KK🔸17
Selam olsun 🌸
15.07 🇹🇷
İnstagram anketlerine göre grup için erken olduğunu düşündüm. Daha büyük bir aile olunca dilerseniz tg grubu kurarız. Hem numara vermek zorunda kalmazsınız. İlginiz için teşekkür ederim.
Bölüm şarkısı : Madrigal-Seni Dert Etmeler 🎵
Keyifle okuyun.
🔸
Annem "Üniversiteye gittiğinde senin için yepyeni bir hayat başlayacak." dediğinde bu kadar hareketli bir hayata adım atacağımı hiç tahmin etmemiştim. Saffet karşımda delirmiş gibi Arife yumruklarını sıralarken Haydar ve Reha onu uzaklaştırmaya çalışıyordu. Hüma şu anda nasıl bir tepki veriyordu bilmiyordum çünkü şaşkın bir şekilde Saffet'i izliyordum.
"Ne yapıyorsunuz siz? Ayrılın hemen!" Okulun kapısı hızlı bir şekilde açılıp kapandı. Nihayet şaşkınlığımı üzerimden atabilmiştim. Benim dersime girmeyen fakat okulda birçok kez gördüğüm bir öğretmen koşarak onlara doğru geliyordu.
"Saffet bırak şunu!" Reha'nın bağırdığını duydum. "Başına bela alacaksın!" Saffet'i kendine doğru var gücüyle çekerken yerde uzanan Arif'e baktım. Dudağı patlamıştı ve burnu kanıyordu. Arkadaşı onu yerden kaldırırken "Rahat bırak beni!" diyerek elini itti.
Dayağı kendisi istemişti. Bir de sinirleniyor muydu?
"Kafayı mı yediniz siz? Okul burası okul! Üniversitede olmanız okulun bahçesinde sokak kavgası yapacağınız anlamına gelmez!"
"Kusura bakmayın hocam." diyen çocuğa baktım. Hala Arif'i kaldırmaya çalışıyordu. Sanırım bu çocuk bizim sınıftaydı. Kimseyle alakam olmadığı için anlayamamıştım ama geçen İngilizce dersinde hocanın listeden seçerek konuşturduğu kişiler arasında olduğunu hatırlıyordum. Dün onunla koridorda konuşan da bu çocuk olmalıydı.
"Hemen revire gidiyorsun." Arif, hocaya başını salladı. Yerden destek alarak ayaklandığında hala sinirliydi. O, okula doğru yürürken hala yanımızda olan hocaya baktım. Çatık kaşlarla bir Saffet'e bir bize bakıyordu. "Bir daha böyle bir şeyle karşılaşırsam, sizi idareye bildiririm. Dağılın şimdi." Saffet sırtı dönük olduğu için yüz ifadesini göremiyordum ama hoca dağılın dedikten sonra bunu bekliyormuş gibi hızlı adımlarla okulum çıkış kapısına doğru yürümeye başladı.
Hüma koşarak arkasından gitti ve "Saffet?" diye seslendi. Adımları durdu ve Hüma'ya döndü. "İyi misin?" diye sorduğunda yine tersleyeceğini sandım ama beni şaşırttı.
"Bir şey yok tamam."
"Sen bilmiyor musun bu hıyarı?" Haydar'a baktım. Her zaman ki keyifli ifadesi yok olmuş, sinirle soluyordu. "Niye eline koz veriyorsun?"
"Elini de kozunu da sikeyim!" Okuldan çıkarken arkasından bakakaldık. Reha ve Haydar bir şey demeden arkasından gitti.
"Arif'i dondurucuda bekletip kafasını buzlara sürtmek istiyorum."
"Ben de." dedim. "Bilerek dayak yiyor derdi ne anlamadım." Uzanıp yerdeki sırt çantasını aldım. Sanırım Reha'nındı.
"Rehalar zaten yanında. Biz derse gidelim." dediğinde başımı salladım. Dersten sonra Reha'yı arayacaktım.
🔸
"Su alacağım, bir şey istiyor musun?"
