29
Madrigal//Seni Dert Etmeler
'Kırgınım kendime, üşüyorum gölgende'
◜Sinan◞
Biri çıkıp bana Eren denilen herif seni rakıya çağıracak dese muhtemelen götümle gülerdim.
Pek öyle olmamıştı gerçi.
Anahtarları cebime sıkıştırıp evden çıkarken hala derdinin ne olduğunu düşünmüyordum. Belki de dava için beni ikna etmek istiyordu.
Yazdığı tek şey yarım saate aşağıda ol rakıya gidiyoruz mesajıydı. Öyle bir masada olmasını isteyeceğim son herifti Eren.
İlerideki siyah arabasına doğru ilerleyip ön tarafa kendimi attığımda kafasını kaldırıp bana döndü.
"Hoş geldin."
"Öpüşelim istersen bir de anasını satayım, bas gidelim işte."
Homurdanarak emniyet kemerimi takıp arkama yaslandım. Baştan aşağı nefret doluydum ona, Leyla'yla olan şeyler aklıma geldikçe yandaki vites koluyla ilgili çok ilginç planlar kurasım geliyordu.
"Sağ ol geldiğin için."
Dağılmış suratına garipçe baktım. Eren'le böyle bir ilişkimiz yoktu.
"Eyvallah."
Zorlamadım, pek keyfi yok gibiydi.
Uzun sürmedi mekana girip masaya kurulmamız. Kurulan masayla beraber teşekkür edip arkamıza yaslandık. Çiğnediğim kavunum Eren'in lafa girmesiyle boğazıma dizildi.
"Evlilik teklifi için aldığım yüzüğü kaybettim."
Öne doğru atılıp zorla içirdiği suyla beraber boğazımdan tutarak bağırdım. Resmen baştan aşağı sinirden yanıyordum.
"Taşak mı geçiyorsun lan sen benimle, haftaya Leyla'yla mahkemem var dediğin lafa bak. Hemen mi-"
"Ne Leyla'sı geri zekalı, kafa bulduk seninle. Nazlı'dan bahsediyorum ben."
Bardağından bir yudum alarak dertlice boğaza doğru dönen Eren'le beraber homurdandım.
"Aferin size."
"Ne yapacağım?"
Elini yüzünü sıvazlayan Eren'le beraber anlamsızca ona döndüm.
"Yenisini al."
"Bir akıllı sensin amına koyayım, yüzükten Nazlı'nın haberi var galiba."
Kaşlarım önce şaşkınlıkla havalandığında koca bir kahkaha patlattım. Bu herif hangi kafayla hukuk okumuştu anasını satayım. Neyse, Leyla'nın avukatı buysa mahkeme bizdeydi.
"Gülme Sinan, gülme."
"Muhtemelen o yüzüğün başkasına olduğunu düşünüyor."
Çenesini avcuna yaslayarak homurdanan Eren'le beraber ağzımdaki kirazı zevkle döndürdüm.
"Neyse aramızdan biri en azından evlenmeden ayrılıyor."
Alayla güldüğünde kafamı kaldırarak ona baktım.
"Bana neden anlatıyorsun bunları?"
Omuz silkti. Uzattığı serçe parmağına baktım.
"Güçlerimizi birleştirmemizin vakti geldi Sinan Tekinler."
Gülüşümle beraber elini tekrar uzattı.
"Eren, haftaya davam var ve Leyla'nın avukatı sensin."
"Boşanmayacaksınız."
Çok bilmiş havasıyla beraber serçe parmaklarımızı birleştirdim. Sertçe birbirimizi salladık.
"Neden bu kadar eminsin?"
"Görürsün."
Omuz silkerek bardağımdan bir yudum aldım.
"Ben ne yapacağım?"
Saçlarını karıştıran Eren'e döndüm.
Sanırım beyaz bayrak açabilirdik. Herif baştan aşağı gıcıktı ama onunla kötü olmayı isteyeceğimi pek zannetmiyordum. Bir yerde Leyla'nın en yakın arkadaşıydı.
"Konuşsana oğlum."
"Terzi gerçekten kendi söküğünü dikemiyormuş."
İronisiyle beraber sırıttım.
"Dersimizi aldık diyelim."
Derin bir soluk verdi.
"Yüzüğün fotoğrafı var mı, bulalım aynısından."
Dudaklarını büzerek telefonunu çıkardı. Bildirim sesiyle beraber kendi telefonumu çıkartıp resmi Onur'a ilettim. Her yerde eli ayağı vardı, eminim bulurdu.
