⚜ KANLI ZAMBAKLAR | 23/2

-23/2-

Neredeyse yarım saatten fazla bir süredir karşılıklı süren sessizlikle birlikte uzanmaktan sıkılmış durumdaydı Rüya. Üstelik aklı hâlâ Esved'in kendisine söyleyeceklerindeydi. Hafifçe doğrulduğunda onu engelleyerek "Dinlen biraz daha, ani hareketler yapma." diyen adama ters bir bakış attı. "Sakat değilim ben Esved, sadece bir atak geçirdim." Sakince bir nefes alıp verdiğinde karşısındaki adamın bu gece bir şey söylemeye niyeti olmadığını anlayınca "Eve gitsem iyi olacak." dedi.

"Aklından çıkar bunu, bu gece burada kalıyorsun."

"Offf Esved, sen de taktın mı takıyorsun." Bazen onun kendisinden bile inatçı olabildiğine şahit oluyordu Rüya.

Çok nadir takındığı sevimli ve alaycı tavrıyla ekledi Esved. "Ayrıca o burun kıvırdığınız oda beş yıldızlı otel konforundadır Rüya Hanım, bilesiniz."

"Sanki hiç kalmadığım yer." Alaycı bir tebessüm savurdu Rüya. Alaycı ve yorgun bir tebessümdü bu. Bir parça da huzur vardı. Ancak tamamen huzur onun için hiçbir zaman olmayacaktı. Ne zaman ki bu pislikleri cezalandıracak, işte o zaman huzura erecekti. O zamana kadar bu bir parçadan fazla huzur haramdı ona.

"Rahat mısın?"

"Hı hı, iyi." Bezginliğini gizlemeyen bir ses tonuyla yanıtlamıştı Rüya. Bu kadar üstüne düşülmesi hoşuna gitmiyordu. Üstelik bunu yapanın Esved olması da tedirginlik vericiydi. Yine aynı mevzuya dönmek istemiyordu ama adamın ona bağlanmış olması sonraları çok büyük yıkımlar yaşayacağının habercisiydi. Rüya onun üzülmesini istemiyordu. Belli etmemeye çalışsa da ona çok değer veriyor, Esved'i seviyordu. Onu üzmemek için aralarındaki mesafeyi iyi çizmeye çalışıyordu. Ama Esved hangi çizgiye, hangi kurala uymuştu ki buna uyacaktı?

Barmen Birol'u çağırıp ağrı kesici ve su istedikten sonra Rüya'ya döndü Esved. "Bu seni biraz rahatlatır. Sakin kafayla uyur dinlenirsin biraz." Merdivenlerden aşağı inen Birol'un getirdiği suyu ve ağrı kesici ilacı aldı ve kıza uzatırken son kez teyit etmek istedi. İmalı bir ses tonuyla "Bir mani olmadığına eminsin, değil mi?" diye sordu.

Aralarında şifreli konuşulanları anlamaya çalışan barmenin meraklı bakışları üzerine dişlerinin arasından söylendi Rüya. "Saçmalamayı kes, Esved."  Göz ucuyla hâlâ aralarında duran adama bakarken tüm muhabbeti dinlediği gibi anladığı da aşikârdı. Meraklı herif. Esved'in elinden çekip aldığı hapı ağzına atıp suyunu yudumladı. Yatağa geri uzanırken derin bir nefes verdi. Bazı günler defalarca ağrı kesici alması gerekiyordu. Aklındaki düşünceler ve zihin yorgunluğu öyle bir baş ağrısına sebep oluyordu ki, tüm geçmişi beyninde amansızca uğuldarken buluyordu kendini.

Barmenin gidişiyle baş başa kaldıklarında tekrar sessizleşmişlerdi. Aralarındaki sözsüz sessizlik anlaşmasını Esved bozdu. "Uyuyacaksan gideyim ben, rahat rahat uzan."

"Yo, kalabilirsin." Aslında gerçekten kalmasını istiyordu. Onun yanındayken güvende hissediyordu. Tamamlanmış gibi tuhaf bir his. Ama hiçbir zaman bu tür şeyleri dürüstçe söyleyen biri olmamıştı ki. İstese bile evet ne olur kal diyebilecek biri değildi. Her zaman kaybetmekten asla korkmayan ruhsuz ve duygusuz biri gibi görünmek zorundaydı Rüya. En çok da o zamanlar özlüyordu kadın içinde öldürdüğü Başak'ı.

