Bölüm 8-'' Gerdek Gecemizi de Basacak.''
Igraine
Bölüm 8-'' Gerdek Gecemizi de Basacak.''
''Igraine,artık kendini harap etme.Babam gidip kimseye anlatmaz gördüklerini.''
''Senin için kolay.Şimdi kim bilir ne düşünüyor benim hakkımda ? ''
''Babam senin güzelliğine hayran.Ve ilerde seni gelini olarak göreceği için gayet mutlu.''
Oswald ile yine göl kenarında buluşmuştuk.Büyük rezilliğimizin üstünden bir hafta geçmişti.Tanrıya şükür,gören Oswald'ın babasıydı.Bizi öyle görünce özür dileyip çıkmıştı.Ama ben o anı düşündükçe kıpkırmızı oluyordum.
''Ona benimle evlenmek istediğini mi söyledin ? ''
''Aynen öyle yaptım.''
''Peki o ne dedi ? ''
''Durumdan gayet memnun.İtalya'dan gelince,ilk iş babanla konuşacak.''
''O da mı İtalya'dan sonra diyor ?''
''Evet,sevgilim.Böylesinin en iyisi olduğunu sende biliyorsun.''
''Biliyorum,lanet olsun ki biliyorum.''
Piknik örtüsü üzerinde,ellerimi arkamda birleştirmiş bir şekilde uzanıyordum.Oswald'da aynı şekilde yanımda uzanıyordu.Dirseğinin üzerinde doğrulup yüzüme eğildi.
''Benimle evlenmeyi bu kadar çok mu istiyorsun ? ''
''Evet,istiyorum.Anlaşılan sen benim kadar istemiyorsun.''
Alışık olmadığım,sinsi bir şekilde güldü ve olduğu yerden bacaklarımın arasına doğru kaydı.Bu yaptığı yasak bir şeydi.
''Oswald,üzerimden in hemen.''
Cevap vermek yerine yine o gülüşü yaptı,elini pantolonunun aşağılarına götürdü.Bu kadarı fazlaydı !
''Hey,ileriye gidiyorsun ! ''
''Senin için fesat.Hemen aklına başka şeyler geliyor.''
Elini cebine sokmuş,eteğimden görememiştim.Bir kolye çıkarttı.Pembe kurdeleden yapılmıştı,ucunda da gümüş bir kalp sallanıyordu.Çok sevimliydi.Oswald'ın elinden aldım.Kolyeyi görünce Oswald'ın hala bacaklarımın arasında uzandığını unutmuştum.
''Bu çok güzel.Çok teşekkür ederim.''
Oswald gülümseyerek bana bakıyordu.Ben hayran hayran kolyeyi inceliyordum.Arkasına ikimizin baş harfleri kazınmıştı; ''O&I''
''Bu güzel kolyeyi daha romantik bir şekilde verebilirdin Oswald.''
''Ben böyle çok rahatım.''
Elimde olmadan iç çektim.Boynumu doğrultarak kolyemi boynuma taktım-bağladım desem daha doğru olur.
Oswald,üzerime doğru eğildi.Bu bakışı biliyordum,''Şimdi seni öpeceğim.'' bakışı...O kadar uzun zamandır birlikteydik ki,artık her bakışının ne anlama geldiğini biliyordum.
Öyle de oldu.Yavaşça,nazikçe dudaklarımı öptü.Oswald'ın öpüşleri hep böyleydi.Şevhetten yoksun,nazikti.Salt sevgi vardı.
O böyleyken,kayıtsız kalmak imkansızdı.Ellerimi boynuna dolayıp onu kendime çektim.Oswald,her zamanki gibi kalçalarıma çalışıyordu.Dudaklarını kulağıma kaydırıp fısıldadı.
''Seni istiyorum.''
Sesi boğuk çıkmıştı.Bana ne yapmaya çalıştığını bilmiyordum ama bu sesiyle konuşursa başarılı olacaktı.
''Bende seni istiyorum,ama olmaz...Lütfen Oswald.''
