🍪90🍪

Tüm cemaate selam olsn düzeltmediğim bir bölüm daha.

🍪

"Bakın son kez söylüyorum, o çok utangaç sakın saçma sapan şeyler sormayın, kaçıyor!" "  Babam beni bu gün yirminci defa onayladı.

"Görüyor musun Anne, oğlumuz büyüyor ve bizi uyarıyor!"

Annem ise bir defa daha oflayıp (sürekli bunu yapıyor) elindeki servis tabağını masaya koydu.

"Evet tatlım büyüyor ve bizi de çok güzel ayakta uyutuyor." Babam yemek masasına dönük oturma takımındaki bir koltukta yayılırken bacak bacak üstüne attı.

"Acımasız olma! Dedi ya, çekinmiş bizden."

"Ben onun annesiyim, benden çekinemez." Son bir haftadır durup dururken bunu söylüyor, resmen hayat felsefesi haline geldi kadında. Tarayıp serbest bıraktığım saçlarımla oynamaya başladım. "Sürekli beni yargılıyorsun çünkü?"

"Çok konuşuyorsun git salatayı getir."

Delireceğim.

Susup, daha doğrusu zorla çenemi sıkıp şiş yanaklarla mutfağa gittim. Tamam Louis'e sakin olsun diye abartma demiştim ama annen onu saçma bir sorguya çekecek diye kendim de oldukça gergindim.

Mermere yaslanıp derin derin soludum. Kahverengi badi kazağım  yeterince ısıtmıyordu onunla güzel göründüğüme karar verdiğim için giyinmiştim sadece, üstelik giyinmem de bir saatimi aldı.

Louis'e süslenmek benim için çok zor ve uzun, resmen zilli oldum çıktım. Lip balmım kuruyor diye cebimde yaşıyorum mesela, yeni yeni huylar...Salatayı alıp geniş, verandalı mutfaktan çıkıp salona döndüm.

Babam her zamanki gibiydi, evde bile resmi giyinen ama ciddiyetten uzak, annem iş kıyafetlerini çıkartmış ev için tercih ettiği uzun bir etek ve örgü kazak giymişti, nasıl oluyor da dışarıda sıkı topuzuyla, siyah takımıyla robot gibi takılıp evde şu salaş hale geçerken kafası karışmıyor merak ediyorum doğrusu.

Bu arada evet, saçlarını ben ördüm.

"Eğer kaçarsa siz getirirsiniz."

Babam güldü. Annem ofladı. Zil çaldı.

ZİL ÇALDI!

Bize gelmeye ikna edene kadar canımın çıktığı balım geldi!

"Son defa söylüyorum bakın, utandırmayın."

Kapıya koştum, bu akşam kıvırcıklığı azmış saçlarım pek yapamasa da elinden geldiğince geriye savruluyordu.

Kulpu tuttum, çevirdim. Gülümsüyor ve heyecanla ona bakıyordum.

Kısa baktım ama merak etmeyin.

Zaten üşümüş gibiydi, koca montun içinde kaybolmuş olsa da-

"Selam" dedi basitçe, "Selam." dedim basitçe. Elini tutup çektim içeri. Gözlerini kırpıştırdı, montu çıkartmak için fermuarını indirirken şaşkın şaşkın dikiliyordu. Dayanamayıp yanağını öptüm, tökezledi. Ayh çok tatlı.

Montunu astım, bedenlerimizi sıkıca birbirine sardım, gözleri gibi maviydi ince kazağı. Sıcak ve güvende hissettiriyor burada olması. Ve rahatlatıcı kokusu, sonsuza kadar süreceğiz gibi harcanıyor ciğerlerimde.

Merak etmeyin bunu da uzatmadım. Ben çok ölçülü bir insanım. Birlikte odaya gittik, ikimiz de heyecanlı olduğumuz için pek ağzımızı açamıyorduk.

"Hoş geldin canım."

Annem sevecen bir kadına sadece başını çevirerek dönüşüp yanımıza geldi, Louis omzuna elini koydu. Çekingence başını kaldırışını izledim. Anneme selam verdi, babama da.

Isırmak istiyorum.

"Hadi ellerinizi yıkayıp sofraya geçin, okuldan geldiniz ikiniz de."

Şimdilik iyi gidiyor.

Ellerimizi yıkadık. Louis sevimli sevimli ayından bana baktı, çok mutlu gibiydi. Perçemi alnında, dağınık. Gülümseyen yüzü sevinç kırışıklıkları taşıyor. Hareketleri canlı. Gözleri kısık.

"Harry, annem eve gelmiş biliyor musun?"

Şaşırdım, dudaklarım o şeklini aldı ama biz banyodan çıkarken şaşkınlık yok olmaya başlamıştı bile.

Gamzelerimi hissedecek kadar gülümsedim.

"Size gelip ona kurabiye yapacağım!"  Kıkırdadı, bu işi çok iyi yapıyor, sarılmak istiyorum onunla yapışık ikiz gibi gezmek istiyorum.

