🍪56🍪
Yanlışlar için özürler, dizi izlerken yazdığım için ne çıktı ortaya bilmiyorum.
🍪
Dün kalan tüm teneffüslerde Zayn ile oturup konuşmuştuk, beni Harry'e açılmam konusunda ikna etmişti ben de ona Liam'ın ne düşündüğünü anlamak için bir iki yöntem söylemiştim. Bunları nerden bildiğimi sormayın.
Sonuç olarak Liam da büyük ihtimalle ondan hoşlanıyordu ve şu sikik kaosları Zayn'in dikkatini daha farklı ve fazla çekmek için yapıyordu. İşler büyüyünce de role yapışmıştı ne yazık ki (!) Ayrıca ben de Harry'e acilen hislerimi söyleyecektim, çünkü Zayn diyor ki Harry aptalmış ve önce dışarıdan destekle durumumu anlamalıymış sonrası daha kolaymış çünkü kıvırcık fena ayran gönüllüymüş. O öyle diyor yani.
Şimdi yapmamız gereken tek şey, Zayn'in kendisini belli etmesi benim de açılmam. Gerisi ikinci aşamaymış. Tabii gerek kalırsaymış.
Deli gibi düşün dur şimdi. HARRY'E NASIL AÇILAYIM! O küçük bir sincap gibi! Yakalamak mümkün değil...kocaman gözlerini anlamsızca üzerinize diker ve tin tin tin kaçar sizden.
Ders anlatan öğretmen yerine gözlerimi boş tahtada bir köşeye sabitlemiş ellerim yanaklarımda düşünüyordum. O tatlı gamzeli gülüşünü, kıvırcık saçlarını...seslice iç çektim. Bence, bence hemen söyleyeyim demi? Teneffüste! Ne kadar az beklersem o kadar az kafayı yerim sonuçta.
Düşüncesi bile kalbimde fırtınalar estiriyor, sanki bir iki saniye sessizlik olsa sınıf da duyacak o fırtınaların sesini. Çok çok garip! Nasıl yani şimdi ben ben ona söyleyecek miyim? Daha çok yeni ve küçük bir duygu bu, olgunlaşması gerekmez mi? Harry'nin yeşil parlak gözlerine bakıp nefessizce ondan minicik hoşlandığımı mı söyleyeceğim? Minicik hoşlanıyorum sonuçta.
Ya başkaları duyarsa? Babam ne der? Babası? Annesi? Annem biliyor zaten ama geri kalan faktörler çok can sıkıcı özellikle de babam. Daha önce bir cinsel kimlik seçme ihtiyacı hissetmedim bu yüzden açıklamama da gerek yoktu ama onun bu konuda beni alttan alacağını sanmıyorum. Umarım kimse anlamaz, sadece Harry'e söyleyecğim başka kimse olmamalı etrafta. SİKEYİM çok heyecanlı! Ya, ya o da sonradan benden hoşlanırsa! Nasıl olur ki!!
Yanaklarımdaki ellerimle yüzümü örtüp ayaklarımı salladım sıranın altında, çok fazla, utanıyorum! Ve utandığım şey KENDİ DÜŞÜNCELERİM!
Ama ama haksız mıyım? O, o Harry! Çok tatlı ve çok güzel, eminim okulun yarısı zaten ona aşıktır ve ben pek de şaşırtmam onu, etrafında tam bir salak gibiyim çünkü. Nasıl olmam ki! Çok çok güzel o.
Zil çalana kadar planlar kurdum, alakasız yerlerde Harry'e düştüm ve sonra zil çalınca neredeyse koşarak sınıftan çıktım.
Daha ilk teneffüstü, sabah sabah yapmak doğru olur muydu bu işi? Ben daha önce bunu hiç yapmadım ki? Öğrenci dolu koridorda birden durdum.
Vaz geçtim, o teneffüs bahçede dolanıp geri girdim sınıfa, ve öbür teneffüste de vaz geçtim bahanemi hatırlamıyorum, sonrakinde de...
Ancak atladığım bir şey vardı.
"Louis!"
Onun defterimi getirmesi!! Dün neden koymamıştı ki masama?
Başımı kaldırıp düşündüklerim yüzünden kıpkırmızı olmuş bir suratla ona baktım, bu gün taktığı bandana mordu, kazağı da öyle, küçük bukleleri alnına dökülüyor ışık saçıyordu. Tek eksiğin hint müziği ve rüzgar olduğu açık.
"Harry...merhaba."
"Defterini getirdim."
Elindeki kalın kapaklıyı şiir gibi bıraktı masaya, bense ancak onun defterimden çekilen ince güzel parmaklarına bön bön bakmıştım.
