KK🔸11
Ben geldim. 21.06.21
Geçen bölümdeki yorumlar için teşekkür ederim. Bölüm günleri Pazartesi-Perşembe oldu. İyi ki varsınız.
Keyifle okuyun.
🔸
Hüma
Konuşma benle.
Gözlerimi devirdim. Hüma'ya olanları anlatmıştım ve neden olay gecesi yazmadığımı sorgulayıp trip atmıştı. Bugün pazardı ve ben kahvaltımı bile yapmamış, yarım saattir Hüma ile konuşmaya çalışıyordum.
Ben
Abartma istersen.
Yurda geldiğimde çok yorgundum.
Dün sabah da odada bazı durumlar oldu.
Hüma
Öğleden sonra da Reha'ya ders çalıştırdın.
Bana vakit ayırmadın bile.
Cuma akşamı olan olayı pazar sabahı öğreniyorum.
Gözlerimi irice açtım. Bu kadar abartılacak bir şey var mıydı?
Ben
Aşk olsun.
Hüma
Neyse durum değerlendirmesi yapalım.
Sonra yine küserim.
Bana yapılamaz dediğine göre aldatılmış olabilir mi?
Ben
Bilmiyorum ki.
Öğrenemeyiz zaten kafanı yorma.
Hüma
Pardon da karşında Hüma Holmes var.
Olmadı Sero'dan öğrenirim.
Kaşlarımı çattım.
Ben
Şş konuşma benimle.
Seronla konuş.
Krizi fırsata çevirmek isimli planım başarıyla uygulamaya geçmiş bulunmaktadır.
Odanın kapısı açılınca telefonu kenara bıraktım. Dicle, elinde kitaplarıyla içeri girdi. "Merhaba." dediğinde gülümseyerek karşılık verdim.
"Günaydın. Nasılsın?"
"Daha iyiyim." dedi ve kitaplarını çalışma masasına koydu.
"Evden haber var mı?" diye sordum. Umarım keyfini bozmam, diye geçirdim içimden.
"Annemi aradım ama kapalıydı."
"Anladım." dedim sadece. Uzatmak istemiyordum. İki gündür ders çalışmamıştım. Bugünü iyi değerlendirmem gerekiyordu.
🔸
Sabah alarmımla uyandığımda Hilal ve Dicle çoktan çıkmıştı. Münire'nin sabah dersi olmadığını biliyordum. Bu yüzden rahatça uyuyordu. Ben ne zaman sabahın köründe kalkmak zorunda kalmayacaktım?
Ağır hareketlerle üzerime yarım kol, beyaz kazağımı giydim. Hüma ile akşam konuştuğumuzda ikimiz de normaldik. Bugün bu konu hakkında konuşacağımıza emindim. Belki de çoktan ne olduğunu öğrenmişti bile. Selenay ile konuşmasına bir şey demiyordum ama Saffet ile ilgili bu kadar soru sorması Selena'yı düşündürebilirdi.
Düşünmeyi bırakıp rafta duran siyah, paçaları lastikli pantolonumu da giydim. Yatağımı düzeltip Eleven'ın yanağını öptükten sonra vaktimin olduğunu görüp yatağıma oturdum. Mesajlarımı kontrol etmeye başladım. Hüma günaydın mesajı atmıştı. Cevap yazıp çıkacağım sırada Faysal Hoca sınıf grubuna mesaj attı.
Faysal Hoca
Ders yarım saat geç başlayacak.
Benden sonra gireni derse almayacağım.
Gözlerimi devirdim. Yarım saat daha uyuyabilirdim ama hazırlanmıştım bir kere. Herkes 'tm, tamam, anlaşıldı hocam' gibi mesajlar yazarken Hüma'nın bildirimi ekrana düştü
Hüma
Ben yola çıktım bile.
Geliyorum de nolurrrr.
Ben
Kahvaltı yapıp çıkarım.
Hiç gelesim yok ya bugün.