"Ya kaybettiğim yerden çıkarsa?"
Sorusuyla beraber kafamı kaldırdım.
"Her şeyi de biz mi düşünelim be kardeşim?"
Kafasını iki yana sallayarak gülmesiyle beraber arkama yaslandım. İki yanımızdan çekilen sandalyelerle beraber kafamızı kaldırdık.
Leyla'yı görür görmez ritmi değişen kalbimle beraber Eren'e dönüp sertçe yutkundum. Kızlar masaya oturup garsona seslendi.
"İki servis daha alabilir miyiz?"
Leyla anlamsız bakışlarıma dönüp ne var dercesine omuz silkti.
"Ne bakıyorsun salak salak Sinan?"
"Neden geldiniz?"
"Gelemez miyiz çakma enişte?"
Nazlı sinirle beni sıkıştırdığında Eren yüzüne bile bakmayan sevgilisine döndü.
"Nazlı?"
"Sus Eren."
"Açıklasaydım."
Kıkırdayarak sıkıştıkça sıkışan Eren'e baktım. Leyla alayla bana güldü.
"Haftaya mahkemesi olan birine göre ne kadar mutlusun kocacım."
Dudaklarımı yalayarak kafamı ona çevirdim. Yüzüne doğru eğildiğimde geri durmayıp kafasını iyice bana dikti.
Leyla, hiç kuyruğunu indirmezdi. Aslında onun bu baş kaldırmalarına hayran olduğumu söyleyebilirdim. Hatta bilerek onunla uğraşmak eğlenceliydi.
"Sen geldin ya, ondandır."
Tek kaşını kaldırarak alnımdan beni itti.
"Tamam git ötede mutlu ol."
Kafasını çevirerek ensesini kaşıyan Leyla'yla beraber keyifle arkama yaslandım. Eren hala Nazlı'ya kendini açıklamaya çalışıyordu.
"Alt tarafı bir evlilik teklifi yapacaksın ya, beceriksiz."
"Güzelim neden öyle diyorsun, ben ister miyim kaybolsun?"
"Neler düşündüm haberin var mı?"
Eren sıkıntıyla omuzlarını düşürdüğünde Nazlı konuşmaya devam etti.
"Malum etrafımız kanı bozuk köpek kaynıyor, kimin ne yaptığı belli değil."
Leyla gururla arkadaşına öpücük atarken yerimde doğruldum.
"Ayıp oluyor ama baldız, konu şimdi bana neden geldi."
"Mevzu Sinan'a."
Masadaki peçeteliği sertçe Eren'e attığımda havada tuttu.
"Sen hiç konuşma, daha evlilik teklifi edemiyorsun."
"İt itin kuyruğuna basmazmış."
Leyla alayla bardağından bir yudum aldığında ona döndüm.
"İt falan diyorsun ya hiç alınmıyorum."
"Sinan, içimdeki siniri kelimelerle ifade edemiyorum ama nikahtan kaçtın, bir sürü yalan söyledin saçma sapan planlar kurdun. Hiçbiri olmadı, pişman olduğunu söyledin sana şans verdim. Evimi yakıyordun ulan evimi!"
Geçen günlerimizin kısa bir özeti niteliğinde sözler söyleyen Leyla'yla beraber masadan ıslık yükseldi.
"Şunu Fox Tv'ye satsak iyi para eder."
Sinirle Eren'e döndüğümde ne var dercesine diklendi.
"Haksız mı kız?"
Derin bir solukla arkama yaslandım.
Köşeye sıkışma hissi yabancı değildi bana. Günlerdir çıkmaz bir sokakta gibiydim ve geri dönemiyordum. Her yolu denemeye, bir şeyler bulmaya çalışıyordum ama yaptığım pisliği unutturacak ya da hafifletecek bir şey yoktu.
Sanırım yolun sonuydu, haftaya gerçekten boşanacaktık.
Uğraşmayı bırakmalıydım, sadece benim istediğim ya da sadece beni mutlu eden bir evliliği hak etmiyordu Leyla. Diğer hiçbir şeyi hak etmediği gibi. Bundan seneler sonra bile beni iyi bir şekilde anmayacağı gerçeği can sıkıcıydı.
Ne kadar uğraşırsam uğraşayım gülerek Nazlı'yla bir şeyler konuşan Leyla'ya kendimi asla affettiremeyecektim. Ufacık bir empatiyle bile bu yüzüme tokat gibi çarpıyordu.