"Teşekkür ederim." çok çok boş bir muhabbet lanet olsun! Ve sesim yine kısık. Stresle saçlarımı karışırtım.
Sınıfıma bakındı, içeridekiler son bir iki gündür bana değişik değişik bakıyordu zaten şimdi o da bunu fark etmiş oldu ve ben sebepsizce...yine yerin dibindeyim.
"Sizin sınıf da çok sıkıcıymış."
Başımı salladım, burada genelde kendi halinde iki kişilik arkadaş grupları var ve çoğu aptal ama tahmin edin en zeki olup yalnız olan tek kişi kim?
Bu arada evet zekiyim. İtirazı olan mı var?
"Azıcık barıştıysak öğlen arası yine bizimle yer misin yemeğini?"
Kazağının eteklerini tutmuş iki yana salınıyorken öyle tatlı tatlı konuşuyordu ki elimden sadece kafamla onaylamak geldi. Herkes buraya bakıyordu haliyle diken üzerindeydim, hayallerimde onun hakkında arkadaşçıl olmayan senaryolar döndürmeye utanıyordum ama bunu istemiş olmak bile suçlu hissettiriyordu, o iki kelime dilimin ucundaydı ve aniden cesaret edip söylerim diye korkuyordum tıpkı uçurumdan aşağı bakıp oraya atlamaktan korkmak gibi.
"Ve şey, Zayn şerefsizi umarım seni rahatsız etmiyordur. Öyleyse özür dilerim, bana gıcık olsun diye yapar hep böyle şeyler."
Gözlerimi kırpıştırdım. Fazla üzerinde durmuştu gözlerim, buna alışık değildim. Ayrıca hey Zayn Malik kimseyi rahatsız etmez ki! Beni neden rahatsız etsin? Hatta şanslıyım ki kendisiyle aram değişik bir şekilde iyi. Fazlaca gülümsedim, Harry şaşkınca bana bakıyordu artık. Neden şaşırdı ki?
" Hayır, Zayn beni hiç rahatsız etmiyor Harry. O çok harika birisi."
Zayn cidden mükemmel bir insan ve artık benimle konuşuyor! Neyiz bilmiyorum ama, onunla konuşmak hoşuma gidiyor. Sevecen, sıcak kanlı ve anlayışlı dahası elbette var ama saymaya üşeniyorum.
"Yaa...öyle mi, sevindim."
Harry'nin sevecen yüzü düşmüştü, pembeleşen yanaklarını şişirmiş etrafa sinirli sinirli bakıyordu. Dudaklarım aralandı, neden böyle oldu ki şimdi? Onu sinirlendirdim mi?
Harry, Zayn'i sevmiyor ki aptal neden övüyorsun! Gözlerimi kaçırdım ve sustum. Konuştukça batıyorum.
"Öğlen arası görüşürüz o zaman."
Yüzüne bakmadan onayladım, önüme dönüp defterimi açmıştım bile. Sessizce sınıftan çıktı, ben de ancak o zaman kalemi tuttuğum elimin titrediğini fark etmiş ve telaşla ceplerime sığınmıştım.
Kasılmış olan bedenim de uyuştuğunda neredeyse bir ders kendime gelememiştim. Kulaklarım çınlıyor, düşünemiyor, gözlerimi sabitlediğim noktadan ayıramıyordum. Dudaklarım kurumuştu, boğazım da üstelik fena halde sıcak basmıştı ama dışarıda yağmur yağıyor.
Bir iki ders, şu öğlen arası gelene kadar, saate baktım. Öğretmenler bana iyi olup olmadığımı sorduğunda sadece başımı salladım. Heyecan mı utanç mı hiçbiri değil mi? Bir fikrim yok sadece dersleri boşalmak hoşuma gitmiyordu ama yaptığım şeyden vazgeçmem mümkün değildi. Dünyam dönmeye yeni başlamış gibiydi, Harry rüzgar gülümü çeviriyordu.
Perçemimi düzelttim sonunda, zil çalmıştı, yanaklarımı şişirdim uyuşuk adımlarla erkekler tuvaletine giderken ve ancak aynayla karşı karşıya geldiğimde indirdim o havayı. Ellerimi yıkadım, yüzümü de çünkü mala dönmüş gibiydim ve şaftım kaymıştı.
Kendime kızıyorum, neden böyleyim? Neden biraz daha ona uygun değilim? Kendimi gerisinde hissediyorum keşke hissetmesem...hali hazırda diplerdeki öz güvenim daha da düşmese hatta çokça cesur birisi olsam biliyorum ki böyle olsam işler de şimdiki gibi zor olmayacak.
