13 ♛ LACİVERT VE LAZULİ I
Merhaba, neredesiniz?
Yoksa batırdım mı? Cidden çoğunuzun ortadan kaybolacağı ya da önceden yorum yapan onlarca kişinin artık burada olmamasını sağlayacak ne yaptım? :(
13. Bölüm
LACİVERT VE LAZULİ I
Gece Diyarı, Safir
Lazuli Sarayı'nın duvarları adeta geceyle kaplıydı. Ay ışığında yıldızları andıran parıltılar da mavi duvarları süslüyordu. Etrafı aydınlatan meşalelerin ve sarayda yanan ateşlerin rengi genelde mavi veya siyah olurdu. Gümüş rengi, altın rengi, kırmızı ve yeşil ise bu renklerden sonra saraya hakim olan renklerdi.
Lazuli Sarayı'nda etkisi her daim hissedilen şeylerden biri ise gölgelerdi. Ve Kara Kraliçe'nin gelişiyle daha önce var olan karanlık da daha dikkat çeker hale gelmişti.
Uzun süren yolculuğun ardından bir gün dinlenmeyi ve dostlarıyla tartışmayı tercih etmişti. Rhadenis, Dareina, Darranio, Darranio'nun üç çırağı, liderler ve yüksek muhafızlardan bazıları sarayda ona yakın dairelerde kalıyorlardı. Kara Kraliçe'nin yardımcısı Karissa ve muhafızı Aias da onlarla aynı kattaydı. Rhadenis'in yeğeni Auramos ve Rhdenya ise tıpkı Kara Ülke'den gelen birçok kişi gibi hanlarda kalmayı tercih etmişlerdi. Diğer grup ise Safir Nehri'nin kıyısındaki şehirlerde kalıyordu. Onlarla beraber başkentten yola çıkan birçok grup vardı. Kara Kale'de, Gece'nin Yükselişi'nde, Rhodios'un Yıldızı'nda, sınırdaki tünellerde bekleyenler, bunlardan bazılarıydı.
Anlaşmaları ve yakında çıkacak gibi görünen savaşı tartışmak için konseylere Dymentsia da katılacaktı. Rhadenis'e de istediklerine katılabileceğini söylemişlerdi. Yüksek muhafızlardan bazıları Prenses Lilaia ile ordu hakkında konuşacaklardı. Kahin Darranio ise çıraklarıyla birlikte büyücülerden bazılarıyla buluşacaklardı. Auramos ve Rhdenya da büyük ihtimalle onlara katılacaklardı. Dymentsia, Rhdenya ile konuşmalıydı. İki kardeşinin yanında muhafız olarak görev yapan genç kadın bilgili olmalıydı. Belki Lilaia ile birlikte onunla konuşabilirlerdi.
Gün battıktan saatler sonra yenilen akşam yemeklerine o da katılmıştı. Sabah saatlerinde yapılan konsey toplantılarına ise o gün ilk kez katılacaktı. Güneş, burada yüzünü çok daha az gösteriyordu ve havanın aydınlık olduğu vakitler neredeyse sadece öğle saatleriyle sınırlıydı. Bu yüzden konsey toplantıları yaklaşık olarak güneşin doğmasından biraz sonra bitecekti.
Kendi dairesinde yer alan geniş masada bir gün önceki gibi Rhadenis, Aias ve Karissa ile kahvaltı ediyorlardı.
Dymentsia üzüm suyundan birkaç yudum aldı. "Konsey toplantısına sen de katılacaksın, değil mi?" diye sordu Rhadenis'e.
"Hayır." Rhadenis, Dymentsia'nın gözlerini üzerinde hissedince açıklama ihtiyacı hissetti. "Auramos'un yanına gideceğim."
"Belki de Darranio'yu çağırmalıyım?"
"Onun yönetimsel sorunları sevmediğini biliyorsun, Dymen." dedi Rhadenis. "Dareina da sevmiyor."
"Onları tanımıyorum." dedi Kara Kraliçe daha çok kendi kendine konuşurcasına. "Ne onları, ne de geleneklerini. Konsey toplantılarında ne yaptıklarını bile bilmiyorum."
Rhadenis onun endişesini anlamıştı. "Bunu umursayacaklarını sanmıyorum."
Kadehte kalan üzüm suyunu da bitirince Dymentsia ayağa kalktı. "İlk toplantıya geç kalmayayım o halde."
Aias güldü. Bir kara savaşçıydı ve yıllardır Dymentsia'nın muhafızıydı. "Geç kalmayı seversin sen."
