Bölüm 25-''Cennet''

Igraine

Bölüm 25-''Cennet''

''İlk karşılaşmamızda,beni tanıyordun.Ama daha önce hiç biz tanışmamıştık.Ben seni ilk defa görmüştüm.''

''Tabi ki tanıyordum.Kasabanın en güzel kızını tanımamak eşeklik olurdu.''

''Kasabanın en güzel kızı ? ''

''Evet,hatta tüm İngiltere'nin.Ve o kadın bana ait.''

Dorian ile güvertedeydik.Başımı onun göğsüne yaslamış,deniz havasını içime çekiyordum.Hava kararmıştı.Ayın suya yansıması muhteşemdi.Üşüdüğümü hissettim,Dorian'a daha da sokuldum.O da bunu anlamış olmalı ki buz gibi ellerime dokundu.

''Hayatım soğuktan donacaksın,hadi artık kamaramıza geçelim.''

''Ama manzara çok güzel.''

''Lütfen Igraine.Balayımızda hastalanmanı istemiyorum.''

''Peki,hadi gidelim.''

Birlikte ahşap zeminin üzerinde yürüyüp birinci sınıf kamaramıza girdik.Gerçekten üşümüştüm.Heme üzerimi değiştirip,yatağın içine girdim.Dorian da sigarasını bitirince,bana eşlik etti.O yatağa girince hemen ona yanaştım.Teni kesinlikle benimkinden daha sıcaktı.Benim kedi gibi sokulmam,onu güldürmüştü.

''Bu gece hiç havamda değilim,bilsen iyi olur.''

''Bence sen aklını penisinden alıp kafana koysan iyi olur.''

''Ne edepli konuşuyorsun sen öyle,yerim seni.''

''İyi geceler Dorian.''

Sabah,Fransa

Sabah dokuz buçuk gibi Fransa'daki limana gelmiştik.Dorian birilerine bagajlarımızı aldırdı.Kendimize de güzel bir at arabası bulduk.Dorian,eskiden Fransa'ya çok gelirmiş.Bu yüzden hareketlerinde,benimki gibi çekingenlik yoktu.Ben daha Fransızca adımı,yaşımı zor söylerken,o Fransızca'yı İngilizce'den daha iyi konuşuyordu.

Arabaya geçip oturdum,Dorian arabacıya birkaç şey söyleyip yanıma geldi.Fransa,İngiltere'ye göre daha sıcaktı.Gerçi dünyadaki çoğu yer İngiltere'ye göre sıcaktı.

''Nereye gidiyoruz ? ''

''Evimize.''

''Bizim burada evimiz mi var ? ''

''Evet.Dedim ya,buraya çok sık gelip giderdim.Kalmak için yer bulmak zor oluyordu.Ben de kendime L'élorn'dan bir ev aldım.Muhteşem bir manzarası var.Ülkenin içinden gelen ve Atlantik Okyanusu'na bağlanan nehir bizim evimizin önünden geçiyor.''

''Yani biz Paris'e gitmiyor muyuz ? ''

''Bence burası daha güzel.En azından balayı için.Hem İngiltere sosyetesinin çoğu L'élorn'dadır tatlım.Tahminimce geldiğimizi duyunca adımıza davet bile verilecektir.''

''Tanrım ! Yine mi davet ! Dünyada bu davetlerden kurtulabileceğimiz bir yer yok mu ? ''

''Sen Kontes,ben de Kont olduğum sürece yok.''

Evin önüne gelince arabadan indik.Arabacı bizim için valizleri taşıdı,Dorian'dan da yüklüce bahşiş aldı.

Dorian'nın abarttığını düşünmüştüm ama ev,manzara muhteşemdi.Şehre uzak,ormanın arasına saklanmış mermerden bir saraydı sanki.Bahçedeki ağaçlar,ilkbaharda kendini gösterecek olan sarmaşık güller muteşemdi.Hele evin yakınından geçen nehir,ayrı bir güzeldi.Dorian,hayran hayran çevreyi izlediğimi görünce yanıma geldi.

''Sana güzel olduğunu söylemiştim.''

''Burası güzel değil,sanki cennetten bahçe...''

''Hadi gel,bir de içeriyi gör.''

Açık kapıdan içeri el ele girdik.Evin dışı olduğu gibi içi de tamamiyle beyaz mermerden yapılmıştı.Bu haliyle gerçekten küçük bir saraya benziyordu.Hele içindeki altın sarısı mobilyalar...

''Sonsuza dek burada yaşabilir miyiz Dorian ? ''

''Korkarım yaşayamayız hayatım.Ama söz veriyorum her yıl buraya en az bir kez geleceğiz.''

Arkamda,kapının önünde duruyordu.İlerleyip ona sarıldım,içimden geldiğince öptüm.Artık o benimdi,aramızda en ufak bir çekinme kalmamıştı.

''Seni seviyorum,seni seviyorum,seni seviyorum ! ''

''Bu sevgi gösterisine maruz kalacağımı bilsem buraya daha önceden gelmiş olurduk.''

