36

Büyük Ev Ablukada//Güneş Yerinde
'Güneş yerinde, her şey yolunda'

Bir ev düşünün; birkaç gün önce boşanma davalarından el ele ayrılmış bir çift, bir hafta sonra evlenecek bir diğer çift ve çift olduklarından hala emin olmadığımız bir diğer çift daha..

Korkunç bir ortam.

Küçücük hotele sığmayacağımızdan dolayı birkaç günlük kiraladığımız müstakil bir evdeyiz şu an. Meva ve Onur havuzun etrafında birbirlerini kovalıyor, lütfen sorgulamayın.

Nazlı ve Eren çiftimiz aşırı heyecanlı. Eren, heyecanını bastırmak için mangal yapmak gibi bir işe girişti. Becerebileceği konusunda fazlaca şüpheliyiz. Hatta öyle ki Sinan'la beraber mutfakta aç kalmamak için yemek hazırlıyoruz.

Bundan Eren'in haberi yok, o hala mangalı yakmaya çalışıyor.

Nazlı, vazgeçiremediği nişanlısını söylenerek bahçede tek bırakırken içeri girdi bile. Ben de o sırada yıkadığım domatesleri kenara ayırdım.

"Bu adamla bir ömür geçireceğim rezaleti vurdu şu an kafama."

Alnını avcuna yaslayarak acıyla bize baktığında Sinan'la bir saniyeliğine göz göze gelip kıkırdadık.

"Hala bir şansın var."

Sinan'ın attığı elmayı havada kapan Nazlı koca bir ısırık aldı konuşmadan önce.

"Senden gelecek tavsiyeleri uzun zaman önce kapattık Sinan bey, kusura bakmayınız."

Atışan ikiliye gülerek bakıp işime geri döndüğümde bahçeden çıkan dumanla beraber üçümüz de oraya döndük.

"Bu aptal evi yakacak, al başına iş."

"Sinan git bak şuna ya."

Küfrederek mutfaktan koşarak çıkan Sinan'ın arkasından gülerek işime geri döndüm. Nazlı sırıtarak beni izlemeye başladı.

"O yüzündeki sırıtışın ne anlama geldiğini biliyorum ve hiç hoşlanadım. Aklından her ne +18 şey geçiyorsa hemen sil."

"Artık çok geç, hayal etmeye başladım bile."

Kocaman gözlerle arkadaşıma baktığımda omuz silerek elmasını yemeye devam etti.

"İçim çöplük."

"Onu çok iyi anladım Nazlı."

Kıkırdayarak doğradığım domateslere bakmaya başladı.

"Bir şey olmadı yani."

"Nazlı!"

Elimdeki bıçağı ona doğru tutmamla beraber ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı.

"Aman iyi, hiçbir şey olmasın."

"Aşkım oldu!"

Bahçeden yükselen sesle beraber oraya döndük. camdan el sallayan yüzü gözü kömür olmuş Eren'le beraber elimde olmadan kocaman güldüm. Sinan arkasında ağzındaki sigarayla kendi kendine bir şeyler konuşuyordu.

Shiple- saçmalama Leyla.

Kısa süre sonra bahçede büyük bir masa kuruldu. Hep beraber çepeçevre sardık yuvarlak masayı.

Yaşadığımız boğucu günlerin ardından kahkahaların süslediği bir akşam yemeği hepimize çok iyi gelmişti. Öyle ki kanlı bıçaklı olan Eren ve Sinan bile bir ara koyu bir sohbete girmiş dakikalarca masadan soyutlanmışlardı.

"Ne demek best çiftin biz değiliz Meva?"

Eren'in ortaya attığı soruyla beraber kocaman bir sessizlik çöktü. Hep beraber Meva'ya döndük.

"Herhalde siz değilsiniz değil mi Mevacım?"

Sinan kolunu omzuma atarak beni kendine çektiğinde bir yandan eliyle bizi gösterdiğini fark ettim. Kıkırdayarak ona döndüğümde Nazlı ortada kalmış Meva'yı kurtardı.

"Sıkıştırmayın kızı ya!"

"Ne kaçırdım?"

Onur elindeki tatlıları masaya koyup yerine geri kurulurken Meva kısa bir özet geçti.

