KK🔸35

Biz geldik :)

Başlamadan önce bir şikayetimi paylaşmak istiyorum. Beğeni sayımız arttıkça yorumlar düşüyor nedenini anlayamadım. ^_^ Okuyan herkes bir emoji bile koysa her bölüm 200 yorum olur. Okul olduğu için belki okuyup geçiyorsunuz, dilerseniz bölüm günlerini cumartesi veya cumaya alabiliriz. Bölüm sonunda bununla ilgili bir anket koyacağım. Katılın lütfen.

Sizden ricam, beğeniyorsanız ve cümlelerin sizlerde bazı fikirler oluşturduğuna inanıyorsanız bir tane de olsa yorum bırakmayı unutmayın.

Ve bu bölüm HaLe cephesinde sizleri bir sürpriz bekliyor. Tepkinizi merak ediyorum. :)) KK için 60-70 bölüm planladım ama sağım solum belli olmaz. Bu yüzden içimizde bir şey kalsın istemiyorum. Önce onlardan başlamak istedim.

Seviliyorsunuz <3

Keyifle okuyun.

17 Kasım 2021

🔸

Cumartesi, Mardin

~Dicle~

"Günaydın!" diye seslenerek salona daldım. Babam yoktu. Annem elindeki örgüden başını ayırıp bana baktı.

"Tünaydın diyecektin herhalde kızım."

Güldüm. "Gece geç uyudum, ders çalıştım." dedim. Yanına giderken bana 'emin misin' temalı bir bakış attı.

"Ben uyumaya giderken telefonla konuşuyordun." dediğinde kaşlarım havalandı. Sessiz sessiz Haydar'la görüntülü konuşmuştum. Nasıl duymuştu ki sesimi?

"Ay anne sen de, bir sürü arkadaşım var benim. Biriyle konuşmuşumdur." dedim. Konuyu kapatmasını beklerken annem örgüsünü bırakıp bana döndü

"Arkadaşlarına ben de seni seviyorum mu diyorsun?" Hayda! Annem kapımı mı dinlemişti? Hem de tam Haydar'a onu sevdiğimi söylerken?

"Neden söylemeyeyim anne?" diye sordum, neşeli halim bir anda kaybolmuştu.

"Hayatında biri mi var?" diye sorduğunda bakışlarımı kaçırdım.

"Nereden çıkarıyorsun bunları?" Ayağa kalkacakken bileğimi tutarak beni durdurdu.

"Şu haline bak, gerçekten birini seviyorsun." Dudağımın içini kemirmeye başladım. Anneme göz ucuyla baktığımda gülümsediğini gördüm. "Anlat bana, merak ediyorum."

Omzumu silktim. "Merak edilecek bir şey yok. Konuşuyoruz işte." Dakika bir yalan bir.

"Okulda mı tanıştınız? O da mı tıp okuyor?" Annem merakla sorularını sıralarken ona hayretle baktım. Beklemediğim bir tepki vermişti.

"Ortak arkadaşımız var." dedim utangaç bir ifadeyle. "Hemşirelik okuyor."

"Adı ne?"

Hafifçe gülümsedim. "Haydar."

"Abinden de duydum sanki bu ismi." dedi düşünceli bir sesle.

"O da tanıyor." Kaşları havalandı.

"Demek abinin haberi var? Gözüne girmiş olmalı." Başımı salladım.

"Bazen atışıyorlar ama araları iyi." dedim, başörtüsünü düzeltip bana doğru eğildi.

"Madem seviyorsun, neden bana anlatmadın?" Bunun cevabını ben de bilmiyordum. Sonuçta ilişkimiz yeniydi.

"Bilmem, belki yüz yüze anlatmak istemişimdir." Elini dizimin üzerine götürerek okşadı, annemle göz göze geldim.

"Kızım, canım benim. Mutlu olmanı o kadar çok isterim ki... İnan gece gündüz abin ve senin için dua ediyorum. Gönüllerinizde olanı hakkınızda hayırlı etmesi için Allah'a dua ediyorum."

