3.5

Hypnogaja Misery, Harry ✨

Biraz daha aktif okusanız zaten az kişiyiz :')

~

İkisi de masaya koydukları gazozlarını içerken pipeti tutuyor aynı noktaya bakıyordu.

Gökyüzü dünden daha kızıl, güneş yok, bulutlar her yerde. Yağmur yağmıyor, rüzgar sert, şehir toz fırtınası içinde soluyor. Ağaçların dalları yan yatıyor. Elden ele uçan top yere düşmeden hızla taraf değiştiriyorken oyunu oynayanların sesleri boş bahçede yankı yapıyor.

Son ders olduğu için tüm günü hocalardan kaçarak geçiren ikili sıkılmış görünüyor. Esmer oğlan yanındaki deftere neredeyse sanat eseri çizecek kadar boş vakit geçirdi, kumral olan okuldaki tüm merdiven basamaklarını sayacak kadar çok dolandı ortalıkta. Ders ekmek sanıldığı kadar basit değil.

Bir, iki, üç, dört sonrası idareyle kovalamacadır. Özellikle de kılık kıyafet ve saç şekillerinize bakılarak rahatlıkla serseri olduğunuz iddia ediliyorsa ya da muhakkak sigara için aynı noktaya gitmeniz gerekiyorsa, kameraların çalıştığını unutmayın.

Neyse ki her zaman olduğu gibi tek değiller. Bulundukları semtle alakasız tamamen şehirlerinin öğrenci kültürüne bağlı olarak okulda en az iki yüz kişi derslere girmiyor. Öğretmenlerin yaş ortalaması ise koşma kovalama işi için ideal değil. Adam ve Brent gibi manyaklara da sahip çıkmak zorunda kalan okul idaresi en az onun kadar sıkıntılı iki yüz küsur kişiyle nasıl baş edebilir bilinmiyor. Louis ve Zayn pek düşünmüyor. Sadece bu boktan günü sırada geçirmemeye yemin etmiş olmaları malum iki yüz kişilik gruba katılmak için yeterli sebep. Aksi halde onlar arka sırada uyuyan tiplerdir.

Esmer kızın attığı top çok yükseğe uçtuğunda Louis parlayan gözlerle takip etti. Zayn sessizce "Oyundan çıkacak." dedi. Ve dediği gibi olduğunda top yanlarındaki duvara sertçe çarpmıştı.

Gruptan umutsuz sesler yükseldi. Kızıl bulutların savurduğu tozlar herkesin gözünü kör ederken nasıl oynayacakları hakkında küfürler edildi.

Gökten kızıl saçlarını geriye attı Louis "Topa öyle vurabilmek isterdim." Ellerin işe yarasaydı. Dikişleri hissediyor. Arkasına yaslanıp kollarını bağladı.

Dünden kalma durgun, gün boyu bir şey yemediği için öfkeliydi. Aç kalmayı falan sevmiyordu ama düşünmek midesini bulandırdığında uzun süre yemek yiyemezdi. Bir dönem bu yüzden neredeyse kemikleri sayılacak kadar zayıf olduğunu hatırlıyordu. Lisenin ilk yılları. Austin'in yaptıklarını anlayacak anladıkça midesi bulanacak kadar büyümüştü, Harry onu dinlemediği ya da umursamadığımı için yalnızlık karabasan gibi çökmüştü, annesinin koca bir ezik olduğunu fark etmek ona karşı durmasına sebep olmuştu, Mark dağılan ailesinin suçlusunu Louis ilan etmişti. Emindi, çocuk yapabilselerdi Mark bir saniye düşünmeden onu evden atardı.

Bütün bunlara zıt, babası sürekli onu korumak için çabalıyor gibi, annesi geceleri onun için ağlıyor, Mark ne zaman nezarethaneye düşse çıkartıyor, Harry hep yanında tutuyor.

Seviliyor mu nefret mi ediliyor hiç anlamıyordu. Durmadan düşünüyordu. Düşündükçe midesi bulanıyordu. Kısır döngüyü kırmak üç yılını aldı. Her şey bu yıl değişiyordu. İçinde kötü hisler vardı. Bir romanın son sayfasında gibi hissediyordu.

Kafası tekrar bulanmaya başladığında midesinden çığlık gibi yükselen bulantıyı yutmak için gazozundan içti.

Yerdeki topa bakıyordu. Çıkış zili çalınca kimse almak için gelmemişti.

Zayn ayağa kalkıp omuz silkti "Voleybol sevdiğini bilmiyordum." Maviler kapıya koşan yığına döndü sakince. "Sevmiyorum... Sadece topu uzağa atması hoşuma gitti." Rüzgar arkasından esiyor saçları tekrar yüzüne iniyor.

Esmer yerdeki topu alıp dizinde sektirmeye başladı. Ela gözleri tüm toza rağmen su gibi berrak. Etrafı kazılı saçları toplandığı için yeşil boya siyahlar içine karışmış, beyaz desenli bol tişört ve dar pantolonuyla kollarındaki yaralar ve kilosu ortaya çıkmıştı. Kaşındaki gümüş pirsing güneş olmadığı halde parlıyor, dövmeler yaraların çoğunu kapatıyordu. "Paslaşmak ister misin?"

Louis başını iki yana sallayıp gözlerini sonuna kadar açtı. Kaşık zor tutuyordu, topa mı vuracaktı? Zayn bunu sorarken ellerindeki yaraları unutmuş olabilir miydi?

