43

Son Feci Bisiklet//Çikolata
'Bu işin buralara varacağını sanmazdım, söndürmeyeceğini bilseydim hiç yanmazdım'

Hayatımın hiçbir evresine evde olduğum için bu kadar mutlu olmamıştım sanırım.

Birkaç saat önce evde yatıp dinlemek şartıyla taburcu olmuştuk, olmuştuk diyorum çünkü hastanede kaldığım süre en az bana da bir araba yan dönmüş de yoğun bakıma kaldırılmışım çilesi çektirmişti.

Sinan'ın tek mutluluğu ise tuzlu yemek yiyecek olmasıydı.

Tabii bebekler gibi bakıldığı için olan daha çok bana olmuştu ama sesimi çıkartmıyor iyileşeceği günü hasretle bekliyordum.

Şimdi Sinan içeride uzanırken eşyalarımızı makineye atmış ortalığı toparlamıştım. Hastane kokan hiçbir şeye tahammülüm kalmadığından sıra Sinan'daydı.

"Sıra sende!"

Oturma odasına doğru bağırdığımda sahte bir acıyla inledi.

"Leyla yalvarırım."

Söylene söyle oturma odasına yöneldim, koltuğun köşesine büzüşmüş bana bakıyordu.

"Kalk hadi."

Oflayarak kalktığında eczaneden aldığımız alçı poşetini zorla eline tutuşturdum.

"Sen mi yıkayacaksın beni?"

Aniden değişen arsız ses tonuna şaşırmadan edememiştim haliyle. Az önce çocuk gibi yıkanmayacağım diye direten adam şimdi benimle beraber lavaboya ilerliyordu.

"Hadi Sinan hadi."

"Yavrum baştan desene bir ton göz yaşı döktüm içeride."

Normal lavaboda duşakabin olduğundan muhtemelen rahat edemeyecektik. El mecbur ebeveyn banyosuna girdiğimizde küvete bakıp ıslık çalan Sinan benden hafif bir çimdik yemişti.

"Küvet diyorsun!"

Gülmemek için kendimi sıkıp suyu açtım ve ona döndüm. İkimiz de üzerindeki beyaz tişörte bakıyorduk.

"Başka çaremiz yok gibi."

Yakasından tutarak yırttığımda Sinan gerçek anlamda 'vuhuu!' diye bağırdı.

"Leyloş be, sabahlar olmasın!"

Gülerek yırtılan tişörtü kenara bırakıp kolluğunu çıkarttım. Aldığımız poşeti alçısına taktığımda geriye eşofmanı kalmıştı. Benden beklenmeyecek bir hareketle ki bunu Sinan da beklemiyordu, eşofmanının bağını çözüp indirdiğimde Sinan hala suratıma bakıyordu.

"Karıma ne yaptın, doğruyu söyle."

Kıkırdayarak onu küvete ittirdiğimde sesini çıkarmadan içine girip oturdu. Arkasına yaslanıp gözlerini kapattığında köşeden şampuanımı aldım.

"Çiçek gibi kokutacak karın seni."

"Kendi gibi yani."

Kocaman gülümsediğinde saçlarını ıslattım. Elime döktüğüm bir miktar şampuanla saçlarını köpürtmeye başladığımda keyfine diyecek yoktu.

Yorgunluktan suyun altında iyice mayışmıştı zaten.

"Ellerin dert görmesin karıcım."

Bileğimden tutup öptüğünde kıkırdayarak saçlarını durulamaya başladım.

Gözlerini açıp bana baktığında yere çöküp saçlarını geriye atmıştım. Dokunuşumla kafasını avcuma yasladığında gülümsedim.

Onun bu haline dayanamayıp yanağından öptüğümde ikinci bir şok dalgası tekrar gelmişti ve işin en sevdiğim tarafı, sanırım onu şaşkına uğratmak hoşuma gitmişti.

Raftaki life uzandığım sırada tişörtümden çekilmemle ayağım kaydı. Attığım çığlıkla beraber kendimi bir hayli büyük olan küvetin içinde bulduğumda Sinan'ın kahkahası tuvalette yankılanmıştı.

"Açıldın bakıyorum da."

