KK🔸38

Merhaba,

* Önceki bölümdeki yorumların %80 ini karşılayan beş kişiye içtenlikle teşekkür ediyorum. 213 kişinin voteleyip 150 sinin yorum atmaması dışında bir sorun yok. *

Bölüm şarkısı : Mavi Gri - Ben Sende Yandım 🎶

Keyifli okumalar

🔸

Uyandığımda ilk yaptığım şey perdeyi açıp dışarı bakmak oldu. Tahmin ettiğim gibi gece boyu kar yağmıştı. Her yer bembeyazdı. Münire hala uyuduğu için perdeyi kapattım. Gece 2'ye doğru uyumuştuk. Biz odaya geldiğimizde Haydar ve Alperen hala ayaktaydı.

Sessizce kapıyı açıp koridora çıktım. Evde hiç ses yoktu. Elimi yüzümü yıkayıp odaya geri döndüm. İyi ki annemin zoruyla da olsa yanıma kalın kıyafetler almıştım. Boğazlı mor kazağımla siyah pantolonumu giyip omzuma şal aldım. Acaba Reha uyandı mı ki? Odadan çıkmadan önce yatağa oturup Reha'ya mesaj attım.

Ben
Uyandın mı?

İnterneti açıktı ama uyuyor da olabilirdi. Cevap beklerken Hüma'ya da yazdım. Dün birkaç kere aramıştım ama bana mesajla dönmüş ve "Kendimi iyi hissetmediğim için gelemeyeceğim." tarzı bir cümle yazmıştı.

Ben
Hüma?
Uyuyor musun? Merak ettim seni.

Hüma
Uyandım, Şeyma'nın okulu tatil. Birlikte alışverişe çıktık.
Gece nasıldı?

Ben
Güzeldi ama keşke sen de olsaydın.

Hüma
Keşke, gelmek isterdim ama iki gündür başım ağrıyor.
Yeni yeni geçiyor.
Düşünmekten herhalde.

Ben
Onu mu düşünüyorsun?

Hüma
Birçok şeyi ama endişe etme kafam rahat aşkım. :)
Yazarım yine öptüm.

Ben
Öptüm :*

Umarım dediği gibi iyiydi. Artık üzülmesini istemiyordum; hiçbirimiz istemiyorduk. Reha'dan haber gelmeyince telefonu cebime koyup odadan çıktım. Alt kat hala sessizdi. Parmak uçlarımda merdivenleri indim. Ayağımda terlik olduğu için ses çıkabilirdi. Duvarın arkasına geçip başımı uzattım. Doğan ve Haydar iki kanepede mışıl mışıl uyuyordu. Şöminenin önünde kıvrılan Alp'i görünce şaşırdım. Minderlerin üzerinde uyuyordu.

Odaya çıkmamış mıydı yani?

Sırıtıp merdivenlere yöneldim. Reha odasında yalnızdı demek. Kapısının önüne geldiğimde sessizce kolu indirip içeri girdim. Reha tek kişilik bir bazada uyuyordu. Yüzüstü ve duvara dönük yattığı için ifadesini göremiyordum. Yavaş adımlarla yatağa yaklaşırken etrafa bakındım. Masanın üzerindeki çerçevede Reha ve bir oğlan çocuğunun fotoğrafı vardı. Oktay olabilir miydi?

Yatağa gitmekten vazgeçip çerçeveyi elime aldım. Reha kolunu çocuğun sırtına dolamış, içten bir şekilde gülüyordu. Çok güzelsin Reha, hep böyle gülümse olur mu?

"Beyza?" Çerçeveyi bırakıp arkama döndüm. Reha uykulu uykulu bana bakıyordu. Gülümseyip yanına gittim.

"Günaydın!" Eğilip yanağını öptüm, gülümsedi.

"Günaydın." Duvara yanaşıp yorganı kaldırdı. "Gel uzan yanıma." Terliklerimi çıkarıp yanına uzandım. Yan dönünce ikimiz de yatağa sığmıştık. "Yüzümü yıkasaydım aslında." dedi gözlerini kapatıp. Şakağındaki banta dokundum. Kaşları çatılacak gibi oldu ama hemen gevşedi. Yarasından öptüğümde kolunu belime doladı.