Kıpırdandı. Gazozların cam şişeleri içindeki pipetler rüzgarla dönerken öğrencilerin çıkarttığı gürültü birbirlerini net duymalarını engelleyecek kadar yüksek. Dudakları telaffuzunu bozacak kadar kıpırtısız "Topa bu ellerle vurabileceğimi sanmıyorum."

Zayn bacağındaki topu ayağına indirdi. Gülümsüyordu. Rüzgar esip gözlerine toz savursa da umursamıyordu. Sıcak çam sakızı kokusu etraflarında. "Biliyorum. Ayakla paslaşmaktan bahsediyorum." Louis gözlerini kırpıştırdı.

Ayakla pas, doğru, dramatize etmeye meyillisin.

"Ellere gerek yok. Topa dokunursan bitersin. Nasıl?" Kafasını yavaşça sallayarak arkadaşını onaylasa da emin görünmüyordu. Harry dışında neredeyse kimseyle oynamadığı için ya da ne zaman başkalarıyla denese hep en kötüsü olduğu için mi belli değil. Güvensiz hissediyor. Zayn'den kötü bir söz ya da hakaret beklemiyor sadece...güvenemiyor, kendisine.

Aslında Louis ilk okulda futbol oynardı, kuralları bile hatırlıyordu. Bu oyunu oynamasını engelleyen hiçbir şey yoktu. Şimdi bile. Öğretmeni bile takdir etmişti. Mark'ın ona baba oğul oynamak için aldığı sarı top halen kilerdeydi.

Ayaklarını bastığı zemin, güneş iki gündür ortalıkta olmasa bile sıcak.

Başı ağrıyor. Çünkü hata edip futbolu neden bıraktığını hatırlamaya çalışmıştı "Louis!" Harry. Kendi kendine göz devirdi. Düşündüğü için aptal hissediyordu. Tabii ki Harry.

Sen çok yavaşsın.

Futbol aptallar için.

Takıma girersen kesinlikle seni ezerler, çok küçüksün!

Neden spor kulübü yerine benimle müzik kulübüne gelmiyorsun. Daha eğlenceli.

Son zamanların en uykusuz kıvırcığı oturduğu bankta karşısına geçince topa bakmayı kesip ona döndü. Neden sinirli olduğu her halinden belliyken ısrarla gülümsüyor hiçbir fikri yoktu ama kesinlikle korkunç görünüyordu. Suratını ekşitti. "Ne var?"

İç çekişini dinledi. Derin nefesler alıp verişini, çantasını çıkartıp koşarak okuldan çıkmanın verdiği harareti atmak için tişörtünü silkelemesini izledi. Bitik görünüyordu. Saçları dağınık, kıyafetleri özensiz, zayıf, solgun. Huysuzluğu da üzerindeydi belli ki.

Sakinleşmeye çalışıyordu.
Bütün gün hiç sıkıntısı yok gibi bir de sınıftakilerle özellikle takılmak zorunda kalışından ötürü bu oldukça zordu. Zayıf düşmüş bünyesi bu salakları kaldıramıyor artık.

Leia ya da Matt'in imalı imalı Louis'yi sorması, Drake'in uyuz eden bakışları, sınıfa gelen Adam'ın yarattığı ufak çaplı kaos. Brent de gelse pek ufak olmayacaktı büyük ihtimalle. Bir de şu kız, herkesin flörtü sandığı kız, sürekli yazıyordu.

Bu gün arkadaşlarıyla buluşmak için çıkışta onların okuluna geleceğini ve selam vermek istediğini bile söylemişti. Harry kalp krizi geçirecekti. Louis'nin kolundan tutup koşarak eve gitmek istiyordu.

İkisi sadece sözde konuşuyordu ve işi ciddiye bindirecek her türlü ani görüşmeye karşıydı ama lanet sürekli yazıyordu. O kadar çok mesaj atıyordu ki, Harry hiç bu kadar telefona bakmamıştı. Tatlı barbisini kaybetmek de istemezdi sonuçta, Louis'nin üzerine düşen her gözden rahatsızken kaybetmemeli. Yine de her gelen mesajda hata yapıp yapmadığını düşünmüyor denemez.

"Ihm."

Yandan gelen kısa öksürükle yeni fark ettiği kişiye kocaman yeşillerle döndü. Zayn otuz iki diş gülümsedi. "Selam." bile demişti Harry sağır değilse. Gözleri seğirdi. Trajik olduğunu umduğu bakışları sahipsizdi. Bütün gün onunlaydı. Dişlerini sıktı. Mavilerle tekrar buluşmak üzere başını çevirdi.

Louis o asık surattan rahatlıkla, hangi cehennemdeydin, neden aramalarıma bakmıyorsun, senin yüzünden öğretmenlerle sorun yaşadım, nasıl sabah beni beklemeden okula gidersin ya da Zayn'in kendisine özel içeriklerle dolu bir hakaret silsilesi bekliyordu.

Evet sabah ondan önce çıkıp okula gitmiş ve zaten tüm dersleri ekmişti, aramalarını duymazdan gelmiş, koridorda ne zaman kıvırcık bir kafa görse ters yola sapmıştı. Cevap basit, kaçıyordu.

Büyük ihtimalle kudurmuştur. Bu gün bakıcısı olarak atanmıştı ve o sorumluluk sahibi psikopat bir sik kafalıydı sonuçta.

Dudaklarını aralayışını izledi. Kuru ve cansız. Duraksayışıyla tekrar gözlerine baktı. Yeşiller gittikçe açık tonlara çalıyor. Harry etkili bir büyü altında gibi görünüyor.

Dün geceden beri ilk defa konuştuklarını fark etmiş olmalı. Duruşunu değiştirdi.