"Yalnız abim alır."

"Al işte!"

Eren elini masaya vurup sızlandığında Sinan büyük bir iştahla öne atıldı.

"Var mısın iddiasına?"

Uzattığı serçe parmağa bakıp hayretle ona döndüm.

"Hırs adam ya."

"Dur bi' güzelim, dur bi'."

Eren aynı onun gibi öne atıldı ve serçe parmaklarını birleştirdiler.

"Ben neye sebep oldum şu an?"

Meva hayretle yüzünü kapattığında Onur kafasını iki yana salladı.

"Mahvolduk, bittik biz."

"Nesine?"

"Bende olup sende olmayan ne olabilir oğlum?"

Sinan kocaman bir kahkaha attı.

"Bu iyi hissettirdi lan."

"Cidden bunun yarışını mı yapacaksınız?"

İkili aynı anda Nazlı'ya döndü.

"Yapacaksınız değil yapacağız bebeğim, onlara dünyanın en iyi çifti olduğumuzu göstermenin tam zamanı."

"Dünyadaki en iyi çift sizseniz vay dünyanın haline."

Parmaklarını ayıran ikili büyük bir kazanma şehvetiyle birbirlerine bakarken saçlarımı geriye atıp aralarına girdim.

"Pardon bölüyorum ama tam olarak nasıl?"

"Onur oradan kağıt kalem getir koçum."

Onur yerinden kalkıp içeri giderken Nazlı gülerek Sinan'ın ne yapacağını çözmüş olmalı ki söylendi.

"Kendimi yaz akşamı talk showunda hissetmem normal mi şu an?"

Kendi aramızda gülmeye devam ederken önümüze koyulan kağıtlar ve kalemlerle beraber birbirimize bakmaya başladık.

Bu saçma yarışın bir parçası olduğum için her ne kadar hoşnut olmasam da korkunç bir hırs kaplamıştı içimi.

Ve bir şey daha, kazanırsak ciddiyim çok gülerdim.

"Meva hanım skorlar için buyurun."

Meva yerinde gururla yakalarını düzeltip kalemi eline aldığında hangi ara böyle bir ortama büründüğümüzü kavrayamamıştım.

"İlk sorumuz geliyor, klasik gidelim biraz. Eşinizin en sevdiği renk?"

Gözlerimi kısarak düşündüğüm sırada kağıda yazmaya başlayan Sinan'la beraber hayretle yuhladım.

"Yuh Sinan, ben bile bilmiyorum."

"O senin sorunun karıcım."

Homurdanarak aklıma gelen ilk rengi yazdığımda sırayla kağıtları kaldırdık. Durum bir birdi.

"İkinci soruya geçiyorum, eşinizin doğum tarihi."

"Sadece yıl yazsak kaç puan geliyor?"

Eren'in sorusuyla beraber Nazlı hızla kafasını çevirdi. Göz göze gelen ikiliyle beraber gülmemek için sıkıca dudaklarımı bastırdım.

"Benim kulağım biraz ağır işitiyor Eren, tam olarak ne dedin duyamadım?"

"Saati de yazayım mı diye sordum karıcım."

Sinan'la aynı anda gülemeye başlamamış Nazlı'nın bakışlarıyla beraber son bulmuştu. Saçma sapan bir oyunun bizi bu kadar tribe sokması ne kadar anlamlıydı bilinmez.

Durum Eren'in oyundan sonra yiyeceği azarla beraber ikiye bir olurken sıradaki soruyu bekledik.

"Soru üç çok sevgili yarışmacı çiftlerimiz, eşiniz en çok sizin nerenizi beğenir?"

Eren tam olarak 'vuhuu!' diye bağırarak kalemin ucunu açtığında Nazlı korkuyla gözlerini açtı.

"Aklından inan ne geçiyor bilmiyorum ama o olmadığından eminim."

Tam o sırada gözüme ilişlen ellerle beraber Sinan'a döndüm. Bu sorunun cevabını öğrendikten sonra uzun bir süre lafını yapacak olmasının her ne kadar farkında olsam da köpek herifin elleri gerçekten çok güzeldi.

"Kaldıralım."

Meva'nın uyarısıyla beraber kağıtlarımızı kaldırdık.

