6 ❅ Karneol

❅ Karneol ❅

"Ben olmasaydım. Gümüş olmazdın ve buraya gelmezdin. Ve..." 

"Kapa çeneni ve bana bak!" dedim ona meydan okurcasına. "Geçmişi ya da geleceği düşünmem ben tamam mı? Benim için şu an önemli. Ve senin içinde öyle olmalı."

Bir şeyler diyecekti, kelimeleri duymak istemiyordum. Tam konuşacağı anda, daha kelimeler ağzından tam olarak dökülmeden kendimi bile şaşırtarak onu öptüm. O birkaç saniye bana sonsuzluk gibi gelmişti. Kalbim göğüs kafesimden fırlayacakmış gibi atıyordu ama bunun nedeninin Güç Odası'nda yanan alarm mı yoksa...

"Hadi!" Dimitri'nin bunu demesiyle kendime geldim. Çıkışa doğru koşmaya başladık. Fakat tam o sırada kapı açıldı. Ne olduğunu bilmediğim bir silahın arkasına çekildiğimi hissettim. Ardından ise birkaç saniye geçmeden Krista'nın sesini duydum.

"O kızın yine buralarda bir yerlerde olduğuna eminim..." diye mırıldanıyordu. Ayak sesleri bize doğru yaklaşıyordu.

Birkaç adım daha geriye gidip Krista'nın bizi görmediğini umut etmekten başka bir şansımız yoktu. Yanımızdan geçerken nefes bile almamaya çalıştım. Eminim bu sefer beni kesin tutuklayacaklardı... Krista yanımızdan geçer geçmez Dimitri elimi tutup daha ben farkına bile varmadan çıkışa doğru koşmaya başladı. Şansımıza kapıda kimse yoktu ve hızla yukarı doğru çıkmaya başladık. Merdivenlerden çıkarken hologram yansıtıcıma mesaj geldiğini bildiren o sesi duydum. Durarak ona baktım. Mesaj Isabel'dendi.

Corrin bir görev vermiş. Karneol'da. Sizi çağırıyor.

"Karneol?" diye sordum Dimitri'ye dönerek. 

Rusça anlamadığım bir şeyler söyledi ve ekledi. "Bizi başından savmak istiyor. Karneol hakkında tek bildiğim şey Yeni Dünya'da keşfedilen ilk yerlerden biri olduğu."


Krista, Corrin'in odasına vardığında biz çoktan oradaydık. Bu yüzden bizi Güç Odası'nda gördüğüne dair pek fazla kanıtı olmayacaktı. Fakat yanında Darya vardı. Siyaha yakın koyu mavi rengi saçlarının çevrelediği yüzünde hoşnutsuz bir ifade vardı. Bahse varım burada bulunmayı o istemiyordu, tıpkı zihin okuyan bir safir olmayı istemediği gibi.

Kabul, ilk başta benim için bir gümüş olmak eğlenceliydi. Ne bileyim bazı yeteneklerimiz vardı falan filan.

Pek fazla şey düşünme, dedi Dimitri. Demesi kolaydı. Tam cevap verecektim ki Krista konuşmaya başladı.

"Kızın Güç Odası'na bir kere daha girdiğine eminim Corrin." dedi sinirle bana bakarak. "Eğer-"

"Konumuz bu değil Krista. Konumuz Karneol." Corrin'in yanıtıyla birlikte Krista'nın yüz ifadesi önce korkuya ardından endişeye dönüştü. 

"O görevi iptal ettiğimizi sanıyordum. Çok tehlikeli diye..." Cümlesini devam ettiremeden orada olduğumuzu fark etti. 

"Eminim Dimitri ve Dolunay için o kadar tehlikeli bir görev sayılmaz." dedi Corrin bize dönerek. "Değil mi çocuklar?"

Dimitri'yi bilmiyordum ama o anda beni kötü yerden vurmuştu. Lanet olsun. Laurel bizi buraya getirmeden önce gerçekten hakkımızda araştırma yapmış olmalıydı. Birinin benim hakkımda herhangi bir şeyi yapamayacağımı söylemesinden hoşlanmazdım. En nefret ettiğim şeydi bu. Tam tersine giderek yapmaya çalışırdım. Her ne kadar tehlikeli olsa da. Dimitri de bunu biliyor olacak ki hiçbir şey söylemedi. 

Bizim ses çıkarmadığımızı gören Corrin daha da üsteleyerek devam etti. "Isabel ve Doruk kabul etti." diye ekledi.

"Ne göreviymiş bu?" diye sordu Dimitri kollarını göğsünde kavuşturarak. Yeşil gözleri Corrin'e ifadesiz bir şekilde bakıyordu.

"Karneol ne Ametist'e ait ne de Kalsedon'a. İkisinin de dışında bir yer. Orayı da ben inşa ettim." Sözleri gururluydu, itiraf edeyim Corrin gerçekten iyi bir mimardı. Fakat sonraki söylediği sözlerde bundan pişman olduğu anlaşılıyordu. "Bu gezegeni ilk bulduğumuzda kaldığımız yer."

"Yani?" dedim.  

 "Yani orası küçük bir kasaba denebilir." dedi kısaca.

"Ve orada kim yaşıyor?"

"Biz de onu öğrenmeye çalışıyoruz, Şifacı." dedi Krista. Corrin'in ona susmasını işaret ettiğinde konuşmayı kesti. Ardından Corrin konuşmaya başladı.

"Ametist gezegeninin yarısından fazlasını keşfedememiştik. Karneol'u inşa etmemizden kısa bir süre sonra orada çalışan işçilerin hepsi birdenbire hayatını kaybetti. Biz o sırada Ametist'teydik. Ne olduğuna dair en ufak fikrimiz yoktu. Olayı ancak Karneol'a gidince fark edebildik."

"'Neymiş o olay?" dedim gözümü korkutmasına izin veremeden.

"Bir kişi bile kalmamıştı, Dolunay Ateş." dedi Corrin gözlerime bakarak. "O gün bu gündür yıllardır oranın yakınından geçmiyoruz. Bir şey daha var. Uydularımıza göre radyoaktif dalganın gidemediği tek yer Karneol. Etrafında nasıl olduğunu bilmediğimiz garip bir kalkan var. Sizden bu göreve gitmenizi rica ediyoruz."

"Başka bir seçeneğimiz var mı peki?"diyen Dimitri'ye aldırmadan cevap verdim.

"Ben gidiyorum. Görev ne zaman?"

"Yarın sabah Kalsedon'un Merkez binasında olun. İkiniz de. Son birkaç gündür uydular orada garip bir hava değişimi algıladılar."

"Hava değişimi derken?" diye sordu Dimitri.

"Etrafında ne olduğunu bilemediğimiz cisimler var. Şehirdeki bütün bağlantılar kopuk. Kimlerin ya da nelerin bunu yaptığını bilmiyoruz. Fakat son birkaç gündür bu iş iyice çığırından çıkmaya başladı."

"Uzaylılar mı?" dedim, bu düşünce bile beni korkutmaya yetmişti. Ama artık geri çekilemezdim.

"Hayır." dedi Krista.

"Keşke..." diye ekledi Corrin. 


Düzenlenme Tarihi: 13.08.2016

Umarım sevmişsinizdir. Biliyorum kısa bir bölüm oldu. Fakat diğer bölüm daha uzun olacak. Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen *-*

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top