Hüma
Şş duymamış olayım.
Yolda Müge Anlı izleyeceğim.
Gelince yaz bana.
Ben
Hem gel diyorsun hem konuşmuyorsun.
Küs'
Telefonu çantama koyup kapüşonlu siyah ceketimi aldım. Münire mışıl mışıl uyuyordu. Çıkmadan önce masamdan yapışkanlı not aldım. Üzerine büyük harflerle not yazdım.
UYU BAKALIM ŞEBEK.
NASILSA YARIN 6'YA KADAR DERSİN VAR. :-P
Sinsice sırıtıp notu masasının üzerine bıraktım. Eşyalarımı alıp odadan çıkarken kahvaltı için oturmaya üşendiğimi fark ettim ve sade poğaça ile çay alıp durağa doğru yürüdüm. Otobüsü beklerken çayımı bitirmeyi hedefledim. Çöpe atmak istemiyordum.
Telefonum birkaç kere titredi ama ben poğaçamı yemekle meşguldüm. Nihayet otobüs geldiğinde bitirdiğim karton bardağımı çöpe atıp otobüse bindim. Boş tekli koltuk görünce gözleri irice açılmış Ginny gibi koltuğa baktım ve hemen oturdum. Zafer benimdi!
Telefonumu çıkarıp gelen mesajlara baktım. Hüma ve Münire yazmıştı.
Hüma
Kocanın evi yok ki.
Başımı iki yana sallayarak güldüm ve Münire'nin mesajını açtım.
Münire
Bıdı bıdı yapma.
Uyandım senin yüzünden.
Beddua mı ettin hain...
Ben
Ben ve beddua...
Dışarıyı izlemeye başladım. Reha bu sabah yazmamıştı. Her gün yazacak diye bir şey yoktu ama ne demişlerdi: Alışmış kudurmuştan beterdir.
🔸
Okula geldiğimde derse yarım saatten daha fazla vardı. Hüma kantinde oturduğunu söylemişti. Yalnız olması için dua ettim. Neyse ki kankası yanında değildi. Beni görünce gülümsedi ve telefonunu bıraktı. Eğilip yanağını öptüm.
"Günaydın." dedim yanına otururken.
"Günaydın. Kahvaltı yaptın mı?" diye sordu.
"Poğaça yedim." Arkama yaslanıp etrafa bakındım. Bizim sınıfın çoğu kantindeydi. Sanırım sınıfta Hüma gibi sazanlar fazlaydı.
"Kime bakınıyorsun?"
"Kimseye." diye cevapladım ve Hüma'ya döndüm. "Ne yaptın bensiz haftasonu?"
"Klasik şeyler." dedi keyifsiz bir şekilde.
"Düşünceli gibisin."
Omuzunu silkip başını kantin kapısına çevirdiğinde gözleri kocaman oldu. Kaşlarımı çatıp baktığı tarafa baktım. Asuman kantinin kapısında bir arkadaşıyla dikiliyordu. Onu ilk defa canlı görüyordum ama hemen tanımıştım. Saçlarını düzleştirmiş, dudaklarına parlatıcı sürmüştü. Aramızda üç masa olmasına rağmen gözlerine sürdüğü eyelenerın siyah tonunu görebiliyordum.
"Çok güzel değil mi?" diye soran Hüma'ya sinirli bir bakış attım.
"Yüzündeki boyayı çıkarsın da öyle gelsin." dediğimde bana yandan bir bakış attı.
"Güzel sonuçta."
"Yani güzel ama Filli Boya ile anlaşma yapmış gibi duruyor."
Kendini tutamayıp gülmeye başladığında ona eşlik ettim. Hüma inkar etse de kendisi de gayet güzel bir kızdı. Kendimi övmek için demiyordum ama ben kendimi de beğeniyordum. İnsan kendini sevmeliydi. Olmamız gerektiği gibi yaratıldığımıza inanıyordum. Ne burnumun üzerindeki çiller, ne yavaş uzayan saçlarım, ne de bir türlü kilo alamayan bedenim kendimi sevmeme engel değildi.