Esved'se onun tam tersiydi. Dışarıya ördüğü sert bir duvarı vardı, diğer insanlar tarafından ulaşılmaz görünen karanlık biriydi ancak dürüst olmaktan çekinmediği belki de tek kişi Rüya'ydı. Bu yüzden "Sana bir şey olacak diye çok korktum." demekten de çekinmedi o an.

"Korkulacak bir şey yok işte, iyiyim görüyorsun ya."

"Demesi kolay, benim kadar sevsen anlardın."

"Esved, sevme beni ne olursun." Sevilmek canını yakan bir duyguydu kadın için. Çünkü eski kadın değildi o artık. Başak olsaydı sevilmekten büyük mutluluk duyardı. Havalara uçardı bu mutluluktan. Çünkü Başak'ın hayatı kendine aitti. Rüya ise artık sadece intikam için yaşayan bir robottu. Esved özü sözü bir, gibi canı pahasına onu seven birinin onu sevmesi ve bu yüzden zarar görmesi öldürürdü Rüya'yı. "Yalvarıyorum bunu kendine yapma."

"Ya saçma sapan konuşma. Sanki mümkünmüş gibi." Küfredercesine söylenirken elleri saçları arasında gezindi tembelce. İnsan içindeki sevgiyi söküp atabilir miydi? Sevgi nedir bilmeyen, bilse de unutan bir kadın nereden bilecekti bunu? O duygunun içindeki kanserli bir hücre gibi kendisine yapıştığını nasıl anlatabilirdi ki ona? Sanmıyordu, anlatamazdı herhâlde. O anlatsa bile kadının anlayacağı yoktu.

Konuyu değiştirmenin en güzel yolu olarak merak ettiklerini öne sürdü kadın. "Senin bana anlatacakların neydi?"

"Sırası mı şimdi? Önce bir dinlen, iyileş. Yarın konuşuruz."

Yataktan doğrulan kadın ise inat etti. "Hayır, şimdi konuşalım."

İsteksiz bir biçimde yanaklarını şişirip söndürdü adam. Bu hâliyle sıkılmış küçük bir çocuğu andırıyordu ve çok tatlı görünüyordu kadının gözüne. Sonra olayın ciddi detaylarına odaklandığında çocuk kimliğinden sıyrılıp yine o adamın karanlığına bürünmüştü. "Ertan pezevenginin bir kızla taciz davası varmış, onu buldum."

Bu konu ilgisini çekmişe benziyordu. Yerinden daha heyecanlı bir biçimde doğrulup bir küfür savurur gibi haykırdı. "Vay anasını!" Aslında şaşırmış sayılmazdı çünkü ortada şaşılacak bir şey yoktu. Ertan böyle biriydi. En başından beri. Onun şaşırdığı şey Esved'in böylesine gizlenmiş bir dosyayı bulabilmesiydi. E o da adamın maharetiydi. Her yerde bir adamı, bir bağlantısı vardı. Yıllar geçtikçe o yerinde saymamış, güçlenmişti. Şimdiyse kazandıkları güçler sayesinde yıllar öncesinin kirli çamaşırları bir bir gün yüzüne çıkıveriyordu işte. Gelenek bozulmamıştı, hiçbir sır gizli kalmadığı gibi bunlar da ortalığa saçılmayı bekliyordu.

"Kızı darp etmiş, taciz etmiş hatta tecavüze yeltenmiş şerefsiz piç."

"Eee? Biz bunu neden geç öğrendik ya da bu nasıl oldu da basına yansımadı daha önce?"

"Çünkü daha dava görülmeden kız esrarengiz bir şekilde şikâyetini geri çekip kaybolmuş." Alaycı bir ses tonuyla ekledi Esved. "Allah'ın hikmetine de bak sen."

Aralarında geçen sessiz bakışmayla anlaşmışlardı sanki. Onaylarcasına başını salladı kadın. "Kıza tehditle, şantajla şikâyetini geri çektirdikten sonra ortadan kaldırmış olabilirler mi?"

