⚜ KANLI ZAMBAKLAR | 22

-22-

~ RÜYA ~

Siyah deri eldivenlerimi usulca çıkarırken Rigel'den içeri girdim. Esved'in bana anlatacaklarını merak etmiyor değildim. Hatta abartısız, geceyi iple çekmiştim. Gündüz yaşadıklarımızdan sonra onunla yüz yüze gelmek, hiçbir şey olmamış gibi konuşmak oldukça zordu ama bunu yapmak zorundaydık. Aramızda geçen hiçbir şeyin planımızı aksatmasına izin veremezdik. Ses tonuna bakılırsa onları bitirecek önemli bir şey öğrenmişti. İçeri girdiğimde tanımadığım yeni bir barmen çocuk gelmişti. Diğer barmenlerin aksine beni tanımayan bir yüz ifadesiyle karşıladı. "Hoş geldiniz, ne alırdınız?" Sabahki olanlardan bihaber gibiydi. Gayet dingin ve sakindi. Gündüz burada kopan kıyametten çok uzaktı.

Kendime bir içki söyledikten sonra "Esved nerede?" diye sordum.

"Depoya indi, gelir birazdan. Siz neyi oluyorsunuz?"

Ne düşüneceğini umursamadan yanıtladım. "Hem her şeyiyim, hem de hiçbir şeyi." İnsanların ne düşüneceğini umursamayı bırakalı uzun zaman olmuştu. Hafifçe gözlerimi kıstım ve "Sen yenisin değil mi?" derken içkimden bir yudum aldım.

"Evet, dün başladım."

İçeri giren Esved beni görünce ağır adımlarla yanıma geldi. "Hoş geldin."

"Hoş buldum. Ne konuşacaktın benimle?"

"Biraz otur, içkini iç. Sonra konuşuruz. Şimdi vaktim yok."

Bana karşı tavrındaki gizli öfkeyi ve ilgisizliği anlayabiliyordum. Öğrendiklerini sindirmesi ve kabullenmesi için zamana ihtiyacı vardı. Bu yüzden eskiye nazaran bana tabiri caizse köpek gibi davranmasını umursamadım. O yanımdan ayrılırken barmene döndüm. "Bahçedeyim, gelirse söylersin." Kapının dışına çıktım ve soğuk havanın verdiği ürpertiyle titredim. Bir sigara yaktım ve dumanı tüm organlarımı gezene kadar zehrini içime çektim. Etrafı bomboş bir ifadeyle seyrediyordum. Bir hiç gibi. Esved'i bile kendimden nefret ettirdiğime göre korkunç biri olmalıydım. Güzel. En azından bana bağlanıp hayatını mahvetmiş olmayacaktı. Her şey bittiğinde birini bulur, kendine bir aile kurardı belki kim bilir...

Niyeyse bu ihtimal, içimde gezinen sigara dumanından daha çok zehirledi benliğimi. Ona karşı hiçbir şey hissetmiyordum. Hissetmeyecektim. Hissetmemeliydim.

Sigaram bitince tekrar içeri girdiğimde hafifçe başımın döndüğünü hissettim. Önemli boyutta bir baş dönmesi değildi, herhâlde her sigara sonrası olduğu gibi duman başımı döndürmüştü. Yine de arada bir içmeden yapamıyordum işte şu mereti. Bırakamıyordum. Tıpkı Esved'in beni bırakamadığı gibi. İkimiz de bir zehre bağımlıydık, onun bağımlısı olduğu zehirse daha öldürücüydü.

Bar taburesine kurulup bir içki daha söyledim kendime. Bu esnada yakınımdaki bir kadının Esved'e alıcı gözüyle baktığını hatta her hareketini izlediğini görebiliyordum. Esved'in ise işim var sözü tamamıyla yalandı. Meşgulmüş gibi etrafta dolanıp çok da acil olmayan işlerle oyalanıyordu. Kendine iş icat edip duruyordu yani. Herhâlde beni kıskandırmak, canımı yakmak içindi tüm bu saçmalık. Bırak istediği gibi olsun, dedim kendi kendime. Canını yakarak rahatlayacaksa bırak yaksın. Senin canını artık ne yakabilir ki daha fazla? Seni öldürmeyen her darbe güçlendiriyor. Onu ise senin zehrinden bu tavırları kurtarıp tedavi edecekse varsın etsin.