Neden konuşmasının sonunda keyfimizin kaçacağını düşünüyordum?

"Biliyorum anne."

"Söyleyeceklerim hem senin için geçerli hem de abin için. O çocukla el ele tutuştun mu?" Bakışlarımı kaçırdım. Şimdi anladım, konunun nereye gideceğini anlamıştım.

"Birkaç kere." dedim kısık sesle.

"Yalnız kaldınız mı?"

"Birkaç kere."

"Kuzum..." Yanağımı tutup kendine çevirdiğinde gözlerim yaşardı.

"Yanlış bir şey yapmadım anne."

"Biliyorum yavrum ama o çocuk senin helalin değil. Bu yüzden onunla yalnız kalmamalısın. İlerde ne yaşayacağınızı bilmiyoruz, bu yüzden onu kendine haram kılma. Nefsin sakın inancının önüne geçmesin kızım." Başımı yavaşça salladığımda gözyaşım yanağıma aktı. Annem beni kendine çekip sarıldığında kollarımı ona sardım.

"Aşık olmak günah mı?" diye sordum ağlarken.

"Tabi ki değil Dicle'm. Elbette birini sevebilirsin ama dediğim gibi, dinimizin gerektirdiği şekilde yaşamalıyız."

"Biliyorum, çok üzgünüm. Onu kaybetmek istemiyorum anne." dedim titreyen sesimle.

"Canım benim, sen ne zaman bu kadar sevdin onu?" Başımdan öptü. Ne yapacaktım ben şimdi? Haydar'a anlatsam anlar mıydı beni? Anlamalıydı, tüm bunlar sadece benim için değildi ki. Ben de onun helali değildim.

Annemle biraz daha oturduktan sonra odama kapandım. Uzatmadan Haydar ile konuşmam gerekiyordu. Bir hafta sonra İzmir'e dönecektim. Yüz yüze konuşabileceğimi sanmıyordum. Bu yüzden cesaretimi toplayıp ona mesaj attım.

Ben
Haydar?

Birkaç saniye sonra mesajımı gördü.

Haydar
Diclemm
Uyandın nihayet.
Günaydın :)

Ben
Günaydın.
Ne yapıyorsun?

Haydar
Birazdan Alple buluşacağım.
Mahalleden arkadaşların yanına gideceğiz.
Sen napıyosun?

Dicle
Akşam konuşuruz o zaman.
Keyfine bak :)

Haydar
Yoo bir şey olmuş.
Anlat bakim.
Keyfin mi yok?
Arayayım mı?

Off! Çok seviyorum onu, hem de çok.

Ben
Müsait değilim şu an.
Haydar bir şey konuşacağım ama nasıl başlayacağımı bilmiyorum.
Ben biraz düşündüm.
Yanlış yaptığımıza karar verdim.

Haydar
Neyi yanlış yapıyoruz?
Bir hatam mı oldu?

Ben
Olmadı.
Oldu ama düşüncesiz davrandığımız için oldu.
Benden önce nasıl ilişkiler yaşadın bilmiyorum, merak da etmiyorum ama benim ilişki anlayışım seninkiyle farklı olabilir.
Bunun için seni suçlamayacağım.
Sadece beni anlamanı istiyorum.

Haydar
Anlamıyorum.
Biraz daha açar mısın?

Dicle
Haydar ben, yalnız kalmamamız gerektiğini düşünüyorum.
El ele tutuşup birbirimizi öpmemeliyiz.

Haydar
Birkaç defa yanağını öptüm sadece.
Rahatsız mı oldun?
Haa
Anladım
:)
Tamam gülüm nasıl istersen öyle olsun.
Buluştuğumuzda kızlardan birini çağırırız yanımıza.

Tekrar ağlamaya başladım. Çok anlayışlıydı. Beni sevdiğini öyle içten hissettiriyordu ki bana, her geçen gün daha fazla seviyordum onu.

Ben
En doğrusu bu, ilerde pişman olmamamız için nasıl gerekiyorsa öyle yapmalıyız.

