48 ♛ GECE HÜKÜMDARI*
*İleride bu bölümde düzenleme yapılabilir.
48. Bölüm
GECE HÜKÜMDARI
Gece Diyarı, Safir
"Rhona." dedi Büyücü Lierra.
Zerath, atından inmişti ve sarayın ikinci kapısından içeri girecekti. Onun sesini duymasıyla arkasını döndü. "Büyücü?"
Lierra hızlı adımlarla onun yanına geldi. Açık yeşil gözleri, onun koyu mavi gözlerini buldu. "Safir'e girmeden önce..." diye başladı söze, kelimelerini toparlayamamıştı. Endişeliydi. "Yolda durdun ve bir şeyler hissettin. Söyle, onunla mı ilgiliydi?"
"Neyden bahsediyorsun?" diye sordu Zerath, daha önce de yanıtını bildiği sorular sormuştu.
Lierra etrafına bakındı. Grupları çoktan saraya girmişlerdi. Zerath oyalanmış ve atıyla ilgilenmişti. Bu kez sesindeki korkuyu gizleyemedi. "Kraliçemle mi ilgiliydi?"
Zerath onu başıyla onayladı. Kelimeleri bulamamıştı. Lierra, o zamandan beri ondaki garipliği fark etmişti. Endişelenmesini sağlayan oydu.
"Ne kadar kötüydü?" dedi Lierra sakin bir sesle.
Zerath kısık sesle yanıt verdi. "Çok. Çok olmasaydı muhtemelen hissetmezdim." Bakışlarını uzaklaştırdı, sesi az sonra söyleyeceklerinden dolayı üzgündü. "Onunla güçlü bir bağımız yok hala."
Bir bağları vardı, gücü ise belirsizdi.
Lierra, eliyle ağzını kapatmıştı. "Darranio ile konuşacağım. Bir şeyler görmüştür. Yapabileceklerimiz olmalı."
"Yok, Lierra, olsa yapardım emin ol. Zinaida bunu uzun zamandır planlıyor olmalı." Çevrelerinde hiç kimsenin olmadığını anladığında güçlü bir büyücünün bile seslerini duymamasını sağlayan bir kalkan oluşturdu. "Gölge Diyar'da olanları, sınırsız kullanılan büyüleri fark ediyorum. Fakat bunu uzun süre fark edemedim. Zinaida ülkesini özellikle benden koruyordu. Fark ettiğimde çok geçti, Kara Kraliçe tüm gücünü kullanmıştı.
"Gücünde ne vardı?" diye sordu Lierra.
Zerath'ın sesi karmaşık duygulara sahip olsa da, yüzü ifadesizdi. "Ölümcül, tehlikeli ve canı acıyan karanlık."
Lierra'nın değişen yüz ifadesi, halkının Kara Kraliçe'yi sevdiğinin göstergesiydi, ayrıca Kraliçe ülkesini o anda bir arada tutan kişiydi. Zerath, onun halkını üzmek istemedi ama söylemek zorundaydı. "Acı çekiyordu. En sonunda gücünü bıraktı. Bu güç ancak ona ait olabilir. Onun gücünü tanıyorum."
Lierra bir süre konuşmadı, sonra sesi titredi. "Eğer ölseydi, söylerdin değil mi? Bir rhonasın, hissediyor olmalısın."
Zerath, Dymentsia'yı düşünmesiyle hızlanan kalp atışlarını hissediyordu. "Yaşıyor, sanırım. Yaşadığını düşünmek istiyorum." Onu son kez görüşü geldi aklına, gücünü hissetmişti. "O güçlü. Giderek güçlenecek. Sadece şu an acı çekiyor."
"O zaman neden buradasın, buradayız? Neden daha önce söylemedin?"
"Çünkü Zinaida'yı tanıyorum." dedi Zerath. "Böyle bir işe kalkıştıysa, onu öldürmeyi planladıysa önünde kimse duramaz. Yalnızca Kara Kraliçe durabilir. Gidersek ölürüz ve ona hiçbir yararımız dokunmaz."
Lierra, kızgındı. Yeşil gözleri aleve dönmüştü adeta. Başka bir şey söylemedi. Saraya girdi.
Zerath biraz daha bekledi. Haberler buraya ulaşmış olmalıydı. Lazuli Sarayı'na girdiğinde neler olduğunu öğrenecekti. Bunun için hazır olup olmadığından emin değildi.
Acıyı o anda da hissediyordu. O burada buna zor dayanırken Dymentsia'nın ne yaptığını merak ediyordu.
♛
Konsey odasında onu beklediklerini öğrenmişti. Etrafına dikkat etmedi. Dymentsia'ın maiyeti onu izliyordu. Onun Diyar'a döneceğini biliyor olmalıydılar, bunun dışında ortamdaki gerilim daha fazlasını bildiklerini hissettiriyordu.
Konsey odasına girdi.