"Eve gitmeyecek miyiz?" Diğerinin eklediğinden daha tatlı ses ve sakin kelimeler. Az önceki yarı kabız ifade da zorlukla yok oluyor. Senin hoşuna gitmedi diye ifadesini mi düzeltti o az önce??

Tek kaşını kaldırdı. Yeşiller dürüstçe yenik. Hayır düşünmesi gereken boktan ifadesi değildi. Salak mıydı bu herif? Ondan kaçtığını daha nasıl belli edebilirdi? Kesinlikle yalnız başına bu piçin yanında kalmayacaktı "Hayır." Harry'nin halsizlikten çöken omuzları bir anda dikleşti. Suratı huysuz bebeklerinki gibi kırıştı ve dudakları ısırıldı. "Neden?" Abartılı bir zırlama sunarsa kimse şaşırmaz.

Louis, Zayn'e döndü, çocuk ona kurnaz bir bakış atıyordu.

"Zayn ve ben oyun oynayacağız."

Harry, gecenin dördüne kadar karanlıkta oturup duvara bakarak boktanlığıyla ne yapacağını düşündüğü nöbetinden sonra bile oldukça iyi bir ruh haliyle yataktan çıkmıştı. İhtiyacın var. Gece boyu zihninde yankı yapmıştı sesi Sana ihtiyacım yok ve Harry merak ediyordu Neden sadece senin ona ihtiyacın var? Louis olmadan yapamazdı değil mi? Neden benim gibi hissetmiyor? Sıralı kısır sorular... En azından bu sabah ateşi çıkmamıştı, tebrikler sapık. Tansiyonunun düştüğü bir an vardı sadece o da Louis'nin onu beklemeden okula gittiğini anladığı an.

Harry ile karşılaşmamak için bir saat erken kalkması son derece korkunçtu. Tüm derslere girmemesi ise uçuk. Çünkü Louis dört yıldır aynı okuldaydı ama günde ikiden fazla ders ekmemişti, üst kattaki boş sınıf ve kantin arkası dışında başka bir yer bildiği bile meçhuldü.

Yani bu bahane geceden beri olanlardan sonra onu yıkmaya yetmezdi.

Oyun ha?

Bildiği tek oyunda yapayalnız kalmıştı. Devam etmek istiyorsa yapabileceği tek şey diğerine ayak uydurmak ve onu mutlu etmek, kızdırmamaktı çünkü senin ona ihtiyacın var ama bilmedikleri vardı. "Nasıl kızdırmayabilirim ki, sadece yanında olsam bile kaşlarını çatıyor?" "Ona yakın olup nasıl onu mutlu edebilirim ki, her sözümden mutsuzluk doğuruyor? "

Oyun... Yerdeki topa baktı sonra da Zayn'e. Birlikte. Kaşları imayla kalktı. Mutlu ediyor. Nasıl?

Harry birisini nasıl mutlu eder bilmiyordu ama en azından nasıl mutsuz etmeyeceğini iyi biliyordu. Sadece düşündüğün şeyi yapma.

Önüne düşen saçlarını kulağının arkasına aldı, telaş ve sıcaktan yanakları kızarmıştı, yeşil gözleri zehirle parlıyor. Ona küçükken bile oyun oynamayı beceremediğini söylersen hevesi kaçar. İçindeki fısıltıya rağmen sesinin aşağılayıcı olmaması için harcadığı enerji takdire şayandı açıkçası. "Ne oyunu?"

Kendisini bildi bileli şahane bir iletişim manipülatörüydü. Nasıl görünmek isterse öyle görünürdü. Bir çok defa en iyi seçenek rolünü almıştı ama hiç gerçekten olmadı, gerçekten en iyisi olmak istiyordu. Nasıl yapılır bilmiyordu. Louis'nin neyi istediğini biliyordu, umursanmak, ama bu istediği gibi işe yaramıyordu çünkü sevmediğiniz birisi tarafından umursanmak normal olarak çok da önemli değildi.

"Paslaşacağız." Zayn cevap verdiğinde tehdit taşan ifadesini ellerini yanaklarına yaslayarak sakladı. Esmere bakmıyordu bile ama maviler üzerindeyken nefretini gizlemesi gerekiyordu değil mi? Zayn denen o vitaminsiz için farklı planları vardı. Ne yapıyor da Louis onu seviyor? Bozmadan önce öğrenmeli.

Kızıla, sunabileceği en büyük samimiyet ifadesini seçti. "Seni bekleyebilirim." Uzanıp Louis'nin gazozunu alırken gözlerini gözlerine kitledi. Her bakımdan büyüleyici bir bakış. Şefkat dolu gözler, sevecen bir pembelikle gülümseyen dudaklar, kırmızı yanaklar ve parlayan yeşiller. Karşısındakinin sıkkın karşılığını değiştirmeye yetiyor. Maviler açılıp kapandı. Pembe dudakların pipeti üzerindeki görüntüsü beyninde yankı yaptı.

Çocuk şaşkınlığını gizleyemezdi. Harry ve çıkışta Louis'yi beklemek mi? Harry ve Louis'nin yüzüne insan içinde böyle bakmak mı? Harry, Harry ve onun adaletsiz güzelliği. Şaşkınlık, utangaç bir memnuniyetle birleşip başını çevirmesine sebep olunca hemen oturduğu yerden kalkması en iyi seçenekti. Dudakları...

"N'aparsan yap." Çıkarttığı küçük kahkahayı görmezden gelecekti. Ona ne oluyor?

Dün akşam da telefonla oynamasına izin vermişti. Bir gariplik olduğu kesindi. Kuşkuyla doluyor, art niyet arıyor. Her türlüsü o insanlık gelişimini tamamlamamış herife yakışır. Orada oturup izleyecek mi yani? Seni bekleyecek?