Bir kara elf olan Karissa da ona katıldı. "Buna alışmalılar."
Dymentsia'nın yüzünde bir gülümseme belirdi. "O halde akşama doğru görüşürüz, dostlarım." dedi yürümeye başlayarak. Dairesinden ve ardından binadan çıkan Dymentsia, merdivenlerden inerken gökyüzüne baktı. Havanın soğuk olmasını umursamayarak üzerine bir pelerin almamıştı bu kez. Safir şehrinde gece, gökyüzü gerçekten güzeldi. Çok daha parlak ve canlıydı.
Saray çalışanlarının ve muhafızların yanından geçti. Birkaç büyük yapıyı da geçince sarayın bulunduğu alanın en ortasında yer alan ve yönetim işlerinin yapıldığı birkaç katlı fakat geniş binalara geldi. Kral'ın taht odasının bulunduğu bina da bu alandaydı. Turkuaz Saray'da ve Oniks Saray'da bulunan yapılar çok daha azdı. Kara Kale, zaten bir dağın içine inşa edilmişti. Lazuli Sarayı ise şehrin ortasında, daha çok birbirine bağlı olan onlarca belki de yüzlerce yapıdan oluşuyordu. Koyu gri taşlardan yapılmış, konsey toplantılarının yapıldığı bina eskiydi ve eski olduğu her halinden belliydi. Gri taşların üzerinde altın ve safir taşlarının renginde süslemeler vardı. İki muhafız geniş ve yüksek kapıları açarken kendiyle birlikte merdivenlerde bekleyen iki lideri fark etti. Liderlerden biri içeri girerlerken Dymentsia'nın yanına geldi. Genç bir kadındı ve dareiseydi. Konsey toplantısının yapılacağı yere doğru ilerlerken konuşmaya başladı. "Karanlık Diyar'da dareiselere değer verildiğini duydum, Kara Kraliçe. Önceki Diyar Hükümdarlarının zamanlarının aksine."
"İsyana onlar katılmadılar." dedi Kara Kraliçe granit basamakları çıkarken.
Yine de kadın etkilenmiş gibiydi. "Lider Dareina isyancıların liderinin soyundan geliyor ama. Tıpkı diğer dareiseler gibi."
"Haklısın, Lider. İstersen Dareina ile konuşabilirsin. Benimle gelen bir dareise daha var. Çırak Lorenna. Onunla da-"
Kadın fısıltısıyla onun sözünü kesti. "Lorenna." Çevreleri boyalı mavi gözlerini kıstı. Siyah saçlarının ardında elf kulakları belli oluyordu. "Kehanette bahsi geçen dareise."
"Evet, o."
Konsey toplantısının yapıldığı odanın önüne geldiklerinde konuşmaları kesilmişti. Muhafızlardan biri onlardan çok önce odaya girmiş olmalıydı ki hemen odadan çıktı.
"Kral'a haber vermiş olmalı." dedi Dymentsia'nın yanındaki kadın. Ardından sanki onun aklındakileri duymuş gibi konuşmaya devam etti. "Kral, oğlu ve yeğeniyle birkaç saattir burada olmalı."
Dymentsia yerinden kımıldamadığını fark etti. Büyük ihtimal, yanındaki iki lider de onu bekliyordu. Bunu fark edince hızla konsey odasının ahşap kapısını açtı. Yuvarlak masada en karşıda oturan, Kral'ın yeğeniydi. Dymentsia onun konsey lideri olduğunu duymuştu. Sağ tarafta ise Kral Auris ve Prens Lyktos vardı. Kral ayaktaydı, pencereden dışarı bakıyordu ve oğlu da duvara yaslanmıştı.
"Kara Kraliçe." dedi Prens Rhyseion Lysandros. Kara Kraliçe'yi ilk fark eden muhtemelen o olmuştu.
"Prens Rhyseion." dedi Kraliçe, yuvarlak masanın üçünün olduğu tarafında bir sandalyeye oturarak. Masa tıpkı kendi konsey odasındaki gibi obsidiyendendi. Diğer gelen lider de sol taraftaki bir sandalyeye geçti. Odaya son giren, Dymentsia'nın az önce konuştuğu kadındı. Kapıyı kapatan da o olmuştu. Fakat birçok sandalye henüz boştu.
"Aklınızdan geçeni tahmin edebiliyorum, Kraliçe." dedi dareise, Diyar Dilinde konuşarak. Dymentsia'nın yanındaki sandalyeye oturdu. "Diğer üyeler haftanın üç veya dört günü geliyor."
