🍪77🍪
Duyduğuma göre sınav haftanızmış minik fasulyelerim!
İyi kopyalar demek istiyorum! Bir de taktik vereyim, maskenin içine koyun kağıdınızı heheh
🍪
Ciddi anlamda ballı bir öpücük vermiştik birbirimize.
Uzun olandan.
Ve sonra sarılmıştık sıkıca. Kollarımı bedenine sarıp saçlarımın yüzünü istila etmesine izin vereceğim şekilde.
Bunu beklemiyordum! Louis bana hızlı alışıyor olmalı! Aksi takdirde nasıl şimdiden utangaçlığını delmeye başlarım ki?
Gördünüz işte onu ne zaman öpsem karşılık veriyor ve bu gece de kendisi yaklaştı bana? Minik bal damlama güven veriyorum!
Bu önemli.
Onun yanımda rahat olmasını çok istiyorum, utanması aşırı şeker utanmaya devam edebilir ama rahat olsun. İstediği zaman bana yaklaşın, sarılsın, öpsün!
Çok mu imkansız beklentiler sanki!
"Hazza?"
Şu lakaba bakın, o bir edebiyat harikası! Ağzından çıkan her kelime bal tadı veriyor.
Ay ben cidden aşık oldum...
"Loeh?" Başımı başına yaslamayı bırakıp onunla burun buruna geldim. Kokusu sarhoş ediciydi. Tekrar öpesim gelmişti kırmızı dudaklarını.
Aşk başka tutku başkadır ya hani, Louis ikisinin bir araya gelimi gibi bir şey benim için! Gözlerimi kapattım balım konuşurken, aksi taktirde sonuçlarına katlanırdınız.
"Yarın okula birlikte gideceğiz ya, sorarlarsa ne diyeceğiz?"
Gülümsedim, karanlık olsa da beni az çok seçtiğini biliyordum.
"Neden saklayalım ki, söyle gitsin Balım, Harry'i eve attım de."
Bacağıma yediğim zararsız cimcikten sonra gözlerimi açıp gülerek dudağına minik bir buse kondurdum. Artık daha az şaşırıyordu ama irkilişini net olarak hissediyorum. Tekrar göz göze geldik. İkimiz de istemsizce gülümsüyorduk. Zorlukla dudak büzdüm.
"Ama böyle huysuz olma, üzülüyorum."
Mavileri irice açıldı, kaçtı onu pişman etmem için bu kadarı yetiyordu...manipüleye fazla açık.
Ee böyle devam edersen bu dünyada yerler ki seni!
Tabii benden sıra onlara gelirse.
"Gerçekten huysuz muyum?"
Yaaa
HUYSUZ VE HÜZÜNLÜ BAL!
Başımı salladığımda kaşlarını çattı. Kızmış gibiydi. Bu sevimli!
"İnsan inkar eder."
"Ben insan değilim, anime kızıyım!"
İç çekse de gülümseyişini görebiliyordum. Bunu sevdi! Mizah anlayışımızın bu kadar uyması normal değil!
Ve neden sürekli olarak sırnaştığımızı ben de anlamadım inanın, ama bu hiç de üzerine düştüğüm bir problem değil. Hatta oldukça memnunum halimden. Belki bir hatta daha vardır, Louis'nin benim samimiyetime karşılık vermeye devam etmesini istediğim hakkında.
Sarılmamız gevşedi, balımla muhabbet etmek, onu öpmek istiyordum uyumak falan niyetinde değilim ama fazla heyecanlı bir gün geçirmiştik, gözlerimiz kapanıyordu istemsizce.
"Sence söylersek bize kötü davranırlar mı? Zaten pek sevdikleri birisi değilim, seninle takılmam herkesi sinirlendiriyor üstüne-"
Güzelsin, hoşsun, seksisin de fazla kaygılısın be balım.
"Bak Lou, saygı çok güzel bir kavram ama hepimizin saygılı olmak kadar bunu yapmama hakkı da var. Herkesin bizi desteklemesine gerek yok, zaten ortada destek gerektirecek bir şey de yok. Bunu abartma. Tepki almaktan korkma."
Bana bakarken gözleri parlıyordu, duygulanmış olmalı.
"Demesi kolay, bilmiyorsun...insanlar tarafından kabul edilmemek-"
Duraksayınca konuşmaya ben devam ettim.
"Bak Lou insanlar seni umursamıyor olabilir ama sen de onları çok umursuyorsun. Olduğumuz konumu anormal empoze etmek bizim zararımıza olur."
Yanağını öptüm, sakinleşiyordu.
"Kötü bakışlar, laf sokmalar, sataşmalar neden bu kadar önemli? Birisi seni okul başarın için tebrik ettiğinde bu kadar etkileniyor musun? Sadece sakin ol, bu dünyada yaşıyoruz ve her duyguya kucak açmalıyız aksi taktirde zorlanır ve yoruluruz."
Bu işler böyle, biraz cesaret biraz da gamsızlık. Konu ne olursa olsun rengini belli etmediğin sürece zindan hayatı yaşarsın ama kötü karşılık istesen de seni bunun kadar parçalayamaz.