Bu sik kafalının Zayn'in yakınında olmasını istemiyor açıkçası. Onu kaçıracak şeyler söyleyeceğini biliyor hatta belki bir bakar Zayn Harry'nin arkadaşı olmuş. Bunlar alışık olduğu sahneler. Zayn'in farklı olduğunu da biliyor. Sadece güvenmiyor. Arkasına baktığında halen bir eli yanağında, dudakları Louis'nin pipetinde, yeşiller üzerinde.

Bacaklarını ritimle yere vuruyor. Hemen eve gitmeleri gerekiyordu, yine de o burada oturmuş Louis ve Zayn'in oyununu izleyerek kendisine işkence ediyordu. Durumun ne kadar sinirlerini bozduğu açıktı, kızıl bakışlarını üzerinden çekildiği an tüm alım ve ışıltısı bataklığında kayboldu.

Çökmüş yüzü, ölü yeşilleri, solgun teni, düşük omuzları, eğik sırtı, kaşları tehditkar.

Esmere hayatının en büyük hatasını yapıyor gibi odaklanmıştı. Onun kendisine geri döndüğü alaylı bakışlarla sadece ruhu daha fazla bataklığa saplanıyor. Ne yaptığını biliyordu, o piç sandığından daha zordu.

Etraftaki insan yığını artık yoktu, geriye tatlı bir gürültü kaldı. Rüzgar daha sakin.

"Sen de katılmak ister misin-"
Kaşları isim sorarcasına kalktı, ince gülümsemesi yamuktu. Harry dişlerini sıktı. İsmini biliyordu, nasıl bilmezdi? Louis bahsetmiş olmalı değil mi? Hayır mı? O kadar mı değersizdi yani? Beyninde atom bombası patlamıştı.

Louis'e göre Zayn'in sadece izleyerek Harry'e nasıl davranacağını anlamış olması ortamdaki gerilimden daha etkileyiciydi. İsmini sorarak onun ilgi ve odak dışı olduğunu ima etmişti ki ilgisizlik kıvırcığın en nefret ettiği şeydir. Basitçe, istenmiyorsun. Harry kızılın suratındaki ifadeden nefret etti. O hayranlık dolu yüz de ne demek? Sil onu.

"Harry." Cevap verirken dudaklarında güller açması için bir sebep bile yokken bunu yaptığında içinde oldukları gereksiz güç gösterisine en sert şekilde son vermek istiyordu. Sil, sil, sil...

Tek cümleyle üçüncü bir şok yaşatmasının sebebi.

" Zayn değil mi? Louis sürekli bahsediyor."

Şimdi istediği kadar düşünebilir ancak bu cümlenin yanındaki için ne kadar önemli olduğunu asla anlamayacak. Harry'nin onayının Louis için ne olduğunu bilemeyecek. Onun şokla genişleyen mavilerini bu kadar çabuk çelemeyecek.

Louis boğuluyor. Masumca savrulan tüm toz toprak etraflarında dönüyor. Harry az önce cidden hakaret, aşağılama ya da bunun gibi boktan şeyler dışında durup ilgili mi davranmıştı?

Diğerleri seni sadece üzer.

Onlar arkadaş değil.

Bana şu salakları anlatmayı kesecek misin?

Bir kesik daha mı?

Bu orospu çocuğunun kafasını sert vurduğuna artık emin. Belki beyin kanaması bile geçiriyordur. İmkansız olan tek şey cidden Louis'nin sevdiği birisiyle onu ele geçirmeden ilgileniyor oluşu.

Elini alnına vurdu. Daha fazla düşünürse kendisi de beyin kanaması geçirecek.

"Ben toplarla iyi değilimdir. Siz oynayın." Gazozdan bir yudum. "Bekleyebilirim." gülümseme.

Louis devreleri yandığı ya da fazla yükleme yaptığı için gittikçe kızarıyordu. İyi değilim dedi? Teşvik etti ve seni bekleyecek ha?

Kıvırcık şeytanını günün sonunda yere serip dövecek ve ne bok yediğini öğrenecekti karar vermişti.

Şimdi sadece mal gibi gülümsememek için zor tutuyor kendisini. Ondan bu kadar çabuk etkilenmekten nefret ettiğini söylemiş miydi? Bahane arar gibi Harry'nin güzel bir şeyler yapmasını bekliyor. Her an tetikte.

Zayn omuz silkti. Hiç etkilenmiş değildi. Tam tersine ortada büyük bir sorun olduğunu anladığı için arkadaşına umutsuz bakışlar atıyordu. Ne yani, iltifat bile sayılamayacak kadar ufak bir cümleyle mi yumuşuyor?

İyi bir okuyucu olmasa Louis'nin neden etkilendiğini bile anlayamazdı. Kabul, şefkat ve karşılıksız ilgi.

Küçük bir karıncanın tatmin olacağı kadar.

Ve Louis'nin bundan etkilenmesi boktan.

Harry denen herifin bu tepkiden hiç şüphe duymaması hatta kısa sürede yetersizliğiyle yakınarak kendilerine ve ufak oyunlarına yok edici bakışlar atması daha da boktan.

Bunu görmemek için banka arkasını dönerek devam etti.

Louis'nin az önce olanlar garip değil gibi gülmesine anlam vermeye çalışıyor şimdi de. Gerçekten mutlu görünüyor. Biraz güvensiz. İzlendikleri için ya da o izlediği için. Sadece bakarak nasıl rahatsız ediyor? Zayn nadiren birilerinden nefret ederdi, Harry denen ot da çok yakında nadir bir parça olacaktı anlaşılan.