Başını yavaşça  iki yana sallayan adam "Her şey olabilir, Rüya." yanıtını vererek kadına zaten bildiği bir şeyi hatırlatır gibi baktı. "O piç kurularından her şey beklenir."

"Orası Allah'ın emri zaten." Düşünceli bir ifadeyle etrafına bakınırken usulca nefes verdi. "O kızı bulmalıyız, Esved." Aklına gelen kötü ve iğrenç ihtimalleri kovuşturmak istese de gerçekçi yanı buna müsaade etmiyordu. "Öldürüp ortadan kaldırmadılarsa tabii."

"Bu çok düşük bir ihtimal." Esved'in bu konuda pek ümidi yoktu. Rüya'nınki kadar bile. Arda, Tarık ve Ertan gibi adamlar işini şansa bırakacak tipler değillerdi. Ancak tamamen ümidi kesmek de istemediği için "Yine de elimden geleni yaparım." diye eklemeyi ihmal etmedi. Kızın yorgun bakışlarına dikti gözlerini. Kapandı kapanacak gibi durmalarına rağmen Rüya inat etmiş uyumuyordu. "Tamam, sen bublari düşünme şimdi. Uzan, dinlen." Onun sözüyle doğrulduğu yatağa tekrar uzanan kadın gözlerini adama dikmişti. Kadının kendisine bu kadar güzel bakması hoşuna gitse de gözünden uyku ve yorgunluk aktığının farkındaydı Esved. "Kapatsana gözlerini." Hiçbir şey söylemeden omuz silkti kız. İnatçı, suratsız ve yaramaz bir kız çocuğu gibi görünme sırası ondaydı anlaşılan. Onu uyuması için ikna etmesi gerekiyordu. "Eskiden başını okşamamdan çok hoşlanırdın. Yine ister misin, okşayayım mı?"

Tekrar omuz silkti kadın. Öncekinden daha istekliydi. Bu onun dilinde isterim demekti. Omuz silkerken bile ne demek istediğini anlayacak kadar iyi tanıyorlardı birbirlerini.

Adam yatağın kenarına oturup dirseğini yastığa dayadı. Diğer eliyle de kızın ipek saçlarını okşuyordu. Eski Başak'ı geri istiyordu. Işıklı ve müzikli kar kürelerini seven, kışın kızarmış burnuna öpücükler kondurduğu o masum, neşeli kızı özlüyordu Esved. Onunla kurduğu hayallerin hasretiyle yaşıyordu. Rüya veya Başak, fark etmezdi. Onun her hâline, her rengine âşıktı. Bu sorun değildi. Sadece artık o hayallerin asla gerçekleşmeyeceğini bilmek günbegün öldürüyordu onu. Bazı geri dönüşü olmayan yollar vardır, bir kere adım atıp o kapıdan içeri girdiniz mi geri dönemezdiniz. Şimdi o geri dönüşü olmayan yoldaydı her ikisi de. Ve o çıkmaz yolun esaretinden nefret ediyordu adam. Sevdiği kadını canavarlaştıran o insanları tek tek boğmak istiyordu. Elleriyle boğmak, kurşuna dizmek. Yattığı her rüyada türlü işkencelerle öldürüyordu onları. Parçalara ayırıyordu defalarca. Ancak gözlerini açtığında yine hıncını alamamış bir biçimde uyanıyordu. Biricik sevgilisini ondan çalanları bin bir işkenceyle gebertmek istiyordu.

...

*

YAZAR NOTU: Ay nasıl özlemişim Kanlı Zambaklar'a yeni bölüm yazmayı var yaaa... 🥰 Umarım uzun zaman sonra gelen yeni bölümü beğenirsiniz. Buraya Rüya'nın intikam sebebi ve başına gelenler hakkında tahminlerinizi yazabilirsiniz. Zira bazı gerçeklerin ortaya çıkmasına çok az kaldı. Yeni bölümde bununla ilgili çok önemli sırlar açığa çıkacak. 🔥 Kitabın sonuyla ilgili tahminlerinizi de bekliyorum tam olarak buraya yazabilirsiniz. ❤️ Sizleri çok çok severekten sevgiler, bol kokulu öpçükler! 😘

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top