KK🔸46

Hepinize tekrar iyi bayramlar ❤️ Bir bayramda daha birlikteyiz, niceleri olsun inşallah. Bölüm normalde 1.gün gelecekti ama sahne değiştirmeye karar verdim, bu yüzden uzadı.

Keyifle okuyun.

🔸

DoRe 🦋

Sanki birileri omuzlarımdan ittiriyor ve "Hadi Münire!" diye bağırıyordu. "Yapabilirsin!"

Kimi kandırıyorum ki korkağın tekiyim.

Sırtımı duvara yaslayıp sağımda kalan kapıya baktım. Doğan'ın kapısındaydım. Geçen gece kafeyi terk edip gittiğinde de peşinden gitmek istemiştim ama cesaret edemediğim için denizi gören bir bankta oturup gece yarısına kadar düşünmüştüm. Doğan ile bir geleceğimiz olsun istiyor muydum? Evet. Cevabım netti, onunla olmak istiyordum. Sadece hızlıca alınan bir karar olduğunu düşünerek korkmuştum. Nihayetinde Emirhan'dan ayrıldıktan birkaç ay sonra Doğan ile ilişkimiz başlamıştı ve ister istemez böyle hisler doğmuştu içime.

Kapı açıldı. Salak gibi öylece kaldım. Doğan'ın şaşkın ve yorgun bakışları beni süzerken sırtımı duvardan ayırarak karşısına geçtim.

"Evimin yolunu unuttun sanıyordum." dediğinde bakışlarımı kaçırdım.

"Konuşabilir miyiz?"

Geçmem için kenara çekildi. "Gelmek ister misin bilmiyorum. O geceden beri hiç gelmedin."

Bir cevap vermeden içeri girdiğimde kapıyı kapatıp arkamdan geldi. Çantamı koltuğa bırakıp oturmadan ona döndüm.  "Kafanda soru işaretleri var biliyorum." dedim.

"Öyle mi? Biliyorsun demek." Sesi alaylıydı. "Sevgilimle günlerdir konuşamıyorum. Bırak konuşmayı benimle göz göze gelmekten bile kaçındın Münire."

Adımla seslenmesi içimi daha da buruk yaptı ama ne diyebilirdim ki? Beklediğim ve kendimi hazırladığım tepkilerdi.

"Haklısın. Duymak istediğin haklı olduğun değil biliyorum." Başını salladı. "Seni kırdığım için çok özür dilerim. Çok düşündüm, eğer o gece sana bir cevap vermiş olsaydım ani bir karar olacaktı benim için ve belki de pişman olup aynı yanlışı  cevabımı duyduktan sonra da yapacaktım. O zaman daha fazla yanardı canımız."

Anlamaya çalışır gibi gözlerini kıstı. Onu o kadar çok özlemiştim ki bir an önce konuyu kapatıp ona sarılmak istiyordum.

"Ne cevabından bahsediyorsun sen?"

"Benimle evlenir misin Limon?" dediğimde ağzı şaşkınlıkla aralandı.

"Hangi gavat söyledi lan sana!"

Gülmemek için dudağımın içini ısırdım. "Hiç kimse."

"Nereden biliyorsun o zaman?" Cevap verecekken elini aramıza uzatarak beni susturdu. "Bir dakika söyleme. Okuduğun halde bilmiyormuş gibi mi yaptın?"

Utancımdan yanaklarım ısındı, birinin söylemiş olması daha az kızdırırdı onu biliyorum.

"Doğan ne desen haklısın." Ona doğru yürüdüm. Hayal kırıklığıyla bakan gözleri yüzümden ayrılmadı. Tam karşısında durdum. "Korktum sadece."

"Ben hadi Dicle'den sonra biz evlenelim mi diyecektim sanki? Parmağına yüzük taktım diye senin fikirlerini önemsemeyecek miyim yani?"

"Biliyorum çok düşüncesizce geliyor sana ama sütten ağzım yandı bir kere ne yapayım?"

Yüzü gerildi, yanlış bir kıyaslama yaptığımın farkına vardım ama çok geçti. "Beni kiminle kıyaslıyorsun sen? Başlarım o kanı bozuk süte!" İkimizin de beklemediği bir anda yanaklarını avuçlarımın arasına aldım ve vazgeçme kararı almadan dudaklarını öptüm.