Aynaya baktım, elimle alnımı kaplayan saçlarımı geriye atıp kısık gözlerle yüzümü inceledim. Sıradan bir yüzüm olmadığını biliyorum, çoğu zaman insanlar beni ilk gördüklerinde garip gelirim onlara, bunu sürekli söylüyorlar. Farklı olmak sorun değil, ama farklı olduğum için kimler benim hakkımda nasıl düşünür kestiremiyorum. Genelde insanlar belirli yüzler hakkında fikirlere sahipler, bundan yola çıkarak seni beğenip beğenmeyeceğini anlarsın. Ben bunu yapamıyorum. Asla umrumda olmadı da tabii ama şimdi...keşke Harry görünüşüm hakkımda ne düşünüyor bilsem.
ne
AMAN TANRIM!
Alnıma vurdum, şurada durmuş neler düşünüyorum! Tuvaletin kapısı açıldı, az önce içeride sadece ben vardım ama artık hızla dolacak biliyorum, aşağı indim. Yemekhane çoktan ana baba gününe dönmüştü, sıraya girmekten nefret ettiğimi söylemiş miydim?
Ama mecburum. Etrafa bakındım, Niall ve Harry yakınlardaki bir masada oturmuş kavga eder gibi konuşuyorlardı beni fark etmemişlerdi. Önüme geri döndüm, kargaşa artıyordu ve sebepsizce herkes birbirini arkadan iteleyip duruyordu. Her neyse.
Yemeğimi mucizevi şekilde kafamdan aşağı dökmeden alıp gitmem gereken masaya yürüdüm, Harry beni gördüğünde sinirli yüzünü silip gergince gülümsedi. Yanlış zamanda geldim sanırım.
"Selam Louis, numaranı versene."
Oturur oturmaz neden bunu sordu bilmiyorum ama Niall'ın uzattığı telefona pek uzun uzun bakmadan numaramı kaydettim.
"Ne oldu ki?"
"Sana kısmet buldum."
"Ne?" gözlerimi kırpıştırdım.
Kahkaha atmaya başladığında Harry ileri uzanıp onun kafasına vurdu ama Niall pek etkilenmiş gibi görünmüyordu.
"Kes sesini Niall. Düzgün konuş. Terbiyesiz. "
Elimde olmadan ben de gülümsedim, Harry kızgınken çok tatlıydı. Saçları kabarıyordu! Kedi gibi!
Kedi...ona kedisi olup olmadığını sormalı mıyım?
"Hey, neye gülüyorsunuz?"
Zayn de gelip Harry'nin yanına geçen seferki gibi pat diye attı kendisini, kıvırcık ona bıkkınlıkla baktı.
"Anana." dedi.
Elimde olmadan kahkaha attım. Bu muhabbet tanıdık gelmişti. Niall da güldü ama o neden güldü bilmiyorum.
"Kaba kurba." Zayn göz devrdi ona bakıp.
"Of sus ya!" Harry çok huysuz görünüyordu, bense neden bilmiyorum ama bu haline de hayran kalmıştım. Surat asışı bile güzel!
Zayn bana döndü ve büyük ihtimalle suratımdaki kendimin göremediği o hayranlık dolu yüz ifadesini fark eder fark etmez kıkır kıkır gülmeye başladı, onunla birlikte ben de halime güldüm. Bunu yaparken ikimiz de sessiz olmaya çalışıyorduk ama Harry başını yemeğine eğmiş olsa da tek kaşını kaldırmış göz ucuyla bize büyük ihtimalle salakmışız gibi bakıyordu. Niall yanımda olduğu için değerlendirme yapamayacağım kusura bakmayın ama sesi çıkmıyordu ilginç bir şekilde.
Değişik.
Yemek boyu sonradan Niall'ın da bize katılmasıyla boş boş güldük denebilir, Harry'nin huysuzluğu ise sürekli olarak artmıştı maalesef. Dudaklarını büzüyor etrafa yavru kedi bakışları atıyordu, büyük ihtimalle ilgi istiyordu.
Ve Tanrı biliyor, hayatımın geri kalanını onunla ilgilenerek geçirebilirim. Belki de geçireceğim?
🍪
Şimdiye kadarki en uzun bölüm bu oldu! Çok daha uzardı da, yeter dedim kendine gel, bu hikayede her şey minnak olacak.
Ayrıca bu kadar düz yazmam sizi rahatsız ediyor mu? Bakın isterseniz beceremesem de edebiyat parçalamaya falan çalışabilirim şwşxşqşşd ben biraz odusu yazı şekliyle yazıp sadedi yazmaya çalıyorum bu kitapta ama rahatsız olan varsa...söylesin ❤️
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top