KK🔸40

Merhabalar :)

Yorum bırakmayı unutmayınız, seviliyorsunuz :*

Bölüm şarkısı : AQTA II - Herkesim 🎶

🔸

"Hadi çocuklar!" diyen annemi izlerken ağzımdaki lokmayı belki de otuzuncu kez çiğniyordum. Rehalar döneli bir saat kadar olmuştu. Kızlarla birlikte anneme masayı hazırlaması için yardım etmiştik ve şimdi de hep birlikte yemek yiyorduk. Barlas amcam ve eşi bize katılamamıştı ama neyseki sabah geldiğimde vedalaşmıştık. "Haydarcım köfte sevmiyor musun?"

Haydar ağzı dolu bir şekilde "Sovoyorom ofondom omo toboğom dolo." dediğinde kendimi tutamayıp güldüm. Selim'le konuşmadığımız için keyfim yoktu. Yemekten sonra ifadesini alacaktım tabi.

"Hepsini sizin için yaptım." Annemle göz göze gelince gülümsedim. Selimcik hemen çaprazında oturuyordu. Benim aksime bayağı iştahlıydı. Problemli çocuk.

Münire, "Çok teşekkür ederiz Büşra teyze. Hepsi enfes olmuş." dedi. Yanında oturan Doğan düne göre daha keyifli görünüyordu. Yakın zamanda ondan hayırlı haberler bekliyorduk.

Çatalımı bırakıp Reha'ya baktım. Sadece Selim'i değil onu da izliyordum. Tabağına pek dokunmamıştı.

"İyi misin?" diye sordum fısıldayarak. Güzel gözlerini bana çevirdi.

"İyiyim." dedi. "Oktay'ı düşünüyorum. Vedalaşırken üzgündü."

Neyse hissettiğini anlayabiliyordum. Erken bir veda olmuştu ve kardeşinin yanında adam akıllı duramamıştı.

"Vizelerden sonra yine gidersin. Sene sonunu beklemene gerek yok ki." dediğimde sessiz kaldı. Onu yormak istemedim. Çatalımı tekrar alıp tabağımdakilere işkence etmeye devam ettim.

"Kızlar emin misiniz?" diye sordu annem. Tabağını bitiren Selim oburunun yemeklerini tazeliyordu. "Yani sizinle gelmemi istemediğinize? Belki bir yardımım dokunurdu."

"Anneciğim hiç gerek yok." diye cevapladım. "Zaten okulun açılmasına neredeyse 1 hafta var. Yani Hüma ile benim bir haftamız var. Biz hallederiz." Münire gözlerini kısarak bana baktı.

"Beni adamdan saymıyor musun? Benim de okulum geç başlıyor."

"Seni zaten biliyorlar diye dedim, Hüma burada yok ya o yüzden."

Babam "O neden gelmedi? Hasta mı yoksa?" diye sorduğunda başımı salladım.

"Birkaç gündür başı ağrıyormuş. Final zamanı hep böyleydi. Biz de anlayış gösterdik."

"Bir dahaki gelişinizde o da gelir." Hilal'in mırıldanarak "Belki de yalnız gelmez." dediğini duydum. Süleyman ile ne şekilde konuştuklarını bilmiyordum. Bunları yüz yüze konuşmak daha heyecan vericiydi benim için. İster arkadaş kalsın isterse ona bir şans versin, biz her durumda Hüma'nın yanında olacaktık. 

"Hadi Ecrin'in doğum günü videolarını izleyelim." Yarım ağız sırıtan Eray amcama tepkisiz bir bakış hattım.

"Nereden çıktı şimdi bu?" diye sorduğumda masada öne doğru eğildi.

"6. yaş gününü her gün izlesem yine de bıkmam."

"Marifetlerini izleyip mutlu mu oluyorsun?" diye sordum ve diğerlerine döndüm. "Pastamın üzerine plastik çilek koymuştu ve onu ısırmıştım."