Hüma'ya başımı iki yana sallayarak "Hayır." dedim. Cüzdanını alıp kantine indiğinde sınıfta 7-8 kişi kalmıştık. Reha'yı aramak için 10 dakikam vardı. Telefonumu çıkardığımda başımda dikilen bedeni fark ettim.
"Hello beauty."
Telefonu masaya bırakıp başımı kaldırdım. Arif burun deliklerine peçete tıkatmıştı. Derse girmediğini görünce gittiğini sanmıştım.
"Dersin sana kattığı tek şey bu mu?" diye sordum küçümseyici bir tavırla.
"Dersin değil de senin bana katacağın çok şey olabilir." Elini uzattığını görünce kaşlarımı çattım. Elimi kaldırıp koluna koydum ki kapının önünde dikilen Reha'yı fark ettim. Şaşkınlığım onu itmemi engelledi ve biraz sonra parmaklarını saçımda hissettim. Reha arkasına dönüp gittiğinde başımdaki eli ittim ve ayağa kalktım.
"Sakın bir daha bana dokunma!" dedim öfkeyle. Koridora çıktığımda Reha'yı merdivenlerden inerken gördüm. Aniden duraksadı ve arkasına döndü. Bana hiç bakmadan tekrar sınıfa doğru yürüdüğünde "Reha!" diye seslendim. Sınıfa girdiğinde Arif'in orada olduğunu hatırladım yeni bir kavga için endişelendim. "Reha diyorum!" Uzanıp konu tuttum. Hışımla bana döndü. Arif neyse ki sınıftan çıkmıştı.
"Ne var?" diye sorduğunda kaşlarım havalandı.
"Ne demek ne var? Ne bu tavır?"
"Bir şey olduğu yok." Sıramda duran çantasına uzandığında tekrar kolunu tuttum. Hızla kendine çekti.
"Reha kendine gel. Anlamıyorum sinirinin nedenini."
"Bitti." dediğinde ona sorgulayıcı bir bakış attım.
"Anlamadım?"
"Bundan sonra ders çalıştırma da buluşma da yok, bitti. Kendi başımın çaresine bakarım." dedi ve sırt çantasını alıp hışımla sınıftan çıktı. Arkasından bakakaldım.
Sınıftan içeri giren Hüma'yı fark ettim. O da şaşırmıştı. Su şişesini masama bırakıp bana baktı.
"O şeyleri sana mı söyledi?" Cevapsız kaldım. Şaşkın bir halde sırama çöktüm. "Kızım konuşsana! Ne demek oluyor bu?"
"Arif'le beni gördü." Elimi saçlarımdan geçirdim.
"Gördü derken?" Hüma'ya sert bir bakış attım.
"Eli saçımdaydı, Reha ile göz göze gelince ne yapacağımı bilemedim. Kal geldi."
"Bu adam niye salça gibi her yerden çıkıyor?" Omuzumu silktim.
"Beni dinlemedi." Sesimde hayal kırıklığı vardı.
"Aranızda bir şey olduğunu düşündüğünü sanmıyorum."
"Başka ne sanacak?" diye sordum. "Ne olursa olsun beni dinlemeliydi."
İngilizce hocası sınıfa girdiğinde Hüma yanıma oturdu. Dersin bir dakikasını bile dinlememiş, Reha'yı düşünmüştüm.
🔸
Hilal 'Çenesizler 👩❤️👩' grubunu oluşturdu.
Hilal
Artık birinin bunu yapması gerekiyordu. Hadi beni tebrik edin.
Münire
İyi yaptın.
Dicle
Hilal beni de alsana.
Hilal
Aldım ya kızım.
Dicle
Hayır ya kantindeyim.
Çıkmadan al beni.
Hilal
Tamam bebeğim.
Bu arada Hüma'yı da alabilirsin Ecrin.
Ben
Tamam.
Hüma'yı gruba alıp çıktım. Yurdun karşısındaki merdivenlerde oturuyordum. Okuldan sonra kafeye gitmeyi düşünmüştüm ama Hüma sakinleşmesi gerektiğini söylemişti. Sakinleşmesi gereken Saffet'ti, o değil.
