➳ Karalanmış Sayfalar | ALINTI



Sabahın ilk ışıklarında kollarını ahtapot gibi kendine sarmış uyuyan kadından kurtardı kendini. Telefonuna baktı. Kimse aramadığına göre herhangi bir vukuat yoktu. Yataktan kalkıp bir duş aldı ve giyindi. Aracına binip evin yolunu tutarken dün geceki hâlini düşünmemeye çalıştı. Araf'ta kalmak nasıl bir şeydi, şimdi anlıyordu. İnsan istemediği hâlde bazı duygu ve düşüncelerin esiri olabiliyordu. Ancak bu durumu aklının kalbine oynadığı saçma bir oyun olarak görüyordu. Dün gece Pelin'in dudaklarını öperken sanki o kız Irmak'mış gibi gelmişti. Yalnızca bir an için. Bir anlık bu düşünce bile kendisine öfkelenip delirmesine sebep olmuştu. O böyle düşüncelerin esareti altında kalacak biri değildi çünkü. Kendisini iyi tanıyordu.

Araçtan inip eve girdiğinde kapıda duran korumaların tembih ettiğinden daha az olduğuna kanaat getirdi. Adamlarından Celil'i ararken aklında "Yine bu manyak kız durumdan faydalanıp kaçmış olabilir mi?" gibi bir soru işareti dolanıp durdu. İçeri girip etrafa bakındığında Irmak ortalarda görünmüyordu. Umarım odasındadır, diye geçirdi içinden. Yoksa bir daha onu aramaya, bulmaya, eve getirmeye takati yoktu. "Celil, kapıdaki güvenliği arttırın demedim mi ben size? Niye ciddiye almıyorsunuz koçum, illa bir mevzu mu çıkması lazım dikkate almanız için? Hadi, hallet şu işi." Telefonu kapattığında genç kızın kapısının önündeydi. Şimdi onun cırlamalarını hiç çekemeyecekti. Kapıyı tıklattığında cevap gelmemişti. Birkaç kez daha denedi fakat yanıt alamadı. Uyuyor olabilir, diye düşündü çünkü saat daha erkendi. Ama Meltem Hanımın sözlerini hatırladı o an. Irmak hakkında "Uykusu çok hafiftir onun, kuş uykusu gibidir." demişti. Tüm evi aramaya başladı. Kış bahçesini, evin bahçesini, aklına gelebilecek her yeri. En son kapalı havuza bakmak geldi aklına. Merdivenleri inip kapının önüne geldiğinde birinin havuzda yüzdüğünü duyabiliyordu. Sessizce pusu kurmuş gibi gizlendi ve seyretmeye başladı. Irmak, havuzda salına salına yüzüyordu. Burası nereden gelmişti ki aklına? O genelde hin düşüncelerini evden kaçıp eğlenmek için harcardı. İşte ilk defa şaşırtmıştı genç kız onu. Havuzdan çıkıp saçlarındaki suyu sıkarken göbeğindeki piercingin ne kadar tahrik edici göründüğünün farkında olduğunu hiç sanmıyordu Korel. İnce vücudu çok güzel ve etkileyici duruyordu. Dilini ıslak dudaklarında gezdirdiği an Korel sırtını duvara yaslayıp onu seyretmeyi bıraktı. Daha fazla seyrederse onun için hiç iyi olmayacaktı. Hem bu doğru değildi. Son zamanlarda çok yanlış yapmaya başlamıştı. Merdivenlerin başında Ezgi'nin şarkı söyleyen sesini duyunca merdivenin arkasına gizlendi ve o havuza girene kadar çıkmadı. Kızlar kendi aralarında muhabbete dalınca sessizce merdivenlerden yukarı süzülüp gözden kayboldu. Ezgi'nin özendiği kadar vardı. Hiçbir erkek Irmak'ı az önceki gibi gördüğü hâlde arkasını dönüp gidemez, ondan vazgeçemezdi. Ama o yapmıştı. Nedeni çok basitti; mecburdu. İnsan mecbur olunca asla yapmam dediği şeyleri bile yapıyordu. Bu ne ki? Mecbur kalıp adam öldürenler bile varken...

...

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top