34 ♛ SAFKAN VE MELEZ

34. Bölüm

SAFKAN VE MELEZ

Diyar, Kharin'in Umudu

Koruyucu Rivera'nın davranışları tuhaftı. Artık ülkesine, nehirlerine, dönmüştü ama gülümsemesi bile hüzünle doluydu. Hyrelia'nın resmi olarak nehir varisi ilan edildiği törenin ardından nehir insanları Ak Kraliçe'ye bağlılıklarını bildirmişti. Sonra, Hyrelia hala Faelenis'e güvenmediği için nehirlerden uzaklaşmıştı.

Faelenis, nehirleri kaybetmişti ve bunun için savaşacağı belliydi. Xaren ile, Kharin'in Umudu'nun liderleri tarafından ağırlanan Hyrelia, çok geçmeden kardeşinden bir haber almıştı.

Mavi, gri ve beyazın hakim olduğu elf şehrini yöneten Mavi Konsey'in üç lideri vardı. Şehri kuran ak elfin soyundan gelen Helys Kharis, aslen Diyar'ın batısındaki ada devletlerinden olan Kharis'in eşi Anyra ve Helys'in kardeşi Kardia. Kharin'in Umudu'nun Yüksek Lideri Helys Kharis'ti. Safkan bir ak elf olan Helys'in eşi Anyra, adalarda yaşadığı için sahip olduğu ticaret bilgisiyle şehri yükseltmişti. Onların çocukları Laria ve Limyros'un şehrin yönetimine geçeceği söyleniyordu. Ancak Kharin'in Umudu'nun liderliği ailenin en büyük çocuğuna geçiyordu. Ve bu, Kardia'nın kızı Khalrane'di. Elf muhafız Khalrane, Kraliçe Nmerysa'nın en yakın arkadaşıydı ve yaptığı fedakarlıklarla Sedef Saray'ın daha kötü bir hale düşmesine engel olmuştu.

Khalrane, bir zamanlar şehirden ayrıldığı için Helys onun şehre dönmesini engellemişti. Kardeşiyle aralarında büyük bir tartışma yaşanmıştı ancak Helys bir muhafızın tüm haklarından vazgeçtiği üzerinde durmuştu. Khalrane, babasına zaten lider olmak istemediğini söyleyip Helys'in yasağını kabul edince Kardia sessizliğini korumaya başlamıştı.

Fakat Kharin halkı yaptığı fedakarlıklardan ve artık bir temsilci olmasından ötürü Khalrane'i liderleri olarak istiyordu.

Hyrelia, bu karışıklığın farkındaydı. O gün, Khalrane'in şehre dönmesiyle ortaya çıkacak kargaşanın da farkındaydı. Bu yüzden, ablasından gelen haberi Khalrane döndüğünde söylemeye karar vermişti.

Beyaz evin kapısı açıldığında ve gelişi Hyrelia dahil evdeki herkesi endişelendirdiğinde Khalrane mutluydu. Şehir halkı, varislerinin yaptıklarından mutluydu. İlk birkaç dakika sakin geçeceğe benziyordu.

Ak Ejderha'nın Temsilcisi, yıllardır ilk kez, muhafız giysileri haricinde bir elbise giymişti. Beyaz ve mavi elbisesinin etekleri yolculuğu yüzünden kirlenmişti. Elbisesine uyum sağlamayacak çizmeleri ve kılıcı vardı. Khalrane, bunu önemsemiyor gibiydi. Sarı saçlarını örerek başının üzerinde topuz yapmıştı, alnında kalsedon taşı bulunan gümüşten bir elf tacı vardı. Gök rengi gözleri Kardia'yı gördüğü anda parıldadı. Beyaz atından indiği an ona doğru koştu ve ona sarıldı.

Kharin'in soyundan gelen ailenin yanında bekleyen Hyrelia, Khalrane'i gördüğünde şaşırmıştı, kadın neredeyse bir elf kraliçesi gibiydi. Khalrane, ardından Helys ve ailesinin yanına geldi. Şehrine yıllar sonra döndüğünden oluşan gülümsemesi bir an için solar gibi oldu ancak daha sonra farklı bir hale büründü. Helys başını öne eğerek ona selam verdi. "Temsilci."

