Bölüm 28 - ''Oğlumuz''
Igraine
Bölüm 28 – ''Oğlumuz''
3 ay sonra ;
Yine aynanın karşısındaydım.Tıpkı üç aydır yaptığım gibi.Yeni yeni çıkmaya başlayan küçük göbeğimi okşuyordum.Artık bebeğimi tam anlamı ile hissediyordum.Kalp atışları karnımda küçük seğirmeler olarak beliriyordu.Bu aydan sonra hareketlerini bile hissedebilicektim.Annemden aldığım tüyo buydu.
Kahvaltımızı etmiştik.Dorian,kendini çalışma odasına kapamış,çalışıyordu.Ne kadar da değişmişti ? İlk tanıdığım Dorian ile şu anki Dorian arasında dağlar kadar fark vardı.Eskiden Dorian,içkiyi su niyetine içerdi,gözleri asla rahat durmazdı.Hele o dillere destan çapkınlığını söylemiyorum bile.Kasabaya ilk geldiğinde beni de kullanıp attığı kızlar kervanına katmak istemişti.Ve ben güç bela onun çekiminden kurtulmuştum.Ama şimdi tam bir aile babasıydı.Tamam,belki Dorian'a baba ismini kullanmak için henüz erken olabilir ama şu son halleri için denilebilecek başka bir kelime yoktu.Evlendiğimizden beri çok iyi bir eşti,şu aralar da süper baba olmaya çalışıyordu.
Ben düşüncelere dalmışken,kapı aralandı.İçeri Dorian girdi.Takım elbisesi,düzgünce taranmış gür saçları ile mükemmel gözüküyordu.Gülümseyerek yanıma geldi.Arkama geçip belime sarıldı.
''Ne güzel bir aile resmi oldu değil mi ? ''
''Evet.Oğlumuzu kucağımıza aldığımızda mükemmelleşecek.''
''Bebeğimize ''oğlan'' demeyi keser misin ? ''
''Neden sevgilim ? Bence oğlan olacak,tüm kalbimle inanıyorum.''
''Dorian,eğer kızımız olursa ne yapacaksın ? Lütfen bunu yapma,beni baskı altında bıraktığını anlamıyor musun ? ''
''Sen neden baskı altında olasın ki ? Bu Tanrı'nın rızası ile olan bir şey tatlım.Bu süreçte sen sadece aracısın.Ve eğer kızımız olursa,o ömrümün sonuna kadar benim inci tanem olacak.Onu hep sevip,koruyacağım.''
Saçlarımı elleri ile toplayıp kenara çekti,enseme hiç de uslu olmayan bir öpücük koydu.Amacının ne olduğunu gayet iyi biliyordum.Birbirimize dokunmayalı tam dört ay oluyordu.Bu Dorian için rekor bir süreydi.Sözleri ile iyice uyuşamıştım.Öpücükleri ile benimle oynamasına izin verdim.Tabi uyarımı yaparak.
''Bebek doğana kadar olmaz,biliyorsun değil mi ? ''
''Hiç unutturmuyorsun ki ! ''
Ben hafifçe güldüm,o ensemi öpmeye devam etti.Dudaklarını çektiğinde,enseme vuran nefesi o kadar sıcaktı ki...O an ben bile kendimi kaybedebilirdim.Daha fazlasına izin vermeden ona döndüm.Gözlerindeki bakışın anlamını biliyordum.Bu arzu dolu bakışı...Bien bir şey diyemeden o dudaklarıma yöneldi.Reddetmeyi beceremedim.Ondan farkım olduğu söylenemezdi.Ellerinin vücudumda istediği gibi gezinmesine izin verdim.Ben de onun geniş omuzlarını kavramıştım.İkimiz de dört aydır yaşayamadığımız şeyi arzuluyorduk.Birbirimizi hissetmek istiyorduk.