Gülüşerek odamıza çıktık.Evde hizmetçi yoktu,haliyle bizim eşyalarımızı boşaltacak,yemeğimizi yapacak kimse de yoktu.Dorian ile aramızda iş bölümü yaptık.O,dışarı çıkıp şömine için çalı çırpı toplayacaktı.Ben de valizlerimizi dolaplara yerleştirecektim.

Bana düşen iş kolaydı,fazla zamanımı almadı.Yarım saat sonra salona indiğimde Dorian hala ortalıkta yoktu.Ben de evde gezmeye başladım.Odalardan herhangi birine girdim.Tek bir yatağı olan,mütevazi bir odaydı.Tahminimce hizmetçi içindi.Dolabı açıp içine bakınca daha önce burada hizmetçilik yapmış olan kızın pembe elbisesini ve küçük beyaz eşarbını buldum.Sanırım Dorian'a bir sürpriz yapabilirdim.

Elbise üzerime tam oturmuştu,başıma da beyaz eşarbı takınca ta ta taaam ; Kontes Igraine,hizmetçi Igraine'ne dönüşmüştü.

Uzun bir süre aynada kendimi inceleyip,kahkahalarla güldüm,ta ki Dorian'nın sesini duyana kadar.Salondan bana sesleniyordu.Hemen odadan çıkıp onun yanına gittim.Önünde eğilerek reverans yaptım.Beni görünce gülmemek için dudağını ısırdı.

''Bir isteğiniz mi vardı Lordum ? ''

''Ben karım Kontes Igraine Nelson'ı çağırmıştım.''

''Kendisi yoklar efendim.''

''E o zaman biz de hizmetçi olanı ile idare ederiz.''

Yanıma gelip,elimi tuttu,koltuğa götürdü.Dizini göstererek kucağına oturmamı istedi.Ben de dediğini yaptım.Dorian,kucağına oturduğum an boynumu öpmeye başladı.Elimde olmadan güldüm.

''Hayır,hayır,yaptığınız yanlış Lordum,eşiniz sizi bir hizmetçi ile görürse çok kızar.''

''Ruhu bile duymaz onun.''

Dorian,şimdi de elbisenin açıkta bıraktığı,göğsümün üst kısımlarını öpüyordu.Ellerimi omuzlarına koyup onu geriye ittim.

''Demek ruhu duymaz ha ? Worcestershire'a gittiğimizde evde genç hizmetçi görmek istemiyorum.Tanrı bilir böyle fırsatını bulsan anında kırıştıracaksın onlarla.''

''Igraine,şakalaştığımızı zannediyordum.''

''Mazeret istemiyorum,evde kırk beş yaş altı hizmetçi kalmayacak.Dur dur,hatta ben seçeceğim hizmetçileri.Şöyle şişman,kıllı felan.Yanlışlıkla bile gözünün çarpmayacağı tipler olmalı.''

''Bu demokratik değil.''

''Eğer az önce yarım bıraktığın işe devam etmek istiyorsan,Igraine monarşik yasalarına uyacaksın.''

''Aman boşver demokrasiyi canım.Hem ben Igraine monarşik yasalarından gayet memnunum.''

''İşte böyle tatlım.''

Dorian göğüslerimi öpücüğe boğarken,ben yine kıkırdıyordum.Hayat bu adamla ne kadar güzeldi...

İki gün sonra

Dorian'nın dediği doğru çıkmıştı.Bizim L'élorn'a geldiğimiz duyulur duyulmaz hemen adımıza bir davet verilmişti.Aslında hiç gelmek istememiştim ama Dorian'nın gelmemesi ayıp olurmuş.Dorian istersem gelmeyebileceğimi söylemişti ama böyle dişi kurtların olduğu bir davete kocamı tabi ki de yalnız yollamayamazdım.

İyi ki de yollamamışım.Kadınların hepsi Dorian'nın yanında ben olmama rağmen öylesine onunla alakadarlardı ki,sinir küpüne dönmüştüm.Sadece çaktırmıyordum.Ve mekandaki erkeklerin hepsi bana yaklaşırken iki-üç kere düşünüyormuş gibi görünüyorlardı,Dorian'dan çekiniyor olmalıydılar.Yani benim,Dorian'ı kıskandırmak gibi şansım yoktu.Zaten lanet olası Fransızca'yı da bildiğim yoktu ! Sonunda ben de Dorian'nın yanından ayrılıp bir köşeye çekildim.Zaten sevgili kocacığım eski dostları ile o kadar alakadardı ki,bunu fark etmemişti bile.

Halimden bıkkın bir şekilde otururken,gerçekten güzel bir kadın gelip selam verdi.

''İyi akşamlar Bayan Nelson.Kendimi tanıtmama izin verin,ben Nora Bétrouse.''

''Tanıştığıma memnun oldum Bayan Bétrouse.Dilimi bilen biriyle karşılaşmak beni gerçekten mutlu etti.''

