35 ♛ MÜHÜR
Siz okudukça ve yorum yaptıkça daha çok yazıyorum. Fark etmişsinizdir.
Sizleri seviyorum <3
Lütfen siz de kurgularımı seviyorsanız bunu belli edin. Oy verip yorum yapmayı unutmayın.
35. Bölüm
MÜHÜR
Genç kraliçenin ince ve zor okunan el yazısıyla yazılı mektubu okuduktan sonra masasına bıraktı.
İşte bu, aradığı fırsattı.
"Rhesos'a ve Pherai'ye haber ver." dedi Zinaida, mektubu getiren Zona'ya bakarak. "Ayrıca en güvendiğin ulağı buraya getir."
"Aradion'a da haber vereyim mi?" diye sordu Zona.
Zinaida başını iki yana salladı. "Darranio'ya hala değer veriyor."
"Sen de veriyorsun." dedi Zona ela gözleri onun siyah gözlerindeki bakışları yakalayınca.
Gölge Kraliçe belini masaya yaslayarak mektubu yeniden eline aldı. Tekrar okuyacakken göz ucuyla Zona'ya baktı. "Ne duruyorsun?"
Zona koşar adımlarla odadan çıktı.
Gölge Kraliçe, mektubu inceledi. Dymentsia'nın el yazısı, Athyrania'nın yazısından çok eski bir akradaşının yazısını anımsattı. Zerelia'nın da tanıdığı birinin.
Yetenekli bir yazarın soyundan geldiği anlaşılıyordu. Sahip olduğu bütün özelliklerin Gök Kraliçe'ye ait olmadığını da fark etmişti Zinaida.
Rhigmos Assos. Özellikle kuzeyde, karanlığın hakim olduğu tüm topraklarda onun ve ondan öncekilerin adını duymayan yoktu. Zinaida, Zerelia'nın isteğiyle onu yaklaşık kırk yıl önce buraya, Garnet Sarayı'na, davet ettirmişti. Acaba Rhigmos şu anda neredeydi? Bazı söylentiler onun daha kuzeyde olduğunu söylüyordu. Bir zamanlar Zinaida'nın kardeşiyle birlikte gittiği Dharassus'a gittiği ve oradaki eserleri araştırdığı söyleniyordu.
Kara Kraliçe'nin yazısı güzel değildi. Zinaida, kendi yazısının ondan daha iyi olduğunu söyleyebilirdi. Ancak harfleri kullanış şekli ve kelimelerin arasına katılan duygularla düşünceler onun hakkında duyduğu birkaç şeyin daha doğruluğunu kanıtlıyordu. Hitabet. Hükümdarların yükselmesinde en büyük katkıyı yaratan hitabet. Halkı hükümdarlara bağlayan, onların konuşmasının, yazdıklarının, kullandıkları söz sanatlarının etkisiydi.
Elbet, halkın arasına sürekli katılan, sarayda nadiren kalıp tüm şehirlerini gezen ve insanlarını tanıyan Kara Kraliçe'nin bu sanata hakim olmasına şaşırmadı.
Karşılaşmalarında, onun bu yeteneği yazılarında olduğu kadar konuşmasına da yansıtıp yansıtmadığını anlayabilirdi.
Aslında bu, karanlık hükümdarların çok kullandıkları bir şey sayılmazdı. Kuzeyin havası ve insanları tehlikeliydi. Yüz küsur yıldır kuzeylileri yöneten Zinaida onları tanımıştı. Dymentsia'nın, güneyde doğan ve güneyli insanlardan eğitim alan Dymentsia'nın kuzeyi ne kadar tanıdığını böylece öğrenebilirdi.
Mektupta bahsedilen teklifi daha bitirmeden kabul etmişti. Yeğeninden sonra veya önce bir düşmanı olacaksa bu o kadındı. Hala ikisinin de kendine denk olabileceğini düşünmese de onları dikkate alması gerektiğini biliyordu.