"Diyar Dilini bilen tek kişi sen değilsin, Thalia." dedi Rhyseion mavi gözlerini Thalia'dan Dymentsia'ya çevirerek. "Ayrıca Kraliçe'nin bizim dilimizi bildiğinden de eminim."
Thalia dirseğini obsidiyen masanın üzerine koydu ve elini çenesine yasladı. "Seni yıllardır bir büyü düellosunda yenmemiştim, Andros, aklıma geldi de."
Prens Lyktos da masaya, kuzeninin yanına geçti. Dymentsia ile aralarında üç sandalye vardı. Kral ise hala pencerenin yanındaydı. Dymentsia, onları fark ettiğini bile sanmıyordu. Yine de masadaki kendi dahil beş kişi toplantıya başlamak için onu bekliyordu.
"Asla yenemezsin, bunu biliyorsun." Rhyseion'un yüzünde bir gülümseme oluşur gibi oldu.
"Belki..." dedi Thalia, mavi gözleri yanında oturan Dymentsia'yı buldu. "Belki de Kara Kraliçe seni yenebilir."
Lyktos ona uyaran bir bakış attı. "Thalia." Ardından elaya yakın açık kahverengi gözleri Dymentsia'ya döndü. "Onun adına üzgünüm."
"Sırf sen büyüde iyi değilsin diye, başkaları da olmayacak değil." Thalia'nın sesi alaycıydı. Ancak az sonra söyleyeceklerinde alaycılıktan eser yoktu. "Ayrıca onun, kardeşinin yeniden doğmasını sağladığını duydum."
"Daha çok Temsilci Rhadenis yaptı bunu." Dymentsia dakikalardır ilk kez konuşuyordu. "Ondan bunu yapmasını isteyen ve birkaç şeyde yardımcı olan bendim. Yeterince güçlü değilim."
"Kara Kraliçe hakkında duyduklarım arasında alçakgönüllü olduğu yoktu."
"Seni gören dış ülkeler hakkında tüm bilgileri senden alıyoruz sanacak, Thalia." dedi diğer lider ilk kez konuşarak. Bir savaşçıya benziyordu. "Yine de haksız sayılmazsın."
"Zümrüt Kraliçe. Peki ya hangisini daha iyi kullanabiliyorsun? Kılıç? Yay? Belki de mızrak. Rhaidestos, Lilaia..." Thalia yeniden Rhyseion'a baktı. "Veya Andros. Üçünden biriyle talim yaparsan beni de çağır. İzlemek isterim." Bu kez dikkatini Prens Lyktos'a verdi. "Ya da Lyktos."
Thalia'nın diğer tarafında oturan, Dymentsia'nın savaşçı olduğunu tahmin ettiği adam konuştu. "Bu arada, Kara Kraliçe. Ben Rhaidestos."
"Ordu komutanlarından biri." diye açıkladı Thalia.
Gece Diyarı'nın Kralı, Rhyseion'un diğer tarafına geçince hepsi konuşmayı kesti. Dymentsia, ikisinin de tam karşısında olduğunu fark etti. "Yakut'taki dostlarımız bize Gölge Kraliçe'nin savaşa kesinkes hazırlandığını haberini verdiler. Hatta tarih bile verdiler, bu ay içinde. Hazır karanlık aydayken, karanlık her türlü yükselmişken."
"Bu ay mı?" diye sordu Rhaidestos. "Bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştim."
Prens Lyktos, Dymentsia'ya baktı. "Sonraki adımı Karanlık Diyar'a saldırmak olacaktır. Müttefik olmak üzere olduğumuzdan da haberdar olmalı."
Thalia'nın sesi fazlasıyla endişeliydi. "Kral Diores'e yaptıklarından sonra savaş için bizimle görüşmeyeceğini bilmeliydik."
"Babamla görüşmüştü." dedi Rhyseion. Eski Kral'ın oğluydu. "Ve babam ona bağlanmayı reddetmişti."
"Onu ne kadar tanıyorsun ki, Andros?" Dymentsia, Lyktos'un dediklerini başta anlayamamıştı. "Sen doğduğunda o ölmüştü."
Prens Rhyseion'un yüzü ifadesiz bir hale büründü. Dymentsia, iki kuzenin arasının hiç de iyi olmadığını anladı. Konuşan ise Thalia oldu. "Lyktos. Kendi aramıza tartışmanın zamanı değil."
Kara Kraliçe de ona katılıyordu. "Yani siz, Gölge Kraliçe'nin savaş ilan etmediğini mi söylüyorsunuz?"
