KK🔸25

Ben geldim 🧡

Umarım iyisinizdir ve güzel yorumlarınız için hazırsınızdır. Biz hazırız! 30 bin okunma için teşekkür ederim. Daha büyük bir aile olacağımızı biliyorum.

Bölüm şarkısı : Teoman-Gönülçelen 🎵

-hayaltanesi doğum günün kutlu olsun ❤️

Keyifle okuyun.

🔸

Asuman kapıdaydı.

Her zaman ki gibi siyah göz kalemi çektiği gözleri pür dikkat Saffet'e bakıyordu. Tepkisini merak ettiğim Hüma'ya baktım. Asuman'ı izliyordu. Yüzünde hüzünlü bir ifade vardı.

Belki de korkuyordu.

Haftalardır sesini belki de hiç duymadığımız kız, şimdi Saffet'in de ortak olduğu kafeye gelmişti. Tesadüf değildi.

"Ne alaka abi ya?" Haydar'ın fısıltısını duydum. Kimse bir şey söylemedi. Müşteriler önüne dönmüştü bile.

Asuman hareket etmeye karar vererek bize doğru yürüdü. Topuklularının sesi kafede yankılandı. O yaklaştıkça hem parfümünün kokusu, hem de dudağındaki parlatıcı belirginleşti.

Saffet onu izlemeye devam etti, sessizdi.

Hüma'yı üzecek bir şey olmasın, lütfen.

"Selam." Hiçbirimiz karşılık vermedik. Saffet'in karşısında durarak göz temasına devam etti. Bu nasıl bir yüzsüzlüktü! Beynini patlatmamak için zor tutuyordum kendimi.

"Ne işin var burada?" diye sordu Saffet, öfkeli değil şaşkındı.

"Biraz konuşabilir miyiz?"

Haydar'ın arkamda fısıldayışını duydum. "Hay sikeyim yüzsüz ya!"

Aslında Asuman'ın duyabileceği tonda söylemişti ama yüzsüz olduğu için üzerine alınmamıştı.

"Seninle konuşacak neyimiz var ki?"

Gözlerimi devirdim. Reha ile göz göze geldik. Arkadaşının bir halt yiyeceğini anlamış gibi başını yana eğdi ve 'üzgünüm' bakışı attı. Saffet kesin bir dille 'konuşacak bir şeyimiz yok' bile diyememişti.

"Buna konuştuktan sonra karar veririz."

"Kamera şakası falan mısın kızım sen?" Hüma'dan beklediğim atak Münire'den gelmişti. Hatta bir adım öne çıkmıştı. Doğan elini Münire'nin koluna koyarak onu durdurdu. Gerçekten kamera şakası olmasını isterdim.

Saffet aniden Asuman'ın kolunu tuttu ve çekiştirerek kafenin kapısına götürdü.

"Bu çocuğun cibiliyetine sıçayım." diyen Haydar, Dicle'nin öfkeli bakışlarına maruz kalınca "Kusura bakmayın." diyerek sırtını duvara yasladı.

"Onunla mı gitti?" diye sordu Hüma, sesi titriyordu. "Sevgilim eski sevgilisiyle mi gitti?"

Elimi Hüma'nın koluna koyduğumda kafenin kapısı açıldı ve Saffet tek başına içeri girdi. Sinirli görünüyordu. Hızlı adımlarla Hüma'ya doğru geldi ve Hüma'nın sandalyeye asılı eşyalarını bir eline alarak "Doğum günün kutlu olsun kardeşim." dedi. "Bizi mazur gör." Hüma'nın eline uzanarak "Hadi yavrum gidelim." dediğinde ikinci bir şaşkınlık yaşadık. Hüma da şaşkın olduğu için ayak uydurmakta zorlanmıştı. Arkalarından birkaç saniye baktık.

"Hadi Alp böceğim." Haydar bıçağı eline aldığında mecburen odak değiştirdim. "Senin için pastayı keseceğim."

Alperen ortama uyum sağlayarak güldüğünde biz de o tarafa döndük. Neyse ki Hüma'nın canını yakacak bir şey olmamıştı.

Münire ve Hilal pastayı dilimlemeye başladı. Pencere kenarına geçip duvara yaslandığımda Reha yanıma geldi.

"İyi misin?" diye sorduğunda başımı salladım.

"Saffet'e güvenemiyorum." diye itiraf ettim.

"Ben de bir an şüphe ettim ama Hüma'yı üzecek bir şey yapacağını düşünmüyorum." Elini uzatıp çenemi okşadı. "Merak etme."

