28 ♛ SİYAH AY IŞIĞI

28. Bölüm

SİYAH AY IŞIĞI

Kuzey, karanlık ve güzeldi. Tüm tehlikesine rağmen her şeye değerdi. 

"Zinaida'nın Gece Diyarı'na saldırmama nedeni yalnız ben değilim." dedi Dymentsia, artık bunun gerçekliğinden şüphe duymayarak. "Sen gidersen buraya gelecek ve burayı mahvedecek. O vakit ben burada olmayacağım çünkü amcan ve kuzenin ittifakı bozmuş olacak. Şu an bile bozmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Yani, ülkeni ayakta tutan bir sen varsın ve eğer gidersen geri döndüğünde burada bir şey bulamayacaksın. Zinaida'nın daha da güçlenmesini sağlayacaksın. Güçlendiğinde ise, seni de beni de yok edecek ve yaptığımız her şey boşuna olacak. Tıpkı, Kraliçe Zerelia'nın yaptıkları gibi. Ve seni biraz tanımışsam, öfkeliyken söylediklerini sakinleşince yapmazsın. Gölge Kral, Gece Kralı ve Geceyarısı Yıldızı."

Geceyarısı Yıldızı, aynı zamanda Zerath'dı.

"Gitmeyeceksin." diye tekrar etti Kraliçe.

"Gitmeyeceğim." diye onayladı Kral.

Kraliçe, bir kez daha istediğini almıştı. Koyu renkli ahşap sandalyeden kalktı ve büyük odanın bir duvarını kaplayan kitaplığa yöneldi. Kitaplıktaki kitapların çoğu Kuzey Dilinde yazılmışlardı. Onların bir kısmını okumuştu. Diyar Diliyle yazılanların hemen hepsini biliyordu. Arada birkaç tane, doğunun ve güneyin alfabesiyle yazılı isimleri olan kitaplar vardı. Üst raflardan birinin sonuna doğru Ejderhalar Devrinde kuzeyde kullanılan eski alfabeyle yazılmış kitapları gördü.

"Bunları nereden buldun?" diye sordu yaklaşık yirmi kitaptan oluşan bu kısma bakarken.

Zerath, uzun süren sessizliği bozan sesi duyduğunda başını kaldırdı. "Sınırın ötesinde yer alan Dharassus Kütüphanesi'nde buldum."

Dymentsia meraklı bakışlarını kitaplardan ayırmasını sağlayacak bir şey duymuştu. "Dharassus'un yok olduğunu duymuştum."

Kara Ejderha'nın Gücü'nün bir zamanlar sınırı vardı ve sınırı Dharassus'tu. Onun ötesi, ejderhaların gücünün ulaşamadığı, Ejderha Devrinin başından beri hakim olunamayan yerdi.

"Şehir ve kütüphane yok oldu." dedi Zerath ayağa kalkıp. "Zakyntos'un döneminde, Zinaida ve annem küçükken oraya gönderilmişler. Yeraltında yüzlerce kitabın olduğu bir bölge bulmuşlar. Alabildiklerini almışlar. Bunlar kopya. Zinaida'da da aynıları var. Asıl halleri Geceyarısı Yıldızı'ndaki Zorya Kütüphanesi'nde."

Dymentsia, kuzeyin merhametten yoksun geleneklerini biliyordu. Zerelia sınırı geçtiğinde on dört-on beş yaşlarında olmalıydı. Sahip olduğu güce hükmedebilmesi için bir denemeydi. Bazılarının bundan sağ çıkamadığını biliyordu.

Diyar, kuzeyden çok daha merhametli bir yer sayılırdı. Fakat Dymentsia ve Nmerysa da tıpkı kuzeydekiler gibi, güçlerinin ortaya çıkmasına birkaç yıl kala acımasız görevleri yerine getirmek zorunda bırakılmışlardı.

Tahta çıkmak için ödedikleri bedellerden biriydi.

Zinaida ve Zerelia'nın sınırın ötesinde ne yaptıklarını sormadı. "Senin görevin neydi?" dedi onun yerine.

"Karanlığın Şafağı." dedi Zerath. Dymentsia, odadaki masalardan birinin üzerinde duran kılıcı anımsadı. "Annem onu Garnet Sarayı'ndan çalmamı istedi."

Dymentsia, birkaç adım ötesinde olan adama şaşkın bir şekilde baktı. "Zinaida sarayda mıydı?" diye sordu. Zerath başını evet anlamında salladı. "Bir gün ayrıntıları duymak istiyorum. Ama şimdi gitmem gerek."

Zerath'ın bir sonraki sözleri, onu daha çok şaşırttı. "Kitaplardan istediğini alabilirsin."

Dymentsia bir seri olduğu her halinden belli olan kitapların ilkine uzandı. İlk sayfalarında çoğaltanın Zerelia olduğu yazıyordu. Geceyarısı Yıldızı'nın ince, keskin ve kusursuz el yazısına baktı. Zerelia'nın yazdığı önsöz ve içerik kısmını inceledi. Diyar'da, Gölge Diyar'da ve Gece Diyarı'nda yasaklanan tarihi ve büyüleri gördü. "Devamını da ödünç almaya geleceğim."