Bir süre gözümün içine baktıktan sonra dakikalardır kendisine iş atan kızın kulağına bir şeyler fısıldadı ve kadın da güldü. Esved'in bunu içindeki acıyı bana da tattırmak için yaptığını biliyordum ve tuhaftır ki onu anlayabiliyordum. Bu kadar olgun davrandığıma kendim bile inanamıyordum. Esved barın arkasındaki kapıdan içeri girerken kadın da peşinden gitti. Sonrasını tahmin etmek hiç de zor değildi. Esved kapıyı kapatmadan önce gözlerime bak ben de senin gibi yapabiliyorum, başkalarıyla olabiliyorum mesajı verse de acı acı gülerek karşılık verdim ona. Arka odada, birkaç gün önce seviştiğimiz yerde bir kadınla seviştiği gerçeği sanki yalnızca benim değil onun da canını yakmayacakmış gibi. Bunu biliyordum çünkü çok sevince böyle olurdu.

İnsan gerçekten sevince öyle şeyler yapıyordu ki kendi bile inanamıyordu doğrusu. Her şeyin fazlası zarar olduğu gibi sevginin de fazlası insan üzerinde epey tahribata yol açıyordu. Bir ilacın doz aşımı gibi. Ben bu durumu zehirlenmeye benzetiyordum.

Esved adım adım kendini zehirliyordu ve ben onun en etkili zehiriydim. İnsan âşık olacağı kişiyi seçebilecek olsaydı şuna çok eminim ki Esved beni seçmezdi. Kim kendisine bu kadar acı veren birini sevmeyi seçerdi ki?

Bu çok saçma.

Kendime bir içki daha söyledim. Başım dönüyordu. Elimi uzattığım içki bardağı sanki orada değildi. Midemde inekler tepişiyordu sanki. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Ayağa kalkmak istiyordum ama kalkamıyordum. Kalkarsam ayakta kalamamaktan korkuyordum. Her an yeri boylayabilecek gibi hissediyordum. Derin nefesler alıp kendimi biraz iyi hisseder gibi olduğumda yavaşça tabureden kalktım. Ağır aksak adımlarım tuvaletin yolunu tutarken kafam davul gibiydi. Tüm uğultular aklıma doluşmuştu sanki. Esved'in "Senin kalbin sadece kan pompalamaya yarıyor!" diye bağırışından tutun ki Arda'nın "Sana âşık oldum." sözüne kadar her şey kulağımda yankılanıyordu. Tarık'ın "O kıza güvenemeyiz. Bir yabancıyı hiçbir şey olmamış gibi aramıza alamayız!" ikazı Ertan'ın "Ağzını açarsan seni de aileni de bitiririm küçük kaltak!" lafıyla çarpışınca geçmişle gelecek bir girift gibi iç içe geçti içimde. Rüya'nın duyduklarıyla Başak'ın duydukları birbirine girmişti.

İki farklı insan, iki farklı kadın taşıyordum içimde. Biri cılız, ağlamaklı bir sesle hıçkırarak ağlarken diğeri bir o kadar güçlü ve sert bir sesle ayağa kaldırıyordu ötekini. "Kes sesini! Ağlamayı kes! Kimse sana acımadı. Gözyaşlarının bir faydası yok, anla şunu artık! Ayağa kalk! Kes sesini ve ayağa kalkıp güçlü dur karşımda!"

Rüya Başak'ı azarlayıp ayağa kaldırıyordu zihnimde. Her ne kadar Başak öldü desem de içimde bir yerlerde yaşıyordu. Hatta Rüya'nın şu anki kişi olup intikam hırsına bürünmesi bile onun geçmişle hesabını kapatıyordu usulca. Belki Rüya onun intikamını alırken bile Başak'tan nefret ediyordu. Başak güçsüz ve savunmasız bir biçimde çocuksu masumiyeti simgelerken Rüya tam tersi kadınsı zekânın ve gücün tezahürüydü. İçimde çarpışan iki kadın başımı döndürüyordu.

...

*

YAZAR NOTU: Bu bölüm kurgu gereği epeyce kısa oldu hem de uzun zaman sonra gelen bir bölüme göre oldukça kısa. Ama merak etmeyin hem yeni bölüm daha çabuk gelecek hem de tatmin edici bir uzunlukta olacak. Sizleri aşırı aşırı seviyorum ve elbette her zamanki gibi yorumlarınızı bekliyorum. Sevgiler, bol kokulu öpçükler! 💖

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top