2. BÖLÜM

HATIRLATMA

 Okula vardığımızda kapının önünde ki polis arabaları ve ambulansı görmem ile içeri daldım. Bahçede toplanmış olan insanların yanına gittiğimde yerde bir çuval gördüm. Dikkatimi etraftaki seslere odakladım "öldürülmüş mü?" "ısırık izi bulmuşlar" "hayvan olduğunu düşünüyorlar".

Etrafta ki iğrenç kokuyla midem bulanmaya başladı. Nancy'i kolundan tutup okulun önüne doğru sürükledim. Ağlıyorduk. İkimizde ağlıyorduk. Nasıl? Aklımda dolaşan yüzlerce sorudan biriydi. Nasıl öldürülmüştü? Aklıma kızın söyledikleri geldi. "Isırık izi bulmuşlar." Bir hayvan boşu boşuna insana saldırmazdı. Belki açtı ama o zaman neden yememişti. Nancy'nin böğürmesiyle bu düşüncelerden kurtuldum. Hızla okula girerken gördüğüm şeyle durdum. Luke ve Paul ormana doğru gidiyordu. Bir an onları takip etmeyi düşünsem de mide bulantımın artmasıyla ağzımı tutarak okula girdim.

Şimdi Nancy'le eve doğru yürüyorduk. Okul yoktu. ikimizde konuşmuyorduk. Aklımda Luke ve Paul vardı. Eve gidebilirlerdi. Okula gidebilirlerdi ama neden orman? Belki de ağaç evleri falan vardı. Ben boşu boşuna aksiyon yaratıyorumdur." Karen Dawson" dedi Nancy. boş gözlerle ona baktım. "ne"  "Karen Dawson, ölen kızın adı." Onu tanıyordum. birkaç kere karşılaşmıştık. Kendi halinde, masum, tatlı bir kızdı. Neden hep iyiler ölmek zorunda? gerçi iyi birimi bilmiyorum. kapının önüne geldiğimizde yan taraftaki eve baktım. Luke'nin evine. saat altı civarıydı. hava kararıyordu. ışıklar kapalıydı. Demek hala gelmemişler.Nancy içeri girince arkasından eve girdim ve kapıyı kapattım.

saat 8. hala gelmediler. biliyorum sana ne diyeceksiniz ama insan merak etmeden duramıyor. Televizyon kanallarını gezerken bir belgesel kanalında durdum. Kurtlarla ilgili bir belgesel. 10 dakika sonra Nancy elindeki telefondan kafasını kaldırıp konuşmaya başladı, "bir yarışma yapıyorlarmış, fotoğraf yarışması" bu arada Nancy fotoğrafçı yani bunu hobi olarak yapıyor ama gayet iyi. "Bende katılmak istiyorum" diye devam etti. "kazanana 5 bin euro veriliyormuş." "tabiki ben parasında değilim ama yine de iyi para" "bana neden soruyorsun ki?"  "yarın sabah teslim edilmesi gerekiyormuş ve bende ormana gitmek istiyorum"  "Nancy, sen ciddi misin? bu havada ormana mı gidilir?" dışarısı buz gibiydi ve karanlık. "hangi havada gidilir acaba?" haklıydı. İrlanda da yılın çoğu soğuk geçerdi. "ama hava çok karanlık"  "Lütfen bu benim için çok önemli, sadece bir fotoğraf tamam mı? sonra döneriz."  aklıma Luke ve Paul geldi. Hala gelmemişlerdi.  "tamam öyle olsun, ama sadece bir fotoğraf."                

              *** 

Açıklamada yazdıklarım burasıydı. Diğer bölüm macera başlıyor.                                                    

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top