Khalrane onun selamını tekrarladı. "Lider." Ardından Anyra'ya ve kuzenlerine döndü. Henüz on üç yaşında olan Limyros onu gördüğünde sevindi ve ona sarıldı. Khalrane, daha önce onlarla birkaç kez sarayda karşılaşmıştı.

"İçeri geçelim, Khalrane." dedi Lider Anyra. "Uzun yoldan geldin, yorulmuşsundur. Eski odan hazır."

Khalrane bakışlarını ondan Kardia'ya çevirdi. "Burada kalmayacağım." Ardından Helys'e baktı. "Şehrimi özledim ve gezmek istiyorum."

"Gidebilirsin o halde." dedi Helys onunla aynı renkteki gözlerini kısarak. Saçları, tıpkı Kharin'in soyundan gelen herkes gibi açık sarı renkli ve güzeldi, omuzlarına geliyordu. Boyu Khalrane'den uzundu. Kendinden beş yaş küçük Kardia'ya ise ikizi kadar benziyordu.

Temsilci Khalrane'in ses tonunda yıllardır sakladığı kin vardı. "Sizden izin istemedim, amca." dedi Khalrane. Bir zamanlar, Helys onun tanıdığı en kötü kişiydi. Artık Salirhenia'nın yanında bir hiçten farksızdı. "Ak Ülke'nin Kraliçesi Nmerysa, halkın isteğini gözden geçirdi ve beni, sizin yanınızda lider ilan etti. Konseye her zaman katılamayacağım. Ancak en az birkaç ayda bir buraya geleceğim." Konuşmasına devam ederken sesi kısıldı. "Ak Ejderha'nın, Ak Kraliçe'nin ve soyumun bana verdiği güçle artık bir yüksek elfim ve dolayısıyla şehrin yüksek lideriyim, artık eşitiz." Ona doğru bir adım attı. "Ayrıca sizden çok daha kötüleriyle karşılaştım."

Helys Kharis konuşmak üzere ağzını açmışken Hyrelia bir adım öne çıktı. "Ben de gelebilir miyim? Kharin'in Umudu'nu gezmek istiyordum zaten."

"Şimdi gidelim o halde, Nehir Varisi." dedi Khalrane. Babasına baktı. "Yarın görüşürüz."

Khalrane, şehri yürüyerek gezmeyi teklif etti. Güneşin batmasına birkaç saat vardı ve ev, şehrin merkezindeydi. "Hakkında çok şey duydum, Hyrelia." dedi evden çıktıklarında.

"Ben de öyle, Temsilci." dedi Hyrelia.

"Sendaras ve Aiolis'e olanlar için üzgünüm." dedi Khalrane, bir an için Aiolis'i en son gördüğü haliyle hatırlayarak. "Aiolis... çok acı çekti."

Hyrelia yutkundu. "Onu zindandan senin çıkarttığını duydum. Nereye gittiğini biliyor olmalısın."

"Onu Gümüş Göl'e bırakıp gidebileceği kadar uzağa gitmesini söyledim. Nerede olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Tek dileğim güvende olması." dedi Khalrane beyaz yapıların yanından geçerek. Bu şehrin mimarisini özlemişti. Nmerysa, her ne kadar Kalsedon'da benzer bir mimari kullansa da Kharin'in Umudu'nun zerafeti ayrıydı. Bir süre konuşmadan ilerlediler. Yanlarından geçen insanların bazıları onlarla konuştu. Şehrin meydanlarından birine geldiler. Khalrane, meydanın ortasında yer alan Kharin'in heykeline baktı. Renkleri solmuştu ancak hala detayları belliydi.

"Sizin aileyi görene dek Kharin'in soyunun tamamen safkan kaldığına inanamamıştım." dedi Hyrelia. "Hepiniz birbirinize benziyorsunuz. En çok da ona benziyorsunuz." dedi heykeli işaret ederek.

"Safkanlık şu an umurumda değil, inan bana." dedi Khalrane heykeli incelerken. Bir buz devine aşık olduğunu herkes biliyordu.

Kharin, Ejderhalar Çağı'nda yaşamış bir ak elfti. Yaptığı bilim ve sanat faaliyetleriyle ejderhaların ve hükümdarların sevgisini kazanmıştı. Bu şehri inşa ettiği bilinirdi ancak ismini o vermemişti. Şehrin eski adı olan Nyveron, yıllar sonra değişmişti. Kharin'in uzun boylu ve güzel bir adam olduğu heykelinden anlaşılabilirdi. Açık sarı saçları uzundu. Mavi gözleri heykelde belliydi.