"Yürüyelim mi?" diye sorduğumda gülümseyerek başını salladı. Elimi tuttuğunda sıcak avucunu elimde hissettim. Çok güzel bir duyguydu. Birlikte kafeden çıktığımızda ağır ağır yürümeye başladık.

"Demek dün gece uyuya kaldın." dedi muzip bir sesle. Omzuna hafifçe omzumla vurarak güldüm.

"Gerçekten nasıl uyuduğumu anlamadım. Gözümü bir açtım sabah olmuş."

"Keşke ben de gözümü bir açsam, hep seni görsem." Serin havaya rağmen içim ısındı. Reha tahminimden daha yakın ve romantikti. Nazar değecek diye korkmuyor değildim.

"Reha," dedim adım atmayı keserek. "Sarılalım mı?"

"Deli misin?" diye sordu ve beni kendine çekip sımsıkı sarıldı. Kollarımı sırtına doladım. Sevdiğin adama sarılmak ne güzel bir histi! Geri çekilerek gülüşünü izledim. Sabaha kadar izlesem başımı çevirmeyecek gibiydim. Tekrar yanındaki yerimi aldım. "Hem artık sarılmamız için bir sonraki doğum günümü beklememize gerek yok." dediğinde ona yandan bir bakış atarak gülümsedim. Kolunu omzuma doladı ve yürümeye devam ettik. "Çünkü artık her gün doğum günüm."

🔸

- yazar anlatımı -

(Hilal'in kıyafeti)

🔸

Hilal pastasını çatallamayı sürdürürken alttan alttan Alperen'e bakıyordu. Genç adam gülerek Haydar ile konuşuyordu. Reha ve Ecrin çıkalı yarım saati geçmişti. Herkes birbiriyle sohbet ediyor, keyifli bir ortam oluşturuyorlardı. Nadiren müşteri geliyor, gelenlerle de Haydar ilgilenerek Alperen'in kalkmasına izin vermiyordu.

Hilal pes ederek çatalını bıraktı. Aslında pasta ve balonlar gelene kadar keyifliydi ama sonra aniden morali bozulmuştu. Nedenini kavrayamıyordu.

"Anosmi nedir doktor hanım?"

Hilal aniden başını kaldırdı ve başında dikilen Alperen'i gördü. Genç, mavi gözlerine güleç bir ifade yerleştirmiş Hilal'e bakıyordu.

"Koku alamama." dedi şaşkın bir ifadeyle ve sandalesinde doğruldu. Alperen bir sandalye çekerek karşısına oturduğunda Hilal şaşırmıştı.

"O zaman ben de iki gündür anosmi var. Neye yoruyorsunuz diye sorsam?" Alperen'in sesine siparişleri verirken de dikkat etmişti, hasta olmalıydı.

"Hava birkaç gündür serin, üşüttün herhalde."

"Birkaç gündür işten sonra halı sahaya gidiyorum" Masaya doğru eğilerek Hilal'in yüzüne biraz daha yaklaştı. "Kaşındım sanırım."

Hilal gülümseyerek "Her gün çalışıyor musun?" diye sordu. Genç başını salladı.

"Pazar 3'te çıkıyorum."

"Kendine vakit ayırabiliyor musun?" diye sordu, sohbet etmek hoşuna gitmişti.

"Çalışmaya başladıktan sonra böyle oluyor işte, yapacak bir şey yok."

Hilal başını çevirdiğinde pencerenin önündeki masada oturan Münire ve Doğan dikkatini çekse de tekrar Alperen'e döndü.

"Bakalım ya, benim daha 3 yılım var."

"Varmış daha. Zor mu dedikleri kadar?" Dirseklerini masaya yaslayarak Hilal'in izlemeye devam etti.

"İlk dene çok yoğundu. Sürekli bir kitaba gömülüyordum ama hastane uygulamaları başladıktan sonra daha eğlenceli olmaya başladı."

"Peki mezun olduktan sonra ne yapacaksın?" diye sordu, arada burnunu çekiyordu.

"TUS'a gireceğim. Yolum uzun yani."

Alperen başını salladı. "Yolun açık olsun o zaman."

Hilal gülümsedi. "Sen neler yapıyorsun? Yani kafe dışında."

"İki yıldır İzmir'deyim." dedi, konuşurken göz temasını kesmiyordu. "Haydar ile İstanbul'dayken aynı mahalledeydik. Reha'nın kafe açacağını söyleyince çalışmaya geldim ben de."

"Tanışıyorsunuz yani?"

