5- "What is his name?"
(BÖLÜM ŞARKISI = SELENA GOMEZ - STARS DANCE , MULTIMEDIA'DA BULABİLİRSİNİZ. BİTİNCE BAŞA SARIN , İYİ OKUMALAR.)
Alt dudağımı ısırdım ve yapacağı bir sonraki hamleyi bekledim. Gözlerimi açmak istemiyordum. Yoksa yine ondan korkacaktım. Şu an hissettiğim şey korkunun o kadar ötesindeydi ki. Bunu bozmak hayatımda isteyeceğim en son şey olurdu. Sıcak bir nefes suratımı yalayıp geçtiğinde kalbim zorlanmaya başlamıştı. O kadar hızlı atıyordu ki. Kendimi yarışan atlar gibi hissediyordum. Dudaklarım titremeye başlamıştı. Burnum sızlıyor gözlerim yanıyordu. Artık öpmesini bekliyordum yoksa dayanamayacak bayılacaktım. Beklediğim haraket geldiğinde gözlerimi hızlıca açtım.
Yanağımdan mı öpmüştü yani?
Daha fazlasını istediğimi biliyordu fakat sadece yanağımdan mı öpmüştü. Gözlerine bakmak istemiyordum. Kafamı kaldırmaya niyetim yoktu. Hala karşımda duruyordu ve hiç tepki vermiyordu. Ağlamamak için kendimi tutuyordum. Eskiden ondan korktuğum için ağlayan ben şimdi beni öpmedi diye ağlıyordum. Kadınlık gururuma dokunmuştu. Belki de çirkin olduğum için yanağımdan öpmüştü. Belki de beni beğenmemişti. Düşündüğüm şeyleri fark edince kafamı hızlıca kaldırdım ve onunla burun buruna geldim. Burnunun yumuşaklığı bile beni etkilemişti. Hızlıca yanından sıyrıldım ve üzerimdeki havluyu düzeltip odamdan içeri girdim. Kapıyı arkamdan kilitledim ve yatağımın ucuna oturdum. Kapıyı kilitlesem de buraya gelebileceğini biliyordum fakat kapıyı kilitlemek her zaman beni rahatlatmıştı. Ellerimle yüzümü kapattım ve derin bir nefes aldım. Kendimi yatağa sertçe attım ve akan gözyaşlarımı hızlıca sildim. Neden ağlıyordum ki? Duygularım birbirine girmişti. Benden bir türlü uzaklaşmıyordu ama yakınlaşmıyordu da . Daha önce hiç onu böyle düşünmemiştim. Yani bu yönden. Çok tuhaf hissettiriyordu. Saçlarım kendimi yatağa sertçe atmamla havludan kurtulmuş yüzüme dağılmıştı. Gözümün önüne gelen saçlarımı çektim ve tekrar oturur pozisyona geçip ellerimi yüzüme doğru salladım. Burnumu sertçe çektikten sonra ayağa kalktım ve komidinin çekmecesini açıp içinden mor iç çamaşırı takımımı çıkarttım. Tam iç çamaşırlarımı yatağa koyacakken belimdeki el ile donakaldım. Kolumdan uzanan geniş parmakları gördüğümde sertçe yutkundum ve dudaklarımı aralıyıp nefes almaya çalıştım. Burnuma harika bir koku yayılıyordu. Ondan geldiğine yemin edebilirdim. Eli elimi kavradı ve avucumu açıp elimdeki iç çamaşırlarının yatağa düşmesini sağladı. Nefesim kesilmişti. Tam arkamda duruyordu ve bir eli belimde diğer eli de avucumu kavrıyordu. Saçlarımın üstünden bir öpücük kondurduğunda boşta kalan elimi belimdeki eline yerleştirdim ve ondan destek almaya çalıştım. Bacaklarım tutmuyordu artık. Sadece beni öpmesi ile beni bu şekle sokuyorsa başka şeyler yapsa ne olacağını düşünemiyorum bile. Hızlıca ona doğru döndüğümde yok oldu. Onu öpeceğimi anlamıştı kesinlikle anlamıştı. Ama artık kendimi daha iyi hissediyordum. Tezlerim son bulmuştu. Beni çirkin bulsaydı böyle bir şey yapmazdı. Hafifçe gülümsedim