İç çekti, topu ileri attı. "Neden birlikte halı sahaya gitmiyoruz? Bir takımla çok daha güzel oynarsın." Louis güldü ve topu gönderdi. "Ben-takım işlerinde aranan kişi değilim dostum." Zayn hafifçe kaşlarını çattı. Topu daha sert gönderdi, Louis yakaladı. "Elbette aranırsın, karakter olarak çok uyumlusun, üstelik orada ne beceriksizler var biliyor musun?" Arkadaşının gülüşü silikleşmişti. "Ben de beceriksizlerden birisiyim." Top hızla taraf değiştiriyor, ikili nefes nefese sağa sola koşturuyordu. Şimdi Zayn gülüyor. "Evet, bu yüzden gitmeliyiz. Hepsi bizim gibi." Louis açıkça kızardı. Bizim gibi? Dudakları kıvrıldı. Kalbi hızla atıyordu.

Harry için bunu izlemek işkence gibiydi. Öncelikle o daha önce eve gitmek için birisini beklemiş değildi özellikle Louis'yi. Seni bekleyen o olmalıydı. Üstelik gülmesine dayanamıyordu. Sen kızla konuşurdun ve o seni beklerdi, olması gereken bu.

Ama midesi bulanıyordu. Louis'nin böyle bir durumda ne düşüneceğini biliyordu utanıyorsun sanacak, bunu da istemiyordu. Neden? Rüzgar pislik sıcağı yüzüne zımbalıyor. Değişiyor.

Louis'nin tekrar bir ilgi alanı bulması korkusuyla birlikte o mutlu görüntüsünü sindiremiyor. Harry asla onu böyle mutlu edemezdi ama bir top oyunu ederdi değil mi? Yıllarca denemedi mi?

Sevilmeye layık olmadığını zaten biliyordu, ama nasıl oluyor da Louis gibi her açıdan zayıf birisini bile ikna edemiyordu? Kuyu pek de dipsiz değil.

Topu izlemeye ne zaman başladı emin değil. Dediklerini dinlemiyor. Gülüşü beyninde yankı yapıyor. Bunu elde etmek neden zor? Kendisini aptalca sevmiş bir veleti bile mutlu edemiyorsa kişisel saygınlığı nerede?

Her açıdan üstün hissettiği boktan toplumda her açıdan ezik gördüğü insanların basitçe sahip olduğu gerçek sevgi neden sahip oldukları içinde değil? Sağ.

Sahtesi her zaman daha kolay ve işe yarar olsa bile, bu sıradan bok neden yok? Sol.

Kendisini sevmesi için Louis'nin sevgisine ihtiyacı olması normal mi? Sağ.

Bunu kabul edemediği için onu kendisine ihtiyaç duyduğuna ikna etmeye çalışması çok mu çaresizce? Sol.

Birisinin ortaya çıkıp ona kimseye ihtiyacı olmadığını göstereceğini korkuyla beklemesi her konuştuğu insanı ortadan kaldırmaya çalışması ne kadar acizce? Sağ.

Şimdi tek düşündüğünün bir hobi bulursa terk edileceği olması çok mu saplantılı? Sol.

Sevilmek için sevmek gerekiyorsa, ama sevmeyi bilmiyorsa nasıl sevilebilir? Sağ.

Mavilerin kuşkuyla arkasına dönüşlerini kaçırıyor. Biraz göz atsa kaşlarını neden çattığını anlamak için o da arkasına bakardı.

Ama görüşü iki el tarafından kapatıldığında bile neredeyse hiç tepki veremeyecek kadar boş ve sadeydi, gerçekti, maskesiz, rolsüz. Ağlamak üzere belki de.

Ensesinde sıcak bir nefes hissetti. Cıvıl cıvıl ses "Hey?" Boktanlığını gamzeli gülümsemesiyle perdeleyerek gözlerini tutan bilekleri indirdi. Boğazındaki yangını yuttu. Yasemin kokuyor.

Kalbi korku ve heyecanla atmaya başladı. En son istediği şey, cidden mi? Bu gün sahiden berbattı. Tek istediği eve gitmek. Gözlerini kırpıştırdı. Yüzü sakinlikle parladı.

İçten içe bir sen eksiktinler dizisi sıraladığı halde böyle gülmesi adil değildi. Kız arkasından süzülüp masaya yaslandı. En azından o saçma oyunu görmüyordu artık.

Mutsuzlukla bakıyordu. Boşluğa. Yapması gereken gülümsemek olduğu için gülümsüyordu sadece. Sarışın endişeli bir şekilde alnındaki yaraya dokununca irkilmese varlığını unutacaktı. Oysa altın saçlar bu gün parlayan tek şeydi.

"Ne oldu?" Gerçekten ilgili geliyordu sesi. Harry'nin midesi kasıldı. Bir kadının kendisiyle ilgilenmesiyle sorunları var. Bunun tamamen lanet annelik duyuları olduğunu düşünüyor. Sokakta kalmış bir çocuk gibi hissettiriyor.

"Küçük bir kaza." Gazozu bırakıp geriye yaslandı. Fazla yakındı, Louis oradayken tedirgin hissediyordu. Anlayacak gibi... Yine ondan utanıyorsun sanacak.

Sertçe yutkundu. Kıza masum masum bakıyordu, alnındaki izi iyi görmek için saçlarını kenara itmesine izin veriyordu. Parmakları öyle nazikti ki... Bu şekilde kuşatılmak ayak parmaklarına kadar korkması için yeterli, devam ederse onu itmek istemesine sebep olacak.