Yerinden kalkıp arkama geçti ve kollarını boynuma dolayarak saçlarımı karıştırmaya başladı. "Başka türlü dişine dokundurtmuyordun ne yapalım?"

Hayretle ağzım açıldı, babamlar gülüyordu. "Dişimi yutacaktım az kalsın."

"Canım çileğim benim, seninle uğraşmayı seviyorum biliyorsun."

Gülümsedim. "Ya ne demezsin!" Diğerlerine dönerek "Kendisi Benim ebem sayılır da." dediğimde birkaç kişi kıkırdayarak güldü.

"Yalan mı? O gün az kalsın ben de doğuruyordum." Annemle amcamın bakıştığını gördüm. Hiç konuşmadan birçok şeyi anlattılar sanki birbirlerine. Annemle babamın benim için hazırladığı günlüğü okurken birçok şey hissetmiştim; En çok da minnet duygusunu. Benim annemle babam için hissettiklerimi, annem de Eray amcam için hissediyordu. O olmasaydı belki de bu çilek hiç olgunlaşamayacaktı.

Masayı topladıktan sonra babamla birlikte kolilerimi aşağıya indirdik. Aslında sabah gitmemizi istemişlerdi ama biz bir an önce yola çıkmak istiyorduk. Zaten evde işimiz çoktu. Hem sadece biz değil, Haydar ve Alp de yeni evlerine yerleşecekti. Haydar 2. dönem Reha ile, Alperende Doğan'la yaşayacaktı. Bence gayet uyumlu ve mantıklı bir seçimdi. Gönül isterdi ki Haydar ve Doğan birlikte yaşasın ama ikisi birlikte yaşarken Haydar'ın rahatlıkla Dicle ile buluşabileceğini sanmıyordum. Doğan'ın bir şey diyeceğinden değil ama Haydar kasıntılık yapardı.

Gerçi yakında evleneceklerine göre sorun olacağını düşünmüyordum.

"Selim?" Odasının kapısını açıp yatakta uzanan kardeşime baktım. Annem kitap okuması için göndermişti ama o tavanı izliyordu. "Birazdan gideceğiz. Veda etmeyecek misin?"

Omzunu silkti. "İstemiyorum."

"Selim." İçeri girerek kapıyı kapattım. Yatağın kenarına oturduğumda bakışları bana kaydı. "Yaptığın şey ve dediklerin çok yanlıştı. Üstelik beni çok kırdın."

"Ben de kırıldım." dediğinde tebessüm ettim ve kollarına asılarak doğrulmasını salladım.

"Bunu konuşarak çözebiliriz ama değil mi? Beni dinlemedin bile."

Bakışlarını kaçırarak "Çerçeveyi kırdığım için özür dilerim."  dediğinde ona sıkıca sarıldım. Hiç beklemeden o da bana sarıldı.

"Kabul edildi. Ben de sana kötü hissettirdiğim için özür dilerim."

"Kabul edildi."

"Seni çok seviyorum Selimcik. Sen benim için çok değerlisin."

"Sen de benim için öylesin abla."

O bizim mucizemizdi; tıpkı benim gibi.

"Hadi bakalım aşağı gel! Bir saate çıkacağız." Ondan ayrılıp kapıya yöneldim.

"Tamam."

Aşağıda sadece amcam ve Haydar'ın sesi vardı. Koşar adım merdivenleri indim.

"Lan Haydar!" diyen Eray amcama baktım. İkili koltukta Haydar ile oturuyordu. Babam son koliyi indirmek için yukarı çıkmıştı sanırım. Kızlar da annemle birlikte mutfakta meyve tabağı hazırlıyordu. Gitmeden önce bizim meyve yemeğe ikna etmişti.

"Ne oldu abi?"

Amcam göğsünü gere gere "Aferin, amca demedin hoşuma gitti. Ee tabii Soner Bey gibi yaşlanmadık daha." dediğinde sesli bir şekilde güldüm.

"Babamı gören kırkına yeni bastı sanıyor." dediğimde bana yandan yandan baktı.