Gözlerim kapalı olduğu için ne halde olduğunu göremiyordum ama şaşkınlığı hareketsiz dudaklarından belli oluyordu. On  saniye geçmedi ki beni yavaşça kendinden uzaklaştırdı. Tepkisine baktığımda tahmin ettiğim gibi şaşkın olduğunu fark ettim.

"Ne yaptın sen?" diye sorduğunda 'sence' der gibi baktım. Yeterince açık değil miydim?

"İçimden geleni." diye cevapladım.

"İnsanlar düşünmek istediklerinde birbirlerinden zaman isteyebilirler. Sen kendi kendine haberim bile yokken düşünmek istedin. Şimdi evime gelip..." Susarak yüzüme baktı. Tartışma uzayacak sandım ama "Boş versene!" diyerek yanaklarımı avuçladı ve beni öptü. Kendimi tutamayıp gülmeye başladığımda dudaklarımızı ayırıp gözlerime baktı. "Cevabını evet olarak kabul ediyorum."

"Edebilirsin." 

Haksızken haklı duruma düşmek muhteşem bir histi.

🔸

-Ecrin-

Kamerayı kendime çevirip fotoğraf çekerken oldukça heyecanlıydım. Tam karşımda duran Hüma beğeniyle saçlarıma bakıyordu. Evet, saç rengimi değiştirdim. Aklımda epeydir kahverengi vardı. Nihayet pembeden sıkıldığımı hissettim ve soluğu kuaförde aldım. Hüma'yı zorla getirmiştim çünkü diğerlerinin işi vardı.

Ben

Nasıl oldu?

Anneciğim

Çok yakıştı canım.

Aklıma gençliğim geldi.

"Bu rengi değiştirme bence." dedi Hüma. "Sarıdan başka renk yakışmaz sanıyordum ama kahveye aşık oldum."

"Teşekkür ederim canım. Tonu belli oluyor değil mi?" diye sordum. "Acı kahve çünkü."

"Oluyor oluyor. Çok beğendim."

Gülümsedim. Benim de içime sinmişti. Birkaç dakika içinde kuaförden ayrıldık. Bugün büyük gündü çünkü Süleyman haftalar sonra toplu takılma teklifimizi kabul etmişti. Hüma ile direkt kafeye gidecektik. Sonrasında Dicle, Doğan ve Haydar Mardin'e gidecekti. Münire bu kez gitmek istememişti çünkü Doğan'ın kendisini "İşte geliniz!" diyerek ailesi ile tanıştırmasından korkuyordu. Henüz hazır değildi.

Kafeye girdiğimizde her zamanki masamızda sadece Reha ve Haydar'ın oturduğunu gördük. Haydar beni fark edince dudakları o şeklini aldı. "Yenge!" deli sesli bir şekilde. Bu kez gözlerimi devirmeden yalnızca gülümsedim. Son zamanlarda Bana sürekli yenge diyordu. Alışmaya başlamıştım sanırım. Hatta Reha'nın hoşuna bile gidiyordu. "Harika olmuş!"

Haydar'ın tepkisinden sonra meraklanan Reha başını bana doğru çevirdi. "Canım?" dedi ayağa kalkarak. "Çok güzel olmuşsun."

"Beğendin mi?" diye sordum heyecanla.

"Sana yakışmayan bir renk olduğunu sanmıyorum." diyerek yanağımı öptü. "Hoş geldin."

"Hoş buldum." Ceketimi çıkarıp sandalyeye astım ve Reha'nın yanına oturdum. "Diğerleri nerede?"

"Dicle Doğan ile birlikte gelecek. Münire de lavaboda, gelir birazdan." dedi Reha. Başımı sallayarak Haydar'a baktım.

"Ee damat bey, heyecanlı mısın?"

"Sorma Ecrin ya! Vallahi şaka maka götürüyorum ailemi Mardin'e."

Reha "Şakası mı kaldı lan bu işin? Resmen evleneceksin birkaç ay sonra." Haydar gözlerini kısarak parmaklarıyla saymaya başladı.

"Nisan, mayıs, haziran... 3 aydan fazla var lan daha! Gerçi dini nikahı erken yapacağız ama olsun."

"Pek bir heveslisin bakıyorum." dedim.

"Vallahi ailesi tamam desin, şu an gider nikahı basarım."

Güldüm. "Valla sizden boy boy çocuklar bekliyorum."

Haydar Reha'ya bakarak "Yalnız bebek evresini geçmiş direkt çocuk istiyor." dedi. "Valla Ecrincim bu konuyu pek konuşmadık ama sen birkaç sene teyze olamazsın."

