehir. Savaşı kazanırsak -ki kazanacağız- o şehri yeniden inşa etmek istiyorum."
Dymentsia birkaç dakika ona öylece bakakaldı.
"Karanlık sirenlerin sınırını oluşturabiliriz." dedi Rhadenis, Dymentsia'nın bir şey demediğini fark edince.
"Dymentsia?" dedi Zerath onun fikrini duymayı beklerken.
Dymentsia ne diyeceği konusunda o kadar kararsızdı ki bunu nasıl ifade edeceğini bilemiyordu. "Bu şu ana dek duyduğum en tehlikeli fikir." dedi kalp atışları hızlanırken, damarlarında dolaşan heyecanı hissederken. "İki ülkeyi de parçalamayı istiyorsun."
"Dediğim şehirlerin hepsine gittim." diye açıkladı Zerath. "Hepsi anneme ve babama bağlı yerlerdi. Şimdiki hükümdarları istemiyorlar. Beni destekliyorlar. Yıllardır beni desteklediler ve bunun için hazırlandılar. Buna Yıldız Işığı dahil, eğer orada başarılı olursam Zinaida'nın ordusunun önemli bir kısmını yönetebilir ve savaşa katılmalarını engelleyebilirim."
"Pekala... bana bunları birkaç haftada nasıl yapacağını anlatabilir misin?"
"Bunu yıllardır yapıyorum. En kötü ihtimalle Yıldız Dağları'nın eteklerine hükmederim, sonra da Lyktos'u adil olmayan bir şekilde yok edip başa geçerim." dedi Zerath.
"Ordu?" diye sordu Rhadenis.
Zerath omuz silkti. "Lazuli Sarayı'nın muhafızları tek sorunum, tamamıyla Lyktos'u korumaya odaklanmış olacaklar. Gece Diyarı'nda ordu tek bir yerde değil ve Auris'in ölümünden dakikalar önce Safir'de Şafak Yıldızı'nda yapılacak savaş için ordulara haber gönderiyordum. Lyktos'u dinlemeyeceklerdir. Varisin o olması savaş sırasında kimsenin umurunda olmayacaktır."
"İyi bir plan." dedi Rhadenis.
"Neredeyse mükemmel." diyerek onu onayladı Dymentsia. "Unuttuğun var."
Zerath merakla sordu. "Neyi unuttum?"
"Beni." dedi Dymentsia onunla göz göze gelerek. "Rhadenis'i. Bizi. Kara Ülke'yi, Karanlık Diyar'ı unuttun. Bize bir şey bırakmadın. Tek isteğim Şafak Yıldızı'nda savaşmak değil."
"Ne istiyorsun, Kara Kraliçe?"
"Gölge Diyar'ı istiyorum." dedi Dymentsia. "Şafak Yıldızı'nda savaşırsak istediğimizi alamayacağımızı fark ettim."
Gölge Diyar'ın Varisi Zerath'tı ama ona karşı çıkmadı.
"Eğer Zinaida savaşa gelmezse ve güvenli şehri Yakut'ta kalırsa şehri kuşatırız, Zerath. Birlikte. Yakut'u fetheden ilk hükümdarlar oluruz." dedi Dymentsia aklından geçeni ve istediğini söyleyerek. "Varis sensin, eğer savaş kuşatmaya kadar uzarsa yardımına ihtiyacımız olacak."
"Sen istediğin sürece yanındayım."
Sessizlik uzadı. Herkesin aklında aynı soru vardı. Rhadenis bunu yüksek sesle söyleyen oldu. "Gölge Diyar'a kim hükmedecek?"
Zerath ve Rhadenis bunun yanıtını duymak için Dymentsia'ya bakıyorlardı. Dymentsia çok belirgin bir şeymiş gibi konuştu. "Zerath ve ben."
Her kelimesinde tek başına hükmetmek istediğini belli eden bir kraliçeden duyulması beklenmedik sözlerdi.