"Tabii ki babanı savunacaksın. Hormonlu Çilek." Tekrar Haydar'a döndü. "Sen niye Doğan yerine Reha ile yaşayacakmışsın?"

"Ya Abi sen de mi? Ne işim var benim kayınçonun evinde?" dedi utana sıkıla. Etrafa bakındım. Doğan ortalıkta görünmüyordu. Eray amcam elini yumruk yapıp Haydar'ın omzuna yavaşça vurdu.

"Seni hınzır, ben olsam ben de Soner'in evinde kalmazdım. Yoksa Yağmur'la nasıl buluşurdum?"

"Sen Barlas amcamla kalırken de halamla buluşamıyordunuz ki. Sürekli biri basıyordu sizi hatırlarsan."

"Sen ne biliyorsun lan cimcime. Daha embriyo bile değildin."

Babam merdivenlerden inerken "Kızımla lanlı lunlu konuşma lan." dedi ve koliyi yere bıraktı.

"Aha geldi kurtarıcısı."

Eray amcama dil çıkarıp babamın beline sarıldım. O benim her zaman kurtarıcımdı.

🔸

Gece saat iki gibi İzmir'e varmıştık. Benzin için durduğumuzda Münire ve Hilal bizim arabaya binmişti. Doğan da Alp ile birlikte evine dönmüştü. Münire tabiri caizse Hilal'in kucağında yolculuk yaparken ikisi de halinden memnun gibi görünüyordu.

"Yarın ne yapıyoruz?" diye sordu Reha.

"Bilmem ki." dedim. "Evi toplamamız lazım."

Hilal "Ben de valizimi almak için yurda geçerim." dediğinde aklımdan geçeni Reha sesli söyledi.

"Arabayı Alp'e veririm beraber gidersiniz. Eşyaların falan da vardır taksiyle gelme şimdi." Yine Rehan'ın yanaklarını mıncırmak istediğim anlardan biri.

"Olur haberleşiriz."

"Evde yemeğiniz var mı?" Cam kenarında oturan Haydar kızlara alan açmak için bacak bacak üstüne atmıştı ama boyu çok uzun olduğu için şu an çok komik görünüyordu.

"Evde nasıl yemeğimiz olsun Haydar?" diye sordu Dicle. "Evde hiç kalmadık bile."

"Tamam gülüm, ne kızıyorsun? Sabah bir şeyler alır geliriz, kahvaltıyı beraber yaparız."

"Haydar sen eve uğrayacak misin?"

"Yok kanka hiç uğraşamam. Yarın gider alırım eşyaları."

Kusura bakma kardeşim sana verecek araba kalmadı. Taksiyle gidersin. "

"Ben onu ayarlarım yavrum merak etme. Önce yurda gideriz, sonra da benim eşyaları alırız."

Reha sırıtarak dikiz aynasından Hilal'e baktı. "Kara kedi gibi yarın sizinle olacak desene."

"Ona haber vermeden gideriz biz."

"Alp'in benden habersiz bir iş yapacağını düşünüyor musun sen?" Gruptaki tüm erkeklerle -Doğan hariç- sevgilisi gibi takılan Haydar, şimdi de Alp'i kıskanıyordu.

"Evet düşünüyorum. Mesela senin kırmızı yılbaşı çorabı aldığından benim haberim vardı, çünkü Alp söylemişti."

"Ulan ibne. Hanım köylü oldu iyice." Dicle öyle mi Haydar der gibi sevgilisine bir bakış attığında Haydar şirin bir şekilde tebessüm etti. "İlk sıra benim ya ondan dedim. Kimse benden daha Hanım köylü olamaz."

Reha gülerek başını iki yana sallarken ben de sırıtarak önüme döndüm. Hepsini çok seviyordum, iyi ki yollarımız kesişmişti.

🔸

SELAMM 🖤

Geç gelen bölüm için kusura bakmayın, biraz yoğun bir hafta geçirdim.

Yorum bırakmayı unutmayınız, görüşmek üzere :*

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top