"Sen- Neden geldiğini söylemedin?" Kaçardım.

Kalbi hızla atıyor. Louis'nin varlığını hissediyor. Nazik bir gülücük duydu sonra şakacı bir ses sordu "Çıkışta geleceğimi söylemem yeterli değil mi?" Harry belli belirsiz başını salladı. Aklı anda değildi. Anlayacak mı? Drake tek bakışta anladıysa, neden olmasın? Yanlış anlayacak.

Oysa kendisine atılan top yanından hızla kayıp giderken Louis bir şeyleri doğru ya da yanlış anlamaktan çok uzak, kaşlarını çatmıştı. Burada ne bok dönüyordu?

Sinsice koşmak, gülümseyerek Harry'nin omzuna sarılmak hangi zavallı ruhun hatası olabilirdi?

Tanıdığı kıvırcık laubalilik konusunda hassastı. Kaos beklemişti. Bir drama kraliçesinin performansına hazırdı. İstismar mağduru gibi çıldırması gerekecekti, bunu izlemesi komik olacaktı.

Yani ince uzun parkların gözlerini kapayan bilekleri tutuşundaki nezaket yabancıyı. Değişiyor.

Louis şaşkın yeşilleri ve tomurcuklanan gamzeleri kapatan bedene ağzı açık bakıyordu. Bir kız.

Salak kıvırcığın hayatını rahip gibi geçirdiği düşünülünce ani değişim fazla saçmaydı. Sevgilisi mi var- ne?

Mümkün değil, anlardı öyle olsa...değil mi? Sana ne?

Dehşetini gizlemeye çalışıp kaçan topu almaya koştu. İçinde büyüyen histen rahatsız olmak için yeterince uzağa. Sıcak, midesinde, bir balon gibi, içi utanç dolu.

Sırtı yeniden duvara çarptı, gölgesi üzerinde ve dudaklarını hissedebiliyor. Başını iki yana salladı. Harry'nin öptüğü ilk kişi olduğunu o an fark etti. Esen rüzgar topu sabit tutmuyor. Arkasına döndü. Son olmak zorunda değil. Nefesi kesildi. Neden önemli?

Sikilmiş kafası ve ruh sağlıyla muhteşem sikik bir hata yapmış olma fikri içine doğuyordu. Kıskanıyor musun? Bu bir şaka olmalı. Beyninde tümör olması daha inandırıcı. Beni itmiyorsun sadece kaçıyorsun. Tiksinmiş halde başını çevirdi.

Bu mesafeden yüzünü görüyordu. Şu ışıklı sahte surat mı? Bunda seni rahatlatan nedir?

Harry'nin boktan sahteliği neden şimdi endişesini azaltıyor. O kız önemli değil. Yine de, neden orada ve- Sana ne topu atmak için önce kendisine şaşkın şaşkın bakan Zayn'e dönse de sonra dişlerini gıcırdattı.

Tüm bedeni kaşınıyordu. Kızın tok kahkahası gereğinden uzun duyuluyordu.

İlk defa gördüğü bir saçmalıktı neden kendisine yaklaşmasına izin verdi? Aralarında ne olduğu umurunda değildi, her ne varsa hoşuna gittiğini sanmıyordu. Bir kızın elini tutup sonra da Louis'nin üstüne atlamak hakkında planları varsa ahlak dersi alması gerektiği kesindi. Aranızdaki sadece güç savaşı.

İhtimaller karışıyordu. O piç ne çeviriyor? Düşünmesi gereken asıl soru. O kız kim olduğunu sanıyor? İşte bu saçmalık da tek düşündüğü soru. Evet kıskanıyorsun.

Kendisinden ve sorunlu karakterinden utanma aşamasına geçemeyecek kadar öfkeliydi. Eğer Zayn olmasaydı gidip ikisinin kafasını kıracak kadar sert birbirine çarpardı ve kesinlikle utanmazdı. Sonra da o piçin midesine doğru harika bir tekme. Seni ne sanıyor? Ama Zayn vardı. Sen kendini ne sanıyorsun? Böyle bir şey görmek isteyeceğini sanmıyordu. Louis hakkında ne düşünürdü o zaman? Çoktan arkadaşına bakıp başını iki yana sallamıştı. Acilen günah çıkartması gereken bir akıl hastası olduğuna emin.

Tüyleri diken diken oldu. Zayn'in onun için kötü düşünmesini istemiyordu. Ama hanımefendi madem değerli değildi parazit yapmasına gerek yoktu.

Kurnaz ya da zeki değildir, Louis sadece sert olmayı bilir. Bu yüzden geriye iki adım attı. Ayakları altındaki kum hışırtısını dinledi. Rüzgar saçlarını sağa savuruyor. Boya kokusu halen burnunda.

Topu doğrudan kızın kafasına attığında Zayn kollarını bağlamıştı çoktan.

En azından bunu yapmak zorundaydı, Zayn ne kadar kendisine onaylamayan bakışlar atsa da elinde değildi. Doğasında vardı, sinirlendiğinde şiddetten kaçamıyordu. Babana benziyorsun.

Yüzündeki hiçbir ifadeyi saklamadı. Kız bağırıp kafasını tuttuğunda durmuş kendisine şokla bakan Harry'e kaşlarını çatıyordu.

"Bu da ne!" Ciyaklamaya dönme gereği duymadı. "Sadece kaza." Zayn gidip tekrar topu alıp iç çekerken fısıldadı. Kaza değil.