Kaşlarımı kaldırdım. "Konuşmadıysanız nereden biliyorsun?"

"Çünkü Dicle daha birinci sınıf." Bunu yeni fark etmiş gibi gözlerini irice açtı. "Lan bu kız 5 yıl daha okuyacak. Baba olmak için 5 yıl bekleyecek miyim?"

Kendimi tutamayıp güldüm. Reha masanın üzerindeki elimi tutarak "Ben o konuda şanslıyım. 3 yıl sonra baba olma ihtimalim var." dediğinde gülüşüm dondu. Ciddiyetini ölçmek için Reha'ya baktığımda Haydar'a baktığını gördüm. İnadına benimle göz göze gelmiyor gibiydi. Konu hakkında yorum yapmadım. O yüzden kapanır sanmıştım ama tahmin ettiğim gibi Haydar yorum yapmıştı.

"Olmaz, izin vermem. Senden yıllar önce evlenip senden sonra baba olamam." Ardından ciddi bir ifadeyle bana baktı. "Ecrin bak şimdiden söylüyorum. Benden önce çocuk sahibi olamazsınız."

"Merak etme Haydarcım." dedim ince bir tebessümle. "Öyle bir niyetim yok." Haydar zafer edasıyla sırıtırken Reha nihayet başını bana çevirdi.

"Öyle mi yavrum?"

Diğer elimle saçlarımı enseme doğru savurarak "Öyle yavrum." dediğimde Reha önce yaptığım harekete ardından gülümseyen dudaklarıma baktı. Cevap vermekten vazgeçerek önüne döndüğünde daha sonra bu konuyu benimle konuşacağına emin oldum.

"Hoş geldiniz!" Münire özlediğimiz neşeli haliyle masaya oturduğunda kafenin kapısı açıldı. Dicle ve Doğan peş peşe içeri girdiğinde Haydar oturuşunu düzeltti. Bu haline güldüm.

"Sülo ne zaman gelecek Hüma?" diye sordu Haydar.

"Mesaj attı birazdan burada olur."

Söylediği gibi 2-3 dakika sonra Süleyman da geldi. Sırayla erkeklerle tokalaştı ve bize başıyla selam verdi.

"Nasılsınız?" diye sordu, sesi heyecanlıydı. Hüma'nın yanına geçip oturduğunda gerçekten gergin olduğunu fark ettim. Kalabalıktan hoşlanmıyor oluşu doğruydu demek.

"İyiyiz Süleyman." dedim. "Seni gördük daha iyi olduk."

Çekimser bir ifadeyle bakışlarını kaçırdı. "Kusura bakmayın. Nazlandım gibi göründü ama gerçekten kalabalık ortamları sevmiyorum."

Haydar "Sevmiyordum diyeceksin." diyerek önündeki kurabiye tabağını Süleyman'a uzattı. "Artık bizimlesin canım."

Süleyman neye uğradığını şaşırmışa benziyordu. Hepimize kısa bakışlar atarak gülümsedi ve Haydar'ın uzattığı tabaktan bir kurabiye aldı.

"Şimdi aileleriniz tanışınca ne olacak?" diye sordum bir anda. Hepsinin gözleri bana çevrildi. "Hemen söz  kesilmeyecek değil mi? Biz yokuz."

Dicle bilmiyorum dercesine dudak büzdü. "Eğer olumlu geçerse ki büyük ihtimalle öyle olacak; ailesi İstanbul'a dönmeden önce dini nikahı kıydırmak istiyoruz."

"Ya!" diye hayıflandım. "Biz göremeyecek miyiz?"

"E vizeler bitti." dedi Haydar. "Alın hemen bilet siz de gelin. Söyledik o kadar."

"Bu hafta pek ders olmaz zaten." dedi Hilal.

"Yüzük takılacağına emin olsak geliriz ama..." dedi Münire.

"Kesin gelirsin." dedi Doğan. "Gelsen bile annemden köşe bucak kaçarsın sen." Münire gözlerini devirdi.

"Bu konuyu konuştuk Doğan."

Doğan onu taklit ederek gözlerini devirdi. "Bunu konuştuk Doğan." Münire koluna dirsek attı. İkisini gülerek izledim. Onlarda da tıpkı Dicle ve Haydar gibi tatlı bir heyecan vardı aslında ama ön planda diğerleri olduğu için evlilik konusunu pek gündeme getirmiyorlardı. İçimden bir ses Haydar ve Dicle evlendikten sonra Doğan'ın da ilerisi için adım atacağını söylüyordu. Münire okul bitene kadar evlilik istemiyordu ama ne olacağı belli olmazdı tabii. Dicle ve Haydar sayesinde erkeklerin aklına evlilik fikri düşmüştü.