Haydar
Anlıyorum Dicle, saygı duyuyorum.
Seni kaybetmeyeceğim.
Allah'a şükür nefsime hakim olabiliyorum.
Bekleriz.

Ben
İyi ki varsın iyi kii

Haydar
Sen de iyi ki varsın :)
Bir şey sorcam, helalim olursan bunlara gerek kalmaz değil mi?

Ben
Yani evet.
Gayrimeşru bir ilişki olmamış olur çünkü.

Haydar
E helalim ol o zaman.
Bir tuhaf hissettim dur kchskxgjsvcd
Evlenelim o zaman?

Ağzım açık bir şekilde ekranı izledim. Evlenelim mi demişti o?

Ben
Ciddi misin?

Haydar
Bir dakika

Hala şaşkın şaşkın ekrana bakarken birkaç saniye içinde tekrar aktif oldu.

Haydar
“Kimin evlenmeye gücü yetiyorsa evlensin. Çünkü evlilik, gözü haramdan alıkoyar ve iffeti en iyi şekilde korur…”
Geçen okudum bu hadisi. Evlenmek sünnet ise, biz de evleniriz.
Hıı?
İstemez misin?

Gerçekten ciddiydi. Böyle bir çözüm bulacağını tahmin edemezdim.

Haydar
Dicle ben seni çok seviyorum.
İki aydır her sabah uyandığımda yüzüm gülüyor.
İstemezsen anlarım ve kabullenirim.
Ben seni kaybetmek istemiyorum.
Söz veriyorum seni asla üzmem, yarı yolda bırakmam.
Sonunda bir baltaya sap oldum der kendimi tebrik ederim.
Hayatımdaki en güzel tercihimsin.
Nasibim olmanı istiyorum.

Yutkundum. Böyle bir evlilik teklifi beklemiyordum. Cümleleri kalbimin orta yerine oturmuştu. Tekrar tekrar okudum hepsini. Parmaklarım klavyeye gitti, annem bana böyle bir çözümden bahsetmemişti.

Ben
Evlensek ya?

🔸

Pazar, İstanbul

~Hüma~

İstanbul'a geleli üç gün olmuştu. Keyfim yerindeydi ama odamda yalnız kaldığım anlarda aklıma hep son üç ayda yaşadıklarım geliyordu. Ben o kadar sabredeyim, sessizce bir kenarda fark edilmeyi bekleyeyim; sonra sevdiğim adam beni aldatsın.

Gerçekten canım yanıyordu.

"Abla! Soru sormaya gelebilir miyim?" Koridorda bağıra bağıra gelen kardeşimin sesi yankılandı.

"Hiç soru çözecek havamda değilim." dediğim an kapıyı açarak bana sert bir bakış attı. Aman ne korktum.

"Dün de başından savdın. Yarın öğretmen sınıfta çözecek, parmak kaldırmamı istemiyor musun?" Biraz daha duygusal bir konuşma yapmış olsaydı belki kabul ederdim ama şu an hiç etkilenmemiştim.

"Neden çözemiyorsun anlamıyorum." diye mırıldandım. "Yatağa bırak, çözünce sana anlatırım." dedim, beni rahat bırakması için kabul etmiştim.

"Bir tanesin!" Kitabını yatağın ucuna bırakıp gittiğinde telefonumu aldım. Gece film izlediğim için internetim kapalıydı. Sabah da açmamıştım. Kızların gruptaki sohbetine kısaca baktım.

Münire
Büyük odalar için kura çekimi yapalım.

Hilal
Benim için hiç fark etmez.
Fotoğrafa bakılırsa orta dediğiniz oda da gayet büyük.

Dicle
Bana da fark etmez.

Ben
Ben orta odada tek kalabilirim.

Yazıp çıktım. Yalnız kalmak benim için daha iyi olurdu. Kuzenime de cevap verirken ekranda tanımadığım bir numaranın mesaj bildirimi belirdi. Sohbete girince konuşmanın öncesinin de olduğunu gördüm. En son ona not atmıştım.