"Etmedi." diye onayladı onu Kral Auris. "Savaş hazırlıkları yaptığından bile yeni haberimiz oluyor. Diores'in kesin yanıtının üzerine geri çekilmişti. Ona savaş hazırlıklarını başlattıran şeyin ne olduğu hakkında bir fikrimiz yok."
"Yanıtı, Gök Kraliçe olabilir mi?" diye sordu Dymentsia sakin bir sesle. "Annemle anlaşmalarının süresi bu ay doluyor."
"Diyar için belki fakat bu Gece Diyarı'nı açıklamıyor." dedi Rhaidestos. "Diores, Kraliçe Zinaida ile bir anlaşma yapmamıştı."
"Yine de annenle görüşmüştüm, Kara Kraliçe." dedi Kral Auris. "Bir savaş olursa bize yardım edeceğini bildirmişti."
"Sizi hazırlıksız yakalamaya çalışıyorsa neden yaptığı savaş hazırlıklarını gizlemeden yapıyor?" diye sordu Dymentsia merakla. Parmakları obsidiyen masanın kenarındaydı. Gözleri ne tam olarak yeşil ne de tam olarak kırmızıydı.
Lyktos'un Rhyseion'a baktığını fark etti Dymentsia. Veliaht Prens'in bakışları uyarı doluydu. Nedenini de anladı. Rhyseion bu kez Dymentsia'ya yanıt verdi. "Yeterince güçlü olmadığımızı düşünüyor." Belki de ilk kez Dymentsia ile göz göze geldi. "Kıtadaki karanlığa ait tüm her şeye sahip olmak istiyor."
Rhaidestos onun konuşmasına devam etti. "Gece Diyarı'nın Gölge Diyar'a bağlanmasını istiyor."
Kara Kraliçe, kendi hakkında ne düşündüklerini bir an için merak etti. Aynı anda Gölge Kraliçe'yle fazlasıyla benzer noktasını da fark etti.
Belki de karanlığa hakim olmanın bazı bedelleri vardı.
"Savaşın sonucu umurumda değil. Bağımsızlığımız için gereken her şeyi yapacağım." Kral Auris'in söyledikleri bunlardı.
Gece Diyarı'nın kimseye bağlanmasına izin vermeyeceğim. Belki de Dymentsia'nın duyamadıkları da bunlardı.
"Kara Kraliçe'nin gelmesinin onun savaşını ertelettireceğini düşünmüştüm fakat Gölge Kraliçe kendine fazlasıyla güveniyor." dedi Thalia hızla. "İstediğini almak için her şeyi yapacak."
Kara Kraliçe'nin gözleri parlak bir kırmızıya parıldadı. Etrafındaki herkesin dikkatinin ona yönelmesini sağlayan sadece bu değildi. Değişen yüz ifadesi, değişen ses tonuydu. "Ve buna Karanlık Diyar da dahil."
Hepsinin bakışları bunu onaylıyordu.
"Daha fazlasını isteyecektir." dedi Kara Kraliçe. Ayağa kalktı. Konsey odasının iki duvarında da pencereler vardı. Sol taraftakine yöneldi. Göz renginin değişmesini sağlamaya çalışsa da başarılı olamadı. Kalbinin atışı hızlanmıştı. Hırs, belki de öfke. Ona hakim olan buydu. Gözlerini kapattı, sakinleşmeye çalışsa da başarılı olamadı. Aklındakiler bunlarla sınırlı değildi. "Ne kardeşlerim ne de Diyar'daki diğer değişen güçler... Zinaida sizin ve benim ülkeme hakim olursa onu durdurmaya yetmez."
Son zamanlarda Diyar'da o kadar şey olmuştu ki. Ciddi bir savaşa karşın neler olabileceği hakkında en ufak bir fikri bile yoktu Kara Kraliçe'nin. Değişen güç dengeleri, değişen hükümdarlar ve daha nicesi.
Ülkelerini toparlamaya çalışan iki kardeşi de bunlara dahildi.
Pencereden dışarıya dikkatini verememişti. Masanın çevresindeki insanlara yeniden döndüğünde ne gördüğünü bile unutmuştu.
"Onu durdurmalıyız." dedi kararlı bir ses tonuyla.
Uzun süren sessizliği bozan Kral Auris oldu. "Hepimiz hemfikiriz."
"O halde müttefikliğimizi belirten anlaşmayı ne zaman imzalayacağız?" diye sordu Dymentsia.
"Geceyarısı." diye yanıt verdi Rhyseion.
30.07.2017, 22.04
4418, 630, 837
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top