Bitmişmiş. "diye mırıldandım. Tepkisi çok saçmaydı. Beni dinlemesini isterdim ama o yüzüme bile bakmamıştı.
Yurdun önünde duran arabayı görünce dikkatimi oraya verdim. Dicle'nin abisinin arabasına benziyordu. Kapı açılıp dışarıya çıkanın o olduğunu görünce telefonumu çıkardım.
Ben
Doğan İhvan İzmir'e giriş yapmış.
Ekran açık bekledim. Dicle'nin haberi olsaydı bize de söylerdi. Üstelik hala okuldaydı. Doğan danışma ile konuşurken gruba baktım.
Münire
Gardiyan geldi demek.
Dicle
10 dakikaya gelmiş oluruz.
Geleceğinden haberim yoktu.
Hüma
Merhaba kızlar.
Ecrin Dicle'ye söyledin mi?
Elimi çeneme yasladım.
Ben
Neyi?
Hüma
Haydar bugün Dicle'yi sordu.
Hilal
Haydar iş başında.
Münire
Haydar'a bak sen.
Dicle
Ciddi misiniz?
Neden sordu ki beni?
Münire
Ay bu kız da bir değişik.
Hoşlanmış işte senden.
Dicle
Bir gecede mi?
Münire
Yani daha iyi tanımak için sohbet etmek gerek.
Dicle
Yok aman kalsın.
Biz anlaşamayız onunla.
Münire
Neden öyle düşünüyorsun?
Abinden mi korkuyorsun?
Dicle
Hayır, ben bir erkekle hiç konuşmadım ki. Anlamam bu işlerden zaten.
Yani Haydar'la konuşsam bile sevgili olmam. Onun bir kızla takılmak, flörtleşmek için konuşabileceğini düşünüyorum.
Üstelik ayrı dünyaların insanlarıyız.
Hilal
Ay basacağım ağzına bir tane.
Yanımda oturuyorsun bir de.
Ayrı dünya dediğin ne?
Münire
Dövmesi var, sigara kullanıyor, küpe takıyor. Bunlar mı aklını çeliyor?
Dicle
Güven vermiyor bir kere. Bunlar yüzünden değil yani. Biraz hovarda gibi.
Münire
Yurtta konuşuruz.
Ben geldim.
Başımı kaldırıp yurdun önüne baktım. Münire telefonunu çantasına koymuştu. Arabasına yaslanmış bekleyen Doğan'ı görünce duraksadığını gördüm. Doğan da onu fark etmişti. Onları izlemeyi bırakıp ayaklandım. Uyumak istiyordum. Merdivenleri inip yurda doğru yürürken Münire beni fark etti.
"Merhaba." dedim hafif bir tebessümle. Doğan bana döndü. Güneş gözlüğü takıyordu. Havanın bulutlu olması dışında bir sorun yoktu.
"Merhaba, Dicle ne zaman gelir?"
"Birazdan." dedim ve bahçe kapısından içeri girdim.
"Yukarı mı çıkıyorsun?" Münire'ye baktım.
"Başım ağrıyor. Yemeğe kadar dinlenmek istiyorum."
"Doğan Bey akşam dışarıda yiyelim diyor. Sen de şaşırdın değil mi?" Sesi alaylıydı. Doğan'la ataşmayı özlediğini düşündüm.
"Başım gerçekten ağrıyor, siz gidin." dedim ve parmak izimi okuttum.
"Hay Allah, çok mu kötüsün?" Münire'ye el salladım ve merak etmemesi için gülümsedim.
"Uyuyunca geçer. Keyfinize bakın."
Odaya çıkıp üzerimi değiştirmeden annemi görüntülü aradım. Reha yazmamıştı. Ben de yazmamıştım. Açıklama yapmama izin vermediği için yazasım yoktu.
"anneciğim!" dedim özlem dolu bir sesle. Başına bandana bağlamış, güleç bir ifadeyle bana bakıyordu.
"Nasılsın kızım?" Annemin arkasında dolanan Selim'i gördüm. Elinde bilgisayarımla kanepeye oturdu. Oyun hastası.
"İyiyim anne. Sizi özledim."
