21 ❅ Yanmış

❅ Yanmış  ❅

Adamlara doğru değil Dimitri'ye doğru ilerlemeye başlamıştım. Gözleri her geçen dakika daha da koyulaşıyordu. "Dur!" dedim bağırarak. "Bunu istemiyorsun, Gümüş Gölge olmayı sende en az benim kadar istemiyorsun."

Sözlerimi umursamamıştı. Önüne geçtim. Adamlar için değil onun için korkuyordum. Kolunu tutmaya çalıştım fakat kolunu geri çekti. "Benden uzak dur, Luna. Sana zarar vermek istemiyorum."

"Vermezsin..." dedim kısık bir sesle. 

"Git buradan." dedi gözleri tamamen siyah olunca. 

Gümüş Gölge olmuştu. Onu durdurmak için artık çok geçti. Birkaç adım gerilemeye başladım. O sırada beni tanıdığından bile emin değildim. 

Kendimi daha önce hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim...

Icebella'nın adamlarının ayak seslerinden bu odanın gerilerine doğru çekildikleri anlaşılıyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. 

"Hayır!" diye bağırdım. "Gümüş Gölge olmana izin vermeyeceğim." Artık çok geçti. Bunu biliyordum. Aynı zamanda hissediyordum da. 

"Bunun için artık çok geç..." Icebella'nın sesi de tıpkı kendisi gibi soğuktu. Onun sesini duymamla arkamı dönmem bir oldu.

 "Git buradan, Luna." Dimitri'nin sesi normalinden daha güçlüydü. 

Belki de yanılıyorumdur? Gümüş Gölge olmak son değildi.

Yeni bir başlangıçtı.

"Hayır." dedim sesimin düşündüğümden de kendinden emin çıkmasına şaşırarak. 

"Onu dinle." dedi, IceBella Dimitri'yi işaret ederek. "Laurel sana zarar vermememi söyledi fakat onun hakkında hiçbir şey demedi."

"Laurel'in korumasına ihtiyacım yok." dedim IceBella'ya bakarak. 

"Seninle uğraşacak vaktim yok." dedi IceBella ve arkasını dönüp diğer muhafızlara işaret etti. "Çıkarın kızı buradan." Ardından onun diyeceğini hiç düşünmediğim tek şeyi söyledi. ''Krista'ya götürün.''

Adamlar bana doğru yaklaşmaya başladı. Yerimden kımıldamadım. IceBella'ya bakmaya devam ettim.

Kaç, Luna.

Arkamı dönüp Dimitri'ye baktığımdan gözlerinden bir şeyler bildiği anlaşılıyordu. Kalsedon'da bir şeyler dönüyordu. Hayır dememin bir faydası yoktu. Aksini iddia etsem dahi Laurel Krista'dan daha iyiydi.

Dimitri'nin ise benim yardımıma kesinlikle ihtiyacı yoktu. Burada kalarak tek yaptığım şey safirleri planlarına daha çok yaklaştırmaktı. Birkaç dakika kimse hareket etmedi. Herkesin dikkatinin dağıldığı anı bekleyip koşmaya başladım. 

Nerede olduğumuzu bilmiyordum. Akuamarin'den çıkmadığımız kesindi. IceBella'nın adamlarının peşimden koştuğunu duydum fakat geç kalmışlardı.

Güçlerimi pek kontrol edebildiğim söylenemezdi. Fakat onlardan kurtulmak için Gümüş Gölge olmaya birkaç adım daha yaklaşmama ihtiyacım vardı. 

Zamanı mı yavaşlatıyordum yoksa ben mi hızlanıyordum emin değildim. Her ne yapıyorsam işe yarıyordu. O evden çıktığımda havanın aydınlık olduğunu gördüm. 

Koşarak park halinde duran arabalara ve motorlara doğru gittim. Arabalardan birine binersem beni yakalamaları pek uzun sürmezdi. Bu yüzden motorlardan birini alıp yola koyuldum. Beni takip etmeleri çok uzun sürmedi. 

Tek ihtiyacım dikkat dağıtacak bir şeydi. Tünellere girip Ametist'e gitmem işimi kolaylaştırırdı. Aynı zamanda onların beni bulmalarını da kolaylaştırırdı. Bu yüzden ara sokaklardan birine girmiştim. Bir çıkmaz sokak bulmadığım sürece işim çok zor değildi. 

Ametist'e gideceğime söyleseler inanmazdım. Laurel'e hala tam güvenmiyordum. Doğrusu Akuamarin'e gittiğimi öğrenince ne yapacak onu da bilmiyordum. 