Zinaida, bu kitaplara sahipse işi zor demekti. Dymentsia'nın aklından geçen tek şey bu değildi.

Zerath ona güveniyordu.

Zerath ona, belki de Karanlık Diyar'ın geleceğini değiştirecek olan, bu kitapları verecek kadar güveniyordu.

"İstediğin zaman gelebilirsin." dedi Zerath. Başka bir şeyler daha diyecek gibiydi ancak demedi.

Dymentsia, onun gibi kararsız kaldı. Ona doğru bir adım atacakken atmadı. "Bir gün." diye başladı. "Eğer tüm bu savaşlar biterse sınırı geçeceğim. Tüm o... yıkılan ve yerle bir edilen şehirleri imar edeceğim. Bilinmeyen çağın tarihini yazacağım." Bu fikir, bir zamanlar ona uzak geliyordu. Nmerysa, değil o kadar kuzeye, Gece Dağları'nın ötesine bile hakim olmanın imkansız olduğundan söz ediyordu. "Eğer gidersem..." Ses tonu daha kararlı bir hale büründü. "Benimle gelir misin?" diye sordu, bu fikir yeniydi işte. Hemen ardından konuşmaya devam etti. "Sınırın ötesini biliyorsun sonuçta."

"Gelirim." dedi Zerath hiç düşünmeden yanıt vererek.

Kuzey, karanlık ve güzeldi. Tüm tehlikesine rağmen her şeye değerdi.

Dymentsia, nefes alışının ve kalp atışının değiştiğini fark ettiğinde, gitme zamanının geldiğini anladı. Başka bir şey demeden kanatlarını sırtına gizledi. Hızlı adımlarla odadan çıktı.

Ve maviyle siyah arasında renk değiştiren meşalelerin aydınlattığı koridorlardan geçerken, sadece birkaç dakika yaptığı hataların farkına vardı.

İlki, sınırı geçeceğinden söz ederken aynı zamanda tüm kuzeye hakim olmasını kast etmesiydi. Bunu yapacaktı ancak bir sorun vardı. Zerath, kuzeydeki iki ülkenin de veliahtıydı.

Ve Dymentsia, dolaylı yoldan da olsa onun ülkelerini ele geçireceğini söylemişti.

Diğeri, farkında olmadan tüm kusurlarını belli etmesiydi. Tüm planlarını, düşüncelerini... ve hatta duygularını.

Belki bunları düşünmemeliydi. Belki her şeyi kadere bırakmalıydı.

Binadan çıkarken gördüğü kişi, yüzünde tehlikeli bir gülümsemenin oluşmasını sağladı. "Lyktos." dedi adamla aralarında birkaç adım varken.

"Kara Kraliçe." dedi Prens onun yanından geçerken.

Dymentsia'nın adımları onu geçmesiyle hızlandı. Kaldığı bina çok uzak değildi. Rhadenis'i Safir'e gitmeden yakalayabilirdi.

Tahmini doğru çıktı, dairesinin girişinde bekleyen Rhadenis'i gördü. Kapıyı açıp içeri girdi. Kitabı masaya bıraktı ve derin bir nefes aldı. Rhadenis'in kapıyı kapatmasını bekledi. "Tahminimiz doğru çıktı, Rhadenis." dedi endişeyle. "O çok güçlü."

"Ne yapacağız?" diye sordu dev merakla.

"Henüz hiçbir şey yapmayacağız."

"Auramos, Zerelia'nın öldürülme nedeninin birini korumak olduğunu düşünüyor." dedi Rhadenis, Dymentsia'nın bakışlarını yakaladı. "Onu koruyordu."

"Onu koruyordu." diye onayladı Dymentsia. "Auramos'tan daha fazla şey öğren. Onun yeğenin olduğunu biliyorum. Ama o Mysania'ya haber gönderecektir. Senin ona bir şey söylememeni istiyorum. Ama çok geç değil mi?" Rhadenis başını salladı. "Auramos bunu tahmin edebilir. Karanlığı hissedebilir. Onu da hissetmiştir."

"Sen de onu koruyorsun." dedi Rhadenis gözlerini kısarak. "Nasıl öğrendin?"

Dymentsia, dişlerinin arasından konuştu. "Birazını o söyledi."

"Bir şeyler daha var, değil mi?" Kahverengi gözleri, masada duran kitaba yöneldi. "Ne oldu, Dymen?"

"Aklından geçenin en tehlikelisi." dedi Dymentsia. Bir elini korumaya çalışır gibi kitabın üzerine koydu. "En karanlığı." Gülümsedi. "Ve en güzeli."


Sanırım, Karanlığın Şafağı'nın ilk kısmı tıpkı tahmin ettiğim gibi hızlı bitti. 2. kısmın girişi ona kıyasla sakin oldu biliyorum. Ancak sevdiğinizi umuyorum.

Yorumlarınızı bekliyorum.

Geçmiş bölümünü bir süre sonra paylaşacağım. Medyada dün yapmaya başladığım videonun fragmanı var, izlemeyi unutmayın :)

28.09.2017, 19.32

11.052, 1500, 2.3

482, 97.1

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top