Sırılsıklam olmuş üzerime baktığımda sinirle söylendim. Sinan keyiflenerek arkasına yaslandı.

"Su tasarrufu için karıcım, barajlarımız kuruyor. Geleceğe yatırım yapıyorum ben."

Açıklamasıyla elimde olmadan güldüm. Suyu ona doğru attığımda gülerek karşılık vermişti.

Zaten lavabonun içinden geçmiştik, şu saatten sonra dağınıklığın çok da bi' önemi yoktu.

Tişörtümün eteklerinden tutarak bir çırpıda üzerimden çıkarttım. Yere attığım tişörtle Sinan'a döndüğümde elini kalbine koymuş aralık bir ağızla bana bakıyordu.

"Ne?"

Oyuncu bir havayla ona baktığımda geriye doğru kayarak suya gömüldü. Çocukça hallerine güldüğümde birden dibimden çıkmasını beklemiyordum. Belimden tutulmamla ona doğru çekildiğimde korkarak boynuna sarıldım.

"Dur, kolun acıyacak."

"Siktir et kızım, şu saatten sonra kırık falan işlemez bana."

Kalbim resmen ağzımda atarken battı balık yan gider hesabı ipleri iyice bırakmış oturduğum yerde rahat etmek için kendimi düzeltmiştim. Sinan'ın kucağına yerleştiğimde keyifle arkasına yaslandı.

"Pek su tasarrufu yapıyor gibi durmuyoruz aslında."

Gülerek açık suyu kapattım, küvet zaten doluydu.

"Ama hala geleceğe yatırım yapabiliriz."

Kıkırdayarak dudaklarımızı birleştirdim. Baştan aşağı titrememizin sebebi içine gömüldüğümüz su muydu bilmiyordum. Dudaklarımız yavaşça ayrıldığında bir süre nefeslendik. Sinan'a ondan farksız baktığımı düşünmüyordum, gözlerimiz birbirimizin yüzünde mekik dokurken alnıma yapışmış ıslak saçlarımı geriye attı. Daha fazla beklemeden tekrar birleştiğimizde alt dudağım dudakları arasında kaybolmuştu.

Ne yaptığımız hakkında bir fikrim yoktu. Sinan'ın eve dinlenme ve yorulmama şartıyla gönderilmiş olduğu gün, banyosunda kucağında benimle olma şoku yavaş yavaş düşüyordu.

Düşüyordu düşmesine ama ikimizin de ayrılma gibi bir niyeti pek yoktu. Her an durup aslında bu yoktu içimden geldi diye bağırabilirdim. Bu işin buralara varacağını sanmazdım.

Sinan'ın belimdeki eli sıkılaşırken öpüşümüz gittikçe derinleşmiş minik soluklanmalar haricinde bir kez olsun ayrılmamıştık. Her ne kadar oturuyor olsam da her an kayıp düşecekmiş gibi hissettiğimden sıkıca tutunmuştum ona.

Ayrıldığımızda derin soluklarımız ve suyun dalgalanışı dışında hiçbir ses duyulmuyordu lavaboda. Sinan'ın gözlerinin içine bakarken omurgamdan yukarı tırmanan parmaklarına izin verdim. En ufak isteğimde elini geri çekeceğini biliyordum fakat engel olmadım. En ufacık anı kaçırmamak için gözlerini benden çevirmedi. Eli kopçama ulaştığında dudaklarını yalamış tek bir seferde açmıştı.

Kollarımdan düşen sütyeni tek seferde dışarı atıp Sinan'a döndüğümde elimde olmadan kıkırdamıştım.

"Küvetin mezarım olacağını düşünmemiştim."

Belimden tutarak beni biraz kaldırdığında gülerek boynuna sarıldım. Boynumda hissettiğim dudaklarla beraber gözlerim kendiliğinden kapanmış boynumu onun için açmıştım. Elini belimden sağ göğüsüme ulaştığında ipleri çoktan bırakmıştım. Yokuş aşağı yuvarlanıyormuş hissiyle kuruyan dudaklarımı ıslattım.

Ben sadece Sinan'ı yıkayacaktım, ne ara bu hale gelmiştik?