Prenses Lilaia üzgündü. Zerath'ın en yakın olduğu akrabası oydu. Prens Lyktos ilginç bir şekilde gülümsüyordu. Ayrıca kahverengi bakışlarında gizlenenler vardı. Kral Auris ise hem endişeli hem de kararsızdı.
Zerath, masadaki yerine, Kral'ın tam karşısına geçti. Birkaç hafta önce konsey lideri oydu, yine aynı yerindeydi.
"Kara Kraliçe'ye olanları duydun mu?" dedi Lyktos. Zerath için o hükümdarlık vasıflarına sahip biri değildi, yine de karanlığın güce açlığına sahipti. Gücü istiyordu ve veliahtlığı almıştı. Tabii, veliahtlık Zerath'ın umurunda değildi o anda.
"Kara Ejderha'nın Temsilcisi nerede?" dedi Zerath onu umursamayarak.
"Gitti." dedi Lilaia. "Karanlık ordunun bir kısmını da yanına aldı. Sarayda diplomasiyi sağlayan liderler kaldı."
"Ak Kraliçe, kardeşine saldırmış. Bir çeşit ateşkes için onu çağırıyorlarmış sanırım. Gerçi bundan haberin olmalı." dedi Kral. "Zinaida ile görüşmenizin nasıl geçtiğini sormak isterdim. Olanlar, nasıl geçtiğini açıklıyor zaten."
"Dymentsia onu öfkelendirmiş olmalı. Sınıra yaklaştıklarında Komutan Rhesos'un başta olduğu büyük bir grup tarafından saldırıya uğramış." dedi Gece Prensi Lyktos. Keyifliydi. "Durumunu bilmiyoruz. Gölge Diyar'daki casuslarımız onun bedeninin temsilcisi tarafından taşındığını görmüşler. Birçok ceset de varmış. Yaralı yokmuş, muhtemelen mücadele sırasında tüm grubu ölmüş. Zinaida'nın kayıplarını bilmiyoruz."
Zerath'ın ifadesi, bakışları, davranışları değişmedi. Lyktos'u tanıyordu, konuşmaya devam edecekti.
"Üzüleceğini düşünmüştüm, Lysandros." dedi başını yana eğerek. "Ondan hoşlanıyordun ve müttefiğindi."
"Hepimizin müttefiğiydi, Lyktos." dedi Zerath. "Hepimiz üzülmeliyiz. Kara Kraliçe, Zinaida'nın buraya saldırmama nedeniydi. Şimdi ne yapacağız onu düşünmeliyiz. Yaşamasını istiyorum, bir süre ülkesinde kalacak olsa da savaşta bizi destekleyecektir."
Kral Auris, aslında pek konuşkan biri sayılmazdı. Genelde sakin bir hükümdar olarak görülürdü. Zerath, onun yanında geçirdiği yılların ardından onu da tanımıştı. Güç için ne yapması gerekiyorsa onu yapıyordu. Yine sözlerinde haklıydı. "Lysandros." dedi öncelikle. "Duygularını bir kenara at. Ve düşün." dedi, sanki çok kolaymış gibi. Zerath hala acıyı hissediyordu çünkü. "Zinaida, hükümdarı ölmek üzere olan bir ülkeye mi saldıracak, hükümdarının kardeşleri savaşın içindeyken ve Diyar parçalanmışken? Yoksa bize mi?"
"Bize." dedi Zerath. "Ya da size mi demeliyim? Sonuçta artık beni istemiyorsunuz."
"Andros..." dedi Lilaia. "Sen ailemizden birisin."
"Kendi adına konuş kardeşim." dedi Lyktos gözlerini kısarak. Artık mutlu değildi. "Lysandros, Dymentsia'nın desteğini aldı. Dymentsia yaşasaydı er geç babamı tahttan indirip kendi başa geçecekti."
"Lyktos." dedi Zerath. "Amcam beni yanında istedi, bu yüzden ona isyan etmiyorum. Aynı şeyi senin için söyleyemem. Tahta çıktığında sana isyan ederim. Aslında çıkmamanı umuyorum, çünkü kendin de söyledin, başa geçmek istiyorum."
"Bir gün tahta çıktığımda bu sözlerini sana hatırlatırım. İhanet suçuyla yargılanırsın ve idam edilirsin."
Lilaia bağırdı. "Susun artık! Babam yaşıyor ve kral o. Siz değilsiniz."
Auris öfkeliydi. Bu tahta çıktığında bile rakibi vardı. Rakibini yine destekleyen biri vardı: Zerelia. Zerath'ı uzun zamandır rakip olarak görmüyordu ama son zamanlardaki sözleri onu korkutuyordu.
Gücü ona verme nedeni buydu aslında. Zerath ondan ve oğlundan daha karanlık ve tehlikeliydi.