Durmadı.Tekrar dudaklarıma yöneldi.Bu sefer daha tutkulu öpüyordu.Tasması salınmış köpek nasıl fırlarsa sahibinin elinden,aklımda yavaş yavaş beynimden o şekilde çıkıyordu.Oswald kendini çekip,bu sefer dudaklarıma fısıldadı.
''İkimizde istiyorsak,başka kimin önemi var ? ''
Nefesi yüzüme vuruyordu.O böyleken düşünemiyordum.Cevap vermek yerine onu kendime çekip öpmeye devam ettim.Şu an bütün dünyam oydu.Oswald her yerdeydi.Bütün hücrelerimle onu hissediyordum.
Derken annemin sesi zihnimde yankılandı.Küçüklüğümden beri yaptığı bakirelik konuşmaları aklıma geliyordu. ''Bakireliğini kaybetmiş kız,masumiyetini de kaybetmiş olur'' , ''Bekareti,bir genç kızın en büyük hazinesidir.'' , ''Erken açan çiçek,çabuk solar.''... Hepsi beynimde yankılanıyordu.Oswald,elini eteğimin altına sokmuştu.Onu üzerinden attım.Şaşkın şaşkın bakıyordu,açıklama beklediği belliydi.
''Bakma öyle,annem bizi hiç zaman rahat bırakmıyor ! Beynimin içine yer etmiş işte,yapamıyorum.''
Oswald derin nefes alıp verdi.Ellerini başının arkasında birleştirmişti.
''Annenin gerdek gecemizi basmasından korkuyorum.Ciddiyim,bence bunu yapacak.''
Ertesi gün ;
Babam ile abim,iki gündür Worcestershire (worçesterşayr diye okunuyor sanırım.) da değildi.Londra'ya iş için gitmişlerdi.Babam tüccar olduğu için,sık sık seyahat ederdi.Biz de evde kız kıza kalırdık.
Sonbaharın son ılık günlerinin tadını çıkarmak için kahvaltımızı bahçede yapıyorduk.Annem bu gün neşeli gözüküyordu.Aslında annemi severdim.Tek sorun,onun fazla kontrolcü olması ve Oswald'ı günahı kadar sevmemesiydi.Yoksa,Alexis ile ilişkileri gayet düzgündü.
Masa büyük gürgen ağacı altına kurulmuştu.Annem ve Alexis masadaki yerlerini almışlardı.En son giden yine bendim.
''Günaydın Bayanlar.''
İkisi de gülümseyerek cevap verdiler.
''Günaydın kardeşim.''
''Günaydın Igraine.''
Gülümseyip yanlarına oturdum.Bu gün hava çok güzeldi.Güneş her tarafı ısıtıyordu.İngiltere de böyle güneşli hava büyük nimetti.
''Bu gün hava çok güzel,değil mi ? ''
''Evet,güzel bir gün.Igraine,bu gün kardeşinle terziye gideceğiz.Haftaya Lord Harry Nelson büyük bir davet veriyormuş.Ve davetli listesinde bizde varız.Sen de bizimle gelmelisin.Sana da yeni bir elbise diktirmeliyiz.''
Lord Harry Nelson...Dorian'nın babası...Daveti onlar veriyorlardı.Kesinlikle o davete gidemezdim.Dorian'ı görmek istemiyordum.
''Gerek yok,çünkü ben o davete gitmiyorum.''
''Nedenini öğrenebilir miyim kızım ? ''
Anneme şöyle bir baktım,acaba gerçeği söylesemiydim ? Bu gün neşeliydi,bir şey demeyeceğini umuyordum.
''Lord'un oğlu Dorian Nelson'nın bana karşı ilgisi var sanırım.Onunla karşılaşmak istemiyorum.Nasıl bir ünü olduğunu biliyorsundur anne.''
Annem çatalını bırakıp ellerini birleşirdi.Kızmış gibi görünmüyordu.
''Evet,biliyorum.Gerçek bir çapkınmış.Seni anlıyorum Igraine,gelmemekte özgürsün.''