"Valla İstanbul Mardin arası uzak." dedi Doğan. "Konuşulur söz kesilir; ailesini bir hafta ağırlarız. Gitmeden önce de dini nikah kıyarız. Okul bittikten sonra da nişan ve düğün yapılır."

Haydar eliyle Doğan'ı göstererek "İdeal kayınço." dedi. "Bizim için her şeyi düşünüyor."

 Reha kulağıma eğilerek "Dışarı çıkalım mı?" diye sorduğunda ona baktım.

"Daha yeni geldik."

"Bir şey söyleyeceğim."

Üstelemeden ceketimi alıp ayağa kalktım. Geri döneceğimizi düşündüğüm için çantamı bıraktım. Dışarı çıktığımızda elimi tuttu. Yürüyeceğimizi sanmıştım ama sırtını kafenin duvarına yaslayarak beni karşısına çekti.

"Senden bir şey isteyeceğim."

"Tabii ki." dedim. Meraklanmıştım.

"Herkes bu gece Mardin'e giderken sen benimle Bursa'ya gelir misin?" diye sorduğunda kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırdım.

"Bursa'ya mı?" diye sordum şaşkınlıkla. "Ne yapacağız ki orada?"

"Seni kardeşimle tanıştırmak istiyorum."

Heyecanlanmaya başladım. Reha neredeyse tüm ailemle tanışmıştı da ama ben onun hiçbir akrabası ile tanışmamıştım. Zorunda değildik ama Oktay ile tanışmayı elbette çok isterdim. Babası ile arasının kötü olduğunu bildiğim için çok sevdiği kardeşi ile tanışmak bana iyi hissettirecekti.

"Beni biliyor mu?" diye sordum.

"Tabii ki biliyor. Benimle gelir misin?"

Düşünmeden başımı salladım. "Tabii ki gelirim."

Gülümsedi. "Bir gece kalırız, sonra Mardin'e geçeriz olur mu?"

Yanağını okşadım. "Olur bir tanem."

Şirin bir şekilde gülümseyerek avucumu öptü. Gözlerime bakarken bakışlarında derin hisler sakladığını her defasında hissediyordum. Reha bana "Seni seviyorum." demediği anlarda bile bakışları benimle konuşabiliyordu. Tıpkı şu anda yaptığı gibi. Bakışmamızı bölerek ona sarıldım. Bakışlarım onunkiler gibi konuşabiliyor muydu bilmiyorum. Bu yüzden konuşmayı seçtim.

"Seni seviyorum Kahvem." diye fısıldadım kulağına doğru. Tıpkı annemin babamı sevdiği gibi, daima.

🔸
Ecrin yeni saçı:

Sizlerle sohbet etmeyi çok özledim. Elimden geldiği kadar buradan ve İnstagram'dan dönüş yapmaya çalışıyorum. Hepiniz harikasınız ve iyi ki varsınız. Bunu söylemekten hiç sıkılmayacağım. <3

*DoRe için beklediğiniz son,

*EcRe için beklediğiniz son,

NEDİR?

*Bölüm sayısı hala net değil. Son beş bölüme girince sizlere duyuracağım.

*Zamanın hızlı aktığı bölümler gelecek demiştim. Üsame'nin son bölümlerini hatırlarsınız. Mardin bölümlerinden sonra ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

*Yeni kurgumdan taa Ömürlük Kelebek finalinde bahsetmiştim. Yeni iki kurgum var. Birini 5 küsur aydır diğerini de bir yıldan fazladır yazıyorum. Size bir söz verdim. Bundan sonra bekletmek istemiyorum. Tek hedefim sizlere her hafta bölüm okutabilmek ve kurgularımdan zevk almanızı sağlamak. Feriha ve KK finalinden sonra bir süre hepimiz dinleneceğiz. Sonra kafalarımız bir milyon olacak çünkü.

*Şimdi ben sizden bir söz istiyorum: Diğer hikayelerimde olduğu gibi yeni kurgularımda da yanımda olacak mısınız? Sizler olmadan ilerlemem mümkün değil. Duvara hikaye anlatmak gibi olur benim için.

Şimdiden çok teşekkür ederim. Wattpad veya İnstagram (tiya.trosahnesi) dan bana her zaman ulaşabilirsiniz.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top