Kadife Kelepçe | Prolog

KADİFE KELEPÇE

PROLOG

Göz ucuyla aynadan kendine baktı. Çirkinleşmiş miydi? Sebep neydi bilmiyordu ama yorgundu. Bu hastalık onu bambaşka biri yapmıştı. Kocasından, sevdiği adamdan uzaklaştırmıştı. "Meriç..." diye inledi. Sesi kırılgan çıkmıştı ister istemez. "Ne boşanmasından bahsediyorsun sen?"

"Duydun işte, boşanmak istiyorum. Aslına bakarsan..." Elleri ceplerinde, genç kadına arkasını döndü ve camdan dışarı dalgın bir biçimde baktı. Dışarıda arabasına yaslanmış, ondan olumlu bir yanıt bekleyen kadında gezdirdi nefret dolu gözlerini. "Bunu uzun süredir düşünüyordum fakat iyileşmeni bekledim. Artık her şey yoluna girdiğine göre-"

"Ne demek bu? Ne zaman karar verdin sen buna?" Eli ayağı titriyordu. Dünya yerinden oynasa da onlar ayrılacak çiftlerden değillerdi. Aşkı ve sevgiyi tüm hücrelerinde hissederken, en doludizgin yaşadıkları anda ne ayrılmasıydı bu? "Ne oldu bize? Bunca şeyi atlattıktan sonra..."

Sabrı taşmış bir biçimde gözlerini kapadı Meriç. "Uzatılacak bir şey yok Çağla, ayrılmak istiyorum! Sana sevgim bitti. Seni sevmeyen bir adamla yaşamak istemezsin değil mi? Bak, bunun için seni de kendimi de suçlamıyorum. Duygularımız çok güçlü değilmiş demek... Artık her şeyi daha net görüyorum."

Gözleri doldu kadının. "Bunlar senin sözlerin değil Meriç. Sen benim sevdiğim adam gibi konuşmuyorsun. Benim sevdiğim adam-"

"Değilim işte! Ben de onu söylüyorum, senin sevdiğin Meriç değilim artık. Anlamıyor musun bunu?"

Güçlü ve dik durmaya çalıştı, yanaklarına süzülen ılık damlalara rağmen yutkundu. "Başkası mı var?"

Ona yalan söylemek, istediği son şeydi fakat buna mecbur olma hissi... Yüreği sızlıyor, midesine kramplar giriyordu. "Evet, başkası var. Ben hiç olmaz sanmıştım ama... Oldu. Sen hastayken başkası oldu Çağla, başkaları..." Cümlesini tamamlayamadan sert bir tokat yedi. Aslında bu tokat, bir daha geri dönüşü olmayan yalanlarının hayatı ona zindan edeceğine işaretti. Her şey bitmişti, artık geri dönüşü yoktu. İstese de dönemezdi ki zaten, bir anlaşma yapmıştı. Aşkıyla yandığı bu kadını bırakıp gitmek mecburiyetindeydi.

"Ben senin için ailemi çiğnedim!" diye inledi hıçkırıklarının arasında. Yumruk yaptığı ellerini adamın bağrına vurdu tüm gücüyle. "Sen bir korkaksın! Sevmeyi bilmeyen bir korkaktan başkası değilsin! En ufak bir engelde pes edip giden bir korkak!" Nefret doluydu. Aniden durdu. En güçsüz, en dirayetsiz hali bu olsa gerekti. Yaşayan bir ölü gibiydi, nefes alıyor fakat dünyada bulunma amacına tamamıyla yabancı görünüyordu. Onurlu bir kadın gibi çekip gitmek en iyisiydi. "Bir daha asla görmeyeceksin beni, emin olabilirsin! Boşanma işlemlerini hemen başlat, avukatlarımız çözsün bu işi." Başını dik tuttu ve kapıya doğru yürümeye başladı. Sevdiği adamın yüzüne dönüp bakmadan "Bundan sonra ne seni görmek, ne de sesini duymak istemiyorum." dedi ve çekip gitti. Tüm gürültüsüyle ve aynı zamanda tüm sessizliğiyle gitti kadın. Bu hikâyede giden terkedilen, kalan terk edendi. Açmaktan korkan bir çiçek gibi solarak gitti, bir daha dönmemek üzere...

...

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top

Tags: