KK🔸2

Selamm.

Yorumlarınız için teşekkür ederim. Sizlerle Üsame hakkında konuşmayı özlemişim :') Bence güzel başladık. Daim olması dileğiyle. Keyifle okuyun.

▪️

"İyiyim annecim."

Telefonu çalışma masamın üzerinde sabitledim. Yurda geleli daha yarım saat olmuştu. Hızlıca duş alıp annemi aramıştım. Hala çok güzel olan narin yüzüne sevgiyle baktım.

"Okul nasıldı?" diye sordu yüzünde eksik olmayan gülümsemesiyle.

"Güzeldi." dedim sadece. "Rıdo nerede?"

"Babanla yürüyüşe çıktı." dediğinde onu göremeyeceğim için dudaklarımı büzdüm.

"Başını okşa benim için." dedim özlemle. Daha bir hafta olmasına rağmen köpeğim Rıdvan'ı çok özlemiştim. Evet Rıdvan, namı değer Rıdo. "Selimcik nerede?"

"Yeni geldi okuldan. Odasındadır."

"Anladım annecim. Babamı öp benim için." dedim ve ona sesli bir öpücük gönderdim.

"Tamam Çileğim. İyi akşamlar."

Çağrıyı kapattığım anda panelde beliren mesajı gördüm. Hüma'nın tabiriyle 'Esmer bomba' yazmıştı. Gözlerimi devirdim. Anca mı görmüştü mesajı?

0541*
Değil, travesti o.

Gözlerimi irice açtım. Dalga geçiyordu herhalde. Hala çevrimiçiydi. Mesajını Hüma'ya ilettikten sonra sohbete geri döndüm.

Ben
Güzel tercih.
Gay artık demode oldu.

Mesajımı beş saniye geçmeden gördü. Umarım kim olduğumu öğrenmezdi.

0541*
Erkek misin?

Ben
Yo, kızım.

0541*
Hadi çözül.
Ne diye sordun Saffet'i?

Kaşlarımı kaldırdım. Demek arkadaşının adı Saffet'ti. Hemen Hüma'ya bunu da yazdım. Ardından sohbete geri döndüm.

Ben
Bağlı değildim ki çözlüleyim.

Mesajı yazdıktan sonra kıkırdadım. Birkaç saniye çevrimiçi kaldı ve mesajıma görüldü atıp WhatsApp'tan çıktı. Çok da umurumdaydı!

Yemek saatinin geldiğini fark ettim ve üzerime kalın bir hırka alıp siyah çoraplarımı taytımın üzerine çektim. Kız yurdu rahatlığı.

Şimdi evde olsaydım babam tavuk sote yapardı. Elimde yemek tepsisi ile boş bir masaya yürürken yüzüm asıktı. Mercimek çorbamı yudumlarken telefonum çaldı. Hüma arıyordu. Aslında bu konuyla ilgili konuşmak istemiyordum ama hevesi zaten kırılmıştı.

"Efendim?" diye açtım telefonu.

"Çok teşekkür ederim Ecrin." dediğinde sanki beni görüyormuş gibi başımı salladım.

"Rica ederim." dedim ekmeğime ısırırken. "İlk ve sondu zaten."

"Adı da güzelmiş ama." Başımı iki yana sallarken salatamı yemeye başladım.

"Bence bulaşma hiç. Adam gay değil muhtemelen ama ya sevgilisi var ya da sevgili istemiyor." Tespitim buydu. Arkadaşı sevgili istemediği için insanlara kendini gay diye tanıtıyor olabilirdi.

"Öyle mi dersin?" diye sordu. Cevap vermedim. "Neyse afiyet olsun sana. Yarın görüşürüz."

"Görüşürüz." dedim ve telefonu masaya bıraktım. İçimden bir ses Hüma ile yakın olacağımızı söylüyordu.

Yaşayıp görelim bakalım.

🔸

Sabah alarmdan önce uyandım. Bundan nefret ediyordum. Üşengeç bir insan değildim -annemin aksine- ama son ana kadar uyumak istiyordum.

Saçlarımı taradıktan sonra üzerime yeşil, salaş bir kazak; altıma da kot pantolonumu giydim. Muhtemelen pazartesi oda dolmaya başlardı. İlkokuldan beri gelen 'ilk hafta ders olmaz' algısı hala insanların kafasında dönüp durduğu için genelde ilk hafta okula gelen olmazdı. Tabi bizim sınıfın maşallahı vardı.

Kahvaltı için oturmaktan vazgeçip yurdun kantininden iki tane poğaça aldım ve durağa kadar yürüdüm. Hava serindi ama muhtemelen öğleye kadar ısınırdı. Babam sağ olsun her gün hava durumunu benimle paylaşıyordu.

Okula vardığımda elimde hala yarım poğaça vardı. Saat 8'di ve normal olarak canım pek bir şey çekmiyordu. Kalan poğaçamı peçeteye sarıp çantama koydum ve kimse oturmadan cam kenarına geçtim. İçimden gelip gelmediğini bilmiyordum ama yan sırama kimse oturmasın diye çantamı bıraktım: Hüma için.

"Çıkışta bir kahve ısmarlarsın."

Başımı kaldırıp sınıfın kapısında dikilenlere baktım. Konuşan kişinin, adını dün öğrendiğim Saffet -namı değer gay- olduğunu gördüm. Yoksa dersimiz üçüncü sınıflarla ortak mıydı?