Tabi ya, Süleyman'dı bu. Numarasını kaydettiğimde profil fotoğrafı belirdi. Demek beni çoktan eklemişti. Fotoğrafına bakınca onu tanıdım. Genelde en arka sıralarda oturan biriydi ve sesi pek çıkmazdı.

Süleyman Sınıftan
Merhaba Hüma, rahatsız etmiyorum değil mi?

Ben
Merhaba, hayır müsaitim.
Not mu isteyeceksin?

Yazdığıma pişman olmuştum ama çoktan okumuştu. Sohbetten çıkıp mesajını yazmasını bekledim. Ecrin'in söylediğine göre Süleyman benimle konuşmak istiyormuş ama buna cesareti yoktu.

Süleyman Sınıftan
Hayır :)
Nasılsın diye merak ettim.
Tatilin nasıl geçiyor?

Ben
Güzel, seninki nasıl geçiyor?

Süleyman Sınıftan
Güzel
Sıradan yani
Arada ders çalışıyorum, bazen de abimin yanında çalışıyorum.

Ee, şu an sohbet etmeye başladık biz. Böyle olmaması gerekiyordu.

Ben
Hiç kitap yüzü açmadım desem.
Hem tatil yeni başladı, ders çalışmak için dönem içlerini tercih ediyorum.

Süleyman Sınıftan
Tabi tercih meselesi, benim içim rahat etmiyor.

Ben
Anladım, çalış tabi bana bakma.

Süleyman Sınıftan
Neredeydin sen?
Şehir olarak yani.

Ben
İstanbul.

Süleyman Sınıftan
Ciddi misin?
Ben İzmirlisin sanıyordum.
Ben de İstanbul'dayım.

Kaşlarım havalandı. Nedense buluşmak isteyeceğini düşünüyordum.

Ben
İstanbulluyum.
Ne taraftasın?

Süleyman Sınıftan
Fatih'te, sen?

Tesadüfe bak, aynı ilçedeydik.

Ben
Ben de.

Süleyman Sınıftan
İstanbul küçük desene :)
Müsait misin peki, ben Alemdar'dayım.

Ben
Müsait değilim.
Bugün işlerim var.

Yalan söylemek istemezdim ama buluşmak istemiyorum diye direkt olarak söyleyemezdim. Sınıf arkadaşımdı sonuçta ve aramızda sadece yirmi dakikalık mesafe vardı.

Süleyman Sınıftan
Sağlık olsun :)
Başka zaman buluşuruz.
Ben işe dönüyorum, kendine iyi bak.

Ben
Sen de.

🔸

Pazar, Bursa

~Reha~

Görmek istediğim onlarca şehir vardı, gezmeyi planladığım onca yer, koleksiyonum için almam gereken yeni kupalar vardı ama hevesim yoktu. Tüm hevesimi hayatım boyunca sırtımı yasladığım adam yutmuştu.

Babam sanırım artık beni istemiyordu.

"Abi omlet buz gibi oldu, yesene." Karşımda oturan Oktay'a kısa bir bakış atıp çatalımı bıraktım.

"Aç değilim, tabağını bitir."

"Abi..." O da yemeyi bıraktı. İki gündür onunla ilgilenmeye çalışıyordum ama eskisi gibi kolayca üstesinden gelemiyordum bazı şeylerin. Babamın bende bıraktığı tek yara şakağımda değildi, ruhumu deliyordu öfkesi. "İyi misin? Hiç keyfin yok geldiğinden beri."

"İyiyim koçum, yorgunum biraz." Sürahiyi alıp bardağının yarısına portakal suyu doldurdum. Diğer sürahiyi alıp kalanını nar suyuyla tamamladım. Bu karışımı annemden öğrenmiştim. Oktay da ben de çok severdik ama bunu babam dışında kimse bilmezdi. Onun da umurunda değildi.

"Geldiğin için mutlu değilsin biliyorum. Ben olmasaydım asla gelmezdin."

Kaşlarımı çattım. "Oktay, içinde yokluğundan bahsettiğin cümleler kurma." dedim sakin bir sesle.