Annemin cevabı beni sevindirmişti.Gülümseyip sütlü çayımdan bir yudum aldım.Kafamı çevirdiğimde kahya bize doğru geliyordu.Yanımıza geldiğinde,elinde bir zarf olduğunu gördüm.
''Bayan Dormanth,hanımefendi Igraine'e bir mektup var.''
''Kimden ? ''
''Kont Dorian Nelson'dan,efendim.''
Alexis'in elindeki çatal elinden düştü.Annemin yüzü sinirden kızarmıştı.Hınçla ayağa kalkıp kahyanın elinden mektubu kaptı.
''Sen gidebilirsin William.''
Mektupla yerine oturdu.Beni öldürecekmiş gibi bakıyordu.Of ! Nerden çıktı bu mektup ! Bu adam beni öldürtmek mi istiyordu ! Şansıma babamlar evde yoktu,yoksa şimdi babama açıklama yapmak durumunda kalacaktım.
''Bu ne Igraine ?! Bu adam sana mektup yollama cesaretini nereden buluyor ?! ''
''Anne,yemin ederim bilmiyorum.Ben hiçbir şey yapmadım.''
''Konuşma ! Konuşma,sesini duydukça cinlerim tepeme çıkıyor.Alexis,al şunu oku kızım.Oku da ablan yine ne rezillikler yapmış öğrenelim ! ''
Alexis çekinerek metubu aldı.Mühürlenmiş mektubu yavaşça açıp,okumaya başladı.
Bayan Dormanth,
Görüşmemizin üstünden bir hafta geçti.Sizi bir daha göremedim.Ay ışığı altındaki o muhteşem görüntünüz hala gözümün önünde,ipek sesiniz kulağımda çınlıyor.Akşam uyumak için gözlerimi kapadığımda,hayalimde güzel yüzünüz beliriyor.Sizinle karşılaşma ümidiyle her gün Worcestershire'ı alt üst ediyorum.Ama yoksunuz.
Sizden biraz daha haber alamazsam,melekleri kıskandıran yüzünüzü göremezsem,o akşam hayale kapıldığıma inanacağım.Gerçek olmayan bir peri kızı olduğunuz hayaline...Bana daha fazla sizden uzak kalma işkencesini çektirmeyin,yüzünüzü gösterin...Benim hatrım yoksa da,sizin güzel gözleriniz hatrına yapın bunu.
Hasretle...
Kont Dorian Nelson
Mektup bittiğinde,itiraf etmeliyim mest olmuştum ama çaktırmıyordum.Annem gözlerinden nereyde alev çıkarcasına bana bakıyordu.Sonunda tüm öfkesini kustu.
''Adama ne dedin,ne söyledin kim bilir ki,böyle meftun olmuş.''
''Anne,doğru söylüyorum,ona ümit verecek hiçbir şey demedim.Benim suçum yok,onun arsızlığı.''
Annem kendini geriye doğru attı,yelpaze ile yüzünü yelliyordu.
''Bu kız beni öldürecek,yemin ederim öldürecek.O doktor bozuntusu yetmiyormuş gibi şimdi bir de Kont'umuz çıktı.''
Annem böyle uzun uzun yakındı.Ben onu dinlemiyordum.Mektubu,kafamın içinde Dorian'a okutuyordum.Yaptığım doğru değildi ama kendime engel olamıyordum.Bu mektba kaç kadın kayıtsız kalabilirdi ki...
Derken Kahya William tekrar yanımıza geldi.Annem doğrulup konuştu.
''Söyle William,yine ne var ?''
''Efendim,Kont Dorian Nelson geldiler.Salonda,kabul edilmeyi bekliyorlar.''
Ağzımdaki kurabiye parçası boğazımda kaldı.Öksürmeye başladım.Bu herif ne istiyordu ! Buna nasıl cüret edebilirdi ?! Annem hışımla ağaya kalktı.Gözlerinden hem şaşkınlık hem de sinir okunuyordu.Söylene söylene bahçeyi terk etti.
Alexis,masada bana doğru yaklaşıp fısıldadı.
''Abla,bu sefer başın gerçekten belada.''
Yazar ; İlknur Duman
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top