Kara Ejderha'nın Temsilcisi onu yıllardır tanıyordu. Onu en iyi tanıyan kişiydi, işte bu yüzden bu dediklerine en çok şaşıran da o oldu. "Nasıl?" diyebildi sadece.
"Bu savaş üç kuzey hükümdarı arasında yapılacak ama sadece bir kazanan olmayabilir. Gölge Diyar ikimize de yeter, Zinaida'nın etkisini bir kişi yıkamaz."
Kara Kraliçe bencildi ama ondan önce dürüsttü.
"Tabii Gölge Diyar'da hakkı olan kişi Zerath. Onun fikri daha önemli." Dymentsia bu sözlerinde ciddiydi.
Rhadenis yanıt için bu kez Zerath'a baktı. Bakışlarında tehdit yoktu, olmasına gerek yoktu. Yanlış bir cümle söylerse ne yapacağını çoktan düşünmüştü.
Dymentsia için önemli olan dürüstlüktü. Zerath gerçekten inandığını söylemek zorundaydı yoksa onu kaybederdi.
"Tek başıma Gölge Diyar'ı ele geçiremem. Bu nedenle Gölge Diyar'ı yalnız yönetemem."
"Aslında yönetebilirsin." dedi Dymentsia onun üstüne giderek. Ne yapacağını merak ediyordu. "Zinaida'nın yandaşları seni uğraştırır ama bunu yaparsın."
"Muhtemelen." dedi Zerath ona katılarak. "Bunu yapabilirdim. Eğer seni sevgilim, seni ve ülkeni müttefiğim olarak seçmeseydim. Bunu kabullenmeseydim."
Kabullenmek, bedelin başlangıcıydı. Gölge Diyar karşılaştıkları ilk sorun olmayacaktı. Dymentsia'nın aklından bunlar geçerken Rhadenis haftalardır konuşmadıkları bir olayı hatırladı.
"Dymentsia..." dedi onun endişelenmemesini sağlamaya çalışarak. "En son görün aklıma geldi. Üç sembol, eski bir şehir ve karanlık taç gördüğünü söylemiştin. Semboller üç ülkeyi temsil ediyor, şehir ise şüphesiz Şafak Yıldızı. Peki ya karanlık taç? Onun üzerinde hiç durmadın. Tacın bu savaşın sonunda ortaya çıkacağını sanmıyorum. Neden üzerinde durmadın?"
"Çünkü görünün o kısmını daha önce gördüm." dedi Dymentsia yutkunarak. "Senden gizledim, herkesten gizledim. Sadece Lydiana biliyor. Tahta çıkışımın birkaç yıl sonrasıydı. Gece Dağları'ndaydım ve Zerath'ın orada olduğunu şimdi fark ediyorum. Parlak mavi gökyüzünde yıldızlar kuzey ışıklarını andırıyorlardı." Zerath onu dinlerken kendi görüsünü hatırladı. "Kuzey ışıklarına eskiden ruhlar denirdi... Yıldızların Ruhu bize yol gösteriyordu."
"Sonra?"
"Ellerimde karanlıktan bir taç oluşturdum." dedi Dymentsia endişeyle. Görünün devamının anlamından korkuyordu.
"Yıllar boyu benden hiçbir şey gizlemedin, Dymen." dedi Rhadenis biraz öne eğilerek. "Yine gizlemeyeceksin, değil mi?"
Dymentsia başını evet anlamında salladı. Yanında oturan Zerath'a baktı ve çivit gözlerinin o görüdeki gökyüzüyle aynı olduğunu gördü. Kılıç... ona aitti.
Kuzeydeki görüler ya düşmanı ya dostu gösterirlerdi. Bazen de her ikisini.
"Arkamda bir kılıç sesi duydum." dedi Dymentsia fısıltıyla.
