25

Emel Müftüoğlu//Hovarda
'Sevmeyelim de taşa mı dönelim?'

Olmak istediğim en son yerdeydim: Sinan'ın yanında, evlerinin önünde.

İkimiz de gergince karşımızda şatoyu andıran beyaz müstakil eve baktık. Babamın bu ortaklık takıntısını yeni yeni anlıyordum. Bu paranın suyu nereden geliyordu arkadaş!

"İnelim mi?"

Sinan gergince bana döndüğünde derin bir soluk bıraktım. Gitmek istemediğimi daha iyi belli edemezdim.

"Bunu bana mecbur ettiğin için seni öldüreceğim Sinan."

Kıkırdayarak kafasını koltuğa yasladı. Ona döndüm, derin bakışları gözlerimi bulduğunda bu sefer çekmedim kendimi. Parmak uçları yanağıma değdiği an emniyet kemerimi açtım.

Çok da abartmamak lazım.

"Kalk hadi, bitsin şu gece."

Beraber yavaşça eve doğru yürürken son bi kez üzerime baktım. Sinan gibi simsiyahtım. O gecekinin aksine hiç süslenmemiştim.

Gerçi niye süsleneceksem?

Kapıyı çalıp beklemeye başladığımızda Sinan'ın arkama geçtiğini fark ettim. Sırıtarak bana baktı.

"Sek erkek."

Alayıma güldüğü sırada kapı açıldığında ikimiz de oraya döndük. Funda teyze beni görür görmez kocaman gülümseyerek öne atıldı.

"Leylam, hoş geldin!"

Havada kalan ellerimi beline sardım. Bu kadını seviyordum, ne yalan söyleyeyim.

Sinan'ın boğaz temizlemesiyle ona döndük.

"Kaynanan seviyormuş he Leyla?"

Funda teyze kollarını önünde bağlayarak gözlerindeki sevimli parıltıları söndürdü. Sinan bir adım daha sindi arkama.

"Sen hiç konuşma Sinan efendi, düş önüme."

Ben önde, Sinan arkamdan -dibimde belki de- içeri geçerek hazırlanan masaya kurulduk. Fevzi bey ortalarda yoktu.

Bir kuş sütü eksik denilen masalardandı önümüzdeki masa. Tek bir boşluk bile yoktu ve sadece dört kişiydik, bu kadar hazırlığın ne anlamı vardı ki?

İsraf Leylam, israf.

Duyduğumuz ayak sesleriyle beraber Sinan'ın elimi tuttuğunun hissettim. Sağıma döndüğümde bana değil merdivenlerden inan babasına bakıyordu.

Fevzi Bey, üzerindeki gömleğin kollarını düzelterek yanımıza geldiğinde bir kez olsun dönüp bakmadı Sinan'a. Gözleri beni delip geçiyordu.

"Hoş geldin Leyla."

Kafamı salladığımda baş köşeye kuruldu. Sinan gerginlikten buz gibi olmuştu.

Ee, ne ekersen onu biçersin Sinan efendi.

Gerçi haklı olduğu tek yer babasına aldığı tavırdı. Davranışları değil bakın, tavrı.

Masadaki gerginlik had safhadayken tabaklarımızı doldurmaya başladık Fevzi beyin başlamasıyla. Sinan'dan zar zor kurtardığım elim bana lazımdı.

"Ne zamandır görüşüyorsunuz?"

Fevzi beyin softadaki çatal bıçak sesini bıçak gibi kesmesiyle beraber Funda teyze gözünü üzerimizde gezdirdi.

"Bunu konuşmak için mi çağırdın bizi?"

Eve girdiğimizden beri ağzını açmayan Sinan lafa girdiğinde elimdeki çatal bıçağı bıraktım.

"Leyla'yla konuşuyorum."

"Konuşman gereken kişi Leyla değil benim. Ona hesap soramazsın."

Kalbim resmen ağzımda atarken son bir güç Funda teyzeye baktım. Acilen bir şeyler yapmamız gerekiyordu.

"Sinan, sakin."

"Sakin mi?"

İki elini masaya çıkaran Sinanla beraber ona döndüm. Masaya sıkıca tutunmuş tüm sinirini oradan çıkartıyor gibiydi.

Bana karşı olan o gevşek hallerinden sonra ilk defa onu bu kadar sinirli görüyordum. Alışık olmadığım bir maviye boyanmıştı gözleri.

"Ben dilemem gereken özrü diledim, ayrıca kaç yaşında adamım. Şu saatten sonra birinden akıl almaya ihtiyacım yok."

"Davranışların, akıl almaya ihtiyacı olmayan birine ait gibi durmuyor."

Sözlerinden sonra annesine döndü.

"Buraya onun hatrı için geldim."