Adı dudaklarımdan ufak bir fısıltıyla döküldüğünde dişini tenimde hissetmiştim. Ellerim hırsla saçlarına asıldı.

Hayır kapı çalmıyor Leyla.

İkimiz de durduğumuzda açık lavabo kapısından odamıza doğru baktık. Sinan'ın üzerime çıkıp beni geriye itmesiyle bu sefer suya gömülmüştüm.

"Evde yokuz biz."

Boyuma gömülen yüzüyle beraber gülerek onu ittirmeye çalıştığımda mızmızlanarak yüzünü sakladı.

"Bırakmam."

"Hadi."

Bir şey itiraf etmem gerekiyor ki sanırım bu küvetten tek çıkmak istemeyen Sinan değildi.

Tekrar çalan kapıyla hareketlensem de dudaklarıma kapanan dudaklarla beraber tüm hareketim sınırlanmış kendimi tekrar ona bırakmıştım.

"Ya merak ederlerse."

Fısıltımda beraber kıkırdadı.

"İşimiz vardı deriz."

Gözlerimin içine bakarak göğüslerimin arasına konan öpücükle beraber gözlerim kapanmıştı.

Kapı tekrar çaldı.

"Sinan."

"Efendim güzelim?"

Dudaklarımı araladığım sırada sağlam eliyle örttü hemen.

"Ses yapma, evde yok sansınlar."

Kafamı olumluca salladığımda kıkırdadı. Dudaklarımdan çekilen elle beraber işaret parmağını dudağına yasladı. Oyuncu havasıyla beraber kıkırdadığımda kapı bu sefer çalmamıştı.

"Biz kazandık."

Kulağıma fısıldamasıyla beraber boynuna sarılıp kendime çektiğimde suya gömüldük. Etrafa sıçrayan sulara ve dağılan lavaboma yarın üzülecektim.

"Bu kol daha kaynar mı anasını satayım."

Gülerek boynundan öptüğümde kıkırdadı.

"Neyse tekiyle idare ediyoruz çok şükür."

"Sus artık."

Homurdanmamla beraber arkaya yaslandım. Köpük olmuş çenesini göğüs arama yasladığında gülümseyerek alnından öpmüştüm.

"Hiç çıkmasak ne olur?"

Buruşmuş parmak ucumla burnuna dokundum.

"Muhtemelen böyle oluruz."

"Beni buruşuk sevmez misin?"

Dudaklarımı büzdüm düşünürmüş gibi.

"Kelliğini kaldırabilirim ama buruşmuşluk konusunda söz veremem."

"Ya öyle mi?"

Yükselerek yüzüme yaklaştığında gülerek karşılık verdim Sinan'a.

"Öyle."

Dudaklarımız tekrardan birleştiğinde suda biraz daha dibe batmış Sinan'ı kendime çekmiştim.

Kırık kolu için şu saatten sonra yapabileceğim maksimum şey dua etmekti.

Dudaklarımız ayrıldığında yüzünden damlayan suları elimle sildim. Eh, ıslak elim pek bir işe yaramamıştı o ayrı.

Gerçekten buruşmak üzereydik ve çıkmamız gerekiyordu.

"Kolum acıyor."

Sinan'ın mızmızlanmasıyla beraber kıkırdadım.

"Sanırım doktora gitmeliyiz."

"Ne diyeceğiz?"

Nefes nefese yüzüne baktığımda gözlerini dudaklarımdan ayırmadan konuşmaya devam etti.

"Bilmiyorum."

"Ben de bilmiyorum."

Sanırım bu gece aramızdan birileri, küvette karımla oynaşacağım diye alçısını yeniletmek zorunda kalacaktı.

Bu bölüm sadece Sinan ve Leyla'yı küvete atmak için yazılmıştır, hiçbir önerme içermemektedir.

Küvette karımla oynaşacağım diye alçı yenileten Sinan'a ve panoda açılan ufak çaplı #leylasinansmut tagine teşekkürlerimi iletiyor ve iyi geceler diliyorum.

Parodi Hesaplar
Leyla leylatekinleer
Sinan sinantekinler

Instagram   wkedipatisigibi

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top