"Bu kızın morali neden yerinde?" diye sordu.
"Bilmem ki. Belki ilişkileri ile ilgili değildir?"
Dudaklarını büzdüğünde diyecek bir şey bulamadım. Asuman'ın gerçekten keyfi yerindeydi. Hatta sanki inadına gülüyor gibiydi.
"Arif!"
Hüma ile aniden arkamıza döndük. Kantinin bahçeye açılan kapısı ardına kadar açılmış ve duvara çarpmıştı. İçeri giren Saffet bir anda tüm öğrencilerin dikkatini çekmişti. Öfkeyle bizim tarafa doğru yürürken arkasında beliren Reha'yı gördüm.
"Ne bu şimdi?"
Hüma'yı yanıtsız bırakarak arkamızdaki masaya ilerleyen Saffet'i izledim. Yanımdan rüzgar gibi geçerken eli koluma değmişti.
"Bir de okula mı geldin lan it!" Şaşkınlıkla Saffet'i izleyen Arif birden yakalarına yapışan ellerle neye uğradığını şaşırdı.
"Saffet ne yapıyorsun?" diye sorduğunda kaşlarım çatık bir şekilde onları izliyordum.
"Öğrenemez miyim sandın? Şerefsiz herif!" Arif'i sandalyesine ittiğinde ağzım açık kaldı. Bir yere tutunamayan Arif sandalyesiyle birlikte arkaya devrildi. Herkes birden ayaklandı ve kantinde 'aaa' nidaları yankılandı.
Ayağa kalkarak çantamı aldım ve "Hassiktir!" diye fısıldayan Hüma'yı kolundan tutup uzaklaştırdım. Önümüze yığılan kalabalık yüzünden ne olup bittiğini göremiyordum.
"Saffet yemin ederim bir suçum yok! Yan gözle bile bakmamıştım o güne kadar!"
Gözlerimi irice açtım. Tahminlerimiz doğru muydu yani? Asuman'ın ihanetini geçtim, bunu Arif'le mi yapmıştı? Hem de o Saffet'in kuzeniydi.
"Sus lan! Gördüğümü unutur muyum ben!" diye bağırdığında öfkesini net bir şekilde hissetmiştim. Başımı çevirip arkaya bakındım. Asuman görünürde yoktu. Kaçmıştı demek, korkak.
"Reha bırak şunu!"
Kargaşanın içinde, görmek istediğim tek kişiye bakındım: Reha'ya. Yumruklarını ardı ardına Arif'e geçirirken başını aniden kaldırdı ve göz göze geldik.
Dalgınlığından istifade edip onu üstünden iten Arif koşarak kantinden çıktı. Bense şaşkınlıkla Reha'ya bakıyordum. Ne ara Saffet'in yerini almıştı anlayamamıştım.
"Dağılın hadi!" diye bağıran kişi kimdi bilmiyordum. Reha gözlerini ayırıp Saffet'in kolundan çekiştirdi ve birlikte kantinden çıktılar. Bakışlarımı olayı hala kavramaya çalışan Hüma'ya çevirdim. Sandalyeye çöküp aklımdaki soruya ses verdi.
"Çok hızlı olup bitti. Hiçbir şey anlamadım."
Başımı salladım. "Ben de." Herkes sınıflara dağılırken mecburen biz de derse girdik. Kafamı derse verememiştim. Üstelik Reha da derse gelmemişti.
🔸
SELAMM 🖤
▪️ Arif'ten şüphe edip haklı çıktım diyenler butonu.
▪️ Ya şu Hüma ile Saffet'i artık tanıştır butonu.
▪️ Sevgi butonu.
Alıntı ve anketler için yeni açtığım İnstagram hesabı: tiya.trosahnesi ❤️
Yeni bölümde görüşmek üzere. Öpüldünüz.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top