"Dün geleceğim dedin gelmedin şerefsiz." Ellerini pantolonunun ceplerine sokmuş, kapının pervazına dayanmış olan Reha'yı izledim. Siyah saçları alnına dökülmüştü. Gözleri uykulu gibi bakıyordu.

"Dedem geldi ne yapayım?"

O sırada ikisinin arasında beliren Hüma'yla göz göze geldim. Ela gözleri aniden sol tarafında dikilen Saffet'e kaydığında elimi alnıma dayayıp masada duran defterime baktım.

"Günaydın." diyen Hüma'ya göz devirmek istedim. Umarım pot kırmazdı.

"Günaydın." Sanırım konuşan Saffet'ti. Al işte, Hüma'yı artık durduramazdım.

"İngilizce dersimiz ortak mıymış?" diye sorduğunda yanaklarımı şişirdim ve defterimin kapağını açtım. İlk sayfanın sağ köşesinde yazan minik yazıyı görünce okumak için gözlerimi kıstım.

Çakırbeylislm

"Allah seni napmasın!" diye söylendim ve yazıyı silmek için silgimi çıkardım. Pupg hastası kardeşim kullanıcı adını yazmıştı sanırım.

"Burada olduğumuza göre ortakmış."

Yazıyı silerken göz ucuyla kapıya baktım. Yalnızca Saffet konuşuyordu. Hüma konuşmak istediğini biraz fazla mı belli etmişti ne?

"Sınıftan duyduğum kadarıyla senin bir kafen varmış." diyerek bozuntuya vermeden Reha'ya döndü. Sanırım Saffet'e kıçımı ye demeye çalışmıştı.

"Sınıf nereden duymuş?" diye sorduğunda üçüne de boş bakışlar attım. Adamların bi defol git demediği kalmıştı. Hüma omzunu silkerek mağlubiyetini kabullendi ve yanıma doğru yürüdü. Çok güzel, gel gel. İyice anlaşılsın her halt gel.

"Günaydın." dedi ve onun için ayırdığım sıraya oturdu.

"Günaydın." dedim normal bir tonla. "Nasılsın?”

"İyiyim ya." Çantamı önünden alarak arkama koydum. Yanlış bir zamanda kapıya doğru baktım. Reha bu tarafa bakıyordu. Uykulu gözleri bir saniye gözlerime dokundu ve ağır ağır arkadaşına geri döndü.

Bu bakış şu mu demekti: Çok acemisin, seni buldum.

Hocanın gelmesiyle kapının önü boşaldı. Ders boyunca Hüma'ya bakmıştım. Gerçekten morali bozulmuştu. Nasıl bir günde hoşlanmıştı anlam veremiyordum. Yine de ona bu konuda bir şey söylemedim, en azından şimdilik.

"Kahvaltı yaptın mı?" Hüma'ya başımı sallayarak cevap verdim. "Ben tost yaptırıp gelirim."

"Afiyet olsun."

Sınıftan çıktığında telefonumu çıkardım. Kayıtlı olmayan bir numaradan gelen mesajı görünce omzumun üzerinden arkayı kontrol ettim. Reha ve Saffet sınıfta değildi.

0541*
Kim soruyor Saffet'i?

Mesajı dersin başında atmıştı. Büyük ihtimalle olan biteni arkadaşına anlatmıştı ve o da normal olarak merak etmişti.

Ben
O mu sorduruyor?

Sohbetten çıkıp diğer mesajlara baktım. Aile grubunda mesajlar birikmişti. Mesajları okurken her zaman ki gibi sırıtıyordum.

Eray Amcam 👑
Ne buldumm
Lan Barlas
Burada mısın

Barlas Amcam
Ne var lan
Saat 2 ya 2!

Eray Amcam 👑
Bana ne 2'yse uyusaydın

Soner'in aynada son kez kendine bakışını unutamıyorum
Jonny Dip mübarek.

Barlas Amcam
Ben de bir şey oldu sandım.
Bi sal bizi ya

Gülümsedim ve babamın fotoğrafına kalp emojisi atarak gruba Günaydın yazdım. O sırada mesaj geldi. İstemsizce etrafa bakındım. Hala gelmemişlerdi.

0541*
Fark eder mi?

Ben
Evet.

0541*
Karşı bankta oturan sen misin?

Sırıttım.

Ben
Yanlış yerde arıyorsun.

0541*
Bıdı bıdı bıdı...

Ağzım açık kaldı. Verdiğin cevaba tüküreyim.

Ben

0541*

Güldüm. Dün incelemediğim profiline girdim. Fotoğrafta yüzü yoktu.

Yurt dışında çekilmiş bir fotoğraf olduğunu düşündüm ya da benim bilmediğim bir yerdi. Sohbetimize döndüm. Çevrimiçi değildi. Ne yazsam diye düşünürken uzatmanın bir anlamı olmadığına karar verdim ve ekranı kapattım.

Başımı kaldırdığım anda sınıfa Reha ve Saffet'in girdiğini gördüm. Neyseki göz göze gelmedik. Günün geri kalanında ikisini hiç görmedim. Hüma ise dalgın dalgın dersleri dinlemişti.

Yapma güzelim, üzerler seni.

🔸

2.bölüm sonu.

SELAMM 🖤

İkinci bölüm bittii. Kurguyu nasıl buldunuz?

Sizce mesajları atan kişinin Ecrin olduğu ortaya çıkmalı mı yoksa erken mi?

Yorumlarınızı bekliyorum. Görüşmek üzere.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top