"Dur!" Bu o adamın sesiydi. Beni vuran kişinin. Birkaç saniyeliğine arkamı dönüp kaç kişi olduklarına ve benden ne kadar geride olduklarına baktım.

5 kişilerdi. Birkaç dakika içinde bir çıkış yolu bulmazsam beni yakalayacaklardı. Hızlı düşünmeliydim. Ara sokaklardan birine girersem beni bulmaları uzun sürmezdi. Havanın aydınlık olması ise benim için bir dezavantajdı. 

Yanımda silah ya da onlar bana saldırırsa karşı koyabileceğim pek bir şey yoktu. Dövüşecek durumda değildim. Onların yenmemin tek ve en kesin yolu Gümüş Gölge olmamdı. Fakat bunun için hazır olmadığımı hissediyordum. O an aklıma bir fikir geldi. Corrin. Her şehri birbirine benzer şekilde düzenlemişti. Her şehrin Merkez'i ve Güç Binası hemen hemen aynı yerdeydi. Yolların hemen hepsi ana yola açılır şekildeydi. Aklıma Ametist'in ve Kalsedon'un haritasını getirmeye çalıştım. 

Burası da çok farklı olamazdı öyle değil mi? 

Sadece şehrin büyüklüğü ve kenarlarındaki surları farklı olmalıydı. 

Bir silahın ateşlenmesini duyduğum an başımı eğdim. Kurşun son anda ıskaladı. Çok yaklaşmışlardı.

"IceBella umurumda değil, Şifacı. Senden kardeşimin intikamını alacağım!" diye bağıran sesi duymamla birlikte diğer sokaklardan daha geniş olan bir sokağa saptım. 

Her genişleyen sokakla birlikte ana yola daha çok yaklaşıyordum. Akuamarin'den çıkmam gerekliydi. 

Biraz daha hızlandım. Fikrimi değiştirmiştim her ne kadar tehlikeli olsa da tüneller en hızlı yoldu. 

Akuamarin'den çıktıktan sonra beni takip edebileceklerini düşünmüyordum. 

Ana yola varmamla birlikte Merkez'e varmam bir oldu. Motoru durdurur durdurmaz koşmaya başladım. Arabayı bıraktığım sokağa hala birkaç kilometre vardı. Az çok dikkatlerini dağıtmayı başarmak için saklanmak zorundaydım.

Benim bulunduğum sokağa girdikleri an bir evin girişine saklanmıştım. Yanımdan geçtiklerini görür görmez karşıdaki sokağa doğru koştum.

Akuamarin taşının renkleriyle yapılmış mavi yeşil binalar gözlerimi alacak şekilde parıldıyordu. Birkaç saniyeliğine gökyüzüne baktığımda burasının kalkanının hala açık olduğunu fark ettim gökyüzü hafif mavi yeşile çalıyordu. 

Arabayı bulmam pek kolay olmadı. Keşke daha yakın bir yerlere park etseymişim diye düşünmeden edemedim. 

   ❅  

Dolunay? Güneş'in sesini duymamla birlikte gözlerimi yoldan ayırdım. 

Evet?

Stephen ve Laurel seninle konuşmak istiyor. Dimitri hakkında. Ne kadar çabuk gelebilirsin?

O sırada Ametist'e varmama en çok on dakika vardı. Fakat onlarla konuşmak için biraz daha zamana ihtiyacım olduğundan yalan söyledim. 

En az yarım saat. 

Merkez'de seni bekliyoruz. Ve... Dimitri'yle buluşman nasıl geçti? Kalsedon'a gidebilecek miyiz?

Emin değilim ve tahminimden de kötü geçti. Gelince anlatırım.

Yanıt vermedi. Konuşmak istemediğimi anlamış olmalıydı. 

Beni benden bile iyi tanıyan sadece Güneş ve Dimitri vardı. İkisinden birine bir şey olursa ne yapardım hiç bilemiyorum...


Düzenlenme Tarihi: 03.10.2016

Umarım beğenmişsinizdir. Daha önce de söylediğim gibi sınav çok yaklaştı bölümler biraz gecikebilir ve bu sıralar gerçekten oylarınıza ve yorumlarınıza ihtiyacım var.

Madya: Hawkiee'nin yaptığı çalışma.

Bu arada aranızda Balıkesir'de yaşayan var mı? Kaçıncıya deprem oluyor. Çok değil dereceleri fakat yine de korktum.

Bu arada 8K okunma olmuş.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top