Rhadenis 'in koyu renkli gözleri Dymentsia'ya olan bakışlarında hiçbir değişiklik olmayan Zerath'ı buldu. "Kılıç sana aitti, değil mi?"
"Karanlığın Şafağı." dedi Dymentsia güçlü ve karanlık sesiyle. "Onun sesiydi. Bana ne gördüğünü söyle, Zerath. Senin için tüm bedelleri kabullendim. Bunu da kabullenirim. Ne olursa olsun, umurumda değil."
"Ama benim umurumda, Dymen." dedi Rhadenis öfkeli sesiyle. Öfkesini ikisine de yöneltmedi.
"Kılıç, Karanlığın Şafağı'ydı evet." dedi Zerath elini ona doğru uzatarak. "Ama sana karşı değildi, Kara Kraliçe." Dymentsia'nın önüne düşen saçlarına dokundu ve saçlarını sırtına doğru iterken acele etmedi. "Arkandaydım. Kanatlarım açıktı. Arkamda biri olduğunu bilmiyordum ama karanlığını hissedebiliyordum." Dymentsia görüde gölgeleri ve geceyi hissettiğini Zerath'ın bu kelimeleri söylediğinde hatırladı. "Sırt sırtaydık ve önümdeki dağlarda yükselen gölgeler vardı, düşmanlarım. Kılıcı onlar için kınından çektim."
Rhadenis konuşmak için ağzını açtı ama Dymentsia ondan önce davrandı. "Lydiana bana zamanı gelince ne olduğunu anlayacağımı söyledi. Lydiana'yı tanıyorsun, değil mi?"
"Annemin arkadaşlarından biriydi. Bu görüden kimseye bahsetmedim ve ne anlama geldiğini şimdi fark ediyorum. Annem, Kraliçe Zerelia, bana tahta geçmem için karanlığa ihtiyacım olacağını söyledi. O vakte kadar sabırlı olmamı söyledi. Bana neden şimdiye dek tahta geçmediğimi sormuştun. Nedeni sendin, nedeni sensin. Bilmeden seni bekledim. Tacın birçok anlamı olabilir, görülerdeki sembollerin çoğu gibi. Bunlardan biri benim hükmüm. Bunu kanıtlayan sözleri az önce söyledin, Gölge Diyar'a beraber hükmedeceğiz. Gölge Diyar'ın tahtı için seninle birlikte savaşacağım."
Dymentsia ona gülümsedi. Rhadenis'e aldırmadan Zerath'ı öptü.
Ona inanıyordu, ona güveniyordu ve değer veriyordu.
Aynı şeyler Rhadenis için geçerli değildi. Dymentsia'nın dürüstlüğünden emindi ama ya Zerath? Onu Dymentsia kadar iyi tanımıyordu ve onun kadar güvenmiyordu. Bu savaştan sonra Zerath'ın ne yapacağını öğrenmek için harekete geçecekti. Hem en yakın dostu, hem de ülkesi için.
Dymentsia'nın da bunu öğrenmeye çalışacağından emindi. Gerçi nedeni farklı olacaktı ama Rhadenis'in aksine Zerath'ın neden olacağı belirsiz geleceği kabullenmişti. Karanlığı hissetmenin bedelinin farkındaydı ve ödemeye hazırdı.
~Rhadenis şüphelerinde haklı mı? Siz Zerath'a Dymen kadar güveniyor musunuz?
~Kara Kraliçe'yi ve karanlığı destekleyenler kimler?
Lütfen bölüm hakkındaki yorumlarınızı ve gelecek bölümlerle ilgili tahminlerinizi benimle ve diğer okurlarla paylaşmayı unutmayın *-*
Bölüm için çok uğraştım. Geç gelmesinin ve sizi bekletmemin nedeni bu. Sanırım değdi. Buna rağmen aklımdaki birkaç sahneyi buraya sığdıramadım, sonraki bölümlere artık :D
05.04.2018, 20.03
31.137, 4050, 7
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top