➳ Karalanmış Sayfalar | 5/1
-5- / 1
Yemek masasında kızının ne kadar üzgün ve sıkılmış olduğunu fark etmişti Meltem Hanım. Onun böyle solmuş bir çiçek gibi gezinmesi, odasına kapanması, gizlenmesi, iç dünyasındaki karamsarlığa doğru çekilmesi bir anne olarak kadını çok üzüyordu. Elinde tarçınlı sütle Irmak'ın odasının önüne geldiğinde onunla anne-kız biraz konuşup dertleşmek, onu biraz olsun rahatlatmak niyetindeydi. Kapıyı çaldı. Ses yoktu. "İçeri girebilir miyim?" diye sordu, yine ses yoktu. "Irmak!" diye seslendi. Hiçbir ses gelmedi. Başına bir şey gelmiş olabileceğini düşünerek endişelendi. Birkaç kez daha seslendi fakat yoktu işte, yanıt gelmiyordu. Hemen Kemal Beyin odasına çıktı, yerinde yoktu. Onu aradı fakat bulamadı. Fazla vakti de yoktu, Irmak'ı bir an önce görmeliydi çünkü her an başına bir şey gelmiş olabilirdi. Düşüp bayılmış mıydı acaba? Ya da banyodayken fenalaşmış olabilir miydi? İyi de, hiçbir şeyi yoktu ki, neden fenalaşacaktı? Kapalı alan fobisi falan da yoktu bildiği kadarıyla. O an Korel'den başka bir çare bulamadı. Kemal Bey "Ben yokken buralar hep Korel'e emanet, ona güvenebilirsiniz." demişti. Şimdi ondan yardım istemekten başka çaresi yoktu. Saat 12'ye geliyordu. Bu saatte kimseyi rahatsız etmek istemiyordu ama o bir anneydi. Endişelenmesinden daha doğal bir şey olamazdı. En üst kata çıkıp Korel'in odasının önünde durdu. Ne diyeceğini bilemiyordu, yalnızca kapıyı çaldı.
Odasının kapısının çalındığını duyan adam yatağından kalktı ve çıplak gövdesine siyah ince örgü kazağını geçirdi ve saate baktı. Gece yarısına geliyordu. Bu saatte ne olmuş olabilirdi ki? Kapıyı açtı ve karşısında Meltem Hanımı görünce şaşırdığını itiraf etmeliydi. Kadının yumuşak yüz hatları oldukça endişeli görünüyordu. Ve mahcuptu da.
"Korel, seni bu saatte rahatsız ettiğim için üzgünüm. Ama Kemal yerinde yoktu, ben de sana gelmek zorunda kaldım."
Anlayışlı ve ciddi bir biçimde "Bir sorun mu var?" sorusunu yöneltti kadına. Yüz ifadesine bakılırsa bir sorun vardı çünkü. Kadını daha önce hiç bu kadar korkmuş görmemişti.
"Irmak'ın yanına gittim, tarçınlı süt götürmüştüm. Kapıyı çaldım, seslendim ama duymadı."
"Uyumuştur."
"Uykusu çok hafiftir onun, kuş uykusu gibidir. Üstelik defalarca seslendim, bir cevap gelmedi. Başına bir şey gelmiş olabileceğinden endişeleniyorum, Korel lütfen yardım et."
Güven veren ses tonuyla "Sakin olun, Seher'den anahtarı alıp bakacağım." derken merdivenlere yönelmişti bile. Anahtarı alıp odanın önüne geldiğinde Meltem Hanım da sabırsız bir biçimde kendisini bekliyordu. Anahtarı kapıya soktu ve kilidi çevirdi. Meltem Hanıma yol verdi, "Önce siz girin isterseniz, müsait olmayabilir." dedi.
Meltem haklısın, dercesine hızla başını salladı ve içeri girdi. Odanın içine bakınırken deliye dönmüştü. "Yok! Burada yok! Kaçırdılar kızımı!"
Kapının önünde bekleyen Korel ise gayet sakin bir şekilde "Banyoya bakın." dese de endişelenmişti gerçekten. Nerede olabilirdi ki bu kız? Buraya girip herhangi birini kaçırabilecek biri yoktu. İçerisi kale gibi korunuyordu. Kızın dışarı çıkması da mümkün... Aslında mümkündü. Sabah zaten yakalamıştı kaçmaya çalışırken. Vazgeçmemişti anlaşılan. Bu kız aptal mıydı yoksa deli mi? Çünkü bir insan başında tehlikeler olduğunu bile bile o tehlikelerin üzerine yürüyorsa ya aptaldır ya da deli.
Endişeyle yanına gelen kadın "Banyoda da yok! Uçtu kızım, gitti!" diye haykırdı istemsizce. Normalde aklıselim bir insan olmasına rağmen konu kızı olunca aniden çıldırabiliyordu.
Gizli bir öfkeyle ve bilgelikle, tıpkı bir Mahmut Hoca edasıyla "O konacağı yeri iyi bilir." cevabını verdi. Kadının anlamadım, der gibi bakışlarına hiçbir cevap vermeden "Ben halledeceğim, siz sakın evden çıkmayın." dedikten yarım saat sonra arabasıyla İstanbul sokaklarını arşınlıyordu. Öte yandan başına bir şey gelmiş olabileceğinden ötürü saklı bir endişe yaşıyordu. Kemal abiye ne diyecekti? Adamlarına çoktan haber salmıştı. Irmak Hanım hakkında araştırma yapıyorlardı. Nerelerde gezer, nerelere gider, kimlerle takılır... Her şeyi. Telefonu çalar çalmaz parmağı otomatikman cevaplayıverdi aniden. "Söyle Celil."
"Korel Bey, Irmak Hanımın sürekli gittiği bir yer varmış. Adı Black Live. Şey taraflarında..."
Hiçbir şey söylemeden telefonu adamın suratına kapattı. Mekânın nerede olduğunu iyi biliyordu. Hızlı ve tehlikeli bir U dönüşü yaptı ve hemen mekâna doğru sürdü aracını.
...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top