Kara Kraliçe'nin onlarca söz sanatıyla süslediği kağıdı masanın üzerindeki mumun aleviyle yaktı. Alevleri izlerken yazacağı kelimeleri aklında hazırladı.
Masanın başına geçip sandalyesine oturdu. Tüy kalemi mürekkebe batırdı. Ve kağıdın çeyreğini zor dolduran kelimeler yazdı.
Garnet Sarayı'ndaki taht odamda seni bekliyor olacağım, Rhona Dharal. İstediğin zaman gelebilirsin, fazla uzun sürmezse sevinirim. Bir veya iki haftanın ardından sabrım tükenecektir.
Umarım, bir anlaşma olmayacağının farkındasındır. Savaşın ne zaman olacağını konuşmamız daha makbul.
Ve sen, Zerath. Senin de gelmeni istiyorum. Saray halkı hazırlıklarla meşgul, kraliçeye burayı ve şehri gösterebilirsin. Zerelia'nın odası hala duruyor, eğer Auris'in yanından ayrılmak istersen bize katılabilirsin.
Son kelimeleri yazdığında kapı çalınmıştı. Mektubu bitirdiğinde ise masanın önündeki sandalyelerde Rhesos ve Pherai vardı.
"Dymentsia, yanında Zerath'la birkaç hafta içinde burada olacak." dedi Zinaida mektuba imza atarken. Ardından onu rulo haline getirip mühürledi. Gölge Diyar'ın sembolü kırmızı ve gri renkliydi. Bu renkler, sadece mumların aydınlattığı karanlık odada zor fark ediliyordu.
Pherai, Rhesos'a baktı. "Ordu hazır mı?"
"Bir orduyla geleceğini düşünmüyorum." dedi Rhesos. "Beş veya on kişilik bir grupla gelecektir. Zerath, ismini duyduğumuz Lierra, dareise Dareina, muhafızı Aias ona katılabilir. Birkaç da savaşçı alacaktır yanına."
"Dymentsia pek güvenilir biri sayılmaz." dedi Zinaida onun aksine. "Yine de büyük bir meydan muharebesi istediğine şüphe yok."
"Peki ya sen ne istiyorsun?" diye sordu Savaşçı Rhesos.
"Ordularımızın bir kısmını kaybederiz. Güçlü bir orduya sahip olduğu kesin. Bu yüzden, Rhesos, büyük bir savaş istemiyorum, bu kadar zahmete gerek yok. Birkaç düşüncem var." dedi Zinaida. "Gece Diyarı'yla ittifakını önlersek, endişe edeceğimiz bir şey kalmaz. Bunun için Zerath'la ilgili düşüncelerim var. Dymentsia'nın Auris veya Lyktos'a güveneceğini düşünmüyorum. Zerath'ın tahta geçmesini destekleyebilir. Savaş sırasında onu yanında isteyecektir. Ayrıca, Pherai, emrindekilerin Gece Dağları'nı sürekli izlemesini istiyorum. Eğer bir boşluk bulurlarsa Karanlık Diyar'a girsinler ve bize haber versinler."
Pherai, bunu ne için istediğini ona sormadı.
Zona, yanında hazır olan ulakla içeriye girdi. Zinaida elindeki mektubu ona uzattı.
"Kara Kraliçe'yi ülkesine gönderdikten sonra Gece Diyarı'na saldırma planına ne oldu?" diye sordu Rhesos.
"Hala yerli yerinde. Sadece onu ülkesine gönderen biz olmayacağız. Diyar'dan gelen haberler, kardeşlerinin çok yakında onu çağıracağını söylüyor. An meselesi." dedi Kraliçe Zinaida. Daha önce dediklerini tekrar etti. "Kara Kraliçe, bir daha Gece Dağları'nı geçemeyecek."
04.11.2017, 16.02
14.396, 2057, 3k
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top