KK🔸4
Artarak büyüyoruz :,) Güzel yorumlarınız beni sürekli yeni bölüm atmaya itiyor. Yorum bırakmayı unutmayın
Keyifle okuyun. ❤️
🔸
Sarı saçlarımı kolayca tararken aklıma Altın geldi. Dudaklarımı büzdüm. Babamın kedisi ben yedi yaşındayken ölmüştü. O kadar üzülmüştü ki, amcamlarla Altın'a benzeyen bir kedi aramıştık fakat annem bunun babama iyi gelmeyeceğini söyleyince vazgeçmiştik.
Zeytin.
Zeytin anneannemle yaşıyordu. Evimizde Rıdvan olduğu için Zeytin çok fazla huysuzluk etmeye başlamıştı. Ben Rıdo'dan vazgeçemedim. Çünkü benim sahiplendiğim ilk köpeğimdi. Annem de fedakarlık yapıp Zeytin'i Muğla'ya göndermişti.
Aynada kendime son kez baktım. Bugün cumaydı ve dersten sonra Hüma ile o kafeye gitmeyi planlamıştık. Hüma'ya değer vermeye başlamıştım ve üzülmesi artık umurumdaydı. Bir erkeğin peşinden bu kadar koşacağımı hayal edemiyordum. Yine de kınamak istemedim.
Sırt çantamı boşaltıp haki, küçük çapraz çantama telefonumla cüzdanımı koydum. Notlarımı mavi kapaklı dosyama koyup elime aldım. Bu hafta odamdaki herkes gelmişti. Çıkmadan önce hüsranla odaya baktım. Üçü de uyuyordu. Kapıyı sessizce çekerken zihnimde dün gece dinlediğim şarkı çalmaya başladı.
Kefen giydim, kendi elimle
Dırın dırın
🔸
"Günaydın." Bakışlarımı kaldırıp gülümseyip yanağıma eğilen Hüma'ya baktım. Yanağımı yumuşak bir şekilde öpüp yanımdaki sıraya yerleşti. Beni ilk defa öptüğü için şaşırmıştım.
"Günaydın." dedim. "Bugün çok şıksın." Omuzlarını açıkta bırakan lacivert bir kazak ve siyah deri pantolon giymişti.
"Ecrin ben gece yeni bir karar aldım." dediğinde telefonumu masaya bırakıp ilgimi ona verdim.
"Neye karar verdin?"
"Reha'ya anatomi çalıştırmayı teklif edeceğim." Kaşlarımı kaldırdım. Reha aracılığıyla Saffet'e yaklaşmayı deneyecekti.
"Ya sevgilisi varsa?" diye sordum ciddi bir tonla.
"Öğrenmem lazım işte. Bugün kafedeyken konuşacağım." Notlarını çıkarırken duraksadı. "Bugün stajları vardı. Umarım biz oradayken gelirler."
Bir şey söylemeden önüme döndüm. Bu işin sonunda Reha ile arkadaş olursak numara olayını nasıl açıklayacaktım? Hüma'ya tek git diyesim geldi ama yapamadım.
Öğlen yemekhane yerine kantinde yemeye karar verdik. Hüma kendine sandviç, bana da kaşarlı tost yaptırdı. Bir elimde tostum diğerinde telefonumla anatomi grubuna biz dersteyken atılan mesajları okuyordum.
Faysal Hoca
Gençler günaydın.
Pazartesi günü dokuz kişiyi sözlü yapacağım.
0538*
Hocam neden 10 değil?
Faysal Hoca
Onuncu kişi sabit.
Hazır mısın Reha?
Sırıttım.
Reha hala cevap vermemişti. Birden bana mesaj geldi: Reha'dan. Tostumu ağzımda yuvarlarken aynı lokmayı otuz keredir çiğnediğimi fark ettim.
0541*
Bir şey soracağım?
Ben
Evet?
0541*
Anatomi dersinde en önde oturan bir kız var.
Sarı saçlı şirin bir şey.
Adını biliyo musun?
Ekrana irice açılmış gözlerle bakarken hızlıca Hüma'ya baktım.
"Bana beni soruyor Hüma." Bana sorgulayıcı bir bakış attığında ekranı ona çevirdim. "Anatomi dersi için soruyor herhalde." Mesajları okudukça yüzüne bir sırıtış yerleşti.
"Şirin?"
"Ya buna mı takıldın? Ne cevap vereceğim?"
Telefonu kendime çevirdim. Neyseki sohbetten çıkmıştı.
"Bilmiyorum de?"
Ona ciddi misin bakışı attım. "Bugün kafeye gidersek karşılaşacağız."
"İyi ya işte. Böylelikle benim ders çalıştırmama gerek kalmaz."
Mantıklı düşünemiyordu. Çünkü numara olayı ortaya çıkabilirdi. Arkama yaslanıp ekrana boş boş baktım. Sonunda ortaya karışık bir şey yazmaya karar verdim.
Ben
İsmi Ecrin ama konuşmadık hiç.
Çevrimiçi oldu. Hay bok!
Şş Ecrin, küfür yok.
0541*
Grupta numarasını bulamadım.
Hey gidi aslanım, onunla konuşuyorsun.
Ben
Bende de yok ki.
Ne için soruyorsun?
0541*
Sana ne?
Gözlerimi devirdim ve görüldü atıp çıktım. Hüma çoktan yemeğini bitirmişti. Bugün o kafeye gitmeyelim demek istiyordum ama çok hevesliydi. Nereden bulaştım bu işe?