"Biz de seni özledik canım. Hafta cuma oradayız." Gülümsedim. Hala aklımda Reha vardı ama annemleri on gün sonra görecek olmak beni heyecanlandırmıştı.
"Bir aksilik çıkmaz değil mi?" diye sordum.
"Baban bu hafta evi ayarlayacak. Bir sorun çıkacağını sanmıyorum."
"Ben gelmeyeceğim!" diye bağıran Selim'in kafasına, ekrandan kolumu uzatıp bir tane patlatasım geldi.
"Sus be bücür." dedim keyifli bir sesle. "Anneciğim bilgisayarımı da getirir misin? İngilizce sınavımız online olacakmış, ödevlerim falan da var."
"Bana ne ya!" "diye itiraz etti Selim. He gülüm he.
"Tamam canım, getiririz." Selim annemin arkasından kafasını uzatıp ölümcül bakışlar atmaya başlayınca dilimi çıkardım.
"Ben biraz uzanayım anneciğim. Sonra konuşuruz."
"Tamam çileğim, görüşürüz." Ona öpücük atıp görüşmeyi sonlandırdım. Telefonumun internetini kapatıp hızlıca üzerimi değiştirdim. Kızlar gelene kadar uyanmış olurdum.
🔸
06:37
Tüm hayallerim yok olmuştu. Sadece iki üç saat uyumayı planlarken on bir saat uyumuştum. Başımı aniden kaldırıp etrafa bakındım. Kızlar uyuyordu. Geldiklerini nasıl duymamıştım?
Telefonuma uzandım. Muhtemelen kızlar şarjdan çıkarmıştı. Normalde Hilal'in sesine uyanmam lazımdı ama başımın ağrıdığını söylediğim için anlayışlı davranmışlardı.
Dört cevapsız çağrı vardı. Yastığımı dikleyip doğruldum. Hüma bir kere, Münire üç kere aramıştı. İnternetimi açıp telefonu yatağa bıraktım. Çıplak ayaklarımı yere indirip terliklerimi aradım. Oda henüz aydınlık değildi ama önümü görebiliyordum. 7.30 da Dicle ve Hilal uyanırdı. Münire'nin dersi daha geç başlıyordu. Ders programlarını ezberlediğime inanamıyordum.
Dolabımdan havlumu ve yüz köpüğümü aldım. Sessiz adımlarla odadan çıkıp kapıyı aralık bıraktım. Bugün akşama kadar dersim vardı. Reha'lar da okuldaydı ama ikimizin de dersleri yoğun olduğu için denk geleceğimizi düşünmüyordum. Keşke ortak derslerimiz sadece iki gün olmasaydı.
İşimi halledip odaya dönerken kat penceresinden dışarı baktım. Hava ılıktı. Normalde bir saat sonra uyanacaktım ama o kadar uyumuştum ki, bu gece ders çalışabilmek için yeterince vaktim olacaktı.
Odaya girip dolabımla bakıştım. Bazı kıyafetlerim dolabıma sığmadığı için hala valizimde duruyorlardı. Yazlık giysilerimin çoğunu kaldırmıştım çünkü ekim ayındaydık. Fazla soğuk olacağını düşünmüyordum yine de. Kırık beyaz bir pantolon ve mavi, desenli bir gömlek çıkardım. Üzerine kadife ceketimi alırken aniden aklıma Reha geldi. Bugün kesinlikle denk gelmemiz gerekiyordu.
Kıyafetlerimi değiştirip gömleğimin önünü bağladım. Bu gömleği Yağmur halam almıştı. Üçüncü giyişim falandı ama çok seviyordum.
Perdeyi hafif araladım ve kuyruğunu abartmadan kalem çektim. Dudağıma şeffaf tonlu bir ruj sürdüm ve aynada kendime baktım. Burnumun üstündeki çillere dokundum. Babamın söylediği cümle aklıma geldi.
"Çillerini sakla prensesim, hiçbir erkeğin onları saymasını istemiyorum."