"Sadece Haydar'la." dedi ve arkasına yaslandı. "Liseden beri çalıştığım bir avm vardı, oradan çıkınca iş bulamadım. Sağolsun yardımcı oldular."

"Okumayı düşünmedin mi?"

"Okumadığımı nerden çıkardın?" diye sordu çarpık bir gülüşle. "Okumuş olsaydım burada çalışmaz mıydım?"

"O anlamda sormadım. Merak ettim sadece."

"Kuzenim işsiz bir mühendis, abim markette çalışan bir öğretmen." Omzunu silkti. "Onları görünce büyük bir hedef koymadım kendime. Açıktan halkla ilişkiler bitirdim, maksat diploma olsun."

"İyi yapmışsın, diplomayı her işte arıyorlar artık." Sessizlik olduğunda Hilal aklına gelen diğer soruyu sordu. "Madem Haydar ile önceden beri arkadaşsınız, neden yalnız yaşıyor?" Alperen 'bilmem' der gibi dudaklarını büzdü.

"Belki daha büyük bir daire bulursalar birlikte eve çıkarız ama şu an gündemimizde yok."

Hilal sorusunun başka bir cevabı olduğunu düşünse de üstelemedi.

"Biz de kızlarla ayrı eve çıkmayı düşünüyoruz." dediğinde Alperen "Öyle mi?" diye sordu gülerek.

"Gündemimizde var." dedi üstüne basa basa. İkisi de sırıtıyordu. İlk defa yalnız sohbet etme fırsatları olmuştu ve görünen o ki ikisi de keyif almıştı. Belki de sadece bu akşamlık bir sohbetti, diye düşündü Hilal. Bekleyip göreceklerdi.

🔸

HaLe 🦋

(Dicle ve Haydar kıyafetleri)

🔸

"Bir an Saffet geri gelmeyecek diye çok korktum." diyen Haydar'a baktım. Birlikte yurduma gidiyorduk. Haydar'ın arabasının olduğunu bugün beni kurstan almaya geldiğinde öğrenmiştim. Ecrin okula genelde Reha'nın arabasıyla geldiklerini söylemişti.

"Ben de." dedim. Hava kararmıştı. Yarın dışarı çıkmayacaktım. Bugün hiç çalışmamıştım. Sınavlarım yeni bitmişti ama tıp okurken çalışılan konular bitmek bilmiyordu. "Hüma'nın üzülmesini istemeyiz."

"Dicle," Arabasını yurdun karşısındaki kaldırıma park etti ve hafifçe bana döndü. "Biz ne zaman ikimize ilgili konuşacağız?"

Gözlerimi kaçırdım. "Nereden çıktı bu şimdi? Zamana bırakmıştık."

"Evet ama Reha ile Ecrin'i görünce hayal etmeden duramıyorum."

Kaşlarımı kaldırdım. Açıkça 'sevgili olalım' diyordu. Ben hala hazır değildim.

Sanki.

Galiba.

"Haydar bak..." desem de yüzüne bakmadım. "Bazı şeyler var ki asla yapmam. Seninle geceleri dışarı çıkamam, alkollü mekanlara gidemem-"
"Dicle rica ediyorum." diyerek sözümü kestiğinde susup dinledim. "Arkadaşlarımı tanıyorsun. Saffet dışında gece kulübüne giden biri yok aramızda. Üstelik seni gitsem bile götürmem."

Bahane üretmeye gerek yoktu, korkum beni değiştirmesiydi. Sanırım Ecrin'e hak veriyordum. Aynı tereddütü ben de yaşıyordum.

"Beni böyle tanıdın." dedim gözlerine bakarak. "Karakterim, sınırlarım ve alışkanlıklarım değişmeyecek."

"Dicle lütfen, seni tanıyorum. Değiştirmek istesem bu halini sever miydim?"

Susarak birbirimizi izledik. Beni sevdiğini ilk defa söylemişti. Üstelik ona inanıyordum. Belki de bir şans vermeliydim.

Ayak ucumdaki sırt çantamı alarak kapıyı açtım ve inmeden önce ona döndüm. Öylece gideceğimi düşündüğü için yüzünü buruk bir ifade kaplamıştı.

"Bu geceden itibaren bizimle ilgili konuşmaya başlayabiliriz Haydar. İyi geceler."

🔸

Pazartesi.

Üşeniyordum.

Dün sabah 10'da uyanmışken şimdi 7'de kalkmak istemiyordum. Tabi bu kimin umurundaydı? Kimsenin.