Khalrane, heykelin yakınlarındaki taş banka oturdu. Hyrelia onun yanına geldi. Khalrane merakla çevresini incelerken Hyrelia onun dikkatini çekti. "Faelenis, nehirlere savaş ilan ettiğini belirten bir haber gönderdi."

Khalrane, kendinden emin bir sesle konuştu. "Ne gerekirse yapacağız, Hyrelia."

"Faelenis şimdiye dek istediği her şeyi aldı, Khalrane." dedi Hyrelia. "Kendine yardım eden Roanas ve Leiseris'i bile sürgüne gönderdi. Eğer... savaşı kazanırsa bana ne yapacağını biliyor musun? Rivera'nın beni varis ilan etmesiyle yerimi öğrendi. Burada olduğumu bildiğini gösterir gibi, buraya haber gönderdi. Sonum iyi görünmüyor."

Khalrane, onun safir rengi gözlerine baktı. "Hiçbirinize zarar vermesine izin vermeyeceğiz, vermeyeceğim."

"Kharin'in liderleri denizde bir isyan oluşacağını söylüyorlar. Eğer bunu Roanas ve Leiseris başlatırsa Faelenis onlara acımayacak."

"Biz de isyanı destekleriz o halde." dedi Temsilci Khalrane güven vermeye çalışarak. "Gerekirse onları başa geçiririz. Gerçi bence asıl hükümdar Aiolis olmalı. Ejder gücüne sahip."

Hyrelia ona katılıyordu aslında. "Aiolis, kardeşlerimin arasında en sevdiğim. Henüz çok küçük, Faelenis'i yenmesine imkan yok."

"Bu yüzden gitmesini söyledim zaten."

Hyrelia'nın aklında konuşacak onlarca konu vardı. Fakat onlara doğru koşan kar muhafızı ayağa kalkmasını sağladı. "Xaren?"

"Bir haber geldi." dedi Xaren. Hyrelia'nın muhafızı, beyaz saçlı bir buz savaşçısı. "Nehirlerden."

"Yoksa Faelenis mi?" dedi Hyrelia endişeyle. Khalrane de yanlarına gelmişti.

"Daha kötüsü, Hyrelia." dedi Xaren korkuyla karışık hüzünle. "Nehir Koruyucusu Rivera ölmüş. Henüz bir gün oldu, seni çağırıyorlar. Yeni koruyucu olarak seni ilan ettiler."

Hyrelia eliyle ağzını kapattı.

"Faelenis bu savaşı hızlandırır." diye söze karıştı Khalrane. "Bir plana ihtiyacımız var."

"Rivera..." dedi Hyrelia gözlerinden akan yaşları durdurmaya çalışırken. "Beni bu kadar çabuk varisi seçme nedeni buymuş demek. Nasıl ölmüş, Xaren? Şu an neler oluyor?"

Xaren ona doğru birkaç adım attı. "İki üç gün içinde bu haber Faelenis'e ulaşacaktır, Hyrelia. Konuşmamız gereken mesele bu. Mektupta başka bir şey yazmıyor. Sadece öldüğü ve yeni koruyucunun sen olduğu yazıyor. Ne kadar çabuk gidersen, o kadar çok şey öğrenirsin ve halkını korursun. Gitmelisin." Ona sarıldı. Hyrelia başını omzuna yasladı. "Yeni Nehir Koruyucusu sensin." dedi Xaren kısık sesle ve tane tane.

Ve Temsilci Khalrane, Kraliçelerin Savaşı'nın sadece kara hükümdarları arasında yaşanmayacağını anladı.

Neden her gün bölüm atmaya başladığımı bilmiyorum. Bu bölüm hakkında aklımda hiçbir şey yoktu mesela, neredeyse tamamıyla doğaçlama ilerledi.

Sınavlar ve yorumlarınız bana ilham veriyor cidden

Şu an fark ettim, çok yakında Ejderha'nın Öfkesi'nin yayımlanmasının 2. yılını kutlayacağız!

02.11, 2017, 18.02

14.061, 1.975, 2.9

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top