Bir şey demedi, bu kabul ettiği anlamına mı geliyor? Bilmiyorum, çok da umrumda değil. O nasıl isterse öyle davranırım. Sarılışımı sıkılaştırdım, ona yakın olmak sıcacıktı, sevgiye dokunuyormuşum gibi...
Çoğu insan birisine yakınlaştığında düşündüğü bu değildir biliyorum, o hissi de tatmış birisiyim, arzu denen o şeyi. Sadece fiziksel ya da ruhsal bir açlık için istenen kişilerdir buna bakarak kapıldığınız kişiler. Açlığınız yarıştığında uçup gidecek olan o duygu arzudur.
Ama sevgi bu değil. İhtiyaç değil çok daha farklı bir duygu. Sizi baştan yaratabilecek kadar güçlü olan aşk kadar alevli ve yakıcı değil ama sonsuz bir sıcaklık, güven, aitlik hissi bahşediyor.
Neyse ki bende tüm bu duygular var ve her birisi Louis için çalışıyor sadece. Olay da bu, doğru kişi denen şey de bu!
Gaza geldim işte!
" Şimdi, dramatik muhabbetimiz bittiyse seni öpebilir miyim? "
Kibar olmaya çalışacaktım, hay lanet, sonuna -mısın koyunca bir şey değişmiyor ki çok ani konuştum.
Kesin kaçar şimdi!
Tedirginlikle nefesimi tutacak kadar emindim buna, artık arkasını mı döner, tuvalete mi dalar bilemem ama emindim işte. O başını sallayana kadar gözlerimi kaçırma bahanemdir eminliğim.
Bir dakika başını mı salladı dedim?
KAÇMADI!
Ben de zaten emin değilim. HARRY'İM
Ağlayabilirim şu an- ama Louis ile öpüşmem lazım kusura bakmayın!
Yanaklarından tutup yüzüne sulu öpücükler bırakmaya başladım, şey gibi, bebek sever gibi. İzin verdiği için pişman olmuş olsa gerek hah, kollarımı tuttu.
"Bahsettiğim bu değildi!" Sessiz olmaya çalışarak güldüm.
"Bu ön öpüşme!"
Duraksadığımız altı saniye sonunda kaşları çatılsa da devam ettim. Yanakları çok sıcaktı! Ve yüzünü sıktığım için büzüşen dudakları da öyle!
"Öyle bir şey yok." Sesi düzgün çıkmıyor, haha!
"Artık var!"
Parmakları karnımı kurcalayıncaya dek ciddiyetle öpmüştüm onu ama sonra gülmeye başladım. Beni GIDIKLIYOR MU! BUNU NASIL YAPAR! ŞU AN BURNUNU ISIRABİLİRM!
Kendimi tamamen geriye atıp ondan kaçmama sebep olmuştu. Çok ayıp, cidden-
"Aptal seni, duygusal bir an yaşıyorduk böyle mi öpülür?"
Sesimi kısmaya çalışsam da pek beceremiyor gibiydim gerçi o da umursuyor değildi. Başımı iki yana salladım hızlı hızlı, gözlerim yaşarmıştı. Minik parmakları nasıl da beni yendi!
Küçük canavar!
"A-ama çok tatlıydın!" Konuşmamı anladıysa dediğim buydu. Ama anlamış gibi durmuyor pek- ÖLECEĞİM SANIRIM!
Kollarımı karnıma sardım ve ancak o zaman fark ettim ki...eheheh.
Louis kucağıma çıkmış ya. Hem de ben zorlamadan.
Kendisi de bunu fark etmişti üstelik ama pek sıkıntı etmiyor gibi bakıyordu.
"Şimdi adam akıllı öp de uyuyalım."
Çok da ISRARCI! Başına bir şey düşmüş olabilir mi? Ya da akşam havasına girdiği atmosferden çıkamadı. O zaman da öptüm ya hani, kıpıs! Tek kaşımı kaldırıp yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan konuştum.
"İlla öpeyim yani?"
Parmağını gamzeme bastırdı, kızmış gibi. Böyle kızıyorsa hep kızsın kapımız açık.
"Harryy! Bokunu çıkartma."
Küçük bir kahkaha daha attım.
"Nolur ki çıkartsam?" Dedim aynı şekilde ve gözlerini devirdi. Cilveliyim evet, n'apayım...
"Anan."
İşte bu çok faydalı bir nokta olmuştu.
Yüzümdeki elinden tutup onu kendime çektikten sonra "Adam akıllı" öptüm.
Yani umarım.
Dudaklarımız kenetlenmiş ve sessizce sıcaklığı tadıyorduk işte. Daha ne olsun?
Adam olana fazla bile.
Karşılık vermeye başladığında ellerimi nereye koyayım şaşmıştım, beni bu şekilde öpmesi YASAL DEĞİL.
Hafif bedeni kucağımdayken hareketlerim sınırlı, yine de bu beni yormuyor, bacaklarına tutunmak fazla olur diye üstümüzdeki(!) kalın örtüye tutunuyorum.
Sabaha kadar onu öpebilirim, hiç sıkılmam, hatta uyurken de öperim.
🍪
YORUM yorum ha yorum yaptın demi?
Yapmadıysan-
Yapmadıysan öcüler yesin seni!
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top