Öfkem, kinim, yılların hırsı gözümü öyle bir kör etmişti ki bana farkında olmadan iyi gelen hayatımdaki tek kişiyi görmemiştim. Yaptığımın izahı olmadığını biliyordum. Her insan hata yapar diye kenara çekilmek istemiyordum.
Hatamı kabulleneli çok oluyordu, şimdi sıra sonuçlarındaydı.
Leyla, eminim her şeyin daha iyisini hak ediyordu.
Daraldığımı hissettim bir tarafı komple denize açılan masada. Burnumuza dolan deniz kokusu bile beni açmıyordu. Sandalyemi itip ayaklandım.
Hepsinin gözü beni bulduğunda sorun yok dercesine gülümsemeye çalıştım.
"Sigara."
Cümle bile kuracak halim yoktu, anlamalarını umdum.
"E iç burada."
Kafamı iki yana salladım. Montumu kaçtığımı düşünmemeleri adına almadım. İçinden çıkardığım paketle beraber mekandan çıkıp kenardaki kaldırımlara oturdum.
Karanlık sokağa bakan burası bile daha iç açıcıydı.
Topuk sesleriyle dönmedim, kim olduğunu tahmin etmek çok zor değildi.
Üzerindeki kıyafeti umursamadan yanıma oturan Leyla'yla beraber ona döndüm.
"Bambaşka bir yerde, bambaşka bir zamanda, bambaşka bir Sinan'la tanışmayı çok isterdim."
Sesiyle ona döneceğim sırada elimin üstüne koyduğu eline tutundum. Yüzümdeki acı gülüşle beraber birbirine kenetlenen ellerimize baktım.
Kafasını omzuma koyar koymaz kalbimdeki o kocaman kütle yok oldu. Sonsuza kadar kalsaydık böyle sesimi çıkarmazdım.
"Düzeltemiyorum Leyla."
Pürüzlü çıkan sesime dolan gözlerim eşlik ettiğinde daha fazla tutamadım kendimi. İçimdeki rahatsızlığı en güzel boşaltacak şeydi bu.
Usulca elimin üstünü okşayan Leyla derin bir soluk verdi. Ona döndüğümde kafasını kaldırdı.
"Düzeltemez miyiz?"
Onu zorlamak istemiyordum ya da sıkıştırmak. Yine de engel olamamıştım karşısında salya sümük kalmama. Artık tutacak halim yoktu.
Kırgın bakan gözlerini görmemek için her şeyi yapabilirdim. Elinin tersiyle yanağımı silip bana baktı. Konuşmadığı her saniye kalbim daha çok sıkışıyordu.
Alnımı alnına yasladığımda benden uzaklaşmadı. Onu öpmeye cesaretim yoktu, zaten bunu isteyeceğini zannetmiyordum.
"Özür dilerim."
Hangi ara hıçkırıp kendimi göğüsüne yasladığımı bilmiyordum. Kendimi bu kadar aciz hissettiğim hiçbir an olmamıştı.
Babamın baskısı yüzünden kaldığım yatılı okullar, önceden çizilmiş hayatım ve nicesi bile beni bu kadar aciz hissettirmemişti. Şimdiye ben, koskoca adam hiçbir şey yapamayacak olmanın farkındalıyla, belki de son kez Leyla'nın göğüsünde küçük bir çocuk gibi ağlıyordum.
Saçlarıma karışan elleri sakinleştirim gibiydi. Ne kadar orada kaldık bilmiyordum son sözler Leyla'ya aitti.
"Özür dilerim Sinan."
Yaslandığım yerden doğruldum. Kafamı hızla iki yana salladığımda mahcupça gülümsedi. Omzumu sıktığında elini tuttum.
"Leyla lütfen."
Dolan gözlerini hızla silip ayaklandığında oturduğum yerden ona baktım. Elim hala oradaydı, çekecek gücüm bile yoktu.
"İçerideyim ben."
Eliyle içeriyi gösterip döndüğünde üstümdeki ağırlıkla beraber arkamdaki duvara yaslandım. Hızla kendimi yaslamam sırtımda inanılmaz bir acıya sebep olurken yapabildiğim tek şey sessizce ağlayıp arkasından bakmış olmamdı.
Sanırım, bu sefer gerçekten bitmişti.
Parodi Hesaplar
Leyla ↝ leylatekinleer
Sinan ↝ sinantekinler
Instagram ↝ wkedipatisigibi
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top