ve vakit kaybetmeden üstümdeki havluyu çıkartıp iç çamaşırlarımı giydim. Dolabıma adımladım ve içinden kot şort ile siyah bir tişört çıkarttım. Onları da üstüme geçirdikten sonra şifonyerimin üstündeki bordo tarağımı aldım ve saçlarımı sol tarafıma alıp taramaya başladım. Saçlarım düz olabilirdi fakat çok karışık oldukları kesindi. Saçlarımı da taradıktan sonra kafamı öne eğdim ve ellerimi saçlarımdan geçirip havalandırdım. Kafamı geriye attım ve odanın kilidini açıp dışarı çıktım. "Çıktın mı banyodan Destiny?!" annem sanki benim odadan çıkmamı bekliyormuş gibi bağırdığında yüzümü buruşturdum ve merdivenlerden aşağı indim. "Neredesin?" dedim normal ses tonumla. Tam salonun eşiğinden geçecekken annem kollarını hızlıca bedenime sardı. Aynı boyda olmamıza lanet okudum ve elimi sırtına götürüp bir iki kere samimiyetsizce vurdum. "Nerelerdeydin meraktan öldük babanla." son sözcüğü söylemesi ile hızlıca ondan ayrıldım. "Sana söyledim Marry onun adını cismini duymak istemiyorum." dedim tıslarcasına. Kafasını salladı ve gözlerinde birikmiş olan yaşlarını sildi. "Bab- o adam ve ben yeni bir hayata başlıyoruz canım sen gittiğinde uzun süre düşündük. Seni daha fazla üzmeyeceğiz. Bu yüzden taşınmaya karar verdik. Sana bir temizlikçi tutacağım haftada iki gün gelip temziliğini ütünü yemeğini yapacak. Sen de liseni bitirdikten sonra burada yaşamaya devam edeceksin." dedi ve son dediğinde hıçkırıklarını serbest bıraktı. Bu fikre gülüp oynamak istiyordum fakat Marry karşımda ağlarken - evet ona anne dememi beklemiyorsunuz herhalde- bunu yapmak içimden gelmiyordu. Onu kolundan tuttum ve salona geçirip koltuğa otutturdum. Yanına oturdum ve ondan birazcık uzaklaşıp gülümsemeye çalıştım. "Teşekkür ederim." dedim sessizce ve sehpanın üstünde gördüğüm telefonum ile kaşlarım istemsizce çatıldı. O an aklıma geldi ben nasıl buraya gelmiştim? "Marry? .." dedim ve sehpanın üstündeki telefonumu elime alıp etrafına baktım. Herhangi bir hasar yoktu. "Efendim bebeğim." dedi ve göz yaşlarını sildi. Yaralardan gözükmeyen kollarından akan tuzlu gözyaşlarını da sildikten sonra derin bir nefes aldı.. "Ben eve nasıl geldim?" dedim ve kafamı telefondan kaldırıp Marry'e baktım. "Seni çok yakışıklı bir çocuk getirdi." heyecanla. Ardından devam etti "Ben de sana bunu soracaktım." gülümsedi. "Nasıl birine benziyordu?" dedim istemsizce kaşlarım çatılmıştı. "Yeşil gözlü ve kıvırcık saçlı bir çocuktu. Seni kucağında getirdi ve onda uyuyakaldığını seni eve getirmek istediğini söyleyip yatağına yatırdı. Seni odana kadar taşıyamayacağım için ondan rica ettim ve o da bunu zevkle yapacağını söyleyip seni odana çıkarttı. Çok nazik bir çocuktu doğrusu." dedi, artık ağlamıyordu. Söylediklerini hazmetmeye çalışıyordum. Marry onu görmüştü! Fakat bu nasıl olabilirdi? İnsan mıydı yani? Ama ben hep onu siyah dumanların üstünde uçan bir canavar olarak görmüştüm. Zorla dudaklarımı kıpırdattım ve vereceği cevabı sabırsızlıkla bekledim. "İsmi neymiş?"
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top