"Alp aşağıda uyumuş." dedim. Başını sallayıp gözlerini araladı.

"Gece uyandığımda fark ettim. İnip şömineye odun attım ama sönmüştür şimdiye."

"Evet sönmüş ama içerisi ılıktı." dedim. Yastığının altından telefonunu çıkarıp ekranı bana çevirdi. Saffet'i görünce eskiye göre daha hafif de olsa sinir hissettim.

"Arif gönderdi gece. Tek başına içiyormuş." Ekranı kapatıp bana baktı. Uykusu açılmış gibiydi.

"Asuman nasıl yalnız bırakmış, hayret!"

"Bilmem ki. Elde edince kıymeti kalmadı demek ki." Bir yandan saçlarımı okşuyordu. "Olan Hüma'ya oldu."

"Onun için üzülüyorum." Aklıma Süleyman gelince Reha ile paylaşmak istedim. "Bizim sınıftaki Süleyman'ı biliyor musun? Denk geldin mi hiç?"

Düşünceli bir ifadeyle yüzüme baktı. "Gözümde canlanıyor aslında. Uzun boylu, esmer kumral arası bir çocuk olması lazım."

"Evet o." dedim hemen. "Dudakları dolgun hatta." Kaşları havalandığında anlık utanç hissettim. "Şey... Tanı diye söyledim."

"Tanıdığımı belirttim zaten. Neden dudaklarına vurgu yapıyorsun?" Cevap bekleyen dudaklarını avuçlarımın arasına alıp sıkıştırdığımda dudakları büzüştü. Bu haline güldüm.

"Senin dudakların daha güzel." dediğimde ellerimi itti.

"Komik değil."

Ciddileştim. "Gülmüyorum ki." Yüzünü bana çevirdiğinde dirseğimin üzerinde doğrulup ona tepeden baktım. "Süleyman Hüma'dan hoşlanıyormuş."

Bana yandan bir bakış attı. İlgisiz gibi görünmeye çalışsa da merak ettiği belliydi. "Kendisi mi söyledi?"

"Bana yazdı geçenlerde." Gözlerini devirdi. Gülmemek için dudağımı ısırdım.

"Hala yazıyor mu?"

"Gece iyi yıllar mesajı atmış." dediğimde aniden kalktı ve kollarımı yastığa bastırıp üzerime eğildi.

"İyi yıllar mesajını dün gece benden almadın mı?" diye sorduğunda bakışlarımı kaçırdım.

"Unutmuşum." dediğimde dudaklarını çeneme bastırdı.

"Böyle şakalar yapma." diye fısıldadı. "Kıskanıyorum."

Elimin birini kaldırıp yanağını okşadım. "Öyle bir mesaj atmadı. Hem o Hüma'yı seviyor."

"Olsun, Asuman ile sohbet etmemi ister miydin?" Kaşlarımı çattım. Bu halim onu güldürdü ama ben ciddiydim.

"Aynı şey değil." dedim, sırıtarak yanağımı öptü.

"O da Saffet'i seviyor sonuçta."

"Reha!" dedim uyarıcı bir tonla.

"Umarım gözlerimde çapak yoktur." Gözlerine bakarken güldüm, ona kızgın kalamıyordum.

"Gözlerinde kendimi görüyorum." Elimi tutup göğsüne koydu.

"Burada da varsın."

Merdivende ayak sesi duyunca aşk dolu bakışmamız son buldu. Reha'yı duvar tarafına ittim ve sırtımı yatağın başlığına yasladım. Reha ofladı.

"Haydi kahvaltıya!" Haydar tüm odaların kapısını tıklatıp Reha'nın odasına bodoslama daldığında gözleri irice açıldı. Eliyle yüzünü kapatıp "Pardon kral, yenge odasında uyuyor sanmıştım." dediğinde güldüm.