Çıkışa kadar mantıklı bir bahane aradım ama sonuç ümitsizdi. Hüma ile birlikte Kahve Kulübesi'ne doğru yürürken Reha'nın içerde olmaması için dua ediyordum. Sonunda kafeye geldiğimizde kısa bir duraksama yaşadım. Kafe müstakildi. Orman evlerine benziyordu. Kapısısı camdandı ve pencerelerin el verdiği kadarıyla içerisi görünüyordu. Çünkü duvarları ahşaptı.
"Hadi Ecrin."
Kapıyı aralayan Hüma'ya kısa bir bakış atıp açtığı kapıdan içeri girdim. Az duyulan bir melodi hafiften kulağımı okşadı. İçerisi taze kahve kokuyordu. Ahşap duvarlara asılmış mor ve sarı renkli saatleri görünce gülümsedim. Yurttaki çalışma masamda da mor bir çalar saatim vardı.
"Çok güzel değil mi?" diye soran Hüma'ya başımı sallayarak yanıt verdim. Birlikte cam kenarındaki boş bir masaya ilerlerken içeriye göz attım. Bizim okulda birkaç kere gördüğüm simalar buradaydı.
"Tüm okul burada." dedim sessizce. Oturduğumuz ahşap masanın üzerinde iki yapraklı bir menü vardı. Burası gerçekten çok güzel ve şirin bir kafeydi.
"Reha'nın böyle bir tarzı olabileceği aklıma bile gelmezdi." Ona hak verdiğimi belirtmek için başımı salladım. Menüye baktığımda bir sayfada tamamen kahve çeşitlerinin olduğunu gördüm.
"Hoşgeldiniz." Başımı kaldırıp başımızda dikilen gence baktım. Daha önce görmemiştim. "Ne alırdınız?"
"Hoşbulduk." diyen Hüma siparişini verirken kafenin kapısı açıldı. Şansımın içine tüküreyim hayat!
Hızla önüme döndüm. "Ben bir Türk kahvesi alabilir miyim? Şekersiz olsun." Genç başını sallayarak uzaklaştığında elimi sağ şakağıma dayayıp öne eğildim. "Geldi işte."
"Gördüm." dedi arkama doğru kısa bir bakış atıp. "Sefo da onunla."
"Sefo kim be?" diye sordum fısıldayarak.
"Saffet'im beni affetim." dediğinde gözlerimi yumup burun kemerimi sıktım.
"Şuradan bir çıksaydık iyiydi."
"Geliyor." dediğinde hızla başımı kaldırdım.
"Kim?"
"Şşş Esmer." dedi gözlerime bakarak. Heyecanlanmıştım. Saniyeler içinde yanımızda beliren bedene bakmak için başımı çevirdim. Karşımdaydı.
"Merhaba." dedi gözlerime bakarak. Kahverengi gözleri bu kez diriydi. Hatta keyifli bakıyordu diyebilirdim.
"Merhaba." dedim mesafeli bir sesle.
"Seni gördüğüm iyi oldu." dediğinde yarım saniye kadar Hüma'ya baktım. Pür dikkat Reha'ya bakıyordu.
"Sebep?" diye sordum tek kaşımı kaldırıp.
"Pazartesi derste yardımın için teşekkür ederim."
Şöyle yola gel.
Şş Ecrin, kibar ol.
"İhtiyacın yokmuş. Boşuna teşekkür etme."
"Faysal hoca anlamıştır kopya verdiğini. Bu yüzden bilmiyorum dedim." Boyu uzundu ve boynum ağrımaya başlamıştı. Başında siyah bir şapka vardı ve ters takmıştı.
"Neyse artık." dedim. "Oldu bitti. Rica ederim."
Hadi git artık.
"Aslında bir şey isteyecektim."
Sakince uzaklaş yanımdan.
"Ne gibi?" diye sordum.
"Bana anatomi çalıştırır mısın?"
Ellerimin arasında tuttuğum menüyü masaya bıraktım. Hüma'ya alttan bir bakış attığımda gözlerini kırpıştırdı. Yaptığım şeyin adı fedakarlık mıydı bilmiyordum ama umarım pişman olmazdım.
"İki günde mi çözeceksin anatomiyi?" diye sordum gözlerine bakarak. Omzunu silkti.
"Pazartesinden ümidim yok. Sınavları geçeyim yeter."
Vizeye kadar Reha'yı anatomi çalıştırma fikri cazip gelmiyordu. Üç hafta boyunca numaramı vermeden ders çalıştırabilir miydim? WhatsApp olayı olmasaydı ona iyilik etmekten memnun olurdum ama işler iyice birbirine girmişti.
"Tamam istemiyorsan sorun yok." dediğinde bozulduğunu hissettim. Ne dertli başım vardı!
"Konuşuruz pazartesi." dedim. Kendimi kötü hissetmiştim. Son kez sınavlara girme hakkı vardı ve benden yardım istiyordu.
"Grupta aradım da numaranı bulamadım."
"Pek girmiyorum WhatsApp'a ya." Nasılsa bizde yalan çok. Söyle gitsin.
"İnstagram'dan yazayım?" dedi. "Varsa tabi."
"Var. Yazarım ben sana."
Hesabını bildiğimi belli etmiş miydim? Aferin Ecrin.
"Tamam o zaman." dedi ve ilk kez Hüma'ya baktı. "Afiyet olsun size." Hüma başını sallayarak gülümsedi. Reha'nın arkasından arkama yaslanarak Hüma'ya baktım.
"Ne yapacağım?"
"İyilik." dedi ve omzunu silkti. O iyiliğin ucu bir bana dokunmuyordu. Umarım tökezlemezdim.
🔸
SELAMM 🖤
Kapak için kendime teşekkür ederim.
▪️ Kurgu içinize siniyor mu?
▪️ Sizce Saffet neden gay olduğunu söylüyor?
Gelecek bölümde görüşmek üzere. <3
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top