İlk çekilen ben oldum.Eğer biraz daha devam edersek,bebek ikimizinde umrunda olmayabilirdi.Dorian,gözlerini gözlerime kilitlemişti.Öpüşü o kadar tutkulu ve şiddetli olmuştu ki,dudaklarımın titrediğini hissedebiliyordum.O,bunu fark edip gülümseyerek küçük bir kapanış öpücüğü koydu.
''Sana dokunmayı çok özledim.''
''Bende...Ama bebeğimiz için bekliyoruz.Oğlunu düşün.''
''Zaten o olmasa asla bu kadar uzak kalamam senden.''
Gülümseyip yanağıma bir öpücük koydu.Biz romantizmin içinde sürüklenip giderken,kapı çaldı.
''Girin.''
İçeri hizmetçi Jane girdi.Dorian ile beni sarmaşdolaş görünce gözlerini kaçırdı kızcağız.Utanmış olmalıydı.
''Evet Jane,seni dinliyorum.''
''Efendim,Bayan Profen geldi,salonda.Leydi Igraine'i görmek istiyorlar.''
Dorian ile birbirimize şaşkınlık içinde baktık.Gelen Agatha idi.En son küs ayrılmıştık.Haberlerini Goerge'dan alıyordum.En son düğünlerini yaza ertelediklerini duymuştum.Üzerime çeki düzen verdim.
''Hemen geliyorum.''
Jane çıktı.Ben de sevinçle Dorian'a sarıldım.Agatha kesinlikle benimle barışmak için gelmişti.Sonunda.Kızda resmen katır inatı vardı.
Dorian'ı odada bırakıp hemen salona indim.Agatha,uzun boyuyla ayakta beni bekliyordu.Beni görünce gülümsemeye çalıştı.Ağır ağır yanına yürüdüm.
''Merhaba Igraine.''
''Merhaba Agatha.Gelsene kanepeye oturalım.''
Birlikte kanepeye geçtik.Utandığını hissedebiliyordumYanakları kızarıyordu.O an özür dileyeceğinden emin oldum.Lafa girmeyi bile beceremiyordu.
''Karnın çıkmaya başlamış.''
''Evet,artık dördüncü aydayız.Umarım bu hissi sen de yaşarsın.''
Cevap vermek yerine gülümsedi.Ben de ona gülümsedim.Hizmetçi Jane'i çağırıp,kahve ve su istedim.Ben kahve tüketmiyordum.Dört aydan beri beslenmem bizzat Dorian'nın kontrolü altındaydı.İçeceklerimizi beklerken,konuşmadık.Aramızda bariz bir gerginlik vardı.Jane,servis yapıp salondan çıktığında,Agatha konuşmayı becerebildi.
''Igraine ? ''
''Efendim.''
''Ben özür dilerim.Bize geldiğinde sana öyle davranmamalıydım.''
''Sorun değil Agatha.İkimizinde kabahatleri vardı.Ve ikimizde pişmanız,ben çoktan unuttum gitti.''
Yerimden kalkıp onun yanına gittim.Birbirimize sıkı sıkı sarıldık.Kalbim,dostum ile barışmanın huzuru ile dolmuştu.
Sarılmanın,daha doğrusu barışmanın etkisi ile hemen dedikoduya başlamıştık.Agatha düğün için planlarını anlatıyordu.Ben de ona akıl veriyordum.İkimizde Oswald'ın adını anmamaya dikkat ediyorduk.Özellikle Agatha.Sanırım bir daha aramızda asla onun adı geçmeyecekti.
Biz konuşmaya dalmışken Kahya birkaç kez Dorian'nın yanına gidip gelmişti.Ne olduğunu anlayamamıştım ama bir şeyler döndüğü kesindi.
Agatha'yı uğurlayıp hemen Dorian'nın yanına çıktım.Üst kattaki salondaydı.Koltukta oturup,boş boş yere bakıyordu.