"Hıyar ya!" Reha üzerimden bacağını yere uzattı ve bana göz kırpıp yataktan çıktı. "Geliyoruz."

"Tamam abi saygılar." Haydar odadan çıkınca Reha yerdeki valizinden havlusunu alıp bana döndü.

"Birazdan gelirim, sen in istersen."

"Tamam." dedim ve onun arkasından ben de çıktım.

🔸

-Hüma-

"Abla bu nasıl?" Dondurmamı yerken Şeyma'yı izliyordum. Dışarda kar yağıyordu ama canım çok çektiği için Şeyma ile anlaşma yapıp dondurma almıştım. Anneme söylememesi karşılığında ona istediği bir kazağı alacaktım.

"Bence sarısı daha güzel." dedim. Üzerinde siyah v yaka bir kazak vardı.

"Sarısının üzerinde çiçek var." diye homurdandı.

"Sanki çok büyüdün de." Söylenirken askılıktan başka kazaklar seçip kabine girdi. Onu beklerken telefonuma mesaj geldi. Koltuklardan birine oturup telefonu çıkardım.

Süleyman Sınıftan
Günaydın, bugün nasılsın?

Ben
Günaydın. Daha iyiyim.

Süleyman dün akşam buluşmak istemişti ama başım ağrıdığı için reddetmiştim. Zaten buluşmak için hala hazır değildim. Arkadaşlık için bile olsa bizimkiler dışında bir erkeği hayatıma almak için çok erkendi. Süleyman o kadar sabırlı ve inatçıydı ki, bu düşüncemi kısa zamanda yıkmasından endişe ediyordum.

Süleyman Sınıftan
Sevindim :)
Ne yapıyorsun?

Ben
Kardeşimle vakit geçiriyorum. Sen?

Süleyman Sınıftan
Arkadaşlarla dolanıyorum ben de.

Arkadaşlarıyla dolaşırken aklına ben mi gelmiştim? Şş, kanma Hüma!

Ben
İyi eğlenceler.

Süleyman Sınıftan
Yanlış anlamazsan nerede olduğunu sorabilir miyim? Yakındaysam uğrardım yanına.
Oraya yani...

Kabinden çıkan Şeyma'yı fark edince hemen cevap yazamadım.

Bu nasıl?" Yeşil bir sweat giymişti.

"Siyahtan daha güzel." dediğimde aynada kendisini izledi.

Ben
Historia'dayım.

Süleyman Sınıftan
Eğer hemen gitmiyorsan beş dakikaya gelebilirim.

Mesajı tekrar okudum. Ne yapsam ki? Bir yanım içimden geldiği gibi davranmamı söylüyordu; bir yarımsa 'Çocuk senden hoşlanıyor, boşa ümit verme.' diyordu.

"Abla yemek de yer miyiz?"

"Olur, karar verdin mi?" diye sorduğumda üzerindeki sweati gösterip güldü.

"Evet, parayı hazırla." Gözlerimi devirdim. Tekrar kabine girdi. Ben de hala cevap bekleyen Süleyman'a yazdım.

Ben
Olur, yemek katında olacağım.

Süleyman Sınıftan
Anlaştık :)

Ekranı kapatıp Şeyma'nın çıkmasını bekledim. Ödemeyi yaptıktan sonra üst kata çıktık. Ben de kendime sadece pantolon almıştım. Bugün Şeyma'ya çalışmıştım anlaşılan. İkimiz de hamburger isteyince siparişleri verdik ve bir masaya oturduk. Birkaç dakika geçmişti ki Süleyman yürüyen merdivenlerin yanında beklediğini yazmıştı.

"Bir arkadaşım buradaymış." dedim Şeyma'ya. "Gelirim birazdan."

"Tamam." dedi telefonuna bakarken. Küçük adımlarla ve etrafa bakınarak merdivenlere yürüdüm. Süs bitkisinin yanında dikilen adamı görünce Süleyman olduğunu anladım.