Masadaki suyumdan titreyen ellerimle kocaman bir yudum aldım. Ah Funda teyze, gerçekten sakin bir yemek olacağını düşünmüş müydün?

"Yaşadığımız onca rezillikten sonra hiç akıl almaya ihtiyacın varmış gibi gözükmüyormuş gerçekten!"

Korkuyla Fevzi beye döndüm. İmkanım olsa, kalkıp giderdim. Çok kötü bakıyordu ve inanın kendimi kötü hissetmek için geçerli bir sebepti.

"Sen olmadan ayakta kalamaz mıyım zannediyorsun?"

"Zannetmiyorum, zaten öyle. Seni ben yetiştirdim Sinan."

"Yüzünü bile görmeden sadece emirlerinle büyüdüm, ne yetiştirmesinden bahsediyorsun sen?"

Yumruk olan elini masaya vurmak üzereyken son anda tutup aşağı indirdim. Kaşları çatılmış çene hattını, kıracak gibi sıkmıştı. Onu gerçekten ilk defa böyle görüyordum ve emin olun rahatsız olduğum o gevşek halleri daha çekilesiydi.

"Sen, daha yanındaki kadına saygı duymasını bilemiyorsun. Bir de ayakta mı duracaksın Sinan?"

Fevzi bey alayla güldüğünde bu sefer oklar bana döndü. Elimi Sinan'ın elinden çektim.

"Kalkabilir miyiz?"

Fısıltımla bana dönen Sinan'la beraber Funda teyze dolu gözlerle bana baktı. Zehir olmuştu her şey.

"Leyla, eğer Sinan'dan boşanmak istiyors-"

"Bizim aramızdaki bi' mevzu bu."

Elimdeki bardak benden beklenmeyecek bir sertlikle masaya vurulduğunda Fevzi beye döndüm.

"Susuyorum susuyorum ama benim de bir sabrım var."

Sinan yamuk bir gülüşle arkasına yaslanıp buyrun dercesine kollarını bağladı. Biliyordu benim ne olduğumu.

Koruyalım bakalım light kocamızı pis düşmanlardan.

"Sizi ilgilendirmeyen şeylere yeterince burnunuzu soktunuz zaten. Sinan'ı yetiştiriş şekliniz beni alakadar etmediği gibi benim evliliğim de sizi alakadar etmez."

Aynen, evliliğim.

"Konuşacaklarımız var dediniz geldik. Bahsettiğiniz hiçbir şey konuşmamız gereken konular değil fakat sorunuza cevap vereyim, Sinan gittiğinden beri konuşuyoruz. Şimdi izninizle, evliliğimizin gidişatına biz karar verelim."

Evliliğim ve gitmeyen gidişatı.

Sandalyemi itip kalktığımda Sinan önünü ilikleyerek ayaklandı. Annesine iki arada attığı öpücükle beraber ona döndüm.

Cidden yersiz bir insandı.

"Bütün desteğimi çekerim senden."

Sinan annesinden babasına döndüğünde ben ona döndüm. Umursamazca göz devirdi.

"Klişe, daha iyisini beklerdim."

Ağzını şapırdatarak gıcık bir gülüş sunduğunda kolundan çekerek önüme ittim.

"Yürü Sinan."

Fısıltımı o dışında kimse duymamıştı muhtemelen çünkü Funda teyze kocasının kolundan tutarak sakinleştirmeye çalışıyordu.

O arada Sinan'ı zor bela evden çıkarttığımda kapıyı kapatır kapatmaz koca bir kahkaha attı. Tüm sakinliğimle suratına bakmayaca devam ettiğimde kafasını iki yana sallayarak yavaş yavaş sakinleşti.

"Aşığım sana."

Derin bir solukla ona bakıp yanından geçip gidecekken havalanmamla beraber korkuyla boynuna tutuldum.

"Sinan ne yapıyorsun?"

"Her şeyi usulüne uygun yapıyorum karıcım."

Düşmekten korkum onu sıkıca sarmaya neden olurken kocaman gülümsemesiyle bana döndü.

"Annemin yemeklerini hiç özlememişim, acaba diyorum karımla şöyle baş başa bir yemeğe mi çıksak?"

Kafamı hızla iki yana salladım.

"Beni yere ve evime bırakıyorsun."

"Ne güzel bir seçim karıcım, kesinlikle o restorana gitmeliyiz."

Beni umursamadan yürümeye başlayan Sinan'la beraber sertçe koluna vurdum.

"İndirsene beni!"

"Hay hay, orası da güzel bir alternatif."

"Sinan, sana diyorum!"

"Ben de seni yavru ben de seni."

Leyla leylatekinleer
Sinan sinantekinler

Instagram   wkedipatisigibi

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top