''Dorian,bir şey mi oldu hayatım ? ''
''Yarın Fransa'ya gidiyorum.''
Başını kaldırıp,soğuk bir sesle söylemişti.Açıkçası pek şaşırmamıştım.Yurt dışında bir işlerinin çıktığını biliyordum,Dorian önceden söylemişti.Ama bunu babasına yıkmaya çalışıyordu.Beni yalnız bırakmak istemiyordu.
''Babanı ikna edemedin mi ? ''
''Hayır.Lanet olsun ki hayır ! ''
Sinirden elleri titriyordu.Yanına gidip dizine oturdum,kafasını göğsüme çektim.Elleri belime dolandı.
''Gitmen gerekse gider gelirsin sevgilim.Ben seni oğlumuzla evimizde beklerim.''
Başını kaldırıp bana baktı.Oğlumuz dememe şaşırmıştı.
''Seni bırakmak istemiyorum.Bu şekilde benimle de gelemezsin.''
''Dert edecek bir şey yok.Hem ben yalnız değilim.Dediğim gibi,oğlumuz ile seni bekleyeceğiz.''
Oswald,İtalya
Hastaneden eve yeni gelmiştim.Evin içi her zamaki gibi muhteşem yemeklerin kokusu ile dolmuştu.Dışarısı İtalya için bile soğuktu.Kim bilir Worcestershire'da soğuk nasıldı ? Igraine de üşüyor muydu acaba ? Isınmak için o adi adama sokuluyor muydu ? Bunların cevabını yakında öğrenecektim.
Kabanımı çıkarıp salona geçtim.Francesca sofrayı donatmıştı bile.Beni görünce hemen sarıldı.Onun bana olan ilgisi açıkça ortadaydı.Ama ben bomboştum.Ona karşı asla bir şeyler hissedemezdim.Sanırım Igraine'den sonra başka hiçbir kadına karşı,hiçibr şey hissedemeyecektim.
Yemeğimizi gayet sessiz bir şekilde yedik.Francesca bana günümün nasıl geçtiğini sorup muhabbet açamaya çalıştı ama ben kısa cevaplarla geçiştirdim.Asıl konuya gelmem yemeğin sonunu bulmuştu.
''Francesca,ben sana başka bir şey söylemek istiyorum.''
''Evet Oswald,dinliyorum.''
''Ben İtalyan değilim.Biliyorsun.İngiltere'de bir ailem,bir hayatım var.Orada-''
''Sevdiğin kadın var değil mi ? ''
Bir şey diyememiştim.Kızın gözleri dolmuştu.Devamında daha çok canı yanacaktı.
''Evet.''
''Bu kadının adı Igraine değil mi ? Şu rüyalarında sayıkladığın kadın.''
''Evet,o.''
''Anlamıyorum.Seni seviyorum,bunu biliyorsun.Benim sevdiğim kadar seni hiçkimse sevemez.O kadın seni üzmüş,hissedebiliyorum.Ama sen hala onu tercih ediyorsun.Neden bunu yapıyorsun ? Neden aşk yeterli değil ? ''
Francesca'nın titreyen sesi,konuşmanın sonunda yerini göz yaşlarına bırakmıştı.Yerimden kalkıp ona sarıldım.Göğsüme başını dayayarak,uzun süre ağladı.Ellerimle çenesini tutup,bana bakmasını sağladım.
''Ben seni sevmiyorum diye beni sevmeyi bırakabiliyor musun ? ''
''Hayır,asla.''
''İşte benim durumumda bu Francesca.Onu bırakamıyorum.Uzaklaşırsam unuturum sanmıştım.Ama olmuyor.Onu görmeden,bana ihanetini gözlerimle görmeden kalbimden asla silinmeyecek.''
''Beni bırakacak mısın yani ? ''
''Onu görmem gerek.Ne olursa olsun onu görmem gerek.En kısa zamanda.''
Yazar ; İlknur Duman
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top