Buruk bir şekilde gülümsedim. Onları sayacak kadar sevileceğimi sanmıyordum. Aynayı masama bırakıp yatağımı topladım. Reha'nın dersi 8:30 da başlıyordu. Dersten önce onu yakalamak istiyordum.
Kantinden bir poğaça alıp durağa doğru yürüdüm. Grupta mesajlar vardı ama otobüste okumak istiyordum. Hem vakit geçerdi. Cam kenarına oturup poğaça a ısırdım.
Hilal
Ecrinn, kahve istiyor musun?
Münire
Ya da dondurma.
Doğan Bey bonkör çıktı bugün.
Hilal
Alooo
Münire
Aradım açmadın başın mı ağrıyor hala?
Uyuyor musun?
Dicle
Uykusunda mı yazsın?
Hilal
Oykosondo mo yozson
Hüma
Ben de aradım ama açmadı.
Bugün Reha ile atıştı canı sıkkın herhalde.
Gözlerimi devirdim.
Münire
Ne yaptı da üzdü bebeğimi 😢
Hüma
Ses atıyorum.
Attığı sesi dinlemeden sohbetten çıktım. Gerçekten çenesizler grubuydu. Nihayet okula geldiğimde saatin 7:30 olduğunu gördüm. Kapı henüz açılıyordu. Güvenliğe öğrenci kartımı gösterip okulun arka tarafında kalan çardaklara yürüdüm. Bu saatte beni kimsenin okulda görmesini istemiyordum. Çantamı kucağıma koyup instagramı açtım.
Reha hikaye atmıştı.
Dudağımı ısırdım. Muhtemelen dün akşam atmıştı, bu yüzden şu anda açmamda bir sorun yoktu.
Fotoğrafı atalı 2 dk olmuş olması gerçeği beni derinden yaralasa da artık çok geçti. Bu yüzden onu incelemeyi seçtim. Tıraş olmuştu. Aman sevsinler.
Sevmesinler Ecrin.
"Kendine gel Ecrin." diye mırıldandım. Hiçbir şekilde yazmamıştı. Çocuk gibi hesaptan çıkarsaydı kesinlikle okula onunla konuşmak için erkenden gelmezdim.
Başımı bankın arkasındaki duvara yaslayıp dakikalarca bekledim. Onların ilk dersi amfideydi ve muhtemelen bu kapıdan gireceklerdi. Yani umarım öyle olurdu. Yanlış hatırlamıyorsam 4. sınıflarla ilk dersleri ortaktı. Saffet, Asuman'ı görecekti. Acaba ayrıldıktan sonra bir araya gelmişler miydi?
"Eğer size uyarsa akşam çıkalım." Saffet'in sesini duyunca doğruldum. Saniyeler sonra Reha ve Saffet, arkalarında Haydar'la göründü. Saffet beni gördükten sonra başıyla selam verdi ve duraksamadan okula girdi. Arif olayını biliyorsa Saffet de benimle konuşmak istemiyor olabilirdi. Reha ise sadece bir saniye kadar yüzüme baktı. Çantamı alıp karşısına dikildim.
"Sana da günaydın." dedim asabi bir sesle.
"Ben giriyorum." Haydar okula girerken arkasından şaşkınlıkla baktım.
"Ne anlattın onlara? Benimle konuşmadılar."
"Hiçbir şey." "dedi bana bakmadan. Yanımdan geçip gittiğinde saate baktım. Dersine 10 dakika daha vardı. Peşinden gittim.
Amfinin yarısı boştu. Reha'yı henüz ayakta, merdiven çıkarken gördüm. Haydar ve Saffet arka koltuklarıa oturmuşlardı. Duraksamadan peşinden gittim. Haydar beni görünce kaşlarını kaldırdı. Arif olayını bilmiyordu madem, neden gülmüyordu bana?
"Reha?" dedim yanlarına varınca. "Ayıp ediyorsun."
"Şu mevzu neyse bir çözün artık." dedi Saffet sabırsız bir sesle. Bilmediğine o an ikna oğlum. Reha koltukta oturmuş çatık kaşlarla ileri bakıyordu.