Ellerini ceplerine sokmuş, siyah kabanının önünü açık bırakmıştı. Onu şimdi daha iyi hatırlıyordum. Dikkatimi hiç çekmediği için adını bile aklımda tutmamıştım. Göz göze geldiğimizde adım atmayı bıraktım. Gülümsemesini beklemiyordum. Bana doğru yürürken ellerini çıkardı, birkaç. saniye sonra karşımdaydı. Biraz çekimser davranıyordum ama bu elimde değildi. Onu ilk kez bu kadar yakından görmüştüm. Kendimi sosyal medyadan tanışıp buluşan çiftler gibi hissettim.

"Merhaba Hüma." dediğinde adımın Hüma olduğunun farkına vararak hafifçe tebessüm ettim.

"Merhaba."

"Kardeşin nerede?" Başımla arkamı gösterdim.

"Yemek yiyeceğiz. Beni bekliyor." Anladığını belirtmek ister gibi başını salladı. Şakağındaki dikiş izini fark ettim ama bakışlarımı yüzünden ayırmamaya çalıştım. Rahatsız olmasını istemezdim.

"Afiyet olsun. Bir gün bizim köfteciye de beklerim."

"Abimin yanında çalışıyorum demiştin, köfte dükkanı mı var?" diye sorduğumda beni onayladı.

"Yılda birkaç hafta çalışıyorum. Harçlığım da çıkmış oluyor." dediğinde sohbetimizin hoşuma gittiğini fark ettim ama duvarlarım hala beni korumak için hazırda bekliyordu elbette. O duvarları kolay da aşamazdım ama arkadaşlığı için Süleyman'a bir şans verebilirdim.

"Ders çalışmaktan dükkana uğramazsın sanıyordum." diye fikrimi belirttim. Genelde ders çalışıyordu, bazen boş oturduğum için kendime kızıyordum.

Cevap vermeden önce güldü. "Derskolik değilim, kolay unuttuğum için tekrar etmem gerekiyor."

Başımı salladım. "İyi yapıyorsun, bazen imreniyorum sana." Sanki iltifat etmişim gibi gülümsediğinde tepkisiz kaldım. Şeyma'yı fazla bekletmiştim. "Gitsem iyi olacak, sen de arkadaşlarını beklettin."

"Sorun değil ama sen kardeşinin yanına git tabi." Birkaç saniye birbirimize baktık. Ben gitmeden gitmeyeceğini anladığım için önce ben davrandım.

"Kardeşim hamburgerimi yemeden gideyim." İkimiz de gülümsedik.

"Tamam tamam, yine görüşürüz değil mi?" Hevesle yüzüme bakarken ne diyeceğimi bilemedim.

"Bakalım, konuşuruz."

Neyse ki üstelemedi. "Görüşürüz öyleyse."

"Görüşürüz." dedim ve arkamı dönerek uzaklaştım.

🔸

"Sıcak çikolatalar hazır!" diye seslenip elimde tepsiyle dışarı çıktım. Reha elinde ikimizin kupalarıyla arkamdan geliyordu. Kar erimeden dışarda yürümek istemiştik. Duvara yaslanmış sohbet eden Doğan ve Münire'ye sıcak çikolatalarını uzattım.

"Teşekkürler." diyen Doğan'a gülümsedim. Biraz durgun gibiydi ama nedenini bilmediğim için üstünde durmadım. Merak ediyordum tabii ama ona değil Dicle'ye soracaktım. Alplerle ağacın altında dikilen Diclelerin yanına gittim.

"Alın bakalım." dedim, bir yandan da Dicle'ye bakıyordum. "Doğan'ın nesi var?" diye sordum. "Keyifsiz gibi sanki." Haydar ile bakıştılar. Bir şey olduğunu anlamıştım artık.

"Evet." dedi Alp. "Gece de pek konuşkan değildi."

"Aslında abimin cevabına göre size söyleyecektik ama sanırım kabul etmeyecek."

"Neyi?" diye sordum merakla.

"Biz..." dedi ve Haydar'a baktı. Haydar cümleyi tamamlayarak "Dini nikah kıymak istiyoruz." dediğinde Alp sıcak çikolatasını Haydar'a püskürterek öksürmeye başladı. Başımı çevirip Reha'ya baktım. O da şaşırmıştı. Doğan dışında kimse bilmiyordu demek ki.