"Yeter." dedi Auris. "Tartışmamız gereken konu bu değil. Kraliçe Dymentsia şu an bir savaş olursa değil bizim ülkemizi, kendi ülkesini bile savunamayacak durumda. Zinaida'nın önceliği onun ülkesi olacak."
Zerath, ona meydan okudu. "O halde ona ve ülkesine yardım edeceğiz, amca. İttifak için yemin ettik."
"Daha yaşayıp yaşamadığını bilmediğimiz biri için vaktimizi harcamaya değmez. Bırakalım savaşsınlar ve biz de kendimizi savunalım." dedi Lyktos.
"Lilaia?" dedi Auris kızına bakarak. Kızı ülkelerin yönetimlerinde olanlarla oğlu ve yeğeninden az ilgiliydi, toplantılara bazen katılmazdı.
Lyktos ve Zerath, yıllardır birbirlerine zıt düşüyorlardı. Lilaia her zaman ortada olmuştu.
Prenses Lilaia, dudaklarını ısırdı. Kararsızdı. "Gölge Diyar'da olanları öğrenelim derim, baba. O vakte dek kesin karar vermeyelim. Kara Kraliçe'ye ne olduğunu bilmiyoruz. Zayıfladıysa artık bizi savunamaz demektir. İttifakımız birbirimizi savunmaya dayalı."
"Ya güçlendiyse?" dedi Zerath. "O zaman ne yapacağız? Bunu da düşünün."
Lilaia yine kararsızdı. "Yaşıyorsa güçlendi demektir. Zinaida'yı biliyoruz. Onu öldürmek istediyse öldürmüştür. Tıpkı amcama yaptığı gibi. Kraliçe Dymentsia yaşıyorsa yine endişelenmeliyiz. Bu kez Zinaida'yı yener, sonra bize saldırır. Zaten tüm kuzeyi istediğini biliyoruz. Hatta tüm dünyayı. İyi biri olabilir." Zerath'a baktı. "Onu tanıyorsun, gözleri kırmızı olduğunda gizleyemediği duyguların farkındasındır. Hükmetmek istiyor ve sınırı yok. Sesinde hırs var, bakışlarında tutku."
Doğruydu.
Hırs ve tutku, onu tanımlayan diğer kelimelerdi.
Ama istediği onun güçlenmesiydi. Belki bunu istememesi gerekiyordu. Dymentsia onun düşmanı olabilirdi.
Yaşaması için tek yok güçlenmesiydi. Zerath onun yaşadığını görmek istiyordu. Nasıl biriyle karşılaşacağı umurunda değildi. Sadece onu istiyordu.
"Zinaida istediğini yapar. Eğer yapamadıysa Kara Kraliçe ondan güçlüdür demektir."
"Bize saldıracak." dedi Lyktos. "Sen de ona katılacak mısın?"
"Lyktos!" dedi Lilaia. Onların tartışmalarından sıkılmıştı.
Lyktos bunu daha önce yüzlerce kez yapmıştı. "Gerçekten onun desteğini aldığında şu anki gibi sakin duracağını mı sanıyorsun, Lilaia? Kendi söyledi, onun güçleneceğini biliyor çünkü onun neye hakim olduğunu gördü."
"Sizi uyarmaya çalışıyorum." dedi Zerath. "Zinaida onun ülkesine saldırırsa ve biz ona destek verirsek Dymentsia bizi savunur."
"Nasıl bu kadar eminsin, Lysandros?" dedi Kral Auris merakla. Tam karşısında oturan yeğeniyle göz göze geldi. Gözleri maviye parıldıyordu. "Onu ne kadar tanıyorsun?"
"Sizden daha çok."
"Ya güçlü değil zayıfsa?" dedi Lilaia. "Ya ülkemizi kaybedersek?"
"Hepimiz burada fikirlerimizi belirtmek için varız. Benim fikrim bu yönde. Sizinkiler değil." dedi Zerath. Gülümsedi. Bakışlarında bir şeyler saklıydı, çevresindekileri korkutan bir şey.
Benim istediğim olacak, diyordu. Yoksa Lyktos'un dedikleri doğru çıkar.
"O güç düşkünü biri." dedi Lyktos itiraz ederek herkese. "Tabii hanginiz daha fazla gücü istiyor karar veremedim."
"Hepimiz hükümdarız." dedi Zerath. "Birbirimizi anlıyoruz. Güç için yapamayacağımız yok." Amcasına baktı. "Karar sana ait, Rhuan Evarel Leilal."
Kral Auris, orta yolu buldu. Lilaia bu konuda ona benziyordu. "Eğer Kraliçe Dymentsia yaşıyorsa ve güçlüyse müttefikliğimiz devam edecek. Bize destek verdiği sürece biz de onun ülkesini savunuruz."
-Sonra olacaklar için bir tahmininiz var mı?
-Zerath hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yorumlarınızı bekliyorum.
22.01.2017, 21.15
21.994, 2.972, 4.6
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top