"Ben de çözmek istiyorum ama inatçı arkadaşınız yüzüme bile bakmıyor." Sesim sitemliydi. "Beni dinleyeceksin Reha." dedim net bir şekilde. Kaşlarını kaldırdı ve elindeki kalemi bırakıp ayağa kalktı.
"Neden?"
Ona 'ciddi misin' bakışı attım. "Çünkü beni zor durumda bırakıyorsun." dedim sitemle. Bana doğru bir adım attı. Başımı kaldırıp gözlerine baktım.
"Sen arkamı döndüğümde Arif'le arkadaşlık mı kuruyorsun?" diye sordu sessizce.
"O ne demek Reha? Arif'le arkadaş olma ihtimalim var mı sence?"
"Yoktu, bu yüzden şaşırdım." Bakışlarını kaçırdığında hala yüzüne bakıyordum. Yutkunmuştu. "Arkadaşın değildi ama sana dokunmasına izin verdin." dedi kısık sesle. Gözlerini tekrar gözlerime kilitledi. "Tıpkı sana sarılmama izin verdiğin gibi."
"Reha ben ona hiçbir şey için izin vermedim." Sesim artık sakindi çünkü yorulmuştum. Onunla konuşmak için erkenden okula gelmiştim ama onun için hiçbir önemi yoktu.
"Dışarıda kimse kalmasın!"
Başımı çevirdiğimde öğretmenin geldiğini gördüm. Hayal kırıklığı ile merdivenlere yönelmiştim ki kolumda Reha'nın elini hissettim.
"Gitme tamam." diye mırıldandı. Ona döndüm. Haydar ve Saffet kolumdaki ele kısaca bakıp önlerine döndü. Reha'nın yanındaki koltuğa oturdum. Aramızda bir kol mesafesi vardı.
"Çok kızgınım sana." diye fısıldadım. Defterinden bir kağıt kopardı ve bir şeyler karaladı. Ardından kağıdı bana uzattı.
BEN DE ÖYLEYDİM.
AMA BENİ DİNLEMEDİN REHA.
DEDİM YA KIZGINDIM. KIRMAK İSTEMEDİM.
KIRDIN ZATEN.
Kağıda birkaç saniye baktığını gördüm.
ÜZGÜNÜM.
SÖYLEDİKLERİM İÇİN KUSURA BAKMA.
KÜSÜM SANA.
Kağıdı okurken dudaklarının ince bir tebessümle kıpırdadığını gördüm.
KÜSME.
KAHVE ISMARLARIM.
SENİNLE BİR DAHA BULUŞACAĞIMI SANMIYORUM.
İçimden "ehehehe" diye kıkırdadım. Kağıda şaşkın bakışlar attı. Ben de dün böyle şaşırmıştım işte.
CİDDİ MİSİN?
BEN ÖFKEYLE KONUŞTUM. İSTEDİĞİM O DEĞİLDİ.
BUNDAN SONRA AĞZINA GELENİ SÖYLEMEZSİN O ZAMAN.
KESİNLİKLE, EN AZINDAN SANA KARŞI.
SEVİNDİM. HAYDAR NEDEN SURAT YAPIYOR?
SAFFET'LE ATIŞTI O, BOŞVER.
ANLADIM,PEKİ.
BARIŞTIK MI?
Bu soruyu onun sorması gerekirdi aslında.
NE ZAMAN SARILABİLİRİZ?
Dudaklarım aralandı, şaşırmıştım. İçimden sırıtmak gelse de kendimi tuttum. Ona bakmadan cevap yazdım.
GELECEK DOĞUM GÜNÜNDE :)
🔸
SELAMM 🖤
Gelecek bölüm görsel-texting bölümü olacak. Böylece kim kiminle ilgili ne düşünüyor öğrenebilirsiniz. Henüz Reha'nın ağzından bölüm yazmak için erken olduğunu düşündüğüm için böyle bir düşünce geldi aklıma.
▪️ Reha'nın tepkisi sizce nasıldı?
▪️ Dicle'nin Haydar fikri değişir mi?
Hepinize kalp, gelecek bölüm görüşmek üzere. Öpüldünüz :*
İnstagram, tiya.trosahnesi ❤️
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top