Ama annemler bizi bekliyordu. Beklemeden odaya gittik. Yan yana olacak şekilde masaya yerleştik. Klasik bir dua ettim. Yemeklere başladık. Louis heyecanlıydı ve ben bizimkileri o kadar uyarmıştım ki konuşmaya çekiniyorlardı büyük ihtimalle.

"Harry'le matematik anlatırken mi tanıştınız?" Annemin soru sormadan dayanma süresi üç dakika ama.

Louis ile göz göze geldik. Mesaj mevzusunu anlatacak mıydık? Omuz silktim. Kaygılı bakıyordu annemden çekiniyor olmalı.

"Evet." Dedim hemen. Onu germek istemiyorum. Anneme sonra anlatırdım nasılsa. Zaten inanmadığı belliydi.

"Derslerin iyiymiş, umarım arkadaşlığınız yüzünden boşlamıyorsundur?" Dersler çerçevesinden çıkacak mı bu muhabbet?

Louis başını iki yana salladı, annemin ince kaşları bana imalı bir hareketler yapıyordu.

Kuzenler, komşu çocukları bitti erkek arkadaşımla kıyas yapma vakti geldi. Az önce annemin yeni bir hobisi oldu sanırım.

"Sadece, bazen sayfalara bakarken birden çok mutlu ya da oturamayacak kadar enerjik hissediyorum."

Louis konuştu, ben bütün akşam başını sallar ya da evet, hayır kullanır sanmıştım. Şaşırtıyor beni, küçük balım.

Annem gülümsedi, ben bütün akşam soru sorup kaş göz yapar sanmıştım. Şaşırtıyor beni, canım annem.

Bir dakika. Annem ve Louis neden bu kadar benziyor, yeni fark ediyorum. Dersleri konuşmayı seviyorlar.

"Harry de evde dans ediyor normaldir."

Tanrım. Baba. Yapmacık bir gülüş bıraktım. Oysa balım sahici gülmüştü.

"Biriniz bu kadar düzenli ve çalışkan diğeriniz dağınık ve tembelken nasıl oldu da birbirnizle anlaştınız peki?" Annem ahiret soruları sormaya başladı.

"Biri düzene diğeri dağılmaya ihtiyaç duymuş olmalı." dedi babam. Annem başını salladı.

"Bari basit zevkleriniz uyuyor mu?"

Hemen başımı salladım.

"Evet film, şarkılar, mutfak, kediler ve sarılmak gibi hobilerimiz tutuyor."

O filmleri seçmekte iyi ben yorum yapmakta. O şarkıları dinlemeyi seviyor ben söylemeyi seviyorum. Mutfakta vasattır, zevkle yardım ediyorum. Tatlı kedim sayıldığından onunla ilgileniyorum. Sarılmaya ihtiyacı var eh sarılmayı seviyorum.

"Senin ailen aranızdakileri biliyor mu peki, izinleri var mı?" Etik ahlak, Tanrı anneleri yaratırken bol bol bundan katmış.

"Evet. Biliyorlar, hatta annem giyinmeme bile yardım etti. "

Benimki rahat bir nefes verdi. Memnun gibiydi. Hatta gittikçe Louis'nin kendi evladı olmasını istiyor sanki.

Biraz daha annemin sevdiği şeyleri bilmeden söyledi loulou. Sadece ikisi konuşuyor babam ve ben mal gibi onları izliyorduk. Dersler, gelecek kaygısı, ilişki anlayışları, felsefe...ne? Yemeğimi yerken bu muhabbeti dinlemek hayatımdan neler çaldı acaba?

"Harry tatlıları getirin hadi babanla."

Evet tatlı! Çok mantıklı. Kalkıp babamla tabakları hazırlamaya gittik.

"Bunlar iyi anlaştı." Dedi babam. Sıkı gömleği her zamanki gibi sıfır kırışık. Başımı salladım. "Boşuna gerilmiş gibi hissediyorum."

Sütlü tatlıya masaya geri dönmemiz beş altı dakika ancak almıştı ama nasılsa mevzu çoktan ben olmuşum. Kaşlarımı çattım.

"Açıkçası Harry'nin erkek arkadaşı olduğunu öğrendiğimde dedim ki eyvah gitti bir serseri buldu kesin, çünkü anlarsın ya benim oğlum biraz şu kötü çocuğun yanındaki tiplere benziyor." Babam otururken güldü. Ben somurttum.

Wattpad okurken yakaladı diye balımın yanında beni soktuğu duruma bakın!

O mafya kitabını, annem evdeyken okumayacaktım.

"Kavga ederken ağlayan Liam Payne, Harry'nin kötü arkadaş sınırı bayan Anne emin olabilirsiniz."

Annem güldü. Annem güldü amk.

Daha ne anlatabilirim ki bu akşam hakkında.

🍪

Daha ne yazabilirim bu akşam hakkında?

Çaktırmayın final alt yapısı ayarlamaya çalışıyorum.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top