Yeşillere dik dik bakmayı bırakmadı. Eğer güç savaşıysa, güçlü kişi kendisiydi güç savaşı değilse de Harry'nin sik kafası içindeki uğursuzlukları yok edecek kadar kendisine saygısı vardı. Ne yaptığını sanıyordu cidden?

Seni öptü- bir sevgili edinmek bu noktada en berbat hakaret şekli. Mutlu olmasına izin vereceğini sanıyorsa yanılıyor. Mutlu görünmüyor. Başka birisiyle olmasına da izin vermek gibi planları yok, daha önce kimseyle olmadı değil mi, neden şimdi olsun?

"Dikkat edin biraz." O yavaş yavaş yürüyüp eski yerine geldiğinde kız saçlarını savurarak önüne dönmüş büyük ihtimalle Harry'den ilgi bekliyordu. Zavallı, diye düşündü Louis, Harry kesinlikle onun ne istediğini anlayacak kadar yeterli beyin hücresine sahip değildi. Ya da seni götüne takmıyor.

"İyi misin?"

Mavi gözleri sonuna kadar açıldı. Adını bilmediği kızın masaya yaslanmayı kesip Harry'nin yanına oturuşunu izledi. Ne dediklerini duymuyordu artık, sik kafalının onu nasıl teselli ettiğine odaklanmıştı sadece. Ne dönüyor burada? Sahne bol yakınlık ve temas içeriyordu. Böyle zamanlarda ne yapması gerektiğini anlayabiliyor demek.

Sıcak, toz bulutları kırmızı, güneş yok, nefes alamıyordu. Önüne dönüp oyununa odaklanmaya çalıştı ama bu sefer de kulakları oradaydı. Sinirden morarmak üzere oluşunu hiçbir kaynak açıklayamaz.

"Bizimle bilardoya gelmek istemez misin?" Gidemezdi, tüm gün ve gece Louis'e bakması gerekiyordu değil mi? Bekleyeceğini söyledi. Pirsingi sertçe dişledi.

Zayn'in yüzüne bakmak ve ne döndüğünü sormak istedi. Bana ne oluyor?

Bu konuda da şanslı değil. Arkadaşının telefonu çalmıştı. Başını eğip umutsuzca topa baktı.

Çöpler uçuşuyor, saçları her yöne dağılıyor, topu tutmak için ayağını üzerine koyuyor. Kendini ne hale getiriyorsun?

Genç iç çekti "İsterdim." Louis'nin gazozundan içmek için eğildiğinde ikisi göz göze geldi. Şaşkınlık ilgiyle değişmişti. Dikkatinin üzerinde olması neden hoşuna gidiyor?

Hep öyleydi, Harry'nin başkaları varken kendisine dikkat etmesi, ilgilenmesi en büyük tatmin kaynağıydı. Bunun için özellikle dikkat çekmesi gerektiğinde yapardı ve utanmazdı, az önce yaptığın gibi mi? Ama Harry asla dönmezdi. Şimdi olduğu gibi bazen, gizlice. Senden utanıyor.

Değil mi?

Gözleri genişledi. Kafasında şimşekler çaktı. Senden utanıyor.

Birisi aralarında ne olduğunu anlar diye götü tutuştuğu için bu kızı yanına aldıysa gerçekten ağzını burnunu kıracaktı. Bu yüzden yaptı. İnsanlar konuşuyor diye.

Sert adımlarla masaya gitmeye başladığı an Zayn telefonu dinlese de dönüp ona baktığında yüzündeki ifadeyi görmüştü. Kızgın.

Madem rahatsız olacaktı, neden yaptı, Louis ondan tamamen uzak ve kopuktu tam da istediği gibi neden yaklaştı? Neden öptü? Üstelik hepsini zorla yapan kendisi değil miydi?

O kadar berbatsa Louis ile anılmak ona bu berbatlığı kesinlikle yaşatabilirdi. Memnuniyetle yapardı. Asıl korkması gereken Louis'nin yapabilecekleriydi. İsterse, her şeyi söyleyebilir. İspat bile edebilir. Yaptığından utanmıyorsa, korktuğu şeyi yaşayarak utanadabilir. Onu utandır.

Kıvırcığın elinden şişeyi alıp neredeyse ısınmış içeceği yudumlarken kıza bakmaktan geri adım durmadı. Koyu kahverengi gözler ortak kullanılan pipetteydi. "Ama gelemez."

Kız tek kaşını kaldırdı. "Neden?" Louis gülümsedi. Bu kesinlikle masum değildi. Harry ona bakarken nefesi kesilmişti. Ne olduğunu anladığını sanmıyor, işine karıştığı için kızması mı gerek bilmiyor, sadece itiraf ediyor böyle çok ateşli görünüyor. Seni öldürmek isterken mi?

Yutkundu. O suratı biliyordu. Yine öyle sanmıştı. Utandığını. Bunu bir daha yapmamak hakkında anlaşmışlardı ama Harry geri zekalı olduğu için yine böyle düşünmesine sebep olmuştu.

"Çünkü, bütün gece benimle." Ufak çaplı düşüşünden uyanmak zorundaydı. Louis biraz daha kızıştırırsa ortalığı oyunu bozulduğu gibi kız aralarında bir şey olduğunu düşünüp tüm arkadaşlarına idare edilme acısını falan anlatarak Louis'nin adını haykıracaktı. Bunu istiyor.

Aklınca Harry'i utandırdığını sanacak ama bu sadece onun okula gelmemesi için bir yerlerini yırtacak kadar delirmesine sebep olur. O kızla konuştuğu için arkasından neler dediklerini duymuştu. Şimdi herkes sarışını istiyordu, onu bir oyuncak gibi görüyorlardı, Louis'nin de öyle görülmesini istemiyordu nesi saçma? Belki de açıkça söylemeli... İyi değil, iyi değil.