"Seni özlüyorum ne yapayım?" Başını öne eğdi. Sandalyemi geriye çekip ayaklandım. Yanına eğilip onunla yüz yüze geldiğimde bana dönmüştü.

"Ben de seni özlüyorum kardeşim. Aklımdan hiç çıkmıyorsun."

"O zaman neden burada kalmıyorsun?" diye sorduğunda saçlarını okşadım.

"Bunu konuştuk ama, artık yatay geçiş yapamam." Başını usulca salladı. Elimi yanağına indirdim. "Oktay, daha önce de sordum ama içim rahat etmiyor. Babam sana iyi davranıyor değil mi?"

"Evet abi, sen varken eve pek uğramıyor ama inan bana sen yokken üzerime titriyor." Onun adına sevindim ama bu gerçek canımı yaktı. Babamın bir tane oğlu vardı, bu eve yanımda annem olmadan girdiğimden beri onun için yoktum.

"Sevindim." Saçlarını öptüm. "Hadi kahvaltını bitir, sonra bilgisayar oynarız."

"Abi..." Parmağını sol şakağıma çıkardığında başımı çevirip dokunmasını engelledim. "Canın acıyor mu?"

"Acımıyor koçum, iyiyim." Kapının sesini duyunca ayağa kalktım. "Kahvaltını bitir, sonra odama gel." Başını salladı, ona gülümsedim. Babamla karşılaşmadan odama girdim. Kulağımı kapıya yaslayıp babamı dinledim.

"Afiyet olsun oğlum, vitaminini almayı unutma."

"Unutmam, sen de yesene. Abim omlet yaptı."

"Tokum ben."

Kapıdan uzaklaşıp yatağa uzandım. İki gündür babamla hiç karşılaşmamıştım. Bazı geceler bir sitede güvenlik olarak çalışıyordu. Bugün evde olmalıydı. Geceye kadar odamdan çıkmayacak gibiydim.

İnternetimi açıp bildirimlerin gelmesini bekledim. Ecrin'e vakit ayıramıyordum. Görüntülü konuşmak istiyordu ama kaşımın dibindeki kesik hala tazeydi. Meraklanmasını istemiyordum.

Çiçeğim
Günaydınnn
Uyanmadın mı hala?

Gülümsedim. Anlayışlı oluşunu çok seviyordum. Bana gönül koymuyor veya bunu belli etmiyordu.

Ben
Günaydın çiçeğim.
Kardeşimle kahvaltı yapıyorduk.
Evde misin?

Çiçeğim

Babaannemdeyiz.

Ben
Güzelim benim.
Çok özledim seni.

Çiçeğim
Özledin ama görüntülü konuşmuyoruz neden?

Ben
Akşam ayarlamaya çalışırım.
Oktay'a bilgisayar sözüm var.

Çiçeğim
Öyle olsun.
Küseceğim sana bak :(

Ben
Şşş duymamış olayım.
Telafi edeceğim bitanem, söz.

Çiçeğim
Pekii
Seni seviyorum unutma, her zaman yanındayım.

Ben
Ben de seni seviyorum Beyza'm.
İyi ki benimlesin.

Konuşmamız bitince erkek grubuna girdim ve grubun adını değiştirdim.

2022 🤶

Ben
Mesaj alındı mı?

Haydar Paşa
Galiba alındı.

Alp
Alındı.

Doğan
Ayarlıyorum.

Güldüm, güzel bir telafi olacaktı.

🔸

SELAMM 🖤

*Sizce grubun adının anlamı ne? Siz mesajı aldınız mı?

*HaLe için ne düşünüyorsunuz?  Yanlış bir karar mı alındı?

*Hüma'nın yerinde olsaydınız Süleyman ile buluşur muydunuz?

Bu bölüm en merak edilen kişilerle geçti, yeni bölüm daha eğlenceli olacak. Muhtemelen salı veya çarşamba günü gelir.

Çıkmadan önce yıldıza dokunmayı unutmayın. ✨

Öpüldünüz :*

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top