Haydar yüzündeki küçük çikolata damlasını silerken yüzünü buruşturdu." Kussaydın kardeşim."

"Nereden çıktı bu?" diye sordu Hilal.

"Daha doğru olacağına karar verdik. Ailelerimiz tanışınca yavaş yavaş resmi nikah da kıyarız." Haydar'ın açıklaması ortamda kısa bir sessizliğe neden oldu.

Beklemediğimiz bir ataktı bu. Fikrin kimden çıktığını bilmiyordum ama Dicle'nin evliliğe sıcak bakıyor oluşu, Haydar'ı gerçekten çok sevdiğini düşündürmüştü.

"Doğan biliyor yani?" diye sordu Reha. Elinde hala ikimizin kupa bardakları vardı.

"Evet yola çıkmadan önce konuştum abimle, Mardin'den çıkmadan yani."

Haydar araya girdi. "Şahit olmasını istedik. Ondan gizleyemezdik. Hem arayı fazla açmamamız gerek. Evlendikten sonra ayrı yaşamımız da doğru değil. İkinci dönem bitince resmi olarak evlenmek istiyoruz."

Hilal öyle mi Dicle Hanım der gibi Dicle'ye baktı. "Ecrin ve Reha hepimizden önce evlenir sanmıştım." dediğinde Reha sanki karşımdaymış gibi bakışlarımı yere indirdim.

Evlilik mi?

Yolun ilerisinde planlıyordum ama şu an için çok erkendi. Aslında ben Münire ve Doğan'ın evlenmesine daha az şaşırırdım.

Alp" Ne vereceksin mehir olarak? "diye sorunca Haydar ve Dicle aşıklar gibi bakıştı.

"Ne isterse."

Reha sıcak çikolatamı bana uzattığında ikisini izlemeyi bıraktım. İçeceğim soğumaya başlamıştı. Diğerlerine dönerek "Biz biraz yürüyeceğiz." dedim. Evlilik konusu açılınca istemsizce gerildim. Konudan uzaklaşmak istemiştim sanırım.

Reha ile birlikte boş yolda ilerlemeye başladık. Karın yüksekliği fazla değildi, Ayağımız içine batmıyordu.

"Haydar'ın evlenmek isteyeceğini düşünmezdim."

Ona baktım. "Ben düşünürdüm ama biraz erken oldu. Gerçi Dicle'nin evlenmeyi neden istediğini anlıyorum."

Başını salladı. Onun da hak verdiğini anladım.

"Ben bu kadar ince düşünemiyorum. İnançlı biriyim ama senden uzak kalamam."

"Biz de evlenirdik." dedim gülerek. Şaka yapmıştım ama ciddi ve şaşkın bir şekilde bana baktığını görünce adım atmayı bıraktım, o da durdu. "Şakaydı." dedim.

"Evlenmek istemez misin?"

Gerçekten bu soruyu sordu mu Ecrin? Sanırım sordu. Acaba evlilik düşündüğü için mi sordu yoksa istemediği için mi? Hangi cevabım onun içini rahatlatacak ki?

"Bilmem." diye geveledim. "Zamanı gelince neden olmasın?"

"Anladım." Çikolatasını yudumladı. "Her şey zamanında güzel."

Ne bu şimdi ben anlamadım. İstiyor mu istemiyor mu?

Rahatsız olduğu gibi, sanırım istemiyor.

"Öyle." dedim ve yürümeye devam ettik.

🔸

SELAMM 🖤

Bölüm nasıldı?

Sonraki bölüm son tatil bölümü olacak, sonra yeniden okula dönecekler. Bu arada Süleyman ve Hüma için ne düşünüyorsunuz?

Doğan, kardeşi ve Haydar'ın evlilik kararını olumlu mu karşılar olumsuz mu?

Son olarak Reha evlilik düşünür mü ki¿

Çıkmadan önce yıldıza dokunmayı unutmayın, iyi ki varsınız <3

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top