Heyecanla yanındakine dönüp gerginliği gizlediğini umduğu maskelerden seçti. Sarışın, Louis ile öyle bir bakışma yarışındaydı ki Harry'nin varlığı orada kabul görüyor mu emin değildi.

"Ehm sınavlara çalışacağız biliyorsun yakın."

"Hm?" Halen birbirlerine bakıyorlardı. Tanrım.

"Tabii ders." Kızı kışkırtacak kadar imalıydı sesi. Harry nefes alamıyordu. Ruhu çaresizlik içinde yanmaya başladı. Sessizliği bozan yanlarına gelen Zayn olunca onun ilk defa işe yaradığını bile düşündü. Ortamdaki gerginlikten saçları beyazlayacaktı.

Dikkatle analiz eden elalar huzursuzluk dolu, Zayn bile açıkça kaçıp gitmek istiyor.

"Büyük annemin hastane randevusu için gitmem lazım. Benimle gelmek istersen gelebilirsin?" Genç, kızdan çektiği mavileri arkadaşına çevirdi. Şimdi yıkık görünüyordu.

Bu pislikle yalnız kalmak istemiyordu bu pisliğin bir kızla yalnız kalmasını da istemiyordu. Neden bunları düşünmek zorundaydı ki? Başını eğdi.

Ellerini yumruk haline getirmek üzereydi. Bir kızı yumruklamak istemek etik değil? O sadece kurban.

"Seni arayacağım." Zayn sessizce omzuna vurup onayladı. Yapabileceği hiçbir şey yoktu. "Görüşürüz o halde." Soran bakışlar atıyordu yine de. Karşısındakinden taşan çaresizliği anlamak için dahi olmaya gerek yok.

Kızılın asabi mavileri üçüncü kişideydi. "Harry çantasını alsın çıkışa kadar birlikte gidelim." Üçü de Louis'e delirmiş gibi bakıyordu. Öyle olma ihtimali yüksek.

Nedenler hakkında yedi dosyadan fazla yaşanmışlık sayılabilir, ekte Louis'nin Harry'le eve gitmeyi kabul etmesi mevcut.

İlk ayılan kıvırcık oldu. Bu kaosta yapacak daha iyi bir şeyi yoktu zaten.

Çantasını sırtına alıp tam olarak neyi olduğunu bilmediği kıza veda etmek için döndüğünde yanağından öpüldü. Kontrolü dışında dokunulmaktan nefret ediyordu ve şimdi suratındaki ifadeyi samimi tutmak çok zordu

"Görüşürüz." Boğazı yırtılmış gibi hissetti. Mavilerin ne kadar koyulaştığı hakkında büyülenmiş olmasa büyük ihtimalle bu konuda acı çekecekti. Seni sahipleniyor mu?

Louis sonunda başını çevirip çatık kaşlarla önden yürümeye başlarken peşinden koşmak zorunda kaldı. İçindeki ses sert tekmeler yiyeceğine dair garanti veriyor. Buna dayanabilir. Seni ele vermekle tehdit ediyor. Buna dayanamaz işte.

Arkasına dönmek ve kıza son bir defa bakmak onu şüphelendirmemek için en samimi ifadeyi takınıp el sallamak en mantıklısı olacaktı ama önündeki beden bunu yapacağını anlayacak kadar onu tanıyordu ve Harry aniden aldığı mavi bakışla kesinlikle planından vazgeçmek zorundaydı. Pekala mesaj atabilir.

Sıcak beynini eritmeden eve varıp geceyi sağlam geçirirse sabah iki saatini bile ona verebilir. Louis uyanmadan halleder. Sonrası boktan yazlık maceraları zaten kızla konuşamazlar büyük ihtimalle. Harry cidden oradan nefret ediyor ama mesaj bokluğundan uzaklaşmak zorunda olmak çok iyi gelecek

Okul kapısından geçtiler. Malum bakkalcı ağzına kadar doluydu ve sokak bahçeden çok öğrenci barındırıyor.

Zayn ile veda gerekenden kısa sürdü, bu kadar rahat olacak kadar ne zaman yakınlaştılar? İstenmeyen muhabbet unsuru Harry aralarındayken bile rahatlar. Sadece iki baş hareketi ha... Bu bir çeşit sonra konuşacağız ifadesine benziyor. Özellikle son saniyede esmerin kendisine attığı nefret dolu bakışlar konunun ne olacağını açık ediyor.

Onu senden kurtarmaya çalışacak.

Çattığı kaşlarını düzeltmeli, şu an en büyük sorunu bu değil. Daha büyük bir engel var. Gece. Artık yapayalnızlar. Sadece ikisi var. Kurtarılmaya hanginizin ihtiyacı olacak?

~

Aynı şeyleri 36 defa silip yazdığım için paramparça olmuş olma ihtimali yüksek ama daha fazla bekletmek de istemedim.

Temelde bölüm Harry'nin bazı şeyleri anlaması(sonunda), kendisini zorlayacak bir grup farkındalık içinde olması ve Louis'nin kıskançlığı (aslında gerçekten şiddete başvurabilirdi sadece Zayn'in gözündeki imajını düşünüyordu) hakkındaydı. Bir de, kız karakteri bu bölümde isimleştirirsem fazla hikayede olacaktı bu yüzden ad kullanmadım daha öncesinde sadece çok az bahsettim henüz yeni sayılır ve isim hitabı hızlı bir giriş olurdu koca bölüm kim lan bu dediyseniz sori.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top