Doğrularak birkaç saniye etrafa bakındım. Hilal uyanmıştı ama odada yoktu. Yataktan çıktım ve ağır ağır yorganımı katladım. Nevresimleri istediğimiz zaman yıkayabiliyorduk ve bunu genelde Münire yapıyordu.

Bugün haftasonu modundan çıkamadığım için rahat giyinmeyi tercih etmiştim. Kıyafetleri yatağın üzerine koyup banyoda işlerimi hallettim. Hilal hala ortalıkta yoktu. Dersi bu kadar erken mi başlıyordu?

Üzerimi değiştirip yatağa oturdum.

(Ecrin'in kıyafeti)

İnternetimi açtığımda bildirimler üst üste ekranımı doldurmaya başladı. Reha'nın ismini görünce gözlerimde kalpli emoji belirdi. İlk onun sohbetine girdim

Reha
Günaydın çiçeğim.
Okuldan önce kafeye uğrayacağım.
Okulda görüşürüz.

Ben
Günaydın kahvem.
Görüşürüz. ❤️

Aniden aklıma gelen bir hitap değildi. Ona aşkım, bebeğim demek çok klişeydi ve ilk defa böyle şeyleri babam dışında bir adama söylediğim için özel olmasını istiyordum. Belki zamanla açılırdım.

Hüma

Paylaşıyorum¿?
Uyudun mu yaa
Neyse paylaştım.

Ben
Günaydın.
Sorun kalmadığına sevindim canımm
Hep mutlu ol.

Vaktimin olduğunu görüp ceketimle çantamı aldım ve kahvaltı yapmak için yemekhaneye indim. Bugün tost yerine normal kahvaltı yapmak isterim ve domates, peynir, zeytin; ilgimi çeken ne varsa tabağıma doldurup çayımla birlikte masaya oturdum.

Kahvaltımı yaparken İnstagrama girdim. Dün Münire hariç herkes ders çalışmıştı. Buluşmak istese de Reha'yı kibarca reddetmiştim çünkü bu hafta yoğun geçecekti. Konulara göz gezdirmiştim ve fazla ezber olduğunu görünce gözüm korkmuştu.

Münire'nin hikayesini açtım. Tepkim "Vay anam vay." demek oldu. İki gün önce birbirlerini boğazlayacak olan Münire ve Doğan, dün birlikte dondurma yemişti.

Sırıttım ve hikayesine cevap yazdım.

Yürü be kızım 🔥

Reha'yı sosyal medyada paylaşır mıydım bilmiyordum. Belki kızların yaptığı gibi yüzünü paylaşmadan atabilirdim. Gerçi takipçilerimin hepsi akraba ve arkadaşlarımdı.

Uzun zamandır paylaşım yapmamıştım. Aslında çok da önemi yoktu ama tüm arkadaşlarımla özel olarak sohbet etmediğim için arada bir paylaşım yaparak birbirimizden haberdar olmamız hoşuma gidiyordu.

Fotoğrafı paylaşıp tabağımı yıkamanın önüne bıraktım ve yurttan çıktım. Muhtemelen Hüma ile otobüste denk gelmeyecektik. Dün akşam okula Saffet ile geleceğini söylemişti.

Şarkı dinleyerek geçirdiğim yolculuğum her zamankinden daha hızlı bitti. Okuldan içeri girdim ve tanıdık kimseyi görmediğim için direkt anatomi sınıfına gittim.

"Günaydın!" diyen Selenay'a tebessüm ederek "Günaydın." dedim ve sırama oturdum.

"Ecrin?"

Arif'in sesini duydum. Sabah sabah hiç çekmek istemiyordum. Kim bilir ne saçmalayacaktı.

"Efendim?" dedim başımı kaldırıp.

"Konuşabilir miyiz?" Alaylı değildi. Hatta ciddiydi diyebilirdim.

"Dersle mi ilgili?" diye sordum ama ilgisi olmadığını biliyordum.

"Hüma ile ilgili."

Kaşlarımı çattım. "Anlamadım?"

"Saffet dün gece Asuman ile birlikteydi." Duyduklarım gözlerimin irice açılmasına neden oldu. Hızla yerimden kalkarak karşısına dikildim.

"Yalan!" dedim sessiz ama sert bir sesle.

"İnanmıyorsan Saffet'e sor. Reddedemez."

"Nerden biliyosun?"diye sordum. İçimden bir ses doğruyu söylediğini fısıldıyordu.

"Dün gece Asuman'a gittim. Merdivenleri çıkarken Saffet'in sesini duydum. Kapıda konuşmadılar. Saffet eve girdi, ben de gittim."