Nora denen kadın yanıma oturdu.Gerçekten çok güzeldi.Esmer,tam anlamı ile dişi bir kadındı.Ve olgundu.Benden en az üç-dört yaş büyük gözüküyordu.Onunla güzel muhabbete başladık.Fakat sonunun beni bu kadar deli edeceğini düşünememiştim.

''Dorian'ı memnun etmek zor olmalı.O,asla tatmin olmayı bilemeyen bir adam.''

''Pardon ? ''

''Ah,sizin haberiniz yok sanırım.Ben de Dorian'nın gönlünü çaldığı sayısız kadından biriyim.Eskiden buraya her geldiğinde birlikte zaman geçirirdik.Ta ki siz onunla yıldırım nikahıyla evlenene kadar.Bu arada,hızlı evliliğiniz için bazı dedikodular çıkmış,sanırım duymuştursunuzdur.Dorian'nın sizi hamile bıraktığı,o yüzden bu kadar ani evlendiğiniz söylenip duruyor.Açıkçası ben inanmıyorum.Dorian işini bilir,böyle bir hata-''

''Sus ! Sus yoksa o dilini koparır eline veririm ! ''

Hınçla ayağa kalktım,bu kadarı fazlaydı,Dorian'nın yanına gidip,sinirle konuşmaya başladım.

''Hemen buradan gidiyoruz ! Yoksa olacakların sorumlusu değilim.''

''Ama arkadaşlarım ? ''

''Aptal Fransız arkadaşların zerre umrumda değil tamam mı !? Ben gidiyorum ! ''

Kalabalığı yararak çıkışa vardım.Dorian da peşimden geliyordu.İğrenç sürtüğün beni izlediğini görebiliyordum.Ah ben Kontes olmayacaktım da onun saçlarına bir yapışacaktım ! Kimse elimden alamazdı !

Arabaya atladım,Dorian da yanıma oturdu.Hiçbir şey anlamadığını sezebiliyordum.Ya da anlamıştı.Sinirden hiçbir şeye odaklanamıyordum.

Eve geldiğimizde,yatak odasına çıkacakken Dorian koluma yapıştı.Onun da sinirlenmiş olduğunu şimdi anlıyordum.

''Ne yaptığını sanıyorsun sen ?! Araba,davette sırf daha fazla rezil olmayalım diye ses çıkarmadım.Senin sorunun ne ?! ''

''Sakın bana bağırmaya kalkma ! Senin o iğrenç fahişen bu akşam bana gelip neler dedi biliyor musun ?! ''

''Bilmiyorum,önemli de değil ! Geçmişi bir köşeye bırakmayı bilmiyorsun Igraine ! Bu kıskançlığın beni bıktırıyor artık ! ''

''Bıktırıyor öyle mi ?! Kocamı seviyorum ve onu kıskanıyorum,ama bu suç ! Çok özür dilerim ! ''

''Onu kast etmediğimi biliyorsun ! ''

İkimizde birbirimize bağırmaktan nefes nefeseydik.Her zaman söylenir,öfkeyle şehvet arasında incecik bir çizgi vardır,her an birbirine karışabilir.İşte o an tam o olmuştu.Dorian,hızlı iki adımla aramızdaki mesafeyi kapattı,dudaklarımı bu güne kadar hiç öpmediği kadar sert öptü,eli belimi hiç bu kadar sert kavramamıştı.Birlikte yere yuvarlandık,mermer zeminin soğukluğu ya da sertliği ikimizinde umrunda değildi.Dorian,çoktan benim eteğimi sıyırmış kendi pantolonunun fermuarını çözmeye çalışıyordu.

''Seninle burada birlikte olmayacağım ! ''

''Sanırım bunu söylemek için çok geç.''

* * *

İkimiz,yine nefes nefeseydik,ama bu sefer nedeni bambaşkaydı.Dorian,yanıma yığılmıştı.Birlikte,boş gözlerle tavanı izliyorduk.Kendimi nasıl hissettiğimi bilmiyorum.Ama kalbim deli gibi atıyordu.Ev o kadar sessizdi ki,dışarda akan nehrin sesi duyulabiliyordu.Dorian'nın sesi,beni kendime getirdi.

''Bu sanırım çok...''

''Sertti.''

''Evet,haklısın sertti.''

''Dorian bizim bunu kesmemiz gerek.''

''Neyi ? ''

''Farkında değil misin ? Biz birlikte yatmaya başlayalı neredeyse bir ay olacak,ve biz her gün bu işi yapıyoruz.''

''Şikayetçi misin ? Şahsen ben değilim.''

''İlişkimiz sadece cinsellikten ibaret olmamalı.''

''Ben değil de zaten.Yani birlikte başka şeyler de yapıyoruz.''

''Mesela ? ''

''Mesela yemek yiyoruz.''

Dorian'nın cevabı karşısında,sanırım denilebilecek bir şey yoktu.Onu değiştirmek imkansızdı.

Yazar ;İlknur Duman

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top