"Durum üç iki!"

"Ellerin nereden geldi aklına?"

Kağıdı ters çevirirken Sinan'a döndüm. Yan bir sırıtmayla bana baktı.

"İlk buluşmamızda demiştin."

"Maç kaçta bitiyor?"

"Bu soruyu Tekinler hanesi kaybederse seti uzatırız."

Vaziyet alınsın, silahlar kuşanılsın!

"Eşinizin en sevmediğiniz huyu."

"Sığmaz ki."

"Aşk olsun balım."

Gözlerimi kısarak kafamı eğdim. Kalemin ucunu açıp kağıda aklıma gelen ilk şeyi yazdım, düşüncesizliği.

Kağıtları kaldırdığımızda Sinan'ın kağıdında gördüğüm yazıyla beraber elimde olmadan kahkaha attım.

Kağıda dik başlığı yazmıştı.

Kaybetmiştik kaybetmesine ama en azından ne mal olduğunu biliyordu.

"Nasıl da biliyor kendini ya!"

"Yarışmacı arkadaşlar durum berabere, soruyu alan kazanır."

Meva'nın araya girmesiyle beraber yerimizde doğrulduk.

"Kaybeden burada kaldığımız süre boyunca hizmet eder, itirazı olan?"

Sinan'ın ortaya attığı fikirle beraber kafamı iyimiş dercesine salladım.

"Bunu sen istedin Sinan Tekinler, Onur gönder koçum!"

"Eşinizin size ettiği en sevdiğiniz hitap şekli nedir?"

Dudaklarımı ısırarak kağıda yazdığım bebek karıcımdan sonra gizlice Sinan'a baktım. Bunu öğrendiğinde dilinden hiç düşürmeyecek korkum yoktu aslında çünkü zaten dilinden düşürmüyordu.

Kocamın beni bebek karıcım diye sevdiği bir evliliğim olmayacaksa neden yaşı-

"Kaldıralım."

Havaya kaldırdığım kağıtla beraber Meva gururla bağırdı.

"Kazananımız Tekinler hanesi!"

"Bebek karıcım diye boşuna sevmiyoruz ya!"

Sinan bana arkamdan sarılarak kendine çektiğinde gülerek kafamı omzuna yasladım.

"Aşkım ben sana hep aşkım diyorum ya."

"Soru o olsaydı belki Eren!"

Karşımızda tartışan ikiliye Sinan'la gurur dolu bakışlar atarken şeytanca sırıttık. Bizi ilk fark eden Eren olmuştu.

"Silahlarımızı kuşanıp savaş meydanına inme vaktimiz geldi Nazlı'm, vaziyet al."

Aşağıda çenem düşmüş biraz ama beni de böyle sevin arkadaşlar, ne yapayım..

Sayımız çoğaldıkça haliyle gelen yorumlar da artıyor. Sizden tek isteğim lütfen hakaret çizgisini geçmemeniz. Ben kendimi açıklamaktan çok yoruldum ama aramızda hala beni anlamayanlar var. Bunun için bu notu amme hizmeti olarak görebiliriz bence.

Ben bu sitede pavyon linci bile yedim, bana bunlar koyar mı? Koymaz..

Arkadaşlar, bu bir kurgu. Belki siz böyle bir durumda bu kararı almazdınız fakat kurgusal bir karakterin sizin doğrunuza uymaması onun hatalı olduğunu göstermez.

Yazarlık taslamayacağım fakat bir karakteri yazıyorsam -Sinan'dan bahsediyorum- hatalı olduğu yerleriyle de yazmalıyım. Hiçkimse dört dörtlük değil sonuçta.

Kısaca evet, belki siz olsaydınız affetmezdiniz ama ne Leyla sizi temsil ediyor ne de kafanızda kalıplaştırdığınız 'kadın dediğin böyle yapmalıyı'

Herkesin hayatına kimse karışamaz diyerek konuyla ilgili çenemi sonsuza kadar kapatıyorum.

Bence beni anladınız.

Merak etmeyin hala yediğim en kral linç pavyon linci.

Parodi Hesaplar
Leyla leylatekinleer
Sinan sinantekinler

Instagram   wkedipatisigibi

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top