Öfkem söndü, yerini hayal kırıklığı aldı. Hüma'ya bunu yapmış olamazdı. Kim kendini bu kadar çok seven birine ihanet edebilirdi?

Emirhan Münire'ye ihanet etti.

Baban bile aldatıldı.

Doğru ya, şerefsizlik nesli tükenmemişti.

"Bunu sana öfkeli olduğum için değil, arkadaşının iyiliği için söyledim. Asuman Saffet'i benimle, beni de Saffet'le aldattı. Sen ona anlatırsın."

Arkasını döndüğünde ikimiz de Reha ile göz göze geldik. Kapıda dikiliyordu. Arif beklemeden sınıftan çıktığında Reha yanıma geldi.

"Ne diyor?" diye sordu ve cevabımı beklemeden yanağımı öptü.

"Reha..." dedim üzgün bir sesle. Elini yanağıma koyarak hafifçe okşadı.

"Güzelim..."

"Arif dedi ki," Sesimi alçalttım. "Saffet dün gece Asuman'a gitmiş. Evine gitmiş Reha! Ne demek bu?"

Elimi çektiğinde yüzüne şaşkın bir ifade yerleşti. Bilmediğine emindim zaten.

"Haberim yoktu. Evine girmiş mi?"

"Arif öyle söyledi. Ortaya çıkabilecek bir şey bu, neden yalan söylesin ki?" diye sordum fısıldayarak.

"Önce ben öğreneyim, olur mu?" Faysal hoca sınıfa girdiğinde uzaklaştık. Hüma hala gelmemişti. Reha bunu fırsat bilerek yanıma oturduğunda sessizce önümdeki defteri izlemeye başladım.

Ben az önce arkadaşıma yapılan ihaneti mi öğrenmiştim?

"Beyza?" Fısıldayan Reha'ya çevirdim bakışlarımı.

"Eğer bu gerçekse Hüma'yı aldatmasına izin vermeyiz. Sadece molayı bekleyelim olur mu?"

Mecburen başımı salladım. "Birlikte olabilirler." dedim. "Hüma gelmedi hala."

"Sana geç geleceğini söylemedi mi?"

"Söylemedi." dediğimde birkaç saniye sessizce düşündü. Ardından bir şey söylemeden telefonunu çıkardı. Faysal hocaya baktım, bilgisayarını açıyordu. Başımı eğerek Reha'nın omzuna yasladım ve telefonun ekranını daha net gördüm.

Reha
Nerdesin?

Ekran açık beklerken diğer elini kaldırıp çenemi okşadı.

"Fotoğrafın çok güzeldi ama sizinkiler görür diye yorum atamadım."

"Teşekkür ederim." dedim fısıldayarak. "Sorun olacağını sanmıyorum." O sırada mesaj geldi.

Saffet
Okula geliyorum
Hüma ile kahvaltı yaptık
Noldu ki

Reha
Dün gece kulübe gidiyorum demiştin?
Başka yerden konumun geldi bana hayırdır?

Anlaşma şekillerine normalde gülerdim ama şu an Saffet'e öfkeliydim.

Saffet
Nerden duydun
Ben de seninle o konuyu konuşacaktım
Asuman gece sesli mesaj attı
Baya ağlıyordu
Biliyosun biz beraberken kız kardeşi bağımlıydı
Kızın durumu kötüymüş
Ben de tanıyorum Gözde'yi üzüldüm yalan yok
Gittiğimde sarhoştu
Açıkçası o da hap aldı sandığım için girdim eve
Emin olsaydım ambulansı arayacaktım ama sadece şişeler vardı
5 dk bile durmadım
Hüma'ya söyleyeceğim zaten
Çıkıyorum wc deyim aq
Okulda görüşürüz

"İnandın mı?" diye sordum.

"Tarafsız bir şekilde söylüyorum ki, inandım."

Üstelemedim. Başımı kaldırarak derse odaklanmaya çalıştım. Nasılsa çıkar kokusu.

🔸

SELAMM 🖤

Bu kez çok da kısa bir bölüm olmadı bence¿

▪️ Sizce Saffet doğru mu söylüyor?

▪️ HaLe için daha fazla beklemek istemedim. Yerinde bir birleşme olduğunu düşünüyorum, sizce?

▪️ Vee Hilal ve Alperen sahnesi nasıldı? Bi yerden başlamak lazım değil mi ama?! :)

Gelecek bölüm görüşmek üzere, öpüldünüz :*

Bilgilendirmeler ve